'Bankalar hırsız gibi algılanıyor'
Kamuoyunu meşgul eden kredi kartı aidatı ve yüksek komisyon tartışmaları bankacıları da rahatsız ediyor. Hep toplumu soymaya çalışan hırsız gibi algılandıklarından yakınan DenizBank'ın Genel Müdürü Hakan Ateş, en ufak bankanın senelik bilgisayar bakımının
Dexia'nın, belediyelerin finansmanında tecrübeli olduğunu belirten Denizbank Genel Müdürü Ateş, kamunun başaramadığı bir alana destek verdiklerini söylüyor.
Aidat ve komisyonlardan alınan paraların, personel, şube kiraları ve operasyonel maliyetlere harcandığını aktaran Ateş, "Biz bu değirmeni içine hiç su koymadan döndüremeyiz." diyor. Zaman'ın sorularını cevaplayan genel müdür, bu konuda bir standart olması gerektiğini savunuyor. Her bankanın müşterisinden aldığı yıllık aidatın farklı olduğunu kaydeden Ateş, "Kesilen ücretlerin oranında bir uyum yok. Bu fiyatların standarda çekilmesi de rekabet kurumuna aykırı. Bu yüzden tek tip bir fiyat belirleyemezsiniz. 3-5 banka bir araya gelse ve fiyatları sabitlese haksız rekabete giriyor." açıklamasında bulunuyor.
Bankaların aldıkları kredi kartı aidatlarını bütün müşterilerine iade etmemesinin savunulacak bir yanı olmadığını öne süren Genel Müdür, alınan bir kullanım ücretinin iade edilmemesi gerektiğini anlatıyor. "Bizim insanımız aldığı servislerin hiçbirine para ödemek istemiyor." tespitini yapan Denizbank Genel Müdürü, buna karşın müşteri ve banka tarafını düşünerek bir düzenleme yapılması için Bankalar Birliği'ne öneride bulunabileceklerini de ekliyor.
Hisselerinin yüzde 75'ini Belçika-Fransa ortaklığındaki Dexia'ya 2,4 milyar dolara (toplam hissesi 3,2 milyar dolar)devreden Denizbank'ın Genel Müdürü Ateş, bankanın kuruluşundan bu yana kaptan köşkünde oturuyor. Ateş, Halkbank'ın halka arzında Deniz Yatırım olarak aracılık yapacaklarını belirtiyor. İyi bir fiyat ve ilgi beklediğini söyleyen Ateş, "Oluşacak fiyatlara göre ve yasaların izin verdiği ölçüde biz de hisse satın alabiliriz. Yüzde 75'inin satışı konusunda henüz net bir durum yok. Fakat şartlar uygun olursa Denizbank olarak bu konuyla yakından ilgileniyoruz." bilgisini veriyor.
Ziraat Bankası'nın şimdiki Genel Müdürü Can Akın Çağlar'ın doğru kararlar alındığında nasıl iyi sonuçlar elde edileceğini gösterdiğine işaret eden Ateş, "Ziraat, adı gibi köylünün, çiftçinin finansmanı bakımından çok önemli. Çok yakın bir zamanda özelleştirilebileceğine inanmıyorum. Zaten özelleşmenin gerekli olduğunu da düşünmüyorum. Profesyonelce ve özerk yönetilmesi ile stratejik konumu korunmalı." diye konuştu. Türkiye ekonomisinin 5 yıldır büyüdüğünü kaydeden Genel Müdür, cumhuriyet tarihinde ender rastlanan bu gelişmenin 6. yılda da tekrar edeceğini söylüyor.
Seçim piyasaların gazını alır
2007'de Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin sağlıklı bir şekilde atlatılmasını bekleyen Ateş, seçim ile piyasaların gazının alınmış olacağını ifade ediyor. Ateş'e göre seçimlerde sadece iki partinin Meclis'e girme olasılığı yüksek. Fakat Koalisyon olursa da piyasalar bunu yadırgamaz. Çünkü Türkiye genellikle koalisyonlar tarafından yönetildi. Seçimlerden sonra cari açıkta hafif bir iyileşme beklentisi hakim. Bütçe açığının daralması ve kamu borçlarının azalma trendine girmesi çok iyi gelişme. Fakat üretime dönük sanayinin desteklenmesi ve ihracatçının kur baskısının önlenmesi gerekli.
