Dolar
42,7062
0,39%
Euro
50,161
1,18%
Sterlin
57,0836
0,56%
Bitcoin
3.832.493
1,31%
BİST-100
11.311,31
0,69%
Gram Altın
5.943,002
3,54%
Gümüş
62,64
7,44%
Faiz
38,34
0,00%

TGSD, hazır giyim sanayisi için teşvik sisteminin yeniden yapılandırılmasını önerdi

Türkiye hazır giyim sektörü, hükümete “krizden çıkış” reçetesini sundu. Kısa, orta ve uzun vadeli çözümleri ele alan reçetede, teşvik sisteminin kökten değiştirilmesi, atıl makinelerle civar ülkelerde üretim havzası oluşturulması ve ölçek büyütme gibi kritik öneriler yer alıyor.

15.12.2025 05:09Güncelleme: 15.12.2025 05:20
TGSD, hazır giyim sanayisi için teşvik sisteminin yeniden yapılandırılmasını önerdi
16px
32px

Son iki yıldır üretimde yüzde 22.4, kapasite kullanımın­da yüzde 10.4 ve son olarak ihracatta da bu yılın ilk 11 ayında yüzde 6.9’luk kayıp veren hazır gi­yim sektörü, ‘geleceğini kurtar­mak’ için harekete geçti. Sektörün üst örgütü Türkiye Giyim Sana­yicileri Derneği’nin (TGSD) tem­silcileri, sadece ‘ağlayan’ değil ‘çö­züm üreten’ olmak için kapsamlı bir rapor hazırlayarak ‘krizden çı­kış reçetesi’ ile hem hükümet hem de muhalefet partilerinin kapıla­rını çaldı. Geçtiğimiz haftalarda muhalefet partisi temsilcileri ile görüşen TGSD’nin müşterek baş­kanları Toygar Narbay ve Ümit Özüren, daha sonra Sanayi ve Tek­noloji Bakanı Mehmet Fatih Ka­cır, ardından da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile gö­rüşerek, Türkiye sanayisinin dö­nüşümüne rehberlik edecek yol haritasına destek istediler. Yol haritasının en dikkat çekici başlı­ğı ise Türk hazır giyim sanayisini standartları belirlenmiş, şeffaf ve teşvik edici bir sistemle dönüştü­rerek küresel rekabette hak etti­ği yere taşıyacak ‘nitelikli üreti­ci sertifika programı’ önerisi oldu. Böylece teşviklerin ‘heba’ olmak yerine doğru adrese gideceği vur­gulanan yol haritasında, en az bu­nun kadar dikkat çeken başka bir başlık da başta Suriye olmak üze­re civar ülkelerde endüstri serbest bölgeleri oluşturulmasına yönelik talep oldu. Böylece hem atıl maki­neler üretim çarkına kazandırıla­cak hem de Uzakdoğu ve Mısır gi­bi bölgelere alternatif bir üretim havzası oluşturularak, fiyat odaklı tüketiciye hitap eden ‘ekonomik markalar’ üretilecek. Taleplerden biri de KOSGEB benzeri bir olu­şuma gidilerek, sektör üretiminin yüzde 39.5’ini gerçekleştiren orta ve büyük ölçekli işletmeleri (OBİ) destekleyecek “büyük işletmeleri geliştirme müdürlüğünün (BOS­GEB)” kurulması.

“TEŞVİKLER KARNE İLE VERİLSİN”

Hazırladıkları yol haritası hak­kında detaylı bilgi veren TGSD Başkanı Toygar Narbay, dönüşüm raporuna işaret ederek teşvik sis­teminin kökten değiştirilmesini istedi. Mevcut teşvik sistemin­de “herkese eşit ve dağınık” veri­len desteklerin verimsiz olduğu­nu söyleyen Narbay, “İşletmelere üçer tane ilaç veriliyor. İki tane­si işe yaramadan atılıyor. Teşvik­ler aspirin gibi olmasın, karne ile doz ayarı yapılsın. 50 tane 1 metre kuyudan su çıkmaz ama 1 tane 50 metre kuyudan çıkar” ifa­delerini kullandı. Bu sorunu çözmek için nitelikli te­darikçi sertifikasyon sistemini (NTSS) önerdiklerini açık­layan Narbay, “Teşviklerin he­ba olmasını en­gelleyecek ve Türk sanayisi­nin rekabet gü­cünü artıracak olan uygulama, nitelikli teda­rikçi sistemi ola­cak. Bu sistem sana­yiyi ölçeklendirecek ve her şirket niteliği­ne göre teşvik alacak” dedi.

