Dolar
42,7395
0,04%
Euro
50,2029
0,09%
Sterlin
57,1656
-0,05%
Bitcoin
3.726.948
1,48%
BİST-100
11.338,05
0,45%
Gram Altın
5.939,585
-0,40%
Gümüş
66,15
-0,48%
Faiz
38,19
-0,60%

Savunma Sanayii Buluşmaları'nda 'fırsat' vurgusu

İSO ve SAHA İstanbul’un düzenlediği Savunma Sanayii Buluşmaları, yerli ve milli üretimi güçlendiren tedarik zincirlerini aynı masada buluştururken, artan küresel savunma bütçelerinin Türk savunma sanayisi için yeni ihracat ve teknoloji iş birliği fırsatları yarattığını ortaya koydu.

18.12.2025 09:21Güncelleme: 18.12.2025 09:28
Savunma Sanayii Buluşmaları'nda 'fırsat' vurgusu
16px
32px

İstanbul Sanayi Odası (İSO) ile SAHA İstanbul, stratejik önemi ve teknolojik gelişime etkisiyle Türkiye’nin küresel gücünü belirleyen başlıca faktörlerden olan savunma sanayiinin “milli ve yerli” yapısına katkısını sürdürüyor.

İSO ve SAHA İstanbul’un bu kapsamda düzenlediği Savunma Sanayii Buluşmalarının yedincisi İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ve SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat İkinci ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

İstanbul Valisi Davut Gül, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün ve Milli Savunma Bakan Yardımcısı Musa Heybet’in de katılarak birer konuşma yaptığı zirvede Türkiye’nin önde gelen savunma sanayi şirketleri ile tedarikçi firmalar arasında ikili görüşmelerin de gerçekleştirildi. Savunma sanayiinin önde gelen temsilcilerinin katılımıyla “Savunma Sanayisinde Tedarik Zinciri ve Sürdürülebilirlik” başlıklı panel yapıldı.

"ARTAN KÜRESEL SAVUNMA BÜTÇELERİ TÜRK SAVUNMA SANAYİSİ İÇİN BİR FIRSAT PENCERESİ"

Açılışta konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, son yıllarda savunma sanayisinde yerli ve milli üretim kapasitesinin artırılmasının yalnızca sektörde değil tüm sanayi sektörlerini doğrudan etkilediğini ve Türkiye’nin küresel ekonomik konumunu güçlendirdiğini vurguladı.

Küresel ölçekte savunma harcamalarının hızla arttığı yeni bir döneme girildiğinin açık bir biçimde görüldüğüne dikkat çeken Bahçıvan “ABD Başkanı Trump’ın NATO üyesi ülkelere savunma bütçelerini artırma yönündeki açık baskısı, Almanya’nın yaklaşık 500 milyar avroluk dev savunma ve güvenlik fonunu devreye alması, Avrupa Birliğinin savunma hazırlıklarını güçlendirmeyi amaçlayan 150 milyar avroluk “Avrupa için Güvenlik Eylemi (SAFE)” mekanizması, güvenliğin artık vazgeçilmez bir öncelik haline geldiğini ortaya koyuyor. Bu yeni küresel tabloda ülkeler yalnızca daha fazla kaynak ayırmakla kalmıyor; aynı zamanda tedarik zincirlerini de çeşitlendiriyor, teknolojik açıdan güvenilir, hızlı ve maliyet-etkin üreticiler arıyor. Türk savunma sanayisi yüksek yerlilik oranı, güçlü mühendislik altyapısı ve giderek olgunlaşan ekosistemiyle bu arayışta öne çıkan ülkelerden biri haline gelmiş durumda. Artan küresel savunma bütçeleri, Türk savunma sanayisi için ihracatı büyütme, yeni pazarlara açılma ve teknoloji ortaklıklarını derinleştirme açısından bir fırsat penceresi sunuyor” dedi. 

