Sezen Aksu 'Açılım'da yan çizdi
Daha önce 'Açılım'a verdiği destekle gündeme gelen Sezen Aksu'nun Erdoğan'ın toplantısına katılmaması dikkat çekti

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, demokratik açılım çerçevesinde Beşiktaş'taki çalışma ofisinde verdiği brunchta sanatçılar ile bir araya geldi. Yaklaşık 100 kişi bruncha katıldı. Brunchta İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, AK Parti Medya ve Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de hazır bulundu. İbrahim Tatlıses, Bülent Ersoy, Seda Sayan, Sertap Erener, Erol Evgin, Ferdi Tayfur, Nükhet Duru, Kaya Han, Orhan Gencebay, Arif Sağ,Mustafa Sandal, Yavuz Bingöl, Zerrin Özer, Mercan Dede, Emel Sayın, Neşet Ertaş, Kıraç, Kubat, Emel Müftüoğlu, Murat Göğebakan, Kibariye, Bülent Ortaçgil, Nihat Doğan, Onur Akın, Sinan Özen, Mustafa Sağyaşar, Feryal Öney, Cengiz Kurtoğlu, Hakan Peker, Nuri Sesigüzel, Işın Karaca, Funda Arar, Zekai Tunca, Alişan, Hakan Peker, Şahin Özer, Ferhat Göçer ve Teoman da katılanlar arasında yer aldı. Davetli sanatçılardan Edip Akbayram, toplantıya katılmayacağını ve gerekçesini ise daha sonra açıklayacağını söyledi. Sezen Aksu da davete programının yoğunluğunu gerekçe göstererek katılmayacağını bildirdi. Sabahat Akkiraz'ın kardeşi ve menajeri Hasan Akkiraz da gitmeyeceklerini belirtti.
Saat 09.00’dan itibaren Başbakanlık Çalışma Ofisi’ne gelen sanatçılar kısa açıklamalar yaptı. İlk gelen Kibariye oldu. Kibariye, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı dinleyeceğini söyledi. Arif Sağ "Buraya muhabbet etmeye gelmedik. Eleştirilerimiz olacak" diye konuştu. Halk ozanı Neşat Ertaş, ekonomik meseleri gündeme getireceğini ve Başbakan’dan yoksullar için kira yardımı talebinde bulunacağını söyledi. Nihat Doğan, Başbakan’a cunta anayasanın değiştirilmesi ve özgürlüklerle dolu yeni anayasa konusunda fikirlerini beyan edeceğini anlattı.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özdemir Erdoğan da “Her zaman sanatçılar fikir üretecek, ilmin bilmin süzgecinden geçecek. Siyasiler de buna yönelik politikalar üretecek, derdik. Olması gereken birşey” dedi. Fatih Kısaparmak de toplumun çeşitli katmanlarından görüş alınmasının iyi bir şey olduğunu belirterek “Aslında halkın görüşüne, mührün sahibine baş vurulmalı. Yani refarandum yapılmalı” dedi.
Toplantıya elinde dosyalarla gelen sanatçı Rojin de “Rahatsız olduğum konularla ilgili, sürecin rahatlaması için acıların dinmesi için söyleyceklerim var içeride. Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları'nın dosyasını getirdim. 16 yaşında ergen çocukların içeride olması canımı acıtıyor. Fırsat olursa bu konuda da konuşacağım” dedi.
KÜRDİSTAN TV DE İZLEDİ
Brunchu kalabalık bir basın topluluğu izledi. Başbakanlık Çalışma Ofisi’nin kapısında bekleyen davetlileri görüntüleyen televizyonlar arasında Kürdistan TV de yer aldı. Kürdistan TV, brunchı Muhabir Emine Çelebi ile takip etti. Emine Çelebi, Kürdistan TV'nin 11 yıl önce Erdil'de yanına başladığı, bir yıl önce de İstanbul'da büro açtığını söyledi. Mesut Barzani'ye ait Kürdistan TV, İstanbul'da, ilk kez kendi logosuyla haber takip etti. Toplantıyı takip eden basın kuruluşları arasında TRT 6 da yer aldı.
SESİZ DURUŞ PERFORMANSI
Bir grup sanatçı da Başbakan'ın verdiği brunch sırasında Beşiktaş Meydanı geldi. Sanatçılar brunch boyunca “Sessiz Duruş Performansı” sergiledi. Dışarıdaki saanatçılar içeride gerçekten barışın konuşulmasını barışın dilinin egemen olmasını istedi.
Sanatçılar adına basın açıklaması okuyan Yasemin Göksu, “Barış hepimizin en büyük umudu, en büyük beklentisidir. Ülkemizin mutlu, sağlıklı, huzurlu, yarınlara kavuşması için samimi barışa ihtiyacı var. Barış, sevmek, korkmadan konuşmak, kızmadan dinlemek, nefret etmeden bakabilmek demek. Huzur içinde yaşayıp ecelinle ölmek, cenazeni öfke ve nefretle değil hüzün ve yasla gömmek demektir. Annenin çocuğu, ninenin torunu ile aynı dilde gülmesi demek. Yasemin Göksu, Barış İçin Sanat Girişim adına içerideki sanatçılara da söyle seslendi:
“Samimi bir barış için katkıda bulunmaya çalışsınlar. Masal çağındaki çocuklara yaşlarından büyük hapis cezaları verilerek başıra erişilemeceğini barış yolunda ilk gerçek adamın bu çocukları yeniden ailelerine, arkadaşlarına, okullarına kavuşturmaktan geçtiğini anlatın. Artık seçilmiş Kürt yönetcilerine kelepçe takılmamasını istediğimizi, farklı kültürler ve sanatçılar üzerinde yasal ve keyfi baskıların son bulması gerekğini anlatın.”
