Dolar
38,5892
0,02%
Euro
43,677
0,19%
Sterlin
51,2941
-0,41%
Bitcoin
3.631.746
-2,03%
BİST-100
9.112,19
-0,60%
Gram Altın
4.104,979
2,09%
Gümüş
32,28
0,82%
Faiz
47,9
-1,34%

Pompacılık yaptım, yağ doldurdum

Fikret Öztürk'ün öğretmenlikten, şirket patronluğuna uzanan ilginç başarı hikâyesi

26.07.2009 11:16
Haberi paylaşın
Pompacılık yaptım, yağ doldurdum
16px
32px

Aydın Ayaydın'ın röportajı

Aslında Fikret Öztürk İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi mezunu bir öğretmen. 9 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra eşi Nurten Öztürk ile birlikte ticaret hayatına atılan Fikret Öztürk 29 yılda Türkiye'nin üçüncü büyük akaryakıt şirketinin sahibi oldu.

Gaziantepli iş adamı, en büyük destekçim dediği eşi ile birlikte kurduğu OPET'in yüzde 50'sini 2002 yılında 125 milyon dolara Koç Holding Enerji Grubu'na sattı ve kendi deyimiyle artık daha disiplinli ve dünya çapında bir şirket oldu. OPET'in bugün pazar payı yüzde 16.64. Sunset markası da olan OPET'in yurt genelinde 1300'den fazla benzin istasyonu var. Ürettiği yağları 20 ülkeye ihraç ediyor.

Fikret Öztürk işi artık profesyonellere bırakmış ve günde 4-5 saat çalışıyor. En büyük tutkusu golf. İki oğlu inşaat işiyle uğraşıyor ve Regnum markasıyla Türkiye ve yurt dışında gayrimenkul sektöründe çalışıyor. Fikret Öztürk bizi oğullarının Bodrum Merkez'de, The Marmara Oteli'nin hemen altında inşaa ettiği villalarda ağırladı. Ben sordum o da öğretmenlikten, şirket patronluğuna uzanan hikâyesini ve Bodrum sevgisini anlattı.

Yaz tatili gelince aklınıza neresi geliyor?

Önce Bodrum geliyor. Gerçekten Bodrum, hem denizi, hem de çevresiyle Türkiye'nin en güzel tatil yöresi. Fazla gece hayatımız olmasa da çocuklarımızla, dostlarımızla akşamları vakit geçirebileceğimiz, yemeğe gidebileceğimiz çok güzel restoranları var. Kültür ve sanat aktiviteleri de çok fazla, Antik Tiyatro'da çok keyifli konserler oluyor. Kısaca Bodrum denince akla Barlar Sokağı'nın gelmemesi lazım. Burası gerçekten yaşanabilecek bir yer.

Neden Bodrum?

Son 5-6 yıldır Bodrum'da tatil yapıyoruz. Dostlarımızla, ahbaplarımızla, çocuklarımızla birlikte tatil yapmayı tercih ediyoruz. Genellikle hafta sonları geliyoruz Bodrum'a ama bir senedir golf sahasınında da açılmasıyla daha sık gelir olduk. Herhalde bundan sonra da Bodrum'da daha fazla zaman geçirmeye çalışacağız.

Haftada 4-5 gün golf oynarım

Golf merakınız nereden kaynaklanıyor?

Sporun her dalıyla ilgilendim ve her dalını severim, futbol, basketbol, tenis, kayak... Golfe başladıktan sonra diğer sporları tamamen bıraktım desem yeridir. Haftada 4-5 gün golf oynuyorum... Bu sporla uğraşmaya yaklaşık 6 yıl önce Klasis'te dostlarımızın ve eşimin teşviğiyle başladım. Her geçen gün de daha fazla sevdim. Golf, aynı zamanda çok güzel bir sosyal çevre edinmenizi sağlıyor. Kendinize göre bir arkadaş grubunuz oluyor. Stresten uzak tutuyor, hayata daha net bakmayı, daha objektif kararlar vermemi sağlıyor diyebilirim.

Güne nasıl başlar? Ne kadar çalışırsınız?

Genellikle 09:30-10:00 arası başlarım güne... Mutlaka çok güzel bir kahvaltı yaparım. Şirkete gider yöneticilerimi ziyaret ederim, onlarla sabah toplantılarına katılırım. Öğle yemeğini yedikten sonra da 14:30-15:00 gibi genellikle işten ayrılırım. Özel toplantılarım ya da şehir dışında katılmamız gereken toplantılar, görüşmeler yoksa tabii... OPET'te her gün yaklaşık 4-5 saat geçirir, sonra spora giderim arkadaşlarımla golfümü oynar, sohbet ederim.