2007'deki seçimlere özel bir önlem almadıklarının altını çizen Ateş, yerli yatırımcının biraz daha panik atak davranabildiğini; fakat yabancının daha kararlı davrandığını bildiriyor. 2007'de enerji, sağlık ve turizm sektörlerinin yıldızının parlayacağını, taşıt ve konut kredilerinde ise aşağı doğru bir ralli yaşanmasını bekleyen Ateş, "Faizlerde ciddi düşüşler olacak. Şu an reel faizler çok yüksek. Enflasyon hedefi yüzde 4 iken faizlerin en fazla yüzde 12-14 arasında olması gerekir. Şu anda mortgage'ı uygulamaya başlayabilirsiniz. Fakat faizler nedeniyle C sosyoekonomik grubuna giremezseniz. Zengin adam daha pahalıya satmak için 5 tane ev alır. Fakat satacağı adam da aynı mantıkla 5 ev almıştır. Böylece mortgage da manasını yitirir." diyor. Ateş, 2010'da 500 şube sayısına ulaşmayı hedeflediklerini vurgulayarak, her yıl 45 şube açacaklarını, istihdam için de 2 binin üzerinde kapasiteleri olduğunu kaydediyor.
Bankacılıkta yabancı payı yüzde 50'yi geçmemeli
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin'in milli bankaların sektör içindeki payının korunması yönünde yaptığı açıklamaların "yabancılar gelmesin" anlamına gelmediğinin altını çizen Ateş, yabancı bankaların bilgi, birikim ve sermayesinden de faydalanmak gerektiğini vurguluyor. Bankanın Dexia'ya devirinden sonra yönetiminden ismine kadar hiçbir kısıtlamaya gidilmediğini anlatan Ateş, firmanın bütün dünyada 'Dexia' adını kullandığı halde Türkiye'de Denizbank ismini korumaya büyük özen gösterdiğini aktarıyor.
Ateş, bankacılıktaki yabancı payı tartışmalarında ulusal bankacılığın gelişmesini savunanların tarafında. Kendisinin neredeyse yüzde 100 yabancı sermayeye ait bir bankanın genel müdürü olduğunu söyleyen Ateş, "Polonya, Çek Cumhuriyeti ya da Hırvatistan'da olduğu gibi bankacılığın yüzde 80-90'ının yabancının eline geçmesini de doğru bulmuyorum." şeklinde konuşuyor. Yerli bankacılığın hatırı sayılır bir düzeyde tutulmasını isteyen Ateş şöyle devam ediyor: "Bugünkü oranlara bakılırsa risk görünmüyor. Sektördeki en uç sınır benim şahsi görüşüme göre yüzde 50-50 olması ve bu oranın üzerinde yabancı artışı olmamasıdır."
Baklavacılığı Antepli, bankacılığı Türk yapar
Savaş zamanlarında ordu neyse barış zamanlarında da bankanın aynı görevi üstlendiğini ifade eden Ateş, yerel bankacıların ülkenin gerçeklerini çok daha yakından izleyebildiğini vurguluyor. Bu gerçeği yabancıların da fark ettiğini anlatan Ateş, Türkiye'ye gelip yerli bankaları satın alanların Türk yönetimlerin çoğunu değiştirmediğini dile getiriyor. Gelişmiş pazarlarda bankacılık yapan sermaye sahiplerinin Türkiye gibi kayıt dışılığı yüksek ülkelerde biraz şaşırdığını belirten Ateş, Batı'da bankaların bilanço, kâr, zarar gibi dengeleri gözeterek kredi verdiğini, Türkiye'de ise şirketlerin açıkladığı bu rakamların her zaman gerçeği yansıtmadığını aktarıyor.
Ülkenin bu şartlarını inceleyen yabancıların bir süre uyum sağlayamadığını savunan Ateş şunları kaydediyor: "Bir yabancı, banka satın aldıysa kendi yöneticisini başa getirir. Bunun tek istisnası Türkiye. Neden acaba? Çünkü Türkiye'de bankacılık alanında yetişmiş muazzam bir işgücü var. Yabancıların bilmediği pek çok sistemi Türkiye uzun zamandır zaten uyguluyor. Türklerin bir tek eksiği sermaye. Baklavayı bırakın Antepli yapsın. Çünkü en iyi o yapar. Türkler de bankacılıkta iyi."
Yahya Çark/Zaman