BAŞBAKAN ERDOĞAN: SANATÇILAR ELİNE TAŞIN ALTINA KOYSUN
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sanatçıların bir adım öne çıkmalarını istediklerini ifade ederek, "Sanatçılarımız, engin yürekleriyle ülkemizin meselelerine el atsınlar, elini taşın altına koysunlar.
Bunu arzuluyor, bunu diliyoruz. Zira sizin türkü ve şarkılarınız, sağır duvarları aşacak güce sahiptir" dedi. Başbakan Erdoğan, İstanbul Çalışma Ofisinde kahvaltıda sanatçılarla bir araya geldi. "Böyle güzide bir toplulukla bir araya gelmekten çok büyük bir heyecan ve memnuniyet duyduğumu özellikle ifade etmek istiyorum" diyerek konuşmasına başlayan Erdoğan, "Bu ülkenin, bu milletin bu toprakların sesi nefesi olmuş, neşemizi ve kederimizi gönül lisanıyla tercüme ederek kitlelere ulaştırmış, böylesine seçkin topluluğa, sanata dair alımlı ve teorik cümlelerle hitap etmeyi açıkçası gereksiz görüyorum" ifadesini kullandı.
Sanatın ve sanatçının toplumun sorunlarıyla ve ülkenin düzeniyle olan ilişkisini de irdelediğini belirten Erdoğan, "Merhum Necip Fazıl, ’Arı bal yapar, ama balı izah edemez’ demiştir. Siz değerli sanat insanlarının ülkemizin ve milletimizin her türlü sorununun, sıkıntısının yüreğinizin derinliklerinde hissettiğinize şüphem yok" dedi. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Nitekim gönül pınarınızdan çağlayan nağmeler, esintiler, şarkı olarak, türkü olarak farklı farklı sanat normlarında en güzel şekilde tezahür ediyor. Bugün burada bulunan siz değerli sanatçılarımız, ürettiğiniz son derece kıymetli eserlerle zaten duygularınızı tarihe kayıt düşecek şekilde ortaya koydunuz, koymaya da devam ediyorsunuz. Söz uçar yazı kalır derler. Ama bu topraklarda söz, sezgiyle ve duyguyla kaynaştığı zaman bin yılların ötesine ulaşacak bir kudrete kavuşur. Şair Baki, en güzel şekilde ifade etmiştir: ’Avazeyi bu aleme Davut gibi sal, baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş’."
"SANATÇI TOPLUMUN AYNASIDIR"
Recep Tayyip Erdoğan, sanatçıların ait olduğu toplumun aynası olduğunu ifade etti ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Ve sanat eseri hiç şüphesiz sanatçının nefes alıp verdiği toprakların rengiyle, kokusuyla, diliyle ve elbetteki duygusuyla yoğrulmuştur. Türkülerimizin, şarkılarımızın, bestelerimizin ve güftelerimizin sözleriyle ifade ettikleri anlamlarının çok ötesinde duygusal bir içerik taşıdıklarını hepimiz biliyoruz. Sanatçı bir açıdan da başkalarının diyemediklerini, söyleyemediklerini, izah edemediklerini, tarif edemediklerini duygularıyla anlatabilen kişidir. Sanatçı, insanların kavrayışından çok gönlüne hitap eder. Sözünü de, bestesini de gönülden söyler. Onun içindir ki sanatçıyla ait olduğu toplum arasında görünmez bir gönül bağı vardır.
Sanatçı, siyasetin ve sokağın günlük diliyle asla yetinmez. Zira sanatçı, söz sanatının uçsuz bucaksız bahçelerinde gezinirken kimsenin göremediği çiçekleri görebilir ve onları bir buket halinde topluma sunabilir. Bir sanatçının yüreğinden dökülen tek bir dize yaşanmış olanları ve yaşananları başka bir söze mahal bırakmayacak şekilde, derecede izah etme gücüne sahiptir." Sanatçıların, toplumun sadece hüznünü değil, kardeşliğini, dostluğunu, bütünlüğünü, geçmişini ve kaderini tek bir dizede, tek bir türkü ve şarkı kıtasında tüm çıplaklığıyla ortaya dökülebildiğini anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu ülkenin bütün türküleri, şarkıları, bu toprakların her şeyini, fakat her şeyini yansıtacak kadar güç ve bilgelik taşıdığına bütün kalbimle inanıyorum. İşte onun için buna sanatçı duyarlılığı diyoruz. Onun için sanatçılarımızın bir adım öne çıkmasını istiyoruz. İşte onun için sanatçılarımız, engin yürekleriyle ülkemizin meselelerine el atsınlar. Ellerini taşın altına koysunlar. Bunu arzuluyor, bunu diliyoruz. Zira sizin türkü ve şarkılarınız, sağır duvarları aşacak güce sahiptir. Sizin ezgileriniz, kalplere, gönüllere ulaşabilecek yeteneğe sahiptir. Sizin samimi çığlığınız, içten gelen haykırışınız, buzulları eritecek, Ferhat gibi dağları delerek Şirin’e ulaşacak etkiye sahiptir. Sizin dudaklarınızdan ve kalplerinizden çıkan o sıcacık ezgiler, taşlaşmış yüreklere, duygusuz bedenlere, susuz kalmış çöllere nüfuz edebilecek kudrete sahiptir."
Radikal