Küresel altın fiyatlarındaki yükseliş hane halkının harcamalarını artırarak iç talepteki yavaşlamayı sınırladı
Nihai yurt içi talep üçüncü çeyrekte yavaşladı, Merkez Bankası’na göre iç talep koşulları dezenflasyonist düzeyde. Küresel altın fiyatlarındaki hızlı yükselişin “servet etkisi”, hane halkının kartlı harcamalarını, dolayısıyla iç talebi artırıcı bir faktör.

Merkez Bankası ekonomistleri; yurt içi talebin seyri, küresel altın fiyatlarındaki yükselişin etkileri, reel sektör firmalarının satış performansı ve konkordato olayları, fiyatlama davranışı, enflasyon beklentilerinin katılığı ve e-Fatura uygulamasının sonuçları olmak üzere altı cephede Türkiye ekonomisine mercek tuttu.
Merkez Bankası’nın 2025 yılının 4’ün Enflasyon Raporu’nda yer alan altı araştırmanın bulgularına göre; genel olarak yurt içi talepte bu yıl üçüncü çeyrekte görülen yavaşlama enflasyonu baskılayacak düzeyde, ancak son dönemde küresel altın fiyatlarındaki yükselişin “servet etkisi” ile hane halkının kartlı tüketim harcamalarında yol açtığı artış karşıt bir faktör. Reel sektörün fiyatlama davranışlarındaki iyileşme ise dezenflasyon sürecine katkı veriyor. Firmaların tahsilat sorunları ve konkordato ile ilgili sorunlarının temmuzdan bu yana azaldığı gözleniyor. Bu arada e-Fatura uygulamasının yaygınlaşması kayıt dışılığı önemli oranda azalttı.
NİHAİ İÇ TALEP HIZ KESTİ
Dünya'dan Nakİ Bakır'ın haberine göre, enflasyonist baskıları izlemek amacıyla nihai yurt içi talebin seyrine ilişkin yapılan çalışmada, üretim, ciro, perakende satış, ticaret hacmi, kartla yapılan harcamalar, ithalat miktarı, otomobil ve beyaz eşya satışları gibi göstergeler ve alt kırılımlarını içeren, toplamda 127 farklı seriyi kapsayan bir iktisadi faaliyet bloğu ve buna dayalı bir bileşik endeks oluşturuldu. 2025 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla sonuçlar, yurt içi talep artışının hem yıllık hem de çeyreklik bazda yavaşladığına işaret etti. Bu çalışmaya ilişkin raporda yer alan analiz sonuçlarında; “Bu seyir, talep koşullarının dezenflasyonist düzeyde olduğu değerlendirmesini teyit etmektedir” denildi.
ALTINDAN GELEN SERVET ETKİSİ
Bir diğer çalışmada, küresel altın fiyatlarının hane halklarında yarattığı servet etkisinin, kredi ve banka kartı harcamaları üzerinde yol açtığı değişim sorgulandı. Hanelerin elindeki hisse senedi, gayrimenkul, döviz, altın gibi varlıkların değerindeki artışın, daha zengin hissettirmesi ve dolayısıyla daha fazla harcamaya yöneltmesi durumuna “servet etkisi”, varlıkların değer yitirmesi durumunda harcamaların kısılmasına ise “negatif servet etkisi” deniyor.

Bu çalışmada, kartlı harcamaları POS işleminin gerçekleştiği firmanın bulunduğu il ve ait olduğu sektör grubuna göre 81 il ve 25 ayrı alt harcama grubu için zaman serisi olarak ayrıştıran veri seti kullanıldı. Bulgular altın fiyatlarındaki artışın özellikle dayanıklı ve yarı dayanıklı ürün ve seyahat harcamalarında anlamlı bir etki yaptığını gösterdi. Dayanıklı ve yarı dayanıklı harcama gruplarında Eylül 2023-Eylül 2025 arasındaki iki yıllık dönemde altın fiyatları kaynaklı “ilave” artışın yüzde 6-yüzde 12 arasında olduğu görüldü. Küresel altın fiyatlarındaki hızlı artışın hane halkının harcama artışında etkili olduğunu gösteren bu durum, ekonomik olarak anlamlı büyüklükte bir etkinin varlığına işaret ediyor. Altındaki değerleme etkisinin öne çıktığı yakın dönemde servet kanalından gelen bu etki, iç talep ve çıktı açığının tahminlerin üzerinde kalmasına yol açacak faktörler arasında sayılıyor.
FİRMALARIN FİYATLAMA DAVRANIŞINDA İYİLEŞME
Reel sektör firmalarının fiyatlama davranışlarına ilişkin çalışmada ise 2024 yılının ikinci yarısından itibaren fiyat değiştirme sıklığında gözlenen kademeli düşüş eğiliminin 2025 yılı boyunca da sürdüğü ve göstergelerin tarihsel ortalamalara yakınsadığı saptandı. Bu bulgular, imalat sanayide fiyatlama davranışlarının daha dengeli bir görünüme kavuştuğuna ve dezenflasyon süreciyle uyumlu hale geldiğine işaret ediyor.
Maliyet baskısı altında fiyat artışı öngören firma oranının da fiyatlama davranışlarındaki kademeli iyileşmeyi teyit ettiği belirtilen raporda, şöyle denildi:
“2025 itibarıyla reel sektör fiyatlama dinamikleri daha istikrarlı ve öngörülebilir bir görünüme kavuşmuştur. Maliyet baskısı altındaki firmalarda dahi fiyat artışı öngören firma oranındaki gerileme, fiyatta kalma sürelerinin uzaması ve enflasyon beklentilerindeki iyileşme, reel sektör fiyatlama davranışlarında atalet etkisinin azaldığını göstermektedir. Fiyatlama davranışlarında gözlenen iyileşmenin para politikası güvenilirliğini ve beklentiler kanalıyla etkinliği destekleyerek dezenflasyon sürecinin kalıcılığına katkı sağlamaktadır.”