Sanayide kaldıraç etkisi yapacak ve TSE tara­fından belge­lenecek siste­min işleyişi ise şöyle olacak: İş­letmeler, finan­sal büyüklük, kurumsallaş­ma, katma de­ğer ve sertifikalar ol­mak üzere dört ana kritere göre kapsamlı bir denetime tabi tutu­lacak. İşletmeler, bankaların kre­di skorlama sistemine benzer şe­kilde platin, altın, gümüş gibi de­recelere ayrılacak. Çıkarılan tüm teşvikler, bu derecelere göre ka­demeli olarak verilecek. Örneğin, platin olan yüzde 100 destek alır­ken, bronz yüzde 40 destek alacak. Bu sistem, bronz seviyesindeki bir firmayı gümüş olmaya, gümüşü ise altın olmaya zorlayacak. Böyle­ce devlet desteği, firmaların kendi niteliklerini geliştirmesine bağlı hale gelecek. NTSS’nin en büyük yan faydası, teşvik almak isteyen tüm firmaların gönüllü olarak de­netime girmesiyle ortaya çıkacak. Denetim sonucu toplanan veri­lerle, devlet sanayi envanterini de çıkarabilecek. Toygar Narbay, ha­zır giyimde başlayan bu nitelikli dönüşümün zamanla diğer imalat sanayileri için de bir rol model ola­cağını söyledi.

“ATIL MAKİNELER SURİYE’DE ÜRETİME BAŞLASIN”

Dünya’dan Nurdoğan Ergün’ün haberine göre, TGSD’nin sektörün geleceği için 2028-2034 dönemini kap­sayan orta vadeli çözüm öneri­sinden biri de başta Suriye ol­mak üzere civar ülkelerde Türk endüstri serbest bölgelerinin ku­rularak Uzakdoğu ve Mısır’a al­ternatif üretim havzası oluş­turulması. Kapsamlı dönüşüm stratejisinde sektörün geleceği için markalaşma ve nitelikli üre­tim olarak iki ana yol haritası çi­zildiğini anlatan Narbay, Türk hazır giyim sektörünün pirami­din en büyük halkasını oluşturan “ekonomik markalara” 2000 yı­lından itibaren üretim yapma­dığını belirtti. Türkiye’nin ar­tık 100-150 dolarlık düşük işçi­lik maliyetine geri dönmeyeceği gerçeğine dikkat çeken Narbay, geçmişteki yüksek kapasite he­deflerine göre yapılan yatırımlar nedeniyle şu anda atıl duran ma­kinelerin büyük bir milli servet kaybı yarattığını vurguladı. Boşta duran makine parkurunun, baş­ta Suriye, Kuzey Irak ve Azerbay­can olmak üzere çevre ülkelerde kurulacak üretim tesislerine ta­şınması önerilerine dikkat çeken Narbay, “Türkiye’de artık kârlı üretilemeyen, örneğin Walmart gibi fiyat odaklı ekonomik mar­kalara üretim yaparak, bu pazarı Uzakdoğu yerine Türkiye’nin et­ki alanına çekmeliyiz. Bu hamle, bölgede istihdam yaratarak Su­riyeliler’in kendi ülkelerine ter­sine göçünü teşvik edecek” dedi.

“LÜKS MARKALAR 1. BÖLGEDE KALSIN”

Şu anda sektörün kendini pa­tikaya atabilecek bir motivasyo­na ihtiyacı olduğunu söyleyen Narbay, o nedenle de yapılacak hamlelerin bir anda olması ge­rektiğini belirtti. Narbay, şunları söyledi:

