Türkiye'de döviz talebinin artışı KKM'nin geleceği ve yeni tedbirlerin etkisini sorgulatıyor
Merkez Bankası’nın açıkladığı ihtiyati tedbir kararları yeni bir tartışma başlattı...

Borsa DEDEKTİFİ
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Türk lirasına geçişi desteklemek amacıyla yabancı para mevduat için zorunlu karşılık oranlarını tüm vadelerde 200 baz puan artırdı. Türk lirası zorunlu karşılıklara ödenen faiz ve telafi oranları yükseltildi.
İşte bu açıklamanın ardından sosyal medyada ‘başa döndük’ yorumları arttı.
Bunun nedeni ise yeni ekonomi yönetiminin göreve başlamasının ardından ‘rasyonel’ politika mesajları vermeleri ve sadeleşmeyi önceleyeceklerini söylemeleri.
Zamanı biraz geriye saralım… Malum düşük faiz yüksek enflasyon politikasının uygulandığı dönemde yurtiçi yerleşiklerin artan döviz talebini frenlemek için çok sayıda ihtiyati tedbir kararları alınmıştı.
Çok sayıdaki bu karar piyasa oyuncuları tarafından o dönemde çok kez eleştirilmişti.
Ardından ekonomi yönetimi değişti ve ‘piyasa dostu’ olarak görülen ekip göreve başladı. Verdikleri mesajlar da ‘eski’ uygulamaların terkedileceği yönündeydi.
Mart ayı ortasında İBB merkezli soruşturma piyasalarda dalga boyunu artırdı ve dövize talep yeniden canlandı.
Merkez Bankası’nın faiz artışına rağmen döviz talebinin sürmesinin üzerine cuma gecesi TL’yi destekleyecek bir dizi önlem açıklandı.
Açıklanan kararların ardından Kur Korumalı Mevduat (KKM) enstrümanına erken veda edilip edilmediği gündeme geldi.
Ekonomi camiasının yakından takip ettiği İris Cibre sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “…. Yakında KKM geri geldi deseler şaşırmayacağım ki onu da erken bitirmek hataydı” ifadeleri kullandı.
KKM’ye karşı zamanında yöneltilen eleştirilerin başında Hazine’ye getirdiği yüktü. Bunun nedeni ise kurların, mevduat getirisinin üzerinde artması halinde aradaki farkı Hazine karşılıyordu. Tersi durumda yani kur artışının aylık mevduat getirisinin altında kaldığı durumda bir yük söz konusu değildi. Son 2 yılda kurların enflasyon ve mevduat getirisinin altında arttığı düşünüldüğünde KKM bir yük oluşturmadı.
Dolayısıyla 19 Mart sonrasında yaşanan çalkantı sonrası Merkez Bankası’nın döviz rezervleri 50 milyar dolar civarı eridi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ilk dalgadan sonra yaptığı açıklamada, döviz talebinin yüzde 58-60’ının yurtdışı kaynaklı olduğunu söylemişti. Bu eğilimin devam eden haftalarda da sürdüğünü varsayarsak 50 milyar dolarlık erimenin 30 milyar dolarlık kısmı yabancının. Geri kalan ise yerli talebi. Yani KKM olsaydı yerli bu kadarlık döviz talep etmeyebilirdi.
KKM kurların hareketli olduğu dönemlerde Hazine’ye önemli bir yük getiriyordu. Ancak rezervlerin güçlendiği, kurların kontrol edilebildiği bir ortamda enflasyonda kalıcı bir başarı sağlanmadan terk edilmesi doğru muydu?
Önümüzdeki günlerde bu konu çok tartışılacak gibi…
patronlardunyasi.com