Özal'a neden suikast yapıldı?

Korkut Özal, abisinin ölümüyle Türkiye'nin yönünün değiştirildiğini söyleyerek "Demirağ suikastı Özal'ı Köşk'e çıkarmak istemeyenlerin işiydi. Sonradan da Turgut Bey'in 3,5 sene daha orada kalmasını istemediler." dedi.

Haftalık haber dergisi Aksiyon, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kardeşi Korkut Özal ile yapılan röportajı yayınladı. Ağabeyi Turgut Özal'ın Türkiye'de bir sistem sorunu yaşandığını 1970'lerden itibaren tespit ettiğini söylüyor Korkut Özal. 6 Kasım 1983'te iktidara geldikten sonra, "Bu Anayasa ile ülkeyi yönetemezsin. En kısa sürede sistemi değiştir." uyarısı yaptığını da… Korkut Özal, 18 Haziran 1988'de yaşanan Kartal Demirağ suikastını Turgut Özal'ın cumhurbaşkanlığına gidişini önleme girişimi olarak görüyor. Üstelik bunun faillerinin içeride olmakla birlikte dış uzantı ve bağlantılarının varlığından kuşku duyduğunu dile getiriyor. Daha önce Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı'na bilgi verdiğini söylediği fail/faillerle ilgili ise tek kelime etmek istemiyor. Sırrını kendisiyle götürmeye kararlı.

Korkut Özal, suikastın perde arkası ile ilgili şu açıklamaları yaptı: "Benim kanaatim ona iki defa suikast yapılmış olabilir. Biri Kartal Demirağ'ın yaptığı açık suikast. Diğeri de ölümüyle neticelenen. Yani orada bir suikast endişesi var ve bunu paylaşanlar çok. Birincisi silah zoruyla, ikincisi zehirleme yoluyla yapılmıştır deniliyor. Kendisi birincisini incelemişti sağlığında. Bulduğu izlere göre iş hayatından birilerinin ayağına basmış herhalde. Onların birtakım haksız kazançlarının önüne geçmiş. Kartal Demirağ bir tetikçidir. Onun gerisinde kim var bulunamadı. Biliyorsunuz Susurluk'ta da bir şey bulunamadı. Yani bunlar hep gizli kalıyor. Derin devlet tabirini kullanmak istemiyorum. Hamlet diyor ki, o meşhur Sheaskpeare'in piyesinde; 'Yerle gök arasında senin ve benim bilmediğim çok şey var.' Geçmişte İçişleri Bakanlığı yapmış biri olarak bugün bilmiyorum neden gizli kalıyor bunlar. Yalnız şundan eminim. Türkiye'de meydana gelen pek çok şeyin doğrudan veya dolaylı dışarıda uzantıları var. Türkiye'de olaylar iç dinamikler sonucunda olmuyor. Zannederim suikastlar da öyle. Kendisi bir isim bulmuştu, bana da söyledi. Kimseyi suçlayamam, şu günde söyleyemem de. Bana söylediği ismi yalnız o zaman Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne gidip açıkladım. Başsavcıya, bana böyle bir beyan olduğu bilgisini verdim. Zabıtlara geçirttim. Ne yaptılar, aradılar mı bilmiyorum. Bana bir bilgi verilmedi."

TAYYİP ERDOĞAN KÖŞK'E ÇIKARSA, REFORM YAPIP CUMHURBAŞKANLIĞINI NORMALLEŞTİRMELİ

Kongreden bir gün önce akşam, bazı milletvekillerine dikkat edin, bir şeyler olabilir diye uyarıda bulunduğunu ifade eden Korkut Özal "Aynı şeyi, Başbakan Erdoğan için de söyledim birkaç ay evvel. Hedef olmak için birinin ayağına basacak yere gelmesi lazım gücünüzün. Şimdi Erdoğan başbakan olarak çok tehlikeli değildi. Ama cumhurbaşkanı olarak birilerinin kullandığı gücü en azından eline geçirebilecek konuma geldi şu anda. Bunlar çok karışık işler. Basit şeyler değil yani. Unutmayın Türkiye hâlâ dünyanın en kritik yerlerinden birinde. Türkiye'nin yönetiminin öyle başıboş bırakılması mümkün değil. Bunlar büyük güçlerin kullandığı araçlardır. Dolayısıyla uyanık olmak iyidir." diye konuşuyor.