ENFLASYON BEKLENTİLERİNDE YANLILIK AZALDI
Bir başka çalışmada ise enflasyon beklentilerinin oluşumu ele alındı. Bulgular, Türkiye’de piyasa katılımcılarının enflasyon beklentilerinde belirgin bir bilgi katılığı bulunduğunu ve bu katılığın dönemsel olarak değiştiğini gösterdi. 2021–2023 döneminde yüksek oynaklık ve artan bilgi maliyetlerinin, beklenti hatalarında kalıcılığı güçlendirmesi ve olumsuz yönde gelen enflasyon sürprizlerine karşı belirgin bir kötümserlik yanlılığı oluşturmasına işaret edildi. 2018-2023 döneminde beklentilerin oluşumunda asimetrik tepkiler gözlemlenirken sıkı parasal duruşun da etkisiyle son dönemde bu farkın kapandığı, beklentilerdeki yanlılığın azaldığı saptandı. Sonuçlar, Türkiye’de beklentilerin bilgi katılıkları çerçevesinde şekillendiğini, ancak güvenilir para politikası uygulamaları ve güçlü iletişim sayesinde yeniden çıpalanma sürecinin kademeli biçimde güçlendiğini ortaya koydu.
E-Fatura Kayıt Dışılığı Azalttı
Kâğıt fatura kullanımını azaltmak, kayıt dışılığı düşürmek, vergi denetim mekanizmalarını güçlendirmek amacıyla, e-Fatura uygulamasına ilişkin düzenleme 2010 yılında yürürlüğe girdi. 2013’te yüksek cirolu firmalarla başlayan süreç, 2020’den itibaren hızlanarak daha geniş bir firma tabanını kapsadı. 1 Temmuz 2021-Haziran 2025 döneminde e-fatura sistemine dahil firma sayısı önemli ölçüde arttı. Kapsamdaki firmaların yüzde 53,6’sı e-faturaya geçerken, bu firmaların toplam ciro içindeki payı yüzde 97’ye, ihracat içindeki payı yaklaşık yüzde 100’e, istihdam içindeki payı ise yaklaşık yüzde 93’e ulaştı.
2025 hesap dönemi brüt satış hasılatı 10 milyon TL ve üzeri olan işletmeler, 1 Temmuz 2026 itibarıyla e-Fatura uygulamasına geçecek. Ayrıca, 1 Ocak 2026 itibarıyla tutar sınırı olmaksızın tüm faturaların elektronik olarak düzenlenmesi hedefleniyor.
Enflasyon raporunda yer alan bu konuya ilişkin çalışmadaki analiz sonuçları, e-faturaya geçişle birlikte firmaların kayıtlı reel satışlarında kayda değer bir artış yaşandığını ortaya koyuyor. Kullanılan ekonometrik yöntemin yapısı gereğince, analiz sadece e-faturaya geçiş yapmadan önce ciro beyan eden firmaları kapsıyor. Öte yandan, e-faturaya geçişle birlikte kayıtların takip edilmesinin kolaylaşması, daha önce hiç ciro kaydı bulunmayan firmaların da ciro beyan etmesini sağlıyor. Bu nedenle e-faturaya geçişin kayıtlı satışlara etkisi yukarıdaki hesaplamalardan daha yüksek olduğu belirtiliyor. Raporda “Özetle, e-faturaya geçiş ile birlikte satışlardaki kayıt dışılıkta bir azalma olmuştur. Satış hacim endeksleri başta olmak üzere çeşitli makroekonomik göstergelerin yorumlanmasında bu durumun da dikkate alınması önem taşımaktadır” deniyor.
KONKORDATO RİSKLERİ AZALDI
Yüzyüze yapılan görüşmelere dayalı “Reel Sektöre İktisadi Mercek (RESİM)” çalışmasına göre üçüncü çeyrek itibarıyla yurt içi satışlardaki sınırlı artış toplam talebi desteklerken, ihracatta risk vurgusu ile üretim faaliyeti ve yatırım duruşundaki zayıflık devam etti. Yurt içi satışlar ise sınırlı bir artış gösterdi.
Saha görüşmelerinde, konkordato başvurularının dönem dönem arttığı, bazı sektörlerde yoğunlaşma eğilimi gösterdiği ve konkordato sürecinde bulunan müşteriler nedeniyle de tahsilat kayıplarının yaşanabildiği ifade edilirken, tahsilat sorunları ve konkordatolara atıfların temmuz ayından itibaren gerilemeye başladığı saptandı. Ağustosla birlikte alacak tahsilatında ilave sorun yaşadığını belirten firmaların sayısı gerilemeye başlamış, eylül ve ekim aylarında düşüş devam etti. Benzer şekilde görüşmelerde konkordato risklerine ilişkin vurguda da son aylarda bir miktar gerileme gözlendi.
Konkordato süreci firmaların tedarikçilerine olan ödemelerini erteleme imkânı tanıdığı için bu firmaların doğrudan ve dolaylı olarak ekonomik büyüklüklerdeki payları önem taşıyor. Merkez Bankası, konkordato başvurusu yapan firmalar ile tedarikçilerini ve ekonomideki paylarını; iktisadi faaliyetin görünümü, fiyat istikrarı ve finansal istikrar açısından yakından izliyor.
patronlardunyasi.com















