Tekstilde kar marjları düşecek

İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, hazır giyim, konfeksiyon ve tekstilde 1994’te başlayan global liberalleşmenin Türkiye’yi de etkilediğini belirterek, “Öngörülerimize göre birim fiyatlar ve kar marjları düşecek. Ancak farklılaşma yoluyla rekabet ön plana çıkacak. Farklılaşarak rekabet gücü kazanmada Türkiye’nin muazzam bir potansiyeli var” dedi.

İstanbul Dünya Ticaret Merkezi’nde İhlas Fuarcılık tarafından düzenlenen 11. Çocuk Giyim ve Aksesurları Fuarı’nın açılışında konuşan İHKİB Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, çocuk modasının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızlı bir büyüme dönemi yaşadığını belirterek, Türkiye’nin, çocuk modası konusunda farklılaşma kültürüne sahip olduğunu söyledi.

Anadolu’da her yöreye has renkli çocuk modası olduğunu hatırlatan Orakçıoğlu, bunu dünya pazarlarına taşımanın önemine dikkat çekerek, “Çocuk modası ile ilgili gelişmiş ülkelerden ziyade gelişmekte olan ülkelerde büyük bir potansiyelin olduğu bilinmektedir. Bu durum farklılaşmanın başka bir boyutunu oluşturmaktadır. Tabi çocuk denince akla koruma ve üzerine titreme gelir. Çocukların her türlü zararlı etkilere karşı korunması gelir. Bunun için hem ulusal düzeyde hem de uluslararası düzeyde, çocuk giysilerinin emniyet ve hijyen standartları konusunda düzenlemeler vardır. Rekabet edebilirliğin önemli unsurlarından biri de bu standartlara uyumda gösterilen hassasiyet olacaktır.” diye konuştu.

Tekstildeki Liberalleşme Yapıyı Değiştirecek

Dünyadaki liberalleşme eğiliminden en fazla etkilenen sektörün tekstil ve hazır giyim sektörü olduğunu belirten ve 1960-1995 arasında bütün dünyada korunan sektörün 1994’ten itibaren hızla serbestleşmeye başladığını ifade eden İHKİB Başkanı Orakçıoğlu, ”2005 yılı başı itibariyle gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere mal akışını düzenleyen kotalar tamamen kaldırıldı. Birçok sanayi sektöründe 30-40 yıldır devam eden liberalleşme hareketi bizim sektörde daha onbirinci yılını yaşıyor. En esaslı dönemi daha yaşamadık. 2008’de ve 2009’dan itibaren bu dönemi de göreceğiz. Hepimiz biliriz, uzun zamanda yapılacak bir işi kısa bir zaman dilimine sıkıştırırsak  pek çok sorunla karşılarız. Tekstil ve hazırgiyimde de durum aynen böyle. Uzun yıllar ertelenen liberalleşme,  kısa sürede yapılmaya başlanınca bazı sorunlarımız olacağı muhakkaktır” dedi.

Yeni rekabet ortamının etkilerinin gelecek on beş yılda daha iyi görüleceğini savunan Süleyman Orakçıoğlu, önümüzdeki dönemde sektörün neler yaşayacağına ilişkin akademisyenler ve stratejistlerle  birlikte bir öngörü yürüttüklerini belirterek bu öngörüyü şöyle anlattı: “Her şeyden önce birim fiyatlar ve kar marjları düşecek, zaten bu süreç halihazırda dünyada devam ediyor. Uluslararası pazarlarda farklılaşma yoluyla rekabet ön plana çıkacak. Farklılaşmanın kapsamı çok geniş olabilir. Mamülde, hammaddede, tedarikte, pazarda, markada, ne derseniz deyin farklılaşabileceğimiz bir çok boyut bulunuyor. Rekabette kümeleşme önemli bir unsur haline gelecek. Yeni koruma yöntemleri can yakıcı olabilir. Tanıtımın daha genel ifade ile iletişimin önemi daha da artacaktır. Farklılaşma ve kümeleşme boyutuyla Türkiye’nin muazzam bir potansiyeli olduğunu düşünüyorum”.