Sezer vetosunda ilahiyat kuşkusu
Yeni Bankacılık Yasası’nın üç maddesini veto eden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, BDDK ve TMSF’ye eleman alımını düzenleyen iki maddede bu kurumlara ilahiyat fakültesi mezunlarının alınmasına yol açmasından endişe ettiği ileri sürülüyor.

CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer’in yeni Bankacılık Yasası’nda veto ettiği üç maddeden ikisinin arkasında ‘ilahiyat’ kuşkusu yatıyor. Cumhurbaşkanı Sezer’in 15 günlük inceleme süresinin ardından TBMM’ye geri gönderdiği Bankacılık Yasası’ndaki iki maddede, BDDK ve TMSF’ye alınacak elemanların alınacağı okullara ilişkin kesin bir tanımlama yer almıyordu.
KUŞKULARA YOL AÇTI:
İşte bu yüzden de Cumhurbaşkanı Sezer’e, ‘BDDK ve TMSF’ye personel alınırken hangi yükseköğretim dalını bitirenler arasından seçim yapılabileceğinin ucu açık bırakılmış. Bu da bir süre sonra her iki kurumun da ilahiyat fakültesi mezunlarıyla dolmasına yol açabilir’ şeklinde bazı endişeler iletildiği belirtiliyor. Vetonun perde arkasında da Sezer’in bu konudaki endişesinin yattığı tahmin ediliyor. Daha önce de hükümetin bazı önemli atamalarında Cumhurbakanı Ahmet Necdet Sezer’in tereddütleri olmuştu. BDDKve TMSF’deki muhtemel bir kadrolaşmanın önüne geçmek isteyen Sezer’in Bankacılık Yasası’ndaki ilgili maddeleri bu nedenle şüpheyle karşıladığı ileri sürülüyor. Sözkonusu kurumlara faaliyetlerine uygun eğitimleri almış personelin alınması gerektiğine inananın Cumhurbaşkanı’nın bu kuşkuyla, Yapı Kredi Bankası’na ilişkin geçici 23 maddeyle birlikte BDDK ve TMSF’ye eleman alımını düzenleyen 92 ve 121’inci maddeleri de veto ettiği söyleniyor.
ANAYASA’YA DA AYKIRI:
Cumhurbaşkanı Sezer, 91 ve 121’inci maddeleri, ‘Meslek personelinin hangi yüksek öğretim dalını bitirenler arasında seçileceğinin belli olmaması’ nedeniyle veto etti ve bu konuların yönetmeliğe bırakılmasının da Anayasa’ya aykırı olduğunu bildirdi.
SANDIKLAR KÖTÜ YÖNETİLMİYOR:
Sezer’in veto ettiği geçici 23’üncü madde ise birçok bankanın nihai satışının önünü açacak olan ‘munzam sandıkların SSK’ye devrini’ düzenliyordu. Sezer, bu sandıkların SSK’ye devredilmesiyle hak sahiplerinin kayıplara uğrayabileceğini belirtmişti.
Yapı Kredi Bankası’nın satışında Karamehmet için 31 Ekim son gün
YENİ Bankacılık Yasası’nın vetosuyla birlikte Yapı Kredi Bankası’nın satışı da kritik bir sürece girdi. Koç-UniCredito ortaklığı, Yapı Kredi’nin yüzde 57.4’ünü 1 milyar 160 milyon Euro’ya satın almak için Çukurova Grubu’nun patronu Mehmet Emin Karamehmet’le önanlaşma yapmıştı. Yasanın Cumhurbaşka’nından geri dönmesi sürecin uzamasına neden olacak. Mehmet Emin Karamehmet, BDDK ile daha önce yaptığı anlaşmada, kendisi bankayı 31 Ekim 2005’e kadar satamazsa, Yapı Kredi Bankası’nın satış süreci TMSF’nin eline geçecek.
MUNZAM SANDIK YÜK GETİRİYOR:
Koç Grubu ile Çukurova’nın Yapı Kredi Bankası için el sıkıştığı fiyat, bankanın çalışanları için kurduğu emekli sandığının Sosyal Güvenlik Kurumu’na devri dikkate alınarak belirlenen rakamdı. Koç-UniCredito ile Çukurova arasındaki görüşmeler ‘munzam sandık’ sorununun çözümü üzerine yürütülmüştü. Munzam sandığın 10 yılda Yapı Kredi Bankası’na 500 ile 800 milyon Euro arasında yük getireceği hesaplanmıştı. Bir süre önce İtalyan Intesa da Garanti Bankası’nı satın almaktan bankanın emekli sandığıyla ilgili benzer sorun çözümlenemediğini için vazgeçmişti.
SÜRECİ HIZLANDIRMAK İSTEDİ:
Hükümet bunun üzerine bankacılık sektörüne yabancı sermaye girişinin önünde önemli engel olan bu sorunu çözmek amacıyla Sosyal Güvenlik Reforum paketindeki ilgili maddeyi yeni Bankal