'Ali'yi ben Fenerli yaptım'
"Babanız koyu bir Beşiktaşlı. Sizin zihninizi gerçekten de Fenerli bir garson mu çeldi?" sorusuna Mustafa Koç, önce tebessümle karşılık veriyor. Ardından şu cümleleri sarf ediyor...

Çok sayıda şirketi bünyesinde barındıran holdingler gökdelenlerde, nam-ı diğer plazalarda ikamet ediyor. Koç Grubu ve Alarko'yu bu kategorinin dışında tutmak gerekiyor.
İkisi de Boğaziçi Köprüsü'nün iki ucundaki yamaçlara kurulmuş mütevazı, bir o kadar da vakur binalardan yönetiliyor. Anadolu yakasındaki Nakkaştepe, Koç topluluğunun kalbi. Osmanlı hanedanı damatlarından Mehmet Şerif Paşa'nın malikâne olarak inşa ettirdiği kompleks 1978'de Koç Grubu tarafından satın alınmış. Holdingin buraya taşınma tarihi ise 1988. Boğaz'a nazır 6 ayrı binanın ortasından geniş ve taş kaldırımla döşenmiş yol aslına uygun restore edilmiş binalarla uyum içinde. Holdingin tepe yönetimi, yolun sonundaki Harem binasını kullanıyor. Diğer binaların isimleri de ilginç: Selamlık, Hamam, Ahırlar ve Arabacı binaları. Bir de şu anda yemekhane olarak kullanılan Ağa Dairesi. Binalar restore edilirken isimleri de muhafaza edilmiş.
Eski Harem binasında Mustafa Koç'u beklerken sehpanın üstündeki Fenerbahçe dergisi dikkatimizi çekiyor. Rahmi Koç'un Beşiktaş tutkusu herkesin malumu... Ahşap mobilyalar, Anadolu motifli kilim, deri koltuklar ve merhum Vehbi Koç'un yağlıboya portresi Mustafa Koç'un odasında ilk göze çarpan ayrıntılar. Bir saate yakın süren sohbet sırasında piyasalardaki son dalgalanlamadan Borsa'daki operasyona, hükümet-TÜSİAD ilişkilerinden Koç Holding'in büyüme planlarına kadar ayrı ayrı ele alınabilecek başlıklarda hızlı bir seyahat gerçekleştirdik. Mustafa Bey, 118 şirket, 12 bin bayi-acente ve 87 bin çalışanı ile dünyanın en büyük 200 şirketi arasında gösterilen holdingin 3. kuşağını temsil ediyor. Bu yüzdendir ki söyleyeceği her sözü, Borsa'daki 22 Koç şirketinin hissesini elinde bulunduran yatırımcılardan dünyanın öbür ucundaki devasa fonların yöneticilerine kadar pek çok kişi ve kurum pür dikkat takip ediyor. Sorular soruları izliyor... Mustafa Koç, günceli çok iyi takip etmenin verdiği güvenle vakti de iyi kullanıyor. Polemiğe yol açacak sözlerden imtina ederken, bahis siyasi ve ekonomik istikrara gelince çok net mesajlar veriyor. Dalgalanmanın bir kriz olmadığını, mayısta yurtdışı piyasalardaki hareketliliğin bir nebze de Türkiye'yi etkilediğini belirtiyor. Koç için ‘sosyal sorumluluk' projeleri halka açılmanın, sokaktaki vatandaşla buluşmanın bir diğer adı. Daha önce ‘padişah kaftanları'nı ABD'de görücüye çıkaran grup, şimdi de meslek liselileri umutlandıracak bir projeye imza atıyor. Mesleki eğitimi tercih eden 2 bin genç Koç bursu ile okuyacak. 4 yıl boyunca her öğrenciye aylık 50 YTL burs verilecek. 8 bin öğrenciye kendi şirketlerinde staj ve iş imkânı da sunan Koç'un proje için seçtiği slogan manidar ‘Meslek lisesi, memleket meselesi'; Mustafa Koç, sanayinin verimlilik artışını sağlaması ve katma değerli ürünlere kayması için vasıflı işgücünün hayati değerde olduğunu ifade ederken, YÖK'ün meslek liselerine nasıl bir muameleyi reva gördüğü daha iyi anlaşılıyor.
Sohbetin sonunda sorular yeşil sahaya indi. "Babanız koyu bir Beşiktaşlı. Sizin zihninizi gerçekten de Fenerli bir garson mu çeldi?" sorusuna önce tebessümle karşılık veriyor. Ardından şu cümleleri sarf ediyor: "Doğru, evde çalışan garsonumuz beni Fener maçlarına götürürdü. Ben de Ali'yi Fenerli yaptım. Ben 10 yaşındaydım, o da üç yaşındaydı." Mustafa Bey, Beşiktaş'la özdeşleşen Beko reklamının formalardan çıkmasında Sarı-Lacivertliliğin zerre kadar etkisi olmadığının da altını çiziyor. Babası gibi tekne ile dünya turuna çıkmayacağını da şimdiden ilan ediyor. Emeklilik sonrası planlar içinse ‘henüz erken' yorumunu yapıyor.
Turhan Bozkurt/Zaman