‘Öz’ü görevden ben aldırdım’: İşte o kişi
Prof. Dr.Yalçın Küçük, ‘Bana dokunan yanar’ dedi ve ekledi: Savcıyı uyarmıştım

İkinci Ergenekon davasının 111. duruşması gerçekleştirildi. Davanın tutuksuz sanığı Prof. Dr. Yalçın Küçük, “Türkiye’de iki devlet çarpışıyor. Devletin biri öbürünü mahkûm etmek istiyor. Yeni rejim eski rejimi mahkûm etmek istemektedir. Siz de, yeni rejimde bizi mahkûm etmeye mahkûm olduğunuz için suçlarını söyleyemiyorsunuz” dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davada dün sanık ve avukatlarının talepleri alındı. Dava açılmadan tahliye edilen ancak Ergenekon soruşturmaları kapsamında yapılan Odatv operasyonunun ardından tutuklanan Küçük, ellerinde dosyalarla sanık kürsüsünde konuşmak istedi. Ancak Başkan Köksal Şengün, bu davada tutuklu olmadığını, savunmasına daha sıra gelmediğini, taleplerini kısaca alacağını söyledi. Bu sözlere sinirlenen Küçük, konuşmakta ısrar ederek “Ben bu dosyanın 1 No’lu sanığıyım. Ayrıca bana ‘Şeytan’ derler” diye konuştu. Şengün ise “Biz öyle bir isim bilmiyoruz” dedi.
Odatv internet sitesi baskınını anımsatan Küçük, “14 Şubat’ta Türkiye’de rejim değişti. General nüfusunun yüzde 10’u hapiste. Şubat ayında Cumhuriyet ordusu yerine polis ordusu kuruldu” dedi. Savcı Öz ile çok iyi anlaştığını belirten Küçük, “Yavaş yavaş şeytan olduğuma inanmaya başladım. Savcı Öz, zapt edilmiş ülkenin önemli bir komutanı gibi bana baktı. Kâğıda bir isim yazdım Zekeriya Öz’e gösterdim. ‘Çok yanlış yaptın. Sizi görevden alacaklar. Bana dokunamazsınız’ dedim. Bana dokundu, bana dokunanların hepsi gider. Size de tavsiye etmem, dikkat edin. Ben dava mankeniyim. Her davada yargılanıyorum. Son davada Osmanlı deyimiyle odalık rolündeyim. Ben olmayınca davanın tadı olmuyor” dedi.
Balbay:İlhan Ağabey hukuk yetmezliğinden öldü
Duruşmada söz alan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, sanık avukat Yusuf Erikel’in uzun süredir hasta olduğunu ve sonunda kanser teşhisi konulduğunu belirterek “Mahkeme bütün cezaların yanına bir ceza daha ekledi: Kişinin sağlığının bozulması cezası. Bugün tahliye olacak bir kişi ben olacaksam Yusuf Erikel’i tahliye edin” dedi. Gazetemiz eski imtiyaz sahibi İlhan Selçuk’un da tutuklandıktan sonra rahatsızlandığını ve bir daha iyileşemediğini anımsatan Balbay, “İlhan Ağabey, 3 kez ameliyat oldu ve 21 Haziran 2010’da ‘hukuk yetmezliğinden’ öldü. Savunmasını yapamadı” diye konuştu.
Ahmet Şık’ın basılmamış “İmamın Ordusu” kitabına ilişkin gelişmeleri “İstanbul’da Taksim kırsalında yapılan operasyonda 1300 kitap sayfası ölü ele geçirildi. Kitap sayfalarının her an eyleme geçmeye hazır olduğu anlaşıldı” şeklinde karikatürize eden Balbay “Türkiye’de iletişim çağının ortaçağı yaratılmış durumda. Ahmet Şık’ın kitabı 100 binden fazla bilgisayara ulaştı. Yüz bin bilgisayara el mi konulacak” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Siirt’te 12 Aralık 1997’de Ziya Gökalp’in şiirini okuduğu için “Halkı din, ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığı tahrik etmekten” 10 ay ceza aldığını anımsatan Balbay, “Erdoğan’ın davası 10 ayda tamamlandı. O savcılar Beşiktaş’takiler kadar ileri görüşlü olamadılar. Erdoğan’ın yardımcılarını da ekleyip 201 kişilik dava açabilirlerdi. O zaman dava 167 yılı sürerdi” dedi. Tuncay Özkan da, Erikel’in hastalığına dikkat çekerek, şifa dileğiyle yanında getirdiği Kuranıkerim’in mealinden Fatiha suresini Türkçe okudu.
Hatice Tuncer/Cumhuriyet