Dolar
41,2763
0,16%
Euro
48,5773
0,22%
Sterlin
56,1006
0,26%
Bitcoin
4.646.066
0,78%
BİST-100
10.511,65
0,60%
Gram Altın
4.846,403
0,60%
Gümüş
41,27
-0,19%
Faiz
42,87
0,00%

Prof. Dr. Can Öbek, Prostat Kanseri Farkındalık Günü nedeniyle PD okurları için kritik uyarılarda bulundu, PSA testinin önemine dikkat çekti

15 Eylül size ne ifade ediyor? Bir şey ifade etmediğini söylüyorsanız biz hemen söyleyelim: ‘Prostat kanseri farkındalık günü’ Günümüzde bir çok erkeğin sorunu olan prostat kanseri ile erken teşhisle mücadele etmek mümkün. 40 yaşına gelen her erkeğin düzenli olarak yaptıracağı PSA testi bu mücadelenin en basit formülü. Taksim Acıbadem Hastanesi Üroloji ve Üroonkoloji uzmanı Prof. Dr. Can Öbek, 15 Eylül Prostat kanseri farkındalık günü dolayısı ile PD okurları için yazdı.

14.09.2025 08:46Güncelleme: 14.09.2025 09:00
Prof. Dr. Can Öbek, Prostat Kanseri Farkındalık Günü nedeniyle PD okurları için kritik uyarılarda bulundu, PSA testinin önemine dikkat çekti
16px
32px

Prof. Dr. Can ÖBEK

Güzel bir sonbahar gününü, prostat kanseri gibi keyifsiz bir konuya ayırmak, ilk bakışta pek cazip gelmeyebilir. Ancak basit bir bilgilendirmenin bile hayat kurtarıcı olabileceğini göz ardı edemeyiz. Bu nedenle, bu özel günde gelin prostat kanseri konusuna birlikte yakından bakalım.

Bugün medya alanında uzman bir arkadaşım, ortalama dikkat süresinin 8 saniyeye düştüğünü söyledi. Bu süreyi şimdiden aştıysak da, eğer yazının devamını okuyamayacaklar en azından şu bilgiyi lütfen aklınızda tutsun:

Prostat kanseri, dünya genelinde erkeklerde en sık görülen kanser türüdür. Erken teşhis hayat kurtarır ve basit bir kan testi olan PSA ile mümkündür. Erkeklerin, ideal olarak 40 yaşından itibaren, mutlaka PSA testi yaptırması büyük önem taşır!

Konuyu biraz daha derinlemesine incelemek isteyenler için...

İlginç bir gerçek: Kadınlarda meme kanserine yönelik farkındalık kampanyaları, prostat kanserine kıyasla tam %302 daha fazla ilgi görüyor. Bunun arkasında yatan çeşitli teoriler var. En önemlisi ise erkek ve kadının sağlık algısındaki fark. Erkekler, sağlıkla ilgili sorunları çoğu zaman "güçsüzlük" ya da "maskülenliğe gölge düşmesi" olarak algılayabiliyor. Oysa gerçek şu ki, prostat kanseri; erkekliğe, yaşa, statüye aldırmadan dünyanın yarısından fazla ülkesinde erkeklerde en sık görülen organ kanseri konumunda.

Türkiye istatistiklerine baktığımızda, prostat kanseri erkeklerde akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alıyor. Tanı konulan yaş ortalaması ise 68. Daha da çarpıcısı, ilk tanı anında hastaların yaklaşık %30’unda hastalık metastatik, yani geç evrede. Erken teşhis edilebilen bir hastalıkta, bu kadar yüksek oranda geç evrede tanı konması, ülkemizde prostat kanseri farkındalığının ne kadar yetersiz olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Prostat kanseri neden artıyor?

Yaşam süresi uzadıkça prostat kanseri sıklığı da artıyor. Çevresel faktörlerin, özellikle de endüstrileşmenin bu artışta rol oynadığını biliyoruz. Son yıllarda özellikle agresif seyirli prostat kanseri vakalarında ciddi bir artış var; ancak bu artışın nedeni henüz net olarak bilinmiyor. 

Prostat nedir?

Prostat, erkek üreme sistemine ait bir salgı bezidir. Mesane çıkışında, rektumun (kalın bağırsağın son kısmı) önünde yer alır. Prostat kanseri, bu bezin içindeki bazı hücrelerin, vücudun doğal kontrol mekanizmalarından kaçarak kontrolsüz şekilde çoğalması ve "ölümsüzlük" kazanması ile ortaya çıkar.

