Milyon dolarlık turnuva ödülleri ve sponsorluk gelirleriyle Alcaraz ve Sinner, tenis dünyasının CEO’ları gibi
Erkekler tenisinde artık yeni bir dönem başladı. Carlos Alcaraz ve Jannik Sinner, son iki yıldır Grand Slam’leri domine ederken, turnuva ödülleri ve sponsorluk gelirleriyle de dünyanın en çok kazanan tenisçileri arasında öne çıkıyor. Genç yıldızlar, eski efsaneler Djokovic, Federer ve Nadal’ın tahtını sallıyor.

Dünya gazetesinden Alp Ulugay Alcaraz ve Sinner'ı ele alan "Tenisçiler CEO gibi oldu" başlıklı yazı kaleme aldı. İşte Ulıgay'ın yazısının tamamı:
Alcaraz ve Sinner iki yıldır erkekler teniste büyük bir hâkimiyet kurdu. Tüm büyük turnuvalarda şampiyon oldukları yetmezmiş gibi dünyanın en çok para kazanan tenisçileri ünvanını da kimselere bırakmıyorlar…
Geçen yıl açık seçik gördük ki, İspanyol Carlos Alcaraz ve İtalyan Jannik Sinner, efsane üçlü Djokovic- Federer-Nadal’ın yerine erkekler tenisinin mutlak hâkimi haline geldi. 2024 ve 2025’te grand slam turnuvalarındaki şampiyonlukları paylaştılar. Bir buçuk yıldır dünya sıralamasının ilk sırasını kimseye bırakmadılar. Henüz 25’ine bile gelmemiş iki oyuncu turnuva ödül parasının yanı sıra son derece yüksek sponsorluk ve reklam geliri de elde ediyor. Alcaraz gösteri maçı başına 2 milyon dolar alıyor, Sinner ise Riyad’daki Six Kings Slam özel turnuvasında sadece üç maç oynayıp 6 milyon doları cebe attı. Amerikalı tenis yazarı Giri Nathan da bu yıl çıkan kitabı ‘Changeover’da Alcaraz ve Sinner dönemini anlatıyor. Nathan’la ‘Sincaraz’ın hâkimiyetini ve tenise getirdiklerini konuştuk.
Sinner ve Alcaraz ikilisi ya da kısaca ‘Sincaraz’ son iki sezondur erkekler teniste bir düopol kurdu. Hakimiyeti büyük üçlüden devraldıkları dönüm noktası nerede meydana geldi?
Bence bu, 2023'ün son birkaç ayında başladı. O sezon Novak Djokovic dört Grand Slam'den üçünü kazanmıştı ve diğerinin finalindeydi. Ama Alcaraz onu Wimbledon'da yendi. Daha da önemlisi sezonun sonunda Sinner onu iki kez yendi: Biri ATP finallerinde, diğeri de Davis Kupası'nda... O andan itibaren değişim hızlı oldu: 2024'ü Sinner ve Alcaraz domine etti. 2025'te de diğer oyuncularla aralarındaki farkı açtılar. Geçen yıl Roland Garros'tan sonra Sinner bir numarayı aldı ve 65 hafta boyunca elinde tuttu. Bu yıl ABD Açık'tan sonra da Alcaraz devraldı.
Alcaraz ve Sinner oyuna büyük üçlüden farklı olarak ne getirdi?
Aslında, sık sık aralarındaki farklılıklardan bahsediyoruz ama oyunun temel yapısında bazı ortak noktalar var: Dip çizgiden, forehand ve backhand'den eşit derecede güçlüler, hücumda hiçbir zayıflıkları yok ve savunmada çok rahatlar. Bu yüzden, büyük üçlüden ilham aldıklarını düşündüğüm bir şey, rakibe savunmanın temel pozisyonlarından saldırmakta çok iyi olmaları. Sinner ve Alcaraz, bence Djokovic gibi kayarak hareket eden, en rahat iki oyuncu. Bence ikisi de son derece hızlı ve dengeli ve her pozisyonda hücum edebiliyor. İnsanlar genellikle Sinner'ı daha güçlü bir Djokovic gibi görüyor. Alcaraz ise Roger'ın agresifliği ve fileye doğru hareket etme yeteneği ile Rafa'nın patlayıcı atletizmi ve top spin'inin bir karışımı gibi görülüyor.