“Bugün ağırlıklı üretim yaptığımız orta segment marka­ların üretimini 5 ve 6’ncı bölgeye, premium markaları 3 ve 4’üncü bölgeye taşıyalım. Lüks marka­ları ise 1 ve 2’nci bölgede tutalım. Madem bölgesel asgari ücret yok o zaman istihdam teşvikleri böl­gesel olsun. Örneğin 1’inci böl­ge 3 bin 500 TL alacaksa, 2’nci bölge 4 bin TL, 3’üncü bölge 4 bin 500 TL olsun. Taşınma teşvikleri var ama şu anda kimse kul­lanmıyor çünkü taşınma­ya teşvik edecek mekanizma yok. Taşınma için oraların ger­çekten cazibe merkezi haline ge­tirilmesi gerekiyor. Artı navlun desteği de çalışan başına verilsin ki istihdam artsın.” Bu bölgelere taşınacak firmalara hammadde konusunda da teşvik talep eden Narbay, “Firmalar DİR ile uğraş­madan, ilave vergilere, referans fiyata takılmadan, ihracatları­nın yüzde 20-30’u kadar ham­maddeyi gümrüksüz alabilsin” dedi. KOBİ’lerin yanı sıra üre­timin yüzde 39.5’ini gerçekleş­tiren orta ve büyük ölçekli işlet­meleri (OBİ) destekleyecek yeni bir yapı oluşturulması gerekti­ğini belirten Narbay, “KOSGEB benzeri bir oluşum olan büyük iş­letmeleri geliştirme müdürlüğü yani BOSGEB kurulması gereki­yor” dedi. 3 yılda kaybedilen 349 bin 431 kişilik istihdamın yüzde 42.2’sinin 250 kişi ve üzeri çalı­şanı bulan işletmelerden kaybe­dildiğini açıklayan Narbay, şöy­le devam etti: “Bizdeki sıkıntılar­dan bir tanesi çok parçalı olmak. Ölçekler çok küçük. Yani o ara­daki 50-250 arasındaki büyüklü­ğe sahip işletmelerin sıkıntıları da gitgide büyüyor ve onların di­renme şansı da yok. Bu kesimdeki yıkım, küçükleri de yıkar. Çünkü işi büyük firma alıyor, küçüğe ve­riyor. Onun için 3 bin 500 TL çok önemli. Bunun 3 yıla uzatılması lazım. 3 yıl ayakta kalırsak sek­törün geleceğin­den çok umutluyum.”

Hazır giyimin 25.9 mil­yar dolarlık üretim gücü ve 14 milyar dolarlık dış ticaret fazla­sıyla yurt içinde yüzde 80’lik kat­ma değer yarattığını kaydeden Narbay, döviz dönüşüm destek­lerinde de düzenleme talep etti. Mevcut uygulamayı “haksız” ola­rak nitelendiren Narbay, “Yüzde 80-90 ithalata bağımlı olan sek­tör de bizim gibi ithalatı yüzde 20, yarattığı katma değer yüzde 80 olan sektörlere de yüzde 3 dö­viz dönüşüm desteği var. Bu oran­ların yaratılan katma değere gö­re yeniden düzenlenmesi gereki­yor” diye konuştu.

“2026 YILININ ADI, OYUNDA KALMAK”

Dünya ticaretindeki büyüme­nin aksine Türk hazır giyim sek­törünün daraldığını yineleyen Narbay, bu nedenle gelecek yı­lı ‘stabilizasyon’ süreci olarak planladıklarını aktardı. “Bizim için 2026’nın adı oyunda kalmak” diyen Narbay, şöyle devam etti:

“Oyunda kalırsak 2027’den son­ra başka fırsatlar doğan. Dünya ti­careti 2028’de zirvesine gelecek. Bu da payımız küçülse de pasta­dan daha büyük parça alacağımız yani ciromuz büyüyeceği anlamı­na geliyor. Onun için 2026’da sta­bilizasyonu sağlamamız lazım. Orta vadede dönüşüm destekle­riyle firmaları 2026’dan itibaren hazırlayalım. Aynı zamanda dö­nüşüme de başlayalım. Türkiye markası oluşturalım. Çünkü sen nitelikli tedarik de yapsan, marka da yapsan, altta bir kaldıraçlama yoksa, hiçbir şey yapamıyorsun. Bunun için de ya marka yaratma­lıyız ya da yurt dışından marka al­malıyız. Ama bu tek firmanın ya­pabileceği bir iş değil, o nedenle konsorsiyum oluşturulmalı.”

HAZIR GİYİM SANAYİ İÇİN FIRSAT VE TEHDİTLER

Zayıf yönleri

- Yüksek hammadde, hammadde üzerindeki vergi yükü, iş gücü, işletme ve finansman maliyetleri yüksekliği

- Fiyatlamada üst sınıra yakın bir seviyeye geldi, hareket alanı önemli ölçüde azaldı

- Kapanan işletmeler ve azalan siparişlerle ölçek avantajını kaybetmeye başladı

Güçlü yönleri

- 50 yıllık ihracat deneyimi, yetişmiş ve deneyimli iş gücü

- En büyük dikey entegrasyona sahip 2. büyük tedarik zinciri

- Ana pazara yakınlığı

- Firmaların tasarım ve inovasyon kapasitesi

- Firmaların esneklik ve hızı

ÖNÜNDEKİ FIRSATLAR

- Çin-ABD gerilimi ve tedarik zincirlerinin yeni yön arayışı

- AB Yeşil Mutabakatı ve yakından tedarik eğiliminin artması

-E-ticaretin hızla yükselmesi, düşük adetli üretim, esneklik ve çeviklik

- Adil ve etik ticaretin, sürdürülebilir moda anlayışının ve şeffaflığın rekabetçiliğin yeni unsuru olması

