The Telegraph’ın yeni patronu küresel fonlar ve algoritmalar olacak
İngiltere’nin en köklü gazetelerinden The Telegraph satılıyor, patronları değişiyor. 500 milyon sterlinlik bu satış, basit bir mülkiyet devrinden çok bir dönemin kapanışını bugüne kadar İngiliz ailesinin sesi olan bir gazetenin küresel bir yatırım fonunun algoritmasının yeni portföyü olarak kayıtlara geçiyor.

Toygun ATİLLA
İNGİLTERE’NİN KÖKLÜ GAZETESİ THE TELEGRAPH'TAKİ DEĞİŞİM
Türkiye’de de dünyada da gazetelerin el değiştirmesini, medyanın yeni patronlarını büyük bir dikkatle takip ederim.
Son dönemin en büyük değişimlerinden biri de İngiltere’de The Telegraph’ta yaşanıyor.
BARCLAY KARDEŞLER ALMIŞTI
Telegraph, 2004 yılında 665 milyon sterline, İngiltere’nin en gizemli ailelerinden Barclay kardeşler tarafından satın alınmıştı.
Onlar için medya bir güç alanıydı; ama zamanla “aile servetinin kara deliği”ne dönüştü. Kriz, 2023’te patladı: Grup içi borçlar, teminat gösterilen hisseler, bankalarla yapılan yeniden yapılandırma masaları…
Sonunda devreye Lloyds Bank girdi. Bir asırdır “ülkenin sesi” sayılan gazete, artık bir finansal varlık olarak masadaydı.
YENİ SAHİPLERİ İKİ KATMANLI DEV YAPI
Şimdi gelin hep birlikte Telegraph’ı devralan yeni yapıyı inceleyelim. Kim bu İngiliz medyasına giren iki katmanlı dev;
Telefrap’ta ABD merkezli RedBird Capital Partners yönetimi devralıyor. Arkasında ise Abu Dabi merkezli IMI (International Media Investments) var.
SADECE BİR FİNANSAL SATIN ALMA MI ?
Ancak IMI, İngiltere’nin yeni düzenlemesi sayesinde sadece %15 azınlık hissesiyle sürece dâhil olabilecek.
Peki, 500 milyon sterlinlik bu anlaşma sadece bir finansal satın alma mı?
Bence bundan çok daha fazlası.
Telegraph’ın satışı aslında küresel medya sermayesinin yönünü gösteren bir işaret fişeği.
O da sermayenin artık yalnızca haberin değil, algının da yatırım aracı olduğunun en açık göstergesi.
SPOR VE MEDYANIN AGRESİF YATIRIMCILARI
RedBird, spor ve medya dünyasında agresif yatırımlarıyla tanınıyor. AC Milan, Skydance Media, Yankees ortaklıkları…
Stratejileri ise net: “Güçlü markayı al, dijitalle büyüt, küresel hale getir.”
Telegraph için bu formül nasıl gerçekleşir derseniz; Dijital abonelik patlaması,ABD pazarına açılım, podcast bülten ve video tabanlı gelir modelleri anlamına geleceğini varsayanlar çoğunlukta.
DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN KAYNAMA NOKTASI
Yani Telegraph klasik bir “gazete” olmaktan çıkıp, dijital bir medya şirketine dönüşecek gibi gözüküyor.
İNGİLTERE’DEKİ TARTIŞMALAR
Peki bu sadece bir dijital dönüşüm mü, her şey bu kadar masum mu ? İngiltere’de ise şimdiden bu tartışmalar başlamış durumda.
İngiltere’de “Yarın bir seçim arifesinde, Abu Dabi’nin azınlık payı bile manşetleri etkilerse ne olacak?” diye sorusu sıklıkla dillendirilmeye başladı bile. Bu sorunun yanıtı ise belki de Batı medyasının geleceğini belirleyecek. İzleyip, göreceğiz.
MEDYA ARTIK TEKNOLOJİK YATIRIM
Ama ben konuya tüm bu siyasi tartışmaların dışında başka bir perspektiften bakmak istiyorum.
Medya artık sadece salt bir güç değil, bence yeni medya dediğimiz şey, bir teknoloji yatırımı.
Ve bu oyunun kuralları artık ülkelerin siyasi başkentlerinden değil Silikon Vadisi’nden yazılıyor.
TÜRKİYE’DEKİ VİZYON: PATRONLAR DÜNYASI
Burda kısa bir es verip size Patronlar Dünyası’ndan bahsetmeden duramayacağım.
Bugün Londra’da Telegraph üzerinden başlayan değişimin belki de ilk ayak izini biz Türkiye’de Patronlar Dünyası ile başarmaya çalıştık.
Klasik medya düzenine karşı, ne yapacağımızın farkındaydık. Artık medyanın sadece haber olmadığının aslında teknolojik bir yatırım olduğunun farkındaydık. Tüm planlamamızı da buna göre yaptık. Telegraph’ın satış hikayesini okurken kendi mütevazi dönüşüm hamlemizi gördüm.
Belki biraz iddialı olacak ama Türkiye’de medyanın artık bir anlamda teknolojik yatırım olduğunu fark eden ve hamlelerini buna göre yapan belki de iyi yayın Patronlardunyasi.com oldu.
ASIL PATRON: VERİ
Tüm bu deneyimlemelerden sonra söylemeliyim ki medyada artık asıl patronun adı konacaksa onun adı ‘veri’dir.
Hangi başlığın ne kadar tıklandığını, hangi haberin hangi saatte okunduğunu, okurun nerede durduğunu bilen bir yapay zekâ artık editör masasının tam ortasında oturuyor.
Gazeteyi kim satın alırsa alsın, okuyucunun parmağı hangi başlığa dokunursa, patron o oluyor.
Onun için Telegrap’ın 500 milyon sterlinlik bu satış hikayesini çok önemsiyorum.
Bu bir mülkiyet devri değil, bir dönemin kapanışı, dijital çağın provası.
Telegraph artık bir “İngiliz ailesinin gazetesi” değil, küresel bir yatırım fonunun, hatta algoritmanın portföyü.
Peki bu gazetecilik için ne anlama geliyor ? İşte bu soruyu tartışmaya açanlar geleceğin kapılarını da açacaklar.
patronlardunyasi.com