Korkut Özal, cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili olarak şu görüşlerini aktardı: "Tayyip Erdoğan, kasımdaki genel seçimde acaba o ekseriyetle tekrar gelebilir mi şüpheli. Onun için ne yapacaksa şimdiden yapmalı. Yani cumhurbaşkanlığını aldıktan sonra Türkiye'nin önemli reform hareketlerini yapması lazım. Türk demokrasisi bugün bir kısır döngünün içinde. O kongrede de (ANAP'ın 1988 kongresi) partinin başkanı olan, Türkiye'nin cumhurbaşkanı oluyordu. Çünkü Meclis'in ekseriyeti ANAP'ta vardı. Yani gene cumhurbaşkanlığına bağlanıyordu o suikast. Onu yapan, tezgâhlayan insan Türkiye'nin cumhurbaşkanlığına Turgut Bey'in gelmemesi için bir fırsat görüyordu bunu. Orada başka birini başkan yaptıracaktı; öyle bir ölüm hadisesi olsaydı. Ve oradan alıp götürecekti işi."

Korkut Özal, suikastla ilgili neden birşey yapılmadığına dair soruya şu cevabı veriyor: "Bunu bana değil İçişleri Bakanlığı'na sormanız lazım. Yahut MİT'e. Ben şu kanaatteyim. Turgut Bey'in ölümünden sonra Türkiye'nin gidişi birdenbire yön değiştirdi. Düşünün YÖK nereye gitti? Anayasa Mahkemesi üyeleri nereye gitti? Eğer Köşk'te 3 sene daha kalabilseydi ne YÖK, ne üniversiteler, ne de Anayasa Mahkemesi bugünkü durumunda değildi. Onun tayin ettiği rektörlerin hepsi yerlerinden uzaklaştırıldı."

Özal, Türkiye'nin yeni bir cumhurbaşkanı seçme arifesinde kendi senaryosunu şöyle açıkladı: "Orada benim bir tane senaryom var. Mantıken diyorum ki, bugün cumhurbaşkanlığı niye bu kadar hassas oldu? Herkes söylüyor şu olmasın bu olsun diye. Niye? Çok aşırı yetkileri var. Böyle bir yetkinin bir ele geçmemesi lazım. Hangi ele geçmemesi lazım? Bunu kullanmaya alışmış olanlar başka ellerde bunu görmek istemiyor. Mesela Halk Partisi'nin en güzel günleri Sezer'in cumhurbaşkanı olduğu günlerdir. Niye? Onların zihniyetini orada en güzel şekilde temsil etti. Gücün bir kişinin eline geçmesi aslında yönetim bakımından da yanlış. Yani ben burada iyi adamın eline geçse gene güzel olmaz demek istiyorum. Nitekim Turgut Bey'in de eline geçmiştir, Demirel'in de, Sezer'in de. Ve yetkilerin çok olduğunu üçü de söylemiştir daha evvelden. Ama gelince bunu değiştirememişlerdir veya değiştirmemişlerdir. Erdoğan bir söz verdi millete. Ben gelince Anayasa'yı değiştireceğim, demokratikleştireceğim. Demokratikleştirmenin birinci şartı cumhurbaşkanlığının normal hale getirilmesidir. O olmadan hiçbir demokratikleştirmeyi yapmanız mümkün değil. Çünkü bu anayasayı yapan Evren Paşa ve arkadaşları orayı öyle bir makam haline getirdiler ki, ihtilal yapmadan Türkiye'nin her şeyi ile oynayabiliyor orası."

Cihan