Kitabınızda bugünün tenisçilerini şöyle tanımlıyorsunuz: “İşine odaklanmış münzevi”. Günümüz profesyonel sporcuları gerçekten böyle bir hayat yaşamak zorunda mı?
Evet. Sanırım durum 15 yıl öncesine göre çok farklı. Çünkü tenis takvimine bakarsanız, yılın neredeyse 11 ayı sürdüğünü görürsünüz. Özellikle son bir iki sezonda program daha da yoğunlaştı. Mesela Masters 1000 serisi turnuvaları artık normalde bir hafta yerine iki hafta sürüyor. Oyuncuların fazla boş zamanı yok. Görüyorsunuz ya, Alcaraz’ın için üç gün İbiza'ya gidip birkaç gün partilemesi bile büyük bir olay oldu, değil mi?
Bu süreci nasıl yönetiyorlar?
Tenis çok daha profesyonel bir hale geldi. Oyuncular ekiplerini çok daha sofistike bir şekilde oluşturuyor. Eskiden belki sadece koçunuzla seyahat ederdiniz. Şimdiyse eğer karşılayabilecek paranız varsa, bir koçunuz, fitness eğitmeniniz, fizyoterapistiniz, belki bir psikoloğunuz, beslenme uzmanınız, sponsor işlerini takip eden biri, menajeriniz, belki iletişim uzmanınız da oluyor. Mesela Sinner'ın sadece halkla ilişkilere odaklanan bir danışmanı var. Yani tenisçiler bir nevi küçük bir işletmenin CEO'su gibi. Bu, tenisteki ilk sıradaki oyuncular için normal. Elbette bu mümkün çünkü ödül parası ve daha da önemlisi sponsorluklar eskiden olduğundan çok daha fazla.
Personel ve diğer giderler için ne kadar harcadıklarını merak ediyorum. Bu konuda bir fikriniz var mı?
Alcaraz ve Sinner’i tam bilmiyorum. Ama bir tahminim var: Rus tenisçi Andrei Rublev birkaç yıl önce sadece seyahat, konaklama, yemek ve diğer şeyler için yaklaşık yılda 650 bin dolar harcadığını söylüyordu. Genellikle koçlar da sözleşmeye göre çoğunlukla ödül parasının belli bir yüzdesini alır. Ödül parasının büyük bir kısmı ekibin bakımına gider. Bu, tenisi diğer sporlardan ayıran bir şey. Çünkü bir futbol takımında oynuyorsanız, tüm bu seyahat ve konaklama masrafları kulüp tarafından karşılanır. Bence Rublev’inki muhtemelen iyi bir tahmin. Sadece ekibinizin yanınızda olması için yılda 500 bin ila 700 bin dolar gerekiyor.
Son sekiz Grand Slam'i aralarında paylaştılar. Geçen yıl haziran ayından beri dünya sıralamasında bir numarayı ellerinde tutuyorlar. Bu hakimiyet ne kadar sürer?
Büyük üçlü kadar ileri gideceklerini sanmıyorum, o çok sıra dışı bir nesildi. Alcaraz bazen sezon sonunda hissettiği tükenmişlikten bahsediyor. Djokovic ve Federer gibi 40, 41, 42 yaşlarında oynayacağını sanmıyorum. Bence önümüzdeki 8-10 yıl hâkim olacaklar. Bu yıllar boyunca çok üstün olacaklarını düşünüyorum. Aynı zamanda bazı rakipleri de olacak. Sadece onların kim olduklarını henüz bilmiyoruz. Yükselişte olan genç bir oyuncu olabilir. Belki de şu anda 15 yaşındadır, kim bilir?
patronalrdunyasi.com















