Dolar
40,2526
0,00%
Euro
46,9842
0,24%
Sterlin
54,1869
0,04%
Bitcoin
4.789.113
0,00%
BİST-100
10.121,52
-1,02%
Gram Altın
4.324,695
-0,17%
Gümüş
37,89
-0,07%
Faiz
41,9
0,00%

'Yakalansaydık kaçakçıydık'

Desa'nın yaratıcısı Melih Çelet, marka oluncaya kadar yaşadığı süreci anlattı.

13.04.2008 11:32
Haberi paylaşın
'Yakalansaydık kaçakçıydık'
16px
32px

Röportaj: Fulya Erdem

Türkiye'nin geçirdiği gelişmelere değinen Çelet 'Yakalansaydık kaçakçıydık, yakalanmadık ihracatçıyız' ifadesini kullandı

İTHALATIN yasak olduğu dönemlerde dış ticarete başlayan ve 'Yakalansaydık kaçakçı olacaktık, yakalanmadık ihracatçı olduk' diyen Desa Deri'nin patronu Melih Çelet, 1980 sonrasında Turgut Özal'ın 'Tüketim çok büyüyecek, mağazacılığı büyüt' önerisiyle mağazalar zinciri kurmaya başladı. Bugün giyimden çantaya, ayakkabıdan mobilyaya deriyi entegre üreten tek sanayici olma özelliği taşıyan Çelet, Louis Vuitton, Prada, Gucci gibi markalara üretim de yapıyor. Hammadde sağlıyor. 60 mağazayla yoluna devam eden Çelet, Türkiye'yi ilk tasarımlı deri çantayla tanıştıran kişi olarak da biliniyor. Çelet'le tesadüfen girdiği deri işini, ekonomiyi, projelerini ve özel yaşamı konuştuk.

Türkiye'nin sayılı sanayicilerindensiniz, iş yaşamınız nasıl başladı?

Zaten sanayici bir ailenin çocuğuyum. Babamın G.Antep'te çırçır fabrikalaları vardı, aynı zamanda çiftçiydi. Hayatımız buğday, pirinç ve pamukla geçti. O zaman tarım ülkesiydik, sanayileşme yaygın değildi. Ben eczacılık fakültesinde okudum. Sonra İstanbul ve Ankara'ya baktım ve gördüm ki dünyaya açılmalıyız. O zamanlar sadece Kapalıçarşı olgusu vardı. Dünya vatandaşı olmamız gerekiyordu. Müşteri arayışına girdik. İşe, şile ve buldan bezinden ürünlerin pazarlamasını yaparak başladık.

Peki Desa Deri nasıl doğdu?

Bir gün tesadüfen ABD'li bir ithalatçıyla tanıştık. Deri çantayla ilgileniyordu. Biz yaparız dedik. Ama buraya geldiğinde acı gerçeği gördü. Bu konuda bizim bir bilgi birikimimiz yoktu. Türkiye'ye kadar gelmişti, o zamanlar buralara gelmek zahmetli bir işti. Bizi de sevdi. Bize 'Eğer varsanız ben size bu işi öğretirim' dedi. İşte o an, bizim kader çizgimiz olmuştu. Aylarca çok yüklü siparişler aldık. Çok çalıştık. Bir handaydık ve ben sabahlara kadar koli paketliyordum.

Deri işine girişiniz aslında bir tesadüftü. Planlı değildi yani...

Evet. İnsan hayatında tesadüfler, kader önemli rol oynuyor. Ama şunu gördüm. Türkiye'de o zamanlar omuzdan askılı spor çanta yoktu. Türkiye'de 1972 yılında kutu gibi, üzerinde bir fermuar olan kullanışsız çantalar vardı. Onların dizaynlarını görünce bir devrim yapacağımızı anladım. Türk insanı Desa'yla birlikte çantayla tanıştı. Dünyadaki tüm moda markalarının ilk işi çantadır hep. Ünlü markalar, Louis Vuitton, Prada ve Gucci'ye baktığımızda geçmişlerinde mutlaka aksesuar üretimi bulunuyor. Şimdi bu markaların ve dahasının üretimine biz buradan katkıda bulunuyoruz.

Türkiye'nin dış ticarete kapalı olduğu, yasaklı dönemlerden geçtiniz...

Türkiye gayri resmi bir ambargoya tabi tutuldu. 1980 ihtilaline kadar da şu oldu; yakalansaydık kaçakçı olacaktık, yakalanmadık ihracatçıyız. Öyle enteresan bir devir yaşadık. İki metal parçasını Türkiye'ye getirmenin olay olduğu bir dönem geçirdik. Bir dikiş makinesini ithal edemez durumdaydık. 1982 yılında Özal dönemiyle başka bir devir başladı.

Mağazalaşma süreci nasıl oldu?

Turgut Özal'la bir görüşme yapmıştım. Bana dedi ki 'Rokfor peyniri bile ithal ediliyor. Türkiye'de tüketim işi büyüyecek. Şu mağazalaşma işine ağırlık ver'. 1974 yılında ilk mağazamızı Bağdat Caddesi'nde açmıştık. Biz ilktik. Sonra hızla mağazalar açmaya başladık. Şimdi 60 mağazaya ulaştık.

Çalışmalarınız boyunca ekonomiyle aranız nasıl oldu?

1994 krizini atlattık. Yatay ve dikey entegrasyonunu tamamlamış Desa'yı, mağazcılıkta da otorite haline getirdik. Kendi göbeğini kendi kesen bir Desa yarattık. Yabancı firmalarla ilişkilere devam ettik. Şimdi de ekonomik krizden bahsedilse dahi ışıkları en son biz kapatırız.