"YARIŞIN GERİSİNDE KALMA LÜKSÜMÜZ YOK"

Böylesine hızlı büyüyen ve karmaşıklaşan küresel savunma ortamında rekabetin, artık yalnızca bütçe büyüklükleriyle değil; yapay zekâ, otonom sistemler, ileri malzemeler ve siber güvenlik gibi yüksek teknolojilere ne ölçüde hâkim olduğunuza göre belirlendiğinin altını çizen Bahçıvan şu ifadeleri kullandı:

“Bu yeni dengeler içinde Türkiye olarak yarışın gerisinde kalma lüksümüz yok. Fırsatları kalıcı avantaja dönüştürebilmenin yolu; Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarını hızlandırmaktan, nitelikli insan kaynağını güçlendirmekten ve yenilikçi fikirlerin hızla ürüne dönüşebileceği çevik bir sanayi ekosistemi kurmaktan geçiyor. 

Güçlü bir savunma sanayisinin temel dayanaklarından biri, paydaşlar arası etkileşim ve iş birliğinin artırılması” diyen Bahçıvan, şunları söyledi: “Savunma Sanayii Buluşmalarının amacı da işte bu iş birliğini kuvvetlendirmektir. İnanıyoruz ki, üniversiteler, araştırma merkezleri, girişimciler, KOBİ’ler ve ana yüklenicilerimiz arasında kurulacak her yeni köprü, ülkemizin savunma teknolojilerindeki konumunu daha da ileriye taşıyacaktır. İstanbul sahip olduğu nitelikli sanayi firmaları, entelektüel sermayesi, yenilikçi endüstrilerdeki gücü ve girişimcilik potansiyeli ile savunma sanayimizin ihtiyaç duyduğu yerli tedarikçiler için ideal bir ekosistem sunmaktadır. İSO’nun amacı da savunma sanayiindeki tedarikçilerin sayısını artırmak ve çeşitlendirmek; bu sayede sanayimizin rekabet gücünü pekiştirerek savunma sanayimizdeki yerli katkıyı en üst seviyeye çıkarmaktır.”

İKİNCİ: DIŞA BAĞIMLILIK YÜZDE 20 SEVİYESİNE İNDİ

SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat İkinci de şöyle konuştu:

“Biz yıllar önce çıktığımız bu yolda kimsenin yapabileceğine inanmadığı işlere imza attık. Kendi teknolojisini geliştiren, kendi mühendisinin beynine ve alın terine güvenen bir Türkiye hayal ettik. Bu hayal zamanla, yalnızca bir hedef olmaktan çıkıp bir milli teknoloji hamlesine dönüştü. Bugün insansız hava araçlarında dünya liginde en üst sıralarda olmamız, bu özgüvenin ve yılmadan çalışmanın sonucudur. Biliyoruz ki, yüksek teknoloji üretmeyen ülkelerin bağımsızlığı uzun süre korunamaz. Türkiye, bu gerçeği erkenden görmüş ve 20 yıl önce ‘kendi kaderini kendi yazma’ iradesiyle yola çıkmıştır. Bugün; 62 projeden 1000+ projeye, 1 milyar dolarlık üretim hacminden 12 milyar dolara, 248 milyon dolarlık ihracattan 7,5 milyar dolara, 9 bin kişilik insan kaynağından 100 bin kişiye, yüzde 80 dışa bağımlılıktan pek çok alanda yüzde 20 seviyelerine gelmiş bir Türkiye var. Bu dönüşüm; Türkiye’nin iradesinin, mühendisinin zekâsının, sanayicisinin adanmışlığının eseridir.”

"Bugün savunma sanayinin başarısının, sadece birkaç büyük firmanın değil; alt yüklenicilerden tedarikçilere, Ar-Ge merkezlerinden teknoloji girişimlerine kadar binlerce paydaşın birlikte oluşturduğu güçlü bir ekosistemin eseri olduğunu söyleyen İkinci şunları söyledi: “Bu ekosistemi daha da büyütmek için: tedarik zincirini güçlendirmeli, yerlileştirme oranlarını artırmalı, yeni ve oyun değiştiren teknolojileri geliştirecek genç mühendisleri ve yeni girişimleri desteklemeli, üniversite–sanayi- kamu iş birliklerini derinleştirmeliyiz. Kurulacak her iş birliğinin; yarın sahada görev yapacak sistemlerin kaderini belirleyecek kadar değerli ve bu buluşmaların, ortak aklın ve ortak vizyonun oluşması açısından bir fırsat olduğuna inanıyoruz. Türkiye’nin savunma sanayiindeki dönüşümünün özünde bir hakikat vardır: Birlik olduğumuzda durdurulamayız. Bir araya geldiğimizde yenilmez oluruz”

patronlardunyasi.com