ÖNÜNDEKİ TEHDİTLER

- Çin’in ABD’den kaybettiği pazar kaybını AB ile telafi etmek için uyguladığı agresif fiyatlama

- AB’nin Hindistan, Filipinler gibi ülkeler ile yaptığı sürdürmekte olduğu STA’lar

- Kuzey Afrika’da oluşmaya başlayan üretim havzası

-Düşük karlılık/zarar nedeniyle firmaların son 3 yıldır firmaların eski teknolojide kalması

Stabilizasyon için hazır giyim sanayicisinin acil talepleri

FİNANSMAN:

- Politika faizi, parasal hareketlilikten bağımsız belirlenmeli ve faiz tahsilatı sonunda yapılmalı.

- Bozulan bilançolar nedeniyle, Eximbank’a verilecek teminat mektuplarına Reeskont kullanımıyla yüzde 75 oranında KGF desteği sağlanmalı.

-Eriyen işletme sermayesi ihtiyaçları, referans faizi yabancı paraya endeksli, değişken faizli ve uzun vadeli kredilerle tamamlanmalı.

- Eximbank ihracat destekleri, toplam ihracat değerinin yüzde 16’sına çıkarılmalı.

KUR DÖNÜŞÜMÜ:

- İhracatçılara, sektörel olarak net ihracatları kadar yüzde 10’a kadar döviz dönüşüm desteği verilmeli.

İŞ GÜCÜ:

- Emek yoğun sektörlerde çalışanlar için 2026- 2028 dönemi boyunca sektörel stabilizasyon ve dönüşümü sağlamak amacıyla 3 bin 500 TL destek verilmeli. Bu destek bölgelere göre artırılmalı.

- Tecrübeli işgücünün istihdamda kalıcılığını sağlamak için, emekli çalışanların SGK primi işverene ait olmak üzere kayıt dışılığı önleyici destekler verilmeli.

- İş gücüne yeni katılan kadınların SGK primleri 3 yıl boyunca alınmamalı.

- 2026 için Kısa Çalışma Ödeneği yeniden devreye alınmalı.

- Kadınların iş gücüne katılımını artırmak için ihtiyaca uygun kreşler yapılmalı.

DİĞER DÜZENLEMELER:

- Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum için sanayicilerin yapacağı GES yatırımlarında ruhsat alımına yönelik sorunlar çözülmeli.

- İşletmelerin ölçeklerini büyütmelerini sağlayacak yeni teşvik mekanizmaları oluşturulmalı ve BOSGEB kurulmalı.

- Online kanallardan çevre ülkelere yapılan mikro ihracatta KDV iade süreçleri kolaylaştırılmalı; gümrükleme, nakliye maliyetlerini düşürecek düzenlemeler yapılmalı.

-Hammadde ithalatına getirilen vergiler kaldırılmalı ve DİR prosedürleri kolaylaştırılmalı.

HAZIR GİYİM SEKTÖRÜNDE MEVCUT DURUM ANALİZİ

- 2023 yılında Türk hazır giyim sektörü, dünya hazır giyim sektörüne paralel bir daralma yaşadı

- 2024 yılında dünya hazır giyim ihracatı yüzde 1.9 artarken Türk hazır giyim ihracatı yüzde 6.4 daraldı

-2025 yılında dünya hazır giyim ihracatı yüzde 5.8 arttı, Türkiye hazır giyim ihracatı yüzde 6.9 azaldı (11 aylık)

- 2024 yılında rekabetçilik kaybının toplam kayba oranı yüzde 66

- 2025 yılının ilk 11 ayında rekabetçilik kaybının toplam kayba oranı yüzde 82

- 2010-2022 yılları arasında dünya hazır giyiminden yüzde 3.67 pay alan Türkiye, Haziran 2025 itibariyle yüzde 2.96’ya geriledi.

- 2024 yılında 3 milyar 957 milyon dolara ulaşan hazır giyim ithalatı, 2025’in ilk altı ayında yüzde 24.3 arttı. 2025 sonunda 4.5-5 milyar dolar ithalat bekleniyor.

- Aralık 2022-Eylül 2025 arasında 349 bin 431 kişilik istihdam kaybı yaşandı. 2025 sonunda kaybın 380 bin kişiye ulaşacağı tahmin ediliyor.

- Kaybedilen istihdamın yüzde 72’si 1. Bölge’den. 6. Bölge istihdamı ise yüzde 3.4 arttı.

- Türkiye hazır giyim sektörü, Mısır, Fas ve Tunus’a göre yüzde 45.8, Uzakdoğu’ya göre yüzde 61.5 daha pahalı hale geldi.

patronlardunyasi.com