Dolar
42,7099
0,23%
Euro
50,2014
0,09%
Sterlin
57,1703
-0,08%
Bitcoin
3.864.103
-1,51%
BİST-100
11.311,31
0,69%
Gram Altın
5.905,518
0,84%
Gümüş
62,04
-2,44%
Faiz
38,34
0,00%

Profesör Doktor Osman Müftüoğlu yaşlanmanın artık takvimle değil biyolojiyle ölçülüp ölçülemeyeceğini yazdı

Yaşlanma uzun yıllar boyunca takvimle tanımlanan, kaçınılmaz ve biraz da sisli bir süreç olarak görüldü. Doğum günleri ilerler, aynadaki görüntü değişir, beden yavaşlar… Hepsi bu kadar mıydı? Modern biyoloji artık bu soruya daha net bir yanıt veriyor: Evet, yaşlanma ölçülebilir. Ama takvimle değil; hücrelerle, moleküllerle ve biyolojik izlerle.

13.12.2025 09:50Güncelleme: 13.12.2025 10:00
Profesör Doktor Osman Müftüoğlu yaşlanmanın artık takvimle değil biyolojiyle ölçülüp ölçülemeyeceğini yazdı
16px
32px

Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU

Princeton Üniversitesi’nden biyolog Colleen T. Murphy, How We Age: The Science of Longevity adlı kitabında yaşlanmayı tek bir olay değil, farklı biyolojik sistemlerin farklı hızlarda yıprandığı çok katmanlı bir süreç olarak tanımlar. Ona göre yaşlanma, hücrede ve dokuda iz bırakan biyolojik değişimlerin toplamıdır. İşte bu izler, bugün “yaşlanma biyobelirteçleri” olarak ölçülebilir hale gelmiştir.

Biyobelirteç, vücudun iç durumunu yansıtan ölçülebilir bir işarettir. Kan değerleri, genlerin çalışma biçimi, hücrelerin enerji üretme kapasitesi, bağışıklık sisteminin verdiği sessiz sinyaller… Tüm bunlar biyolojik yaşın okunabildiği göstergelerdir. Aynı takvim yaşındaki iki insanın biyolojik olarak bambaşka yerlerde olabilmesi, yaşlanmanın ölçülebilirliğini hem mümkün hem de anlamlı kılar.

Telomer uzunluğu, yaşlanmanın en bilinen hücresel göstergelerinden biridir. Her hücre bölünmesinde kısalan bu yapılar, stres, inflamasyon ve yaşam tarzı faktörlerinden doğrudan etkilenir. Murphy telomerlerin yaşlanmayı tek başına açıklamaya yetmediğini özellikle vurgular; ancak biyolojik yıpranmanın önemli bir parçasını yansıttığını da ekler.

Epigenetik yaş kavramı ise biyolojik yaş ölçümünde devrim niteliğindedir. Gen dizilimi değişmez; fakat genlerin ne zaman ve ne kadar çalışacağı değişir. DNA metilasyon desenleri üzerinden hesaplanan epigenetik saatler, biyolojik yaşın takvim yaşından ne kadar saptığını gösterebilir. Bazı insanlar biyolojik olarak yaşından gençken, bazıları farkında olmadan hızlanmış bir yaşlanma süreci içindedir.

Yaşlanmanın bir diğer temel boyutu hücresel enerjiyle ilgilidir. Mitokondriler yaşlandıkça daha az verimli çalışır, daha fazla oksidatif stres üretir ve hücre içi dengeyi bozar. Murphy, yaşlanmanın sadece “hasar birikimi” değil, aynı zamanda bir enerji yönetimi krizi olduğunu vurgular. Bu nedenle mitokondri fonksiyonu da biyolojik yaşın önemli göstergelerinden biridir.

Kronik düşük düzeyli inflamasyon, yani inflammaging, yaşlanmanın sessiz ama güçlü motorlarından biridir. CRP, IL-6 ve benzeri inflamatuvar göstergeler yaşla birlikte yükselme eğilimi gösterir. Murphy’ye göre yaşlanma çoğu zaman hastalıkla değil, hastalığa zemin hazırlayan bu inflamatuvar ortamla ilerler.

İşte bu noktada, biyolojik yaş ve yaşlanma hızını ölçmede son yıllarda öne çıkan güvenli ve bilimsel yaklaşımlardan biri olan GlycanAge testi devreye giriyor. GlycanAge, bağışıklık sisteminin ana düzenleyicilerinden IgG glikan yapılarını analiz ederek vücuttaki kronik inflamasyon yükünü, biyolojik yaşı ve yaşlanma hızını ortaya koyar. Colleen Murphy’nin kitabında altını çizdiği “yaşlanmanın sessiz itici gücü olan inflamasyon” kavramıyla doğrudan örtüşen bu yöntem, biyolojik yaşın sabit bir sayı değil, yaşam tarzıyla değişebilen dinamik bir süreç olduğunu gösterir. Egzersiz, beslenme, kilo yönetimi ve stres kontrolü gibi müdahaleler sonrası glikan profilinin ölçülebilir biçimde iyileşmesi, GlycanAge’i bugün dünya genelinde giderek daha popüler hale gelen güçlü bir biyolojik yaş göstergesi yapmıştır.

Bağışıklık sisteminin yaşlanması, kas gücü ve metabolik esneklik gibi fonksiyonel göstergeler de biyolojik yaşın günlük hayata yansıyan yüzünü oluşturur. El sıkma gücü, yürüme hızı, insülin yanıtı gibi ölçümler, hücresel yaşlanmanın bedensel performansla nasıl örtüştüğünü gösterir.

Sonuç olarak yaşlanma artık soyut bir kader değil, ölçülebilen, izlenebilen ve yönetilebilen bir biyolojik süreçtir. Murphy’nin de vurguladığı gibi, ölçebildiğimiz şeyi değiştirme şansımız vardır. Asıl soru artık “Yaşlanıyor muyuz?” değil; nasıl yaşlanıyoruz ve bu süreci ne kadar sağlıklı yönetiyoruz?

patronlardunyasi.com

benzer haberler
Kadınlara yönelik ilk sildenafil içeren cinsel uyarılma kremi DARE to PLAY ABD’de satışa çıktı
Kadınlara yönelik ilk sildenafil içeren cinsel uyarılma kremi DARE to PLAY ABD’de satışa çıktı