Zeytinin patronundan PD’ye özel röportaj
Gıda sürekliliği alanında yaklaşan bir kriz öncesinde tüm ülkeler ve hatta küresel şirketler hızla pozisyon almaya devam ederken, en temel gıdalardan birisi olan zeytin ve zeytinyağının durumunu Uluslararası Zeytin Konseyi üyesi Ender Gündüz ile konuştuk: “Küresel kriz Türkiye’ye yaradı ama başarıyı devam ettirmek için ciddi planlama gerekiyor.'
Feramuz ERDİN
1959 yılında Madrid’de BM himayesinde kurulan Uluslararası Zeytin Konseyi sofra zeytini ve zeytinyağı alanında hükümetler arasında faaliyet gösteren yegane uluslararası kuruluştur. Konsey üyesi Ender Gündüz ile Türk zeytin ve zeytinyağı piyasasının durumunu konuştuk.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ZEYTİNİ FENA VURDU
Uluslararası Zeytin Konseyi’nin verilerine göre 2022-2023 ve 2023-2024 zeytin sezonlarındaki zeytinyağı üretimi İspanya’daki iklim şartlarından dolayı, önceki sezonlara göre yüzde 22,93 oranında düşüş gosterdi.
Aslında iklim degisilikliği 2012 yılından beri zeytin sektöründe etkili oluyordu ve bir önceki sezona göre hasattaki yüzde 20-25 oranındaki düşüş normal hale gelmisti. Eldeki stoklar kullanıldığı için sezonlar arasındaki bu farkı etkisiz hale getirip, piyasadaki arz/talep dengesini korumak mümkün olmuştu. Ancak son iki sezon üst üste en büyük üretici olan İspanya’nın üretimindeki büyük düşüşler, zeytinyağı fiyatlarının tarihte görüllmediği kadar yükselmesine neden oldu. Doğal olarak üretimin düşmesi ve fiyatların yükselmesi, tüketimi önemli oranda etkiledi.
İspanya gibi dünyanın aynı zamanda en büyük tüketicisi durumundaki bir ülkede son iki sezonda tüketimde yasanan 217 bin tonluk (yüzde 36,97) bir düşüşün kısa vadede telafisinin mümkün olamayacağını şimdiden söylebiliriz. Bunun yanında Brezilya, Çin ve Japonya’da da tüketim önemli ölçüde azalma gösterdi ve bu yıl da bu trendin devam etmesi bekleniyor.
TÜRKİYE TÜKETİMDE DÖRDÜNCÜ SIRADA
Dünya zeytinyağı tüketiminin yüzde 52’si Türkiye’nin de aralarında olduğu toplam beş ülke gerçekleştirmektedir. Son beş sezonun ortalamasına göre Türkiye dünyanın en büyük dördüncü zeytinyağı tüketicisi konumundadır. Ancak yine Türkiye’de kişi başına iki kilogram gibi, diğer Akdeniz ülkelerine oranla daha düşük bir tüketim rakamı görüyoruz.
KÜRESEL KRİZ TÜRKİYE’YE YARADI AMA…
İhracat rakamlarına baktığımızda ise Türkiye, İspanya’daki üretimin düşmesi ve 2022-2023 sezonunda rekor üretim yapması sonucunda, ihracatını yüzde 186 oranında artırdı ve bugüne kadar girmekte veya isim yapmakta zorlandığı birçok pazara girme şansını yakaladı.
Fakat bu durum, İspanya’daki üretim ile ters orantılı olarak her an değişebilir. Eğer İspanya’da üretim eski seviyesine gelir ve dünya zeytinyağı piyasası normalleşirse, bu durumda Türkiye elindeki ürünü satmakta kısa ve orta vadede ciddi zorluklar yaşayabilir.
Türkiye zeytin ve zeytinyağı konusunda planlı giderse, 2022-2023 sezonunda kriz nedeniyle yakaladığı konumu devam ettirerek, gelecekte de dünyanın en büyük ikinci üreticisi olarak yoluna devam edebilir.
İSPANYA NE YAPIYOR?
Bu durumda Türkiye’nin en büyük rakibi yine İspanya olacaktır. O yüzden de İspanya Zeytin Birliği AEMO’nun verileri üzerinden İspanya’daki gelişmelere ve 2032 yılına kadar olan tahminlere bakmakta fayda olacağını düşünüyorum.
Öncelikle İspanya’daki zeytin sektörünün 2010 – 2022 yillari arasında klasik ekim tarzını yüzde 11,7 oranında azaltarak, yerine SIK veya ÇOK SIK ekim sistemine geçtiğini görüyoruz.
Aşağıdaki grafikte hangi sistemde ne kadar üretim alındığı çok net olarak görülebilmektedir.
Klasik ekim sisteminde hektar başı 827 kilo olan yağ üretimi, diğer her iki sistemde hektar başına 1.150 kilo ve 1523 kiloya kadar yükselmektedir. İspanya, 2032 yılına kadar klasik ekim sisteminin yüzde 35,9 seviyesine düşürmeyi ve bunakarşılık, verimi daha yüksek olan ÇOK SIK ekim sistemini yüzde 22,5 seviyesine çıkarmayı hedeflemektedir. Bu durumda, AEMO’nun tahminine göre
2032 yılında dünyada toplam 3.93 milyon ton zeytinyağı üretimi beklenirken, aynı yıl İspanya’nın zeytinyağı üretiminin 1.6 milyon
tona ulaşması beklenmektedir. Aynı zamanda üretimde de verimliliği hedefleyen İspanya ÇOK SIK ekim sistemi ile maliyetleri azaltmanın ve natürel sızma yağ üretimini artırmanın planlarını şimdiden yapıyor.
TÜRKİYE NE YAPMALI?
Öncelikle, Türkiye’de iç piyasaya da önem verilmesi ve iç tüketimin önemli ölçüde artırılması için çalışmalar yapılması gereklidir. Bu miktar Türkiye’de yılda 2 kilo iken, Yunanistan’da ise 22 kilodan 10 kiloya düşmüştür. Fiyatlar bu konuda belirleyicidir.
Türkiye’deki zeytin sektörünün kazanç zinciri ile ilgili çalışma yapılıp, üretimde en efektif sistemlere geçilmesi ve bunun da devlet destekli olması gerekir. Üreticinin zeytinden para kazanması ve bununla eş zamanlı olarak zeytinyağının tüketiciye ulaşılabilir fiyatlarla sunulması önemlidir.
AB destekli ve üretim harcamalarının daha düşük olduğu ispanya gibi bir üretici ile sektörde ortak strateji olmaksızın dış pazarlarda rekabet etmek mümkün görünmemektedir. Bu nedenle de ivedi olarak ticari stratejilerin geliştiririlmesi ve uygulanması gerekir. Klasik kullanıcılar dışındaki yeni pazarlara yönelinmelidir.
İspanya’nın üretiminin düşük olduğu bir dönemde, Türkiye’nin agresif olarak hedef pazarlarda acilen tanıtım faaliyetleri yapması ve yerini sağlamlaştırması gerekir. Bu faaliyetler devamlı olmalı ve en az 5 senelik stratejik bir plan dahilinde yapılmalıdır.
patronlardunyasi.com