para piyasaları
Piyasalarda hem iç hem de dış konjonktürden kaynaklanan kısmi olumsuzlukların etkisini gözlemliyoruz. İç piyasada Merkez Bankası Başkanlığı’na ilişkin Cumhurbaşkanı Sezer’in atama kararını veto etmesinin ardından

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, işsizlik oranı Kasım-Aralık 2005-Ocak 2006 ortalaması % 11.2 oldu. Ekim-Kasım-Aralık ortalaması ise % 10.6 olmuştu.
TÜİK, Hanehalkı İşgücü Anketi sonuçlarını 2005 yılı Ocak ayından itibaren üçer aylık dönemleri esas alarak her ay açıklıyor. Her ay yapılan açıklamada sonuçlar, ifade kolaylığı açısından ilgili üç aylık dönemin ortasındaki ay adıyla anılıyor.
TÜİK'in 32,656 hanehalkı ve buralarda yaşayan 15 ve daha yukarı yaşta toplam 90,268 fert ile görüşmesi ile düzenlediği Kasım-Aralık-Ocak anketinde, işgücü sayısı bir önceki anketteki 24.54 milyon kişiden 24.03 milyon kişiye düştü. İşsiz sayısı aynı dönemler itibariyle 2.61 milyondan 2.7 milyona çıkarken, istihdam sayısı 21.93 milyondan 21.33 milyona geriledi. İşgücüne katılma oranı ise bir önceki anketteki % 48'den % 46.9'a indi. İşsizlik oranı 2005'in tamamında % 10.3 olarak gerçekleşti ve 2004'e göre değişmedi.
Tarım ve inşaat sektöründe istihdam düşüşünden kaynaklandığı belirtilen işsizlik oranındaki artışın mevsimsel olduğu ve yükselişin geçici olacağı yönünde genel beklenti hakim. Özellikle tarımda mevsimsel etkilerden kaynaklanan artışın olumsuz etkisinin bahar ve yaz aylarından itibaren etkisini kaybedeceğini ve genel rakamda yeniden % 11’in altına gelineceğini düşünüyoruz.
Piyasalarda hem iç hem de dış konjonktürden kaynaklanan kısmi olumsuzlukların etkisini gözlemliyoruz. İç piyasada Merkez Bankası Başkanlığı’na ilişkin Cumhurbaşkanı Sezer’in atama kararını veto etmesinin ardından belirsizliğin sürmesi ilk olumsuz etken olarak karşımıza çıkıyor. Konunun Başbakan Erdoğan’ın Arap ülkeleri ziyaretinin ardından netleşmesi bekleniyor. Veto edilen atama kararında ismi geçen kişinin backgroundu itibarıyle Merkez Bankası’nın önümüzdeki dönemde para politikalarındaki istikrarına ilişkin soru işaretlerini akıllara getirecek olması itibarıyle ilk planda olumsuz gibi görünen kararın global piyasaların bakış açısıyla değerlendirildiğinde olumlu olduğu düşünülebilir. Burada piyasaları önümüzdeki günlerde tedirgin edecek unsurun belirsizliğin sürmesi olacağını düşünüyoruz.
Öte yandan iç piyasa dinamiklerinde rahatsız edici bir diğer unsur da sosyal güvenlik yasası ve buna bağlı gecikmelerin yaşanıyor olması. Yasa tasarısına ilişkin görüşmeler alt komisyonlarda görüşülmeye devam ediyor. Buradaki gecikmelere ek olarak Hükümet’in sektörel bazda vergi indirimlerine gitmesi ve buna devam etme yönündeki eğiliminin, ek maaş zamları ve bunun bütçe dengeleri üzerindeki olumsuz etkilerinin, IMF nezdinde popülist politikalar olarak değerlendirilmesi diğer olumsuz gelişmeler.
Ancak genel olarak uluslararası likidite koşullarına bağlı endişelerin ağır basmasıyla dış kaynaklı olumsuzlukların etkisini daha fazla gösterdiği ve fiyatlamaların daha çok dış kaynaklı yapıldığı bir ortamda olduğumuzu gözlemliyoruz. FED’in bugün sonlandıracağı toplantıyla gösterge faiz oranlarını 25 baz puan daha arttırarak % 4.75 seviyesine yükseltmesi bekleniyor. Bu artış fiyatlara yansıtılmış durumda. Ancak burada önemli olan noktanın, FED’in değişen yönetimiyle birlikte, faiz arttırım döngüsünün sonuna yaklaşıldığına inanılan bu ortamda önümüzdeki döneme ilişkin politikasında nasıl bir tavır sergileyeceğine dair algılamanın nasıl şekilleneceği olduğunu düşünüyoruz. Fed’in arttırımlara, çok net olmasa da bir süre daha devam edebileceğina dair açıklama yapması durumunda ABD 10 yıllık faizlerinde yaşanabilecek yukarı yönlü düzeltme hareketi gelişmekte olan ülke piyasalarını olumsuz etkileyecektir diye düşünüyoruz. Burada kritik seviye % 4.80. Bu seviyenin üzerine çıkılması durumunda iç piyasada şu sıralar % 14 bileşik seviyesinin üzerini zorlayan bono piyasasında fonlama seviyesinin bileşik karşılığına ( % 14.45) yaklaşılması söz