Kredi kartı sokmayan 3 Don Kişot
Onlar işyerine kredi kartı sokmayan İstanbul'un üç Don Kişot'u. İşte o mekanlar...

İnci Profiterol, Tarihi Sultanahmet Köftecisi ve Kanaat Lokantası... İstanbul'un tarihi mekanlarının sahipleri kredi kartlarına karşı direniyor. Kimisi kart kullanımını vicdanen sorgularken, kimisi de imajına aykırı buluyor.
İnci Profiterol, Tarihi Sultanahmet Köftecisi, Kanaat Lokantası... İstanbul'un bu 3 tarihi mekanının ortak bir özelliği var: Kredi kartı fobisi... Kimisi oluşturduğu halk imajına aykırı olduğu, kimisi nostaljiye saygısından, kimisi ise vicdanına dokunduğu için kredi kartlarını dükkanlarından içeri sokmuyor.
Günlük hayatın vazgeçilmezi haline gelen kredi kartları, taksilerden kebapçılara, meyhanelerden ayakkabı tamircilerine kadar artık her alanda yaygın bir şekilde kullanılıyor. Öyle ki, 1999 yılında 10 milyon sınırında olan Türkiye'de kredi kartı kullanımı, 2008 yılı başında 38 milyonu buldu. "Kredi kartı geçiyor mu?" sorusundan, geçmeyince de ekşiyen suratlardan sıkılan esnaf ve mağaza sahipleri kasalarını her çeşit pos makinesiyle donattı.
Ancak İstanbul'un tarihi yüzünün Don Kişot'ları bu furyaya sonuna kadar ayak diretmeye kararlı. İnci Profiterol'un sahibi Musa Ateş, "Kredi kartları uykumu kaçırıyor. Kimsenin evsiz barksız kalmasına aracı olmak istemem" diyerek olayın vicdani bir boyutu olduğunu söylerken, Tarihi Sultanahmet Köftecisi'nin yöneticisi Timur Özçakın da kredi kartlarının lokantanın "halkın içinden gelen" imajına zarar vereceğini düşünüyor. Kanaat Lokantası İşletmecisi Mustafa Kargılı ise, çok fazla talep olmasına rağmen dayanabilecekleri yere kadar gideceklerini vurguluyor.
İNCİ PROFİTEROL
Düşüncesi bile uykumu kaçırıyor
1944 yılından bu yana Beyoğlu'nda aynı yerinde hizmet veren ve Arnavut kökenli Lucas Zigoridis tarafından kurulan İnci Profiterol'ün sahibi Musa Ateş,12 yaşından beri burada çalıştığını belirterek, "Buranın dekorasyonunu da profiterollerinin lezzetini de değişmeden zamana karşı korumak en büyük hedefim" diyor.
Öncelikle kredi kartıyla birlikte zam da yapmak zorunda kalacağını anlatan Ateş, bir de bu işin vicdani yükünün çok ağır olduğunu vurguluyor. Ateş, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bugün bakıyorum çevremde bir sürü genç insan kredi kartları nedeniyle hapse giriyor, evsiz, işsiz kalıyor. İnsanımız henüz ayağını yorganına göre uzatmanın ne demek olduğunu anlayamadı. Benim üç kuruşluk profiterolüm yüzünden birilerin evsiz barksız kalacağı düşüncesinden bile uykularım kaçıyor.
Küçük rakamlar insanların gözüne batmıyor ama meblağlar eklenerek çoğalıyor. Ben o faturanın bir parçası olmak istemem. Cebinde kendisi için 5 YTL olan, borcunu geleceğe bırakmak istemeyen gelsin. Ben bu dükkanın penceresinden 40 yıldır bakıyorum. Beyoğlu eskiden beylerin geçtiği yerdi, şimdi çok değişti. Bana gelip, "Burada kredi kartı geçiyor mu?" diye soranlara şaşırıyorum. 40 yıldır geçmedi, bundan böyle de geçmez. Buranın bir çivisi bile değişeceği zaman günlerce düşünüyorum."
TARİHİ SULTANAHMET KÖFTECİSİ
Kredi kartı imajımıza zarar verir
İstanbul Tarihi Sultanahmet Köftecisi sahibi Timur Tezçakın da, Kurtuluş Savaşı'nda cepheye kumanya yollayan İstanbul esnafının bir temsilcisi olduklarını, 200 kişilik 3 katlı dükkânda 45 kişinin çalıştığını belirterek, "3 kuşaktır ailemiz burada. Ortalama günde 800 kişi ziyaret ediyor, yani sirkülasyonumuz çok fazla. Bu yoğunlukta kredi kartı koyma düşüncemiz hiç olmadı. Kasada hep bizden biri oturur, nakitle çalışmaya alıştık.
Bu bizim iş yapış şeklimiz" diyor. Artık halkın kendilerini böyle kabullendiğini vurgulayan Tezçakın, bugün kredi kartı makinesi kullanmaya başlamalarının, "Kredi kartı bile geçmeyen has köfteci" imajına zarar vereceğini dile getiriyor. Ortalama bir yemeğin 15 YTL olduğunu ifade eden Tezçakın, "Bizim çabamız halkın bir parçası olduğumuzu hissettirmek, biz eski usulün bir parçası olmaktan memnunuz. Tabii arada talepler geliyor ama bizim için söz konusu değil. Burayı Başkabakan da ziyaret ediyor, en yoksul vatandaş da. Amacımız bütün kitlelerin burada kendinden bir parça bulması" diye konuşuyor.
KANAAT LOKANTASI
Dayanabildiğimiz kadar dayanırız
Kanaat Lokantası İşletmecisi Mustafa Kargılı ise, 1933 yılından bu yana Üsküdar'da hizmet verdiklerini, lokantayı günde bin kişinin ziyaret ettiğini söylüyor. Bugün de bir aile işletmesi olan lokantayı yine Kargılı ailesi olarak yönettiklerini anlatan Kargılı, şöyle konuşuyor:
"Çeşitli nedenlerden dolayı kredi kartı kullanmıyorum. Bunun en büyük sebebi sirkülasyonun çok fazla olması. Özellikle iftar zamanlarında o kadar fazla insan oluyor ki, bırakın kredi kartını beklemeyi, kasayı kapatıp kaçırırsınız. Kredi kartı makinesi de kafanıza geçirirler, yani teknoloji henüz bizim sirkülasyona ayak uyduracak seviyeye gelmedi. Çok fazla talep var, çünkü artık kimse cebinde para taşımıyor, ancak biz eski usulün insanlarıyız. Belki gün gelir koyarız pos makinesi ancak dayanabildiğiniz yere kadar dayanacağız. Sonuçta buraya son model araçla gelip, 200 YTL'lik yemek yiyen de oluyor."
Sevda Yüzbaşıoğlu/Referans