Belirtiler ne zaman başlar?

Ne yazık ki prostat kanseri erken evrede genellikle hiç belirti vermez. Bu yüzden erken teşhis için düzenli tarama testleri son derece önemlidir. Hastalık ilerledikçe şu belirtiler görülebilir: Hastalığın ilerleyen evrelerinde kanserin kitle etkisi ile zor idrar yapma, idrarda yanma, sızı, kanama veya tamamen idrar yapamama gibi bulgulara yol açabilir. En sık metastaz yaptığı organ kemikler olduğundan, kemik ağrıları olabilir. Böbrekler etkilenebilir, böbrek yetersizliği ortaya çıkabilir. Kansızlık ve buna bağlı halsizlik görülebilir.

Erken teşhis için ne yapılmalı?

Erken teşhis için erkeklerin ideal olarak 40 yaştan başlayarak kanda PSA testi yaptırması ve bir üroloji uzmanının değerlendirmesine başvurması gerekir. PSA testi en geç 50 yaşa kadar mutlaka yaptırılmalıdır. İdeal seviye 40 yaşında < 1 ng/ml, 60 yaşta <2 ng/ml  olmasıdır. Genellikle 3 ng/ml üzerine çıkarsa, araştırmak gerekir.

PSA yüksekliğinde ilk yapılan prostatın MR incelemesidir. MR görüntülemesi prostat içerisinde şüpheli bir alan tespit ederse, bir sonraki aşama genellikle prostat biyopsisidir.

Tedavi:

Her hastanın prostat kanseri kendisine özeldir ve tedavi yaklaşımı her hasta için mutlaka kişiselleştirilmelidir. Hastanın yaşı, genel sağlık durumu, hastalığının özellikleri (PSA değeri, biyopsi sonucu, ek tetkikler vb.), kişinin tedavi ve yaşamdan beklentileri masaya yatırılarak, hastamız ile ortak karar verilecek tedavi stratejisi, tedavi başarısı ve hasta memnuniyeti açısından son derece önemlidir.

Aktif tedavi yapmayıp sadece yakından takip etmek, prostattaki kanserli bölgenin fokaltedavisi, ameliyatla prostatın çıkarılması, radyoterapi, hormon tedavisi ve yeni gelişen ilaç ve teknolojiler hastalarımız için sunabildiğimiz geniş tedavi yaklaşım yelpazesini oluşturmaktadır. İlerlemiş evrelerdeki hastaların deneyimli bir ekip tarafından, multidisiplinerolarak takip ve tedavisi de, tedavi başarısını arttıran önemli bir faktördür.

Yaşam tarzı, genetikten bile etkili olabilir!

Anne-babamızdan aldığımız bir gen dizilimi ile doğuyoruz; bunu değiştirmek mümkün değil. Ancak, anne ve babamızdan aldığımız genlerin nasıl çalışacağını kontrol edebilmek, kısmen elimizde. Buna epigenetik deniyor. Kanser açısından bakacak olursak, bünyemizde kanseri tetiklemek üzere programlanmış genler olduğu gibi, kanseri önlemek için programlanmış genler de var. Kişi sağlıklı bir yaşam tarzını benimsediği zaman, kanseri tetikleyen genleri sessizleştirip, kanseri önleyen genleri aktif hale getirebiliyor. Bunu ben söylemiyorum, pozitif bilim, bilimsel çalışmalar söylüyor. Prostat kanseri tanısı almış hastaların, yaşam tarzlarını sadece 3 ay düzelttikten sonra, 500 den fazla genin çalışmasında farklılık ortaya çıktığını gösteren çalışma var.

Sağlıklı ve doğru beslenmenin prostat kanserinde koruyucu önemi var. Buna maalesef pek çok hekim arkadaşımız bile inanmıyor. Halbuki konuyla ilgili sayısız çalışma var ve yapılmaya devam ediyor. Genel anlamda sigara içmemek, sağlıklı bir kiloya sahip olmak, Akdeniz tarzı beslenmek, düzenli spor yapmak, mümkünse stres azaltacak bir yöntem kullanmak prostat kanseri gelişimini önleyebiliyor. Diyet konusunda burada girmeyeceğimiz önemli detaylar tabii var. Bunlara özen göstermek, prostat kanseri tedavisi görenlerde de, tedaviye yanıtı arttırdığı gibi, tedavinin yan etkilerini de hafifletiyor.

Özetle: Haydi erkekler, PSA testine!

patronlardunyasi.com