İş dışındaki Melih Çelet ne yapar?

Üç torunum var. onlara vakit ayırıyorum. İşimi oğlum Burak Çelet'e ağırlıklı olarak devrettiğimden seyahatler de azaldı. Tekne merakım var, güneye iniyorum. Biraz tenis oynarım. Ama çok zaman ayırıyorum diyemem. Terkos'ta bir evim var. Deprem sonrası oraya taşındık, hatta 7 yıl orada kaldım. Her sabah ve akşam işe gidip geldim. Yollar kapandığında dozer kiralayıp yolu açtırdığım oldu. Seramız var, kendi organik sebzelerimizi yetiştiriyoruz. Bunlar da insana keyif veriyor. Ortaya bir şey koymayı üretmeyi çok seviyorum. Böylece sağlıksız yaşamı, organikle dengelemeye çalışıyoruz. Deniz mahsullerine çok düşkünüm. Özellikle balık. Balığımızı da kendimiz sağlıyoruz.

Çamaşır makinesinde yıkanabilen deri geliyor

En son 250 gram ağırlığında bir deri ceket geliştirdiniz...

Uluslararası büyük markaların daha önce geçtiği bir dönemden biz şimdi geçiyoruz. 36 yıllık tecrübemizi yansıttığımız markamız global bir marka olarak oyunculuğuna devam etmek zorunda. Ürün grubumuz küresel ısınmayla birlikte geride kalabilir diye ürün gamımızı hafiflettik. 250 gramlık ceket yaptık. Bu Ar-Ge çalışmasını, entegre olarak yapabilen firmalar gerçekleştirebilirler. Biz de bu ürünü geliştirik. Tabi bazı markalar bu tür ürünleri dışarıya yaptırıp sahiplenebiliyorlar ama bu tip çalışmaları, Ar-Ge sonucunda kendi bünyesinde yaratan firmaların sahiplenmesi doğru olur diyorum.

Üzerinde çalıştığınız bir başka buluşunuz var mı?

Deriyi sezonsal bir kural koymadan, 12 ay giydirebiliyorsam başarılıyım demektir. Bundan yola çıktık. Ve ne yapabiliriz diye düşündük, araştırmalar yaptık. Bluejean'le birlikte çamaşır makinesinde yıkanabilecek deri ürünler üzerinde çalışıyoruz. Leke tutmayan, suya dayanan, makinede yıkanan bir ürün yapıyoruz. Gerçekten bir buluş bu. Kış sezonuyla birlikte bu ürününlerin mağazalarımızda bulunabilmesini planlıyoruz.

Desa'nın DNA'sını yeniden yazdık

Desa'nın yüzünü de değiştiriyorsunuz... Neden?

Evet. Deri çeket ve aksesuarın yanı sıra artık mağazalarımızda şık konfeksiyon ürünleri de bulunabilecek. Koleksiyonumuzu giysiden ayakkabıya, çantadan aksesuara tüm ihtiyaçlara cevap verecek şekilde tasarladık. Desa'nın DNA'sını yeniden yazdık, logodan paketlemeye çalıştık. Farklılığımızı oluşturacak noktalarımızı bulduk. Yurtdışında ilk mağazamızı da İngiltere'de açıyoruz ve 2010'a kadar da 20 mağaza planlıyoruz.

Birlikte çalıştığınız Samsonite'a hisselerinizin büyük kısmını sattınız...

Yurtdışında büyümeyi öncelikli hedef olarak belirleyen Desa Deri'nin yüzde 60 hissesini Samsonite'a sattık. 24 yıldır distribütörlüğünü yaptığımız Desa'da, 2007 Mart'ından bu yana Samsonite ile işbirliği olasılıklarının değerlendirilmesi için görüşüyorduk.

Çin'le deri savaşı başlıyor

İTALYA'NIN deride 20 milyar dolarları aşan bir katma değeri olduğuna dikkat çeken Melih Çelet, bu ülkenin saraciye, ayakkabı ve deri giyimde marka haline geldiğini söyledi. Türkiye'de ise birkaç milyar dolarların konuşulduğunu ifade eden Çelet 'Biz onların ister istemez terketmeye başladığı bu pazarı alabiliriz. O yüzden önümüz açık' dedi. Bu konuyla ilgili ciddi çalışmalar yapılacağını söyleyen Çelet 'Türkiye ekonomisini yöneten hükümet mensuplarıyla bir çalışma yapmaya başladık. Biz hakettiğimiz bu pazarı alacağız, bu pazarın bizim yerimize Çin'e gitmesine izin vermeyeceğiz.

Deri sektöründe yumuşak karnımız nerede. İhtiyaçlarımız nerede, ülke ekonomisine neler getirir, neler götürür ona bakılıyor' diye konuştu. Şu anda detaylı çalışmalar yapıldığını ifade eden Melih Çelet, sanayisi ve hükümet politikalarıyla birlikte hızlı bir dönüşümü ve değişimi başlatacaklarını kaydetti. Çelet 'Bu dönüşüm başlayacak ve bitecek. Buna inanabilirsiniz. Vizyon ve misyon birlikteliği olunca ve aynı dili konuşunca taraflar arasında bir sorun olmadığını görüyoruz' dedi.

Star

editörün seçtikleri
Fed'in Bej Kitabı: Gelecek aylarda maliyet baskıları yüksek kalmaya devam edecek
Fed'in Bej Kitabı: Gelecek aylarda maliyet baskıları yüksek kalmaya devam edecek#Fed