Anladığım kadarı ile işi profesyonellere bırakmışsınız. Siz birkaç saat geçirdikten sonra kendi özel programlarınıza daha çok vakit ayırıyorsunuz?

Şirketler, belli bir büyüklüğe gelene kadar patronun iş başında olması, patronun yönetmesi doğru bir şey ama yıllık cirosu 5 milyar doları geçen bir şirketin patronu olarak, hele de ortaklı bir şirkette patron olarak, direkt yönetmek bence doğru değil. İşi profesyonellere bırakmalı, ancak çalışma sonuçlarını da yakından izlemek, işin gidişatını takip etmek gerektiğine inanıyorum.

Fizik öğretmenliğinden petrol şirketi patronluğuna

İş hayatına nasıl başladınız?

1971 İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü mezunuyum. Çalışma hayatına öğretmen olarak başladım. 9 yıl Türkiye'nin farklı yerlerinde eğitimci olarak görev yaptıktan sonra eşimle birlikte Mersin'de petrol işine başlamaya karar verdik. 80'li yıllarda küçük çapta madeni yağ dükkanıyla başladığımız işi zamanla büyüttük. Belli bir yere geldikten sonra İstanbul'a taşındık. İstanbul'da bir istasyonumuz vardı. Hem bu istasyonu işletir, hem de İstanbul'un iş potansiyelinden daha fazla yararlanırız dedik.

Petrol işine başlama yerimiz Mersin'di. Bayilik ve distribütörlükte biraz büyüyünce dağıtım şirketi olabilmenin şartlarını öğrenerek 1992'de dağıtım şirketi kurduk. Şirketin adını da uluslararası bir isim olması için Öztürkler Petrol'ün kısaltılmışı; OPET koyduk. Aralık 2000 sonuna kadar yüzde 10 pazar payına ulaştık.

Sonrasında Aygaz ile yaptığımız anlaşma ile istasyonlarımızda LPG satışına başladık. 2002 yılında da Koç Grubu profesyonelleri ile bir arada çalışma imkanı bulduk. Koç Grubu'ndan gelen ortaklık teklifine yüzde 50-50 şartıyla 'evet' dedik. O günden bugüne ortaklığımız düzenli olarak yürüyor. Böylelikle OPET, daha farklı yerlere ulaşma imkanı buldu. Koç Grubu ile olan ortaklığımızdan da son derece memnun ve mutluyuz.

Öğretmenlikten ticarete uzanan bir yolculukta başarıyı nasıl elde ettiniz. Size destek veren oldu mu?

Üniversite birinci sınıfta tanıştığım eşim, o günden bugüne hep yanımda olmuştur. En büyük destekçim eşim Nurten'dir. Öğretmenlikten ayrılınca hemen petrol dağıtım şirketi kurmadık önce çeşitli şirketlerin bayiliklerini yaptık. Bayilik konusunda belli bir büyüklüğe geldikten sonra dağıtım şirketi kurma kararını verdik. İş hayatında şuna inanıyorum; “Ya bir söz vermeyeceksin, ya da verdiğin sözü fazlasıyla yerine getireceksin...” O dönem dağıtım şirketleriyle çalışırken hiçbir zaman satış taahhütümün altında kalmadım, dolayısıyla belli bir büyüklüğe gelinceye kadar dağıtım şirketleri de beni desteklediler. Büyük satıcıyı pek istemezler ama vazgeçemezler de... Belli bir büyüklüğe gelince yollarımız ayrıldı ve dağıtım şirketi olma yoluna girdik.

Öğretmenliği bırakıp Petrol işine başladığınızda, günün birinde Türkiye'nin önde gelen petrol dağıtım şirketinin sahibi olacağınız hiç aklınıza geldi mi?

Vallahi aklıma gelmediği gibi rüyamda görsem inanmazdım, benden uzak bir şeydi. Öğrencilik yıllarımda öğretmen olacağım diye okudum. İdealim eğitimci olmaktı. Başlangıçta öyle oldu, sonradan ticarete atılma kararı verdim.

Petrol istasyonlarınızda hiç pompayı elinize alıp, depo doldurdunuz mu?

