Dolar
42,4987
0,14%
Euro
49,3537
-0,05%
Sterlin
56,3626
0,02%
Bitcoin
3.880.299
0,00%
BİST-100
10.945,49
0,28%
Gram Altın
5.721,526
0,87%
Gümüş
53,79
0,70%
Faiz
38,77
-0,13%

Obezite ve hareketsizlik Türkiye’yi diyabette zirveye taşıdı

Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun Diyabet Atlası 2025 raporuna göre Türkiye, Avrupa bölgesindeki 60 ülke içinde hem diyabetli sayısı hem de nüfusa oranda en kötü durumdaki ülke.

28.11.2025 04:11Güncelleme: 28.11.2025 04:14
Obezite ve hareketsizlik Türkiye’yi diyabette zirveye taşıdı
16px
32px

Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun Diyabet Atlası 2025 raporuna göre Türkiye, Avrupa bölgesindeki 60 ülke içinde hem diyabetli sayısı hem de nüfusa oranda en kötü durumdaki ülke

Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) Diyabet Atlsı 2025 raporuna göre, Avrupa’da yetişkinlerin (20-79 yaş arası) yüzde 9.8’i diyabetle yaşıyor ve bu oran 2050’ye kadar yüzde 10.8’e yükselecek. Ancak raporun en çarpıcı verisi, Türkiye’nin Avrupa’da diyabet prevalansında (yaygınlık) listenin tepesinde yer alması.

Yüzde 16.5 ile 9.6 milyon yetişkin bu durumdan etkileniyor. Bu oran, kıtanın genel ortalamasının neredeyse iki katı. Harita, İskandinav ülkelerinin yüzde 4-6 aralığındaki düşük oranlarının aksine, Akdeniz havzasını kırmızıya boyuyor. Peki, diyabet dostu Akdeniz diyetinin beşiği sayılan bu ülkeler neden bu kadar kötü bir tablo çiziyor?

‘SESSİZ KATİLLER’

Uzmanlar, modern yaşamın “sessiz katili” olarak işaret ettiği hareketsizliği, paketli gıdaların hakimiyetini ve obeziteyi suçluyor.

IDF’nin Avrupa haritası, diyabet oranlarının coğrafi dağılımını net bir şekilde ortaya koyuyor. Norveç ve İsveç gibi kuzey ülkelerinde oranlar yüzde 4.8-5.8 arasında kalırken, Almanya ve Fransa yüzde 6.5-7 civarında. Birleşik Krallık yüzde 7.4 ile orta seviyede. Ancak Güney Avrupa’da durum dramatik. İspanya, Portekiz, İtalya, Yunanistan gibi ülkeler yüde 8-10 arasındaki oranlarla yüksek risk grubunda. Balkanlar da geride değil; Sırbistan ve Karadağ yüzde 9-10 bandında. Türkiye ise yüzde 16.5 ile “en yüksek prevalans” kategorisinde, hatta Avrupa Bölgesi’ndeki 60 ülke ve bölge arasında hem sayı hem oran olarak en kötü konumda.

IDF’nin karşılaştırmalı analizi, 2011-2024 arasında Türkiye’nin diyabet vakalarının yüzde 170 arttığını, Fransa’nın ise sadece yüzde 20 arttığını vurguluyor. Yunanistan’da artış yüzde 10’un altında kalırken, Türkiye 2050’ye kadar 14.1 milyona ulaşacak, ki bu Avrupa’daki en hızlı yükseliş.

AKDENİZ’İN PARADOKSU

Akdeniz diyeti zeytinyağı, sebze, meyve, balık ve tam tahıllarla dolu olması nedeniyle diyabeti önlemede bilimsel olarak kanıtlanmış bir kalkan. Oysa İspanya, İtalya, Yunanistan ve Türkiye gibi “Akdeniz ülkeleri” haritada en yüksek oranlara sahip. Bu “Akdeniz paradoksu”nun ardında yatan nedenler, geleneksel beslenmenin terk edilmesiyle ilgili. IDF ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, bu ülkelerde obezite oranları son 20 yılda yüzde 30-50 arttı, ki obezite diyabet riskini 7 kat yükseltiyor.

Uzmanlar, baş suçluyu “paketli gıdalar” olarak gösteriyor. Modern Akdeniz toplumlarında, geleneksel ev yemekleri yerini ultra-işlenmiş ürünlere bırakmış durumda. Gazlı içecekler, cipsler, hazır tatlılar ve fast-food’lar günlük kalori alımının yüzde 50’sine varan kısmını oluşturuyor. Bir EPIC kohort çalışması, ultra-işlenmiş gıdaların tip 2 diyabet riskini yüzde 37 artırdığını doğruluyor. Türkiye’de, yüksek karbonhidrat ve şeker tüketimi (beyaz ekmek, tatlılar, şekerli içecekler) obeziteyi tetikliyor. WHO’ya göre, Türkiye’de yetişkinlerin yüzde 65’i fazla kilolu. Yunanistan ve İspanya’da da benzer bir durum hakim. Geleneksel zeytinyağlı yemekler unutulurken, şeker yüklü yoğurtlar ve hazır pizzalar revaçta.

Hareketsizlik ise bir diğer katil. Kentleşme ve masa başı işler, fiziksel aktiviteyi yüzde 40 azalttı. Türkiye’de yetişkinlerin sadece yüzde 30’u haftada 150 dakika egzersiz yapıyor; bu oran Fransa’da yüzde 50, Yunanistan’da ise yüzde 35.

GÖRÜNDÜĞÜNDEN DAHA BÜYÜK SORUN

Türkiye Diyabet Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Rıfat Emral: Diyabetin sinsi seyri nedeniyle ayrıca hala tanı konulmamış bir hasta popülasyonu da var. Bu nedenle diyabet vakası sayısı ve karşı karşıya olduğumuz sorun, göründüğünden daha büyük ne yazık ki. Diyabete zemin hazırlayan faktörlere baktığımızda, hareketsizlik ve beslenme şeklimiz çok etkili. Bir Akdeniz ülkesi olmamıza karşın Akdeniz tipi beslenmeye maalesef gerekli özeni ve uyumu göstermiyoruz. Nüfusun geneline yayılmış halde olan işlenmiş ürünler, yüksek karbonhidrat ve düşük protein içeren beslenme düzenimiz doyma hissimizi engelliyor. Bu yüzden döngüsel biçimde yine yüksek kalorili beslenmeye yöneliyor ve diyabet açısından işleri iyice zorlaştırıyoruz. Diyabetteki artış, obezitedeki artışla ve nüfusun yaşlanmasıyla da yakından ilintili. Hızlı müdahale şart. En azından beslenme düzeni ve hareketsizlik gibi değiştirilebilir faktörlere müdahale etmediğimiz takdirde bu artış devam edecek. 

patronlardunyasi.com

editörün seçtikleri
İngiliz çelik şirketi British Steel, son iki yılda Türkiye'deki ikinci ihalesini alıyor
İngiliz çelik şirketi British Steel, son iki yılda Türkiye'deki ikinci ihalesini alıyor#Anlaşma
benzer haberler
Türkiye'de iki ayrı tıp var, ben Atatürk'ün 'Beni Türk hekimlerine emanet edin' derken hangisini kast ettiğini Cerrahpaşa'da anladım
Türkiye'de iki ayrı tıp var, ben Atatürk'ün 'Beni Türk hekimlerine emanet edin' derken hangisini kast ettiğini Cerrahpaşa'da anladım