Erçel; Merkez Bankası'nda başörtü tartışması boşunaydı

Erçel, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Akademi Seminerleri'ne konuşmacı olarak katılmak için Denizli'ye geldi. Seminer öncesi Erçel, Cihan'ın sorularını cevapladı. MB Başkanı Yılmaz'ı yakından tanıdığını, bankayla ilgili mevzuatı iyi yorumlayacak bir kişi olduğunu ifade eden Gazi Erçel, "Durmuş Yılmaz, 1980 yılından bu yana MB'nin geçirdiği evreleri, finans krizlerini, iyi ve kötü günlerini yaşadı. Bu yönüyle çok deneyimli biridir. Bankanın ekonomik programlarını ve para politikalarını çok iyi yorumlayacaktır. Yılmaz'ın iyi bir seçim olduğu kanısındayım" dedi.

"MB başkanı olarak atanan Durmuş Yılmaz'ın da eşi başörtülü. Atamalardan önce başörtüsü tartışmaları olmuştu. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soruya ise Erçel, "Yılmaz'ın böyle bir konuyla gündeme geldiğini düşünmüyorum. Zira Türkiye'nin bu türden gerilim oluşturacak olaylar yaşamaması gerekiyordu. Dolayısıyla başkan olacak kişinin eşinin başörtülü olup olmaması tartışmaları çok gereksiz ve abes. Bu konu rahatlıkla çözülebilirdi ancak çözülemedi. Esas tartışılacak konu, MB başkanının bu iş için yeterlili olup olmamasıydı" diye cevap verdi.

Başörtüsü tartışmalarının zıt kutuplaşmadan kaynaklandığını dile getiren Erçel, "Bir grup diyor ki, 'Ben eşi başörtülü bir kişinin başkan olmasını isterim' Diğer taraf da, 'Eşi başörtülü olanları atamam' diyor. Asıl problem bundan kaynaklandı" açıklamasını yaptı.

MB'nin işlevini yeterince yerine getirip getiremediği yönündeki soruya karşılık ise Erçel, dövizin serbest bırakıldığı 1985 yılından bu tarafa döviz faizleriyle ilgili işlevin yerine getirilemediğini savundu. MB'nin o tarihten itibaren sadece Türk Lirası (TL) miktarını belirlediğini, buna karşılık döviz ve faiz oranlarına müdahale edemediğini kaydeden Erçel, şunları ifade etti:

"Merkez Bankası, 1985'ten itibaren Türkiye'de dolaşan yerli ve yabancı paraların yarısına hakimdi. Zaten dövize hakim olmanıza imkan yoktu, çünkü TL'ye hakim olan döviz vardı. Bu durumda döviz veya dövizin faizine nasıl hakim olabilirsiniz ki? 1985'lerden beri süregelen bu problem devam edecek ancak Avrupa Birliği'ne (AB) girip de Avrupa para sistemine dahil olursak ortadan kalkar. O zaman zaten Avrupa Merkez Bankası'na bağlı olacağız, bizimki devreden çıkacak."

Gazi Erçel, sadece Türkiye'de değil, "dolarizasyon" diye tabir edilen dövizin hakim olduğu ülkelerde dövize ve dövizin faizine müdahale edilemediğini aktararak, "Merkez bankaları kendi paralarına hakim, yabancı paraya değil. Bu da para politakasının etkinliğini azaltıyor. Etkinin arttırılması için kısa dönemli faiz oranlarında indirme ve çıkarma yapılması, bunun da halka yansıması gerekir" şeklinde konuştu.

Petrol ve petrol ürünlerine vergi yüklenmesinin faiz dışı fazlalığa sebep olduğunu da vurgulayan Erçel, "Kamu hesaplarında faiz dışı fazlanın tutturulmasının altında yatan en önemli sebep, enerji fiyatlarına yüksek vergi uygulamasıdır. Petrol fiyatları artmasına rağmen TL değer kazanınca otomatik olarak petrol maliyetleri azaldı ancak vergi fazlalaştı. Bu da yüzde 6.5 oranındaki faiz dışı fazlayı tutturma imkanı sağladı. Diğer yandan ise enerjiyi en pahalı kullanan ülke olduk. Bütçe toparlanıp faiz dışı fazla 6.5 ya da daha aşağılarda olursa, onun yerine petrol ürünlerine daha az zam yapmak durumunda kalırsak vergi azalır" dedi.

Denizli/Cihan