Madeni yağ işi yaparken sarı taksiler gelip de bugünkü parayla 10-20 liralık madeni yağ alırlardı. Kaputu dahi açmadan yağını doldurduğumuz olmuştur, gerektiğinde üstübü ile dökülen yağı da sildik. İstasyonlarda akaryakıt da doldurdum, fatura da kestim. İstasyon inşaatları sırasında yorgunluktan biriketleri yastık yaptığım da oldu. Çalışma hayatı hiç kolay değil, bir yerlere gelmek de özveri ve yüksek çalışma azmi gerektiriyor.

Bodrum'un en güzel manzarasına sahip siteyi yaptık

Koç'un ortağı olmak nasıl bir duygu?

Her şeyden önce Türkiye'nin en büyük holdingi ile ortak oluyorsunuz. Tabiii gurur verici bir olay. Daha profesyonellerle çalışıyorsunuz. Uluslararası şirketlerle kıyasladığınızda daha bilinçli kararlar veren, pek çok aile şirketinden daha disiplinli, kuralları olan bir şirket yapısına büründük. Şirketimizin geleceği açısından çok iyi oldu.

Başka alanlarda işleriniz var mı?

Benim ve eşimin bu sektör dışında profesyonel olarak uğraştığımız başka bir alan yok. Ama çocuklarımızın var. Büyük oğlum Ufuk, emlak ve konut işiyle uğraşıyor. Regnum markasıyla hem Türkiye'de hem Bulgaristan'da hem de Londra'da faaliyetlerini sürdürüyor. Diğer oğlumuz Şafak, Londra'da ağabeyiyle birlikte çalışıyor. Kızımız Filiz, OPET'te bizimle birlikte çalışıyor. Nakliye firmamız ve golf şirketimizle de damadımız ilgileniyor.

Çocuklarınızın kurduğu konut ve emlak işi oldukça büyüdü. Bodrum'da Regnum tarafından geliştirilen projeleriniz var. Mesela Bodrum şehir merkezinde The Marmara Oteli'nin hemen altında 25 villa yaptırıyorsunuz. Bu villaları parayı bastıran herkese satmıyorsunuz, müşteri seçiyorsunuz...

İnşaat sektörü de kolay bir sektör değil. 25 villalık siteye gelince... Bodrum'un eşsiz manzarasına sahip çok güzel bir site. Burada da en güzelini yapmak istedik. Kendimiz de oturmayı düşünüyoruz. Özellikle komşuluğun güzel olmasını istiyoruz. Bir sitede toplumun kurallarına uymayan bir-iki kişi tüm sitenin havasını bozmaya yeter. O nedenle çocuklara müşteri seçiminde özen göstermelerini söyledim. Tutup da savcılıktan iyi hal kağıdı isteyecek değiliz ama sitede herkesin huzur içinde oturması için iyi anılan bireylerin varlığı çok önemli.

Parayla para kazanma dönemi bitti

Piyasaları nasıl buluyorsunuz?

2010'dan itibaren piyasalar biraz açılacak ama tabii eski günlere hemen dönmek güç olacak. Ortam, hemen 2007 ve 2008'in ilk yarısındaki gibi olmayacak, en azından belli bir süre... İnsanlar genel olarak harcamalarında biraz daha dikkatli ve sabırlı olurlarsa, daha uzun vadeli düşünerek hareket ederlerse hepimiz açısından iyi olur. Eskiden parayla para kazanma dönemi vardı, şu anda Türkiye'de bu durum bitti. Yani doların faizi dışarıda çok düşükken bizde enflasyon nedeniyle oldukça yüksekti. Şu an TL faizi ile dolar faizi arasında çok az fark var. O nedenle parayla para kazanarak değil de iş yaparak dünya şirketi olmak gerekiyor. Uluslarası düşünmek şart. Sadece Türkiye'yi değil yurt dışını da göz önüne alarak işlerimize devam etmeliyiz.

Fenerbahçeli'yim ama Galatasaray'ın Avrupa maçlarına da gittim

Fikret Bey hangi takımı tutuyorsunuz? Takımınızın maçlarını mutlaka izler misiniz?

Fenerbahçe'yi tutuyorum. Yakın arkadaşlarımızla maçları mümkün olduğunca izlemeye çalışıyoruz. Ancak Fenerbahçeli olduğum halde Galatasaray, Avrupa Şampiyonası'nda mücadele ederken onun da maçlarına gittim. Avrupa'da bizi temsil eden tüm Türk takımlarını destekler ve canı gönülden başarılı olmalarını isterim.

Vatan

benzer haberler
Yurtdışında başarılı olan, Türkiye'nin göğsünü kabartan dünyanın konuştuğu o isimler...
Yurtdışında başarılı olan, Türkiye'nin göğsünü kabartan dünyanın konuştuğu o isimler...