T.C. Merkez Bankası: Böyle bir banka tanımıyoruz. Ne şubesi var, ne atm'si!
Nedir bu Merkez Bankası olayı? Biz böyle bir banka tanımıyoruz. Ne şubesi var, ne reklamı, ne promosyonu, ne de bankamatik kartı. Ama geçmişinde Saracoğlu Ailesi'nin büyük etkisi var

Son günlerin en çok tartışılan konularından biri, T.C. Merkez Bankası'nın başına kimin geçeceği oldu. Bu 'memur tepişmesi' fukara halkın gündemine oturtuldu. Nedir bu Merkez Bankası olayı? Biz böyle bir banka tanımıyoruz. Ne şubesi var, ne reklamı, ne promosyonu, ne de bankamatik kartı. Ama geçmişinde Saracoğlu Ailesi'nin büyük etkisi var
Klasik Osmanlı düzeninde, para arzının ayarlanması, kredi hacminin düzenlenmesi, altın ve döviz rezervlerinin yönetimi ile iç ve dış ödemelerin gerçekleştirilmesi gibi işleri görecek bir merkez bankası yoktu. Osmanlı paraları İmparatorluk sınırları dahilinde Venedik, Floransa, Macaristan ve Memluk paraları ile birlikte dolaşımdaydı. İlk Osmanlı parası Akçe 1326 yılında, ilk altın sikke Sultani 1477 yılında, ilk banknot 1843 yılında bastırıldı. 1847 yılında Osmanlı hükümeti Galata bankerlerine Bank-ı Dersaadet adında bir banka kurmaları için izin verdi. 1856 yılındaysa İngiliz sermayeli Osmanlı Bankası 'Ottoman Bank' kuruldu. Merkezi Londra'daydı.
Osmanlı Bankası 1863'te önce kendini feshetti. Daha sonra Bank-ı Osmani-i Şahane adını alarak ve İngiliz ve Fransız ortaklığı şeklinde yeniden örgütlenerek bir devlet bankası niteliğini kazandı. Banknot basma imtiyazı ve tekeli otuz yıl süreyle bu bankaya verildi. Osmanlı hükümeti bankanın karına iştirak edemeyecekti. Banka kasasında bulunduracağı altının üç katı kadar banknot basabilecekti.
Türkiye'de bir ulusal merkez bankası kurulmasının fikri temelleri İttihat ve Terakki Partisi'nin iktidarda olduğu yıllarda (Birinci Dünya Savaşı) atılmıştı. Bu dönemde kurulan İtibar-ı Milli Bankası ileride Osmanlı Bankası'nın yerini alacak bir devlet bankası adayı olarak görülüyordu. Fikir 1923'te İzmir'de (!) toplanan Türkiye İktisat Kongresi'nde ele alındı. 1924'te hükümet Osmanlı Bankası'nı bir devlet bankasına dönüştürmek için girişimlerde bulundu.
İLK BÜYÜK GİRİŞİM
Ancak o günkü iktisadi ve mali koşullar buna uygun değildi. Bunun üzerine aynı yıl Osmanlı Bankası ile Cumhuriyet hükümeti arasında bir anlaşma yapıldı. Buna göre, bankanın 1925 yılında sona erecek olan banknot ihracı imtiyazı 1935 yılına kadar uzatılıyordu.
Anlaşmaya göre ayrıca; 1927 yılında ikinci İnönü Hükümeti'nin Maliye Bakanı Abdülhalik Renda merkez bankası kurulması hakkında ana hatlarıyla bir taslak sundu. Cumhurbaşkanı bu taslağı onayladı. İlk ciddi girişim Türkiye İş Bankası tarafından yapıldı. İtibar-ı Milli Bankası'nın hisse senetleri İş Bankası'na devredilmiş ve devlet bankanın hissedarları arasına katılmıştı. Mart 1928'de Hollanda Merkez Bankası Meclis Üyesi Dr. G. Vissering, bir rapor hazırlamak üzere Türkiye'ye davet edildi. Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Celal Bayar, Vissering raporunu kendi görüşlerini içeren bir notla birlikte Başbakan İsmet İnönü'ye sundu. Bayar 'sermayesi tamamen devlete ait olan bir devlet bankası fikrine karşı olduğunu ifade ederek yeni bir banka kurmak yerine Türkiye İş Bankası'nın merkez bankasına dönüştürülmesini' önerdi. İnönü bu öneriye karşı çıktı. Ona göre Merkez Bankası bağımsız bir kuruluş olmak zorundaydı ve diğer özel bankalarla ilişkisi olamayacağı gibi devlete ve Maliye Bakanlığı'na karşı da görevinin gerektirdiği dürüstlük ve serbestlikle çalışması gerekiyordu.
Üçüncü İnönü Hükümeti programında ilk defa açıkça bir devlet bankası kurulması hakkında bir yasa taslağı hazırlanması öngörülüyordu. Bunun için Maliye Bakanı Şükrü Saracoğlu görevlendirildi. Böylece Saracoğlu hanedanının temelleri de atılmış oldu. Bu defa Alman Merkez Bankası'ndan Karl Müller adında bir uzman geldi. Müller raporunu 1929 yılının sonlarına doğru teslim etti. Buna göre 'Türkiye'de bir merkez bankası kurulmas