Hız tutkunu CEO

Hız tutkunu CEO

"İtalya'nın dar köy yollarında 230'larla virajlara girdik. Kan ter içinde kaldım"

Hız tutkunu CEO
16px
24px
25.10.2008 08:55
ABONE OLgoogle

 Aclan Acar kuşkusuz Türk iş dünyasının en başarılı profesyonellerinden biri. Merkez Bankası kökenli bir yönetici olan Acar, 1990'dan bu yana Doğuş Grubu'nun önemli yönetim kademelerinde görev yapıyor. Bank Eskpress, Osmanlı Bankası'nda genel müdürlük, Tansaş'ta yönetim kurulu başkanlığı görevini üstlendi. 2004'ten bu yana da Doğuş Otomotiv'in yönetim kurulu başkanı.

Doğuş Otomotiv binek araç, hafif ticari araç, ağır vasıta, deniz motorları pazarlarında 15 güçlü markanın distribütörlüğünü yürütüyor.

Elinde Volkswagen, Audi, Seat, Porsche gibi oldukça önemli markalar var. Bu yıl toplamda 65 bin araç satmayı planlıyor. Bu rakam toplam pazarın neredeyse yüzde 12'ine denk geliyor. Bu arada Doğuş Otomotiv'in Volkswagen Grubu'na bağlı tüm markaları çatısında toplayan dünyadaki tek şirket olduğunu da belirtelim.

Doğuş Otomotiv, Aclan Acar döneminde önemli bir yapılanma ve büyüme sürecine girdi. Bentley, Lamborghini, Bugatti ve Meiller gibi markaların distribütörlüğü alındı. Bunları yaparken bir taraftan da ithalatçı bir şirket olmaktan çıkıp üretici bir şirkete de dönüştü.

Önce Sakarya'da Avrupa'nın lider damper üreticisi Meiller ile damper üretimine başlandı. Ardından da Avrupa'nın ikinci büyük treyler üreticisi olan Krone ile İzmir'de 35 milyon dolara treyler fabrikasının temelleri atıldı. Dahası, Doğuş Otomotiv global bir oyuncu hale geldi. Bunun ilk adımı olarak Mısır'da Volkswagen'in distribütörlüğü alındı. Ayrıca geçen sene Lozan'da Porsche'nin satış ve servis hizmetlerinin yürütülmesi konusunda anlaşma imzalandı.
Aclan Acar ile uzun zamandır tanışıyoruz. Farklı ortamlarda birçok kez bir araya geldik. Onu herkesin takdirini kazanacak kadar mütevazı bir isim olmasının dışında çok ince zevkleri olan bir yönetici olarak da biliyorum. Geçen hafta ofisinde yaptığımız görüşmede bunu bir kez daha kanıtladı. Yaklaşık iki saat boyunca şaraptan puroya, tiyatrodan tekneye kadar birçok konuda sohbet ettik. Özellikle arabalardan ve sürat denemelerinden uzunca bahsettik.
 
Seyahat etmeyi sevdiğinizi biliyorum. En son nereye gittiniz?
 
Seyahat etmek yeni yerler keşfetmek benim için bir tutku. Fakat son yıllarda iş nedeniyle o kadar çok seyahat ediyorum ki, seyahatten bıkmaya başladım. Yine de bu iş seyahatlerini eğlenceli hale getirmenin yollarını arıyorum. Tiyatro ve müziğe merakım var. Mesela aybaşında bir toplantı için Amerika'daydım. Orada Hairsprey adlı bir oyunu izledim. Gittiğim yerde tiyatro, müzikal, konser olursa kaçırmamaya çalışıyorum. Bu sene en keyifli seyahatlerimden birini eşimle Fransa'da şarap turu yaparak gerçekleştirdim.
 
Bu seyahati özel kılan neydi?
 
Uzun yıllardır şaraba merakım var. Hem içmeyi hem üretim aşamasını seviyorum. Bu yüzden de uzun yıllardır süren bir hayalimi gerçekletirdim ve üç günlüğüne Bordeaux'ya gittim. Olağanüstü güzel geçti. Eşimle birlikte 15 tane şato gezdik. Çoğu dünyaca tanınmış şatolardı. Buralarda üretim sürecine bizzat tanık oldum. Hemen her şatoda ortalama 1.5 saat falan geçirdik. Her insanın ölmeden önce yapılacaklar listesi vardır ya işte bu seyahat benim listemde ön sıralara yer alan bir konuydu.
 
Başka ne kaldı bu listede, sırada ne var?
 
Sırada inşallah Küba var. Puroya da oldukça ilgim var. Küba'ya gitmeyi hem ülkeyi çok merak ettiğim için hem de puro üretim sürecini yakından görmek için çok istiyorum. Fakat orası tabi bayramda iki gün kaçamak için uzak bir destinasyon. Zaman ayırmam lazım. Ama en kısa zamanda yapmak istiyorum.
 
Bunca seyahat yapıyorsunuz? Fotoğraf çeker misiniz arşivler misiniz?
 
Dürüst olmak gerekirse o konuda hiç merakım yok. Eşim sever ve çeker ama ben sevmem. Belki de anılarla yaşamak taraftarı olmadığım içindir. Güzel anları zihnime kaydetmeyi daha uygun buluyorum. Bordeaux'ya giderken yanına makine almadım mesela. Fransız bir dostum bazı fotoğraflar çekti ama o da hâlâ göndermedi.
 
