Süreyya magazin haberlerini yalanladı
Süreyya Yalçın Dürüst hapşırsa haber oluyor. Dürüst, ilgiden memnun olsa bile şaşkın: Olmamız gereken yerler magazin dergileri, gazete ve televizyon değil... İşte genç ikilinin şaşırtan açıklamaları...

Türkbükü'nün sahnesi olduğu yaz magazin haberlerinin çoğunluğunun kahramanı, Süreyya Yalçın. NATO müteahhidi Faruk Yalçın'ın kızı, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın yeğeni. Köpeğine taktığı toka, Gucci mağazasından yaptığı öne sürülen 250 bin dolarlık alışveriş, Miami'de evinin bir katını köpeklere ayırdığı, sayfalar dolusu haber oldu. Teknesine botla falcı getirtmesi sürmanşetlerde yer aldı. Sonunda Türkiye'nin de köpeği, zenginliği, uçuk tüketimleri ile bir Paris Hilton'u oldu. Gazetelerin ilk sayfalarında fotoğraflarını Başbakan, Cumhurbaşkanı ve Bush'tan daha büyük gören 'yerli Paris'imiz, bu işe şaştığını ve kızdığını Radikal'e anlattı.
Süreyya Yalçın ve eşi Kerem Dürüst, Türkbükü koyundaki teknede kalıyor, öğle saatlerinde beach clup ve barların vazgeçilmez siması oluyor. Objektifler sürekli onu takip ediyor. Büyük gözlükleri, yüksek topuklu terlikleri, iri takıları, rengârenk kıyafetleriyle 'son moda haber cevheri'nin yanından magazin muhabirleri ayrılmıyor. O da objektiflere mayosunu günde birkaç kez değiştirerek, en şık halleriyle pozlar veriyor. Sosyetik eğlence koyunda bütün bakışlar onu takip ediyor. Henüz 21 yaşında ama makyajı, kıyafetleriyle çok daha olgun görünüyor.
Tatil için neden Türkbükü'nü seçiyorsunuz? Ne kadar zamandır buraya geliyorsunuz?
Ben üç yıldır geliyorum. Eşim çok eskiden beri buraya geliyor. Seviyoruz, burayı. Evimiz burada, teknemiz burada. Bizi buraya bağlayan faktörler var. Eşim Kerem beyle burada tanıştık. Her genç gibi buradan hoşlanıyoruz.
Türkbükü'ndeki bir gününüzün nasıl geçtiğini anlatır mısınız?
Sabah kalkıyoruz, kahvaltımızı yapıyoruz. Gazetelerimiz geliyor. Genellikle bizim haberlerimiz oluyor. Yüzüyoruz. Arkadaşlarımızla buluşuyoruz. Jet ski, su kayağı yapıyoruz. Seçtiğimiz arkadaşlarımız ile gidebileceğimiz beach clup'lar var. Maki, Nana, Mio beach oluyor genelde. Orada güneşleniyoruz. Öğle yemeğimizi yiyoruz. Sonra ortalık hareketleniyor. Müzikler başlıyor, içki içip, dans edip, eğleniyoruz. Bazı akşam üstleri teknemize gidip balık tutuyoruz. Daha sonra akşam eğlencesi başlıyor. Üstümüzü değiştiriyoruz. Yemeğe gidiyoruz. Geceleriyse Ship A Hoy da eğleniyoruz. Gece genellikle 04.00'te bitiyor.
Ama dün gece 07.00'ye kadar sürmüş...
Arkadaşlarla derin konulara daldık. Bazen öyle oluyor.
Burada attığınız her adım gazeteciler tarafından takip ediliyor. Televizyon ve gazetelerdeki magazin haberlerinde bu kadar çok yer almak hoşunuza gidiyor mu?
Niye biz bu kadar göz önündeyiz anlamış değilim. Nasıl böyle bir ortama girdim? Bu olayların ortasında buldum kendimi, bilmiyorum. Bir sürü gazetenin aşağı yukarı baş sayfasında manşette oluyoruz. Bence bizim olmamız gereken yer, magazin dergileri. Günlük gazeteler veya televizyonlar değil.
Yani pozlar verdiğiniz haberlerden rahatsızlık mı duyuyorsunuz?
Hakkımızda yazılan yazılardan tabii ki rahatsızlık duyuyoruz. Başbakan'ımız ile Cumhurbaşkanı'mızla, Bush ile aynı sayfadayız. Hatta bizim fotoğraflarımız onlardan daha büyük basılıyor. Ne gerek var böyle şeylere. Bugüne kadar Türkiye'de kim böyle şeyler yaşamış bize yaşatılıyor. Suçumuz ne bizim. Ama doğru haberlerden hiçbir şekilde şikâyetim yok.
Hakkınızdaki haberlerin hangileri yalan? Örneğin köpeğinize 3 bin dolarlık toka taktığınız doğru mu?
O tokalar, sahil yolunda 3 YTL'ye satılıyor. Oradan aldım.
Eşinizle birlikte yaşadığınız Miami'de 40 tane köpeğiniz olduğu da asparagas mı?