Bordeaux'ya kadar gittiğinize göre o halde sizin şarap koleksiyonunuz da vardır.
 
Ciddi bir koleksiyoncu değilim. Daha doğrusu koleksiyonu beceremiyorum. Dayanamıyorum, içiyorum (Gülüyor). Yine de evimde 250 şişe kapasiteli elektronik bir kavım var. Şaraplarım orada durur. Şarap alıp yıllandırma gibi bir alışkanlığım yok ne yazık ki. O yüzden içilmeye hazır şaraplar alırım. Daha çok içiciyim diyelim.
 
Şarapta en beğendiğiniz üzüm hangisi?
 
Cabernet Sauvignon'u çok beğenirim. Bordeaux bölgesinin şarapları da hoşuma gider.
 
Şaraptan arabalara geçelim. Doğuş Otomotiv bünyesinde Lamborgini, Audi ve Bentley, Porsche gibi çok güçlü motorlara sahip markalar var. Bu arabalarla hız denemeleri yaptığınız olur mu?
 
Arabalara merakım hep vardı. Ama Doğuş Otomotiv ile merakım katlandı tabii. Ben aslında hızı pek sevmem. Temkinli araba kullanırım. Bünyemizde 80 civarına model var. Hepsini kullanmam imkansız tabii ama bazı özel araçların test sürüşlerinde katılmaya dikkat ediyorum. Bu test sürüşlerinde hız denemeleri yaptığım oldu tabii.
 
Maksimum hızınız ne oldu?
Audi RX8 de 270 km, Porsche'de 290 km hıza çıktım. Tabii bunlar hep pistlerde ulaştığım hızlar. Normal caddede bu hızlara asla ulaşamazdım.
 
Peki unutamadığınız bir sürüş deneyimi oldu mu?
 
Evet oldu. Lamborghini ile distribütörlük anlaşmasını imzaladıktan sonra markanın CEO'su arabayı test etmemi önerdi. Şehir içinde kullanacağımız için bir pilotla çıkmak istedim. Pilot bana nasıl kullanacağını sordu, "Yavaş olsun" dedim. İtalya'nın dar köy yollarında 230'larla virajlara girdik. Ben tabii kravat ceket durumundayım. İnanın o virajlarda tüm vücudumun çekildiğini hissettim. Kan ter içinde kaldım. Ben tabii şanslıydım. Aramızda "hızlı sür" diyenler de olmuştu.
 
Onların durumu neydi?

 
Kulakları çınlasın Audi Genel Müdürü Gino Bottaro birkaç gün kendine gelemedi mesela. (Gülüyor)   
 
Spor yapar mısınız?
 
Sabah yedi gibi kalkarım. İşe gitmeden önce mutlaka yarım saat yürürüm. Bu zamansızlıkta yapabildiğim tek düzenli spor şimdilik bu. 
 
 Galatasaray'ın başına Abdullah Avcı gelmeliydi
 
Aclan Acar sıkı ofisinin duvarına imzalı Galatasaray formasını asacak kadar sıkı bir Galatasaraylı. Yoğun iş temposundan ötürü Ali Sami Yen'e sık gidemese de, televizyondan maçları kaçırmamaya özen gösteriyor. Takımın şu anki halinden memnun. Transferleri yeterli buluyor. Özellikle yeni transfer Kewell'ı çok beğeniyor. Memnun olmadığı konu ise teknik yönetim. Galatasaray teknik direktörü Michael Skibbe'yi hedefleri olan bir Galatasaray için yetersiz buluyor.

Her ne kadar Adnan Polat yönetimini beğense de, teknik direktör seçiminde hata yapıldığı görüşünde. Geçen sene gündeme gelen fakat anlaşılamayan Abdullah Avcı'nın teknik direktör olması durumunda takımın çok daha başarılı fikrinde: "Avcı takımın başında olsaydı şu an ligde açık ara öndeydik, Şampiyonlar Ligi'nden de elenmezdik. İkinci sınıf bir Avrupalı teknik direktörle çalışılacağına iyi yerli hocalara fırsat verilmesi görüşündeyim. Bu sadece Galatasaray için değil, diğer takımlar içinde geçerli." 
 
 Teknesiyle denize açılmayı seviyor
 
Birçok profesyonel gibi Aclan Acar da deniz tutkunu. Uzun zaman tekne kiralayarak Önceleri tekne kiralarken, 1999'da kendi teknesini satın almış. 14 metrelik teknesini o günden beri kullanıyor. Şimdilik değiştirmeyi düşünmüyor. Daha büyük bir tekne almak gibi bir düşüncesi ise asla kafasında yok: "Büyük saray gibi tekneler bana pek anlamlı gelmiyor. Ben daha çok denizi hissetmek istiyorum" diyor.

Acar'ın teknesi Bodrum'da duruyor. Türkiye'de olduğu hafta sonları fırsat buldukça denize açılıyor. Denizi çok sevmesine rağmen kaptanlık ehliyeti almamış. Fakat oğlunun var. Zaman zaman oğluyla zaman zaman da teknenin kaptanıyla maviliklere alçılıyor. Bu yaz tatilinin bir haftasını denizde geçirmiş. Bodrum'dan çıkıp Hisarönü-Marmaris-Göcek rotasını izlemiş. Yani ailesiyle bir Ege turu gerçekleştirmiş.

Emrah Gürkan/Referans

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde