Dolar
42,3458
0,09%
Euro
49,1282
0,12%
Sterlin
55,7358
0,05%
Bitcoin
3.873.481
-0,74%
BİST-100
10.740,89
0,40%
Gram Altın
5.500,442
0,06%
Gümüş
50,41
0,44%
Faiz
40,24
0,00%

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den 'Gerekirse İmralı'ya kendim giderim' çıkışı

'Terörsüz Türkiye' sürecinin temellerini atan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan'ın bulunduğu İmralı'ya gitmek konusunda imtina etmeyeceğini belirterek, "İmralı'ya gidilmesine ayak sürmenin manası yok. Gerekirse yanıma üç arkadaşımı alırım İmralı'ya ben giderim" dedi.

18.11.2025 08:06Güncelleme: 18.11.2025 08:13
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den 'Gerekirse İmralı'ya kendim giderim' çıkışı
16px
32px

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, süreç komisyonunun İmralı'da Abdullah Öcalan'la görüşmesine ilişkin tartışmalara tepki göstererek, "Kimse yanaşmayacaksa İmralı'ya gitmekten imtina etmem" dedi.

Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkan satır başları şöyle:

"Terörsüz Türkiye hedefi, son yüzyıl içinde yakaladığımız en önemli ve tarihî fırsatlardan birisi, belki de birincisidir. Bu kapsamda ülkemizin makus talihi değişecek, üzerimizde hesap yapan mehnus ve menfur emeller boşa düşecek, Türk milleti göz alıcı ve aynı zamanda kalıcı bir bahar havasına kavuşacaktır. Terörü siyasî nema olarak kullanan, sözde vatansever ve milletsever pozlar veren fesat ve nifak yuvaları Allah’ın izniyle çöküp gidecektir. Niyet hayırlıysa inşallah netice de hayırlı olacaktır.

Suyu bulandırmaya çalışanların suçlayıcı ve küstah siyasî tavırları, milletimiz nezdinde hükümsüz ve itibarsızdır. Bir devlet politikası hâline gelen Terörsüz Türkiye hedefini baltalamak için devreye giren, iyi kisvesiyle dalevereye heves eden siyasî devşirmelerin, devlet–millet kenetlenmesini anlayacak kadar aklî ve fikrî seviyeleri elbette yoktur.

Türkiye’nin bugünkü hassas ve nazik döneminde herkesin sorumluluk ruhuyla, uzlaşmaya yatkın davranış kalıbıyla ve üslup saygınlığıyla hareket etmesi yegâne dileğimizdir. Hep dediğimiz gibi, her şey Türkiye içindir. “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” anlayışı bizim siyasetimizin ana omurgasıdır.

Tarihin sararmış ve solmuş yapraklarından araya araya bulup çıkardığımız nice acı veya parlak hatıranın ivmesiyle, istikbalin yol haritasını çizmenin; istiklalimizi ve millî varlığımızı canımız pahasına korumanın derdindeyiz.

Tarih, geçmiş olayların full koleksiyonunu yapar gibi toplanmasıyla sınırlı gösteriler değildir. İkisini birbirinden ayırmak, ayrı ayrı değerlendirmek, zaman zaman da çatıştırmak, fahiş bir yanlış olmanın yanı sıra devlet umurunu ve onurunu hazmedemeyen nevzuhur demokrat yobazların handikap ve hücranıdır."

"İMRALI'YA GİTMEKTEN İMTİNA ETMEM"

"Bu nedenle Terörsüz Türkiye hedefi, mahut ve malum bir devlet politikası olduğu kadar milletin sarsılmaz, sakatlanamaz politik ve demokratik gayesidir. Türkiye’nin politik sinir sistemini bozmanın peşinde gündemler oluşturanlar; devlet–millet birlikteliğini budamanın peşin hayaliyle geviş getirenler, çok derin bir hayal kırıklığı eşliğinde mahcup ve mağlup olacaklardır.

Terörsüz Türkiye, gülen çocukların, sevinen anaların, huzurlu gelinlerin, sabırla şükür arasında ömür geçiren ümitli babaların remzidir. Terörsüz Türkiye, terörsüz bölge; mazlumların gelecek ve gerçekleşecek olan güvenli ve güçlü hayatlarının bereketli menbaıdır. Yüz yüze, kuyruğa girip gelinmiştir. Çıktığımız sahilde gemiler yakıldığından geriye dönüş imkânı da kalmamıştır.

Bugün 17’nci toplantısını yapacak olan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu artık son düzlüğe girmiştir. Hazırlanması gündem olan sınırlı; millet–devlet hassasiyeti ve hükümranlık haklarıyla ihya edilmesi gereken yasal, hukukî ve demokratik çerçevenin, önümüzdeki sürecin yol haritası olması hepimizin ortak kanaat ve kararıdır.

Ondan sonra İmralı’ya gidecek heyetin teşekkül ve tespitinin yapılması da muhtemeldir. Günlerdir süregelen “İmralı’ya gidilsin mi, gidilmesin mi?” tartışmalarına bir nokta koyulmalıdır. Dürüst ve samimi ölçülerde Terörsüz Türkiye hedefinin hayat ve zemin bulması isteniyorsa, İmralı’ya gidilmesine ayak sürmenin hiçbir manası olmayacaktır.

Sürecin asıl muhataplarından birisiyle doğrudan temas kurulamayacaksa sonuç nasıl alınacaktır? İlerleme nasıl kaydedilecektir? Şayet Meclis’te kurulan komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse açık açık söylüyorum:

Alırım yanıma üç arkadaşımı; kendi imkânlarımızla İmralı’ya gitmekten, çekinmekten, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten imtina etmem."

"İMRALI'YA GİTMEME İZİN VERİYOR MUSUNUZ?

"Karanlıkta göz kırpmanın, “ipe un sermem” diye söylemeyeceğim ne varsa mertçe, özgüven içinde muhatabımın gözünün içine baka baka söylerim. PKK’dan bahsedilmesinin ithamında, bütün kanlı silahlarını ya teslim ya da yakılması mukadder bir akıbet olarak önümüzde durmaktadır.

Suriye’de SDG–YPG’nin merkezi hükümetle entegrasyon müzakereleri, alınan mesafeler, bazı provokasyonların varlığına rağmen diyalogların günbegün makul bir çizgide seyretmesi kayda değerdir. Suriye Cumhurbaşkanı’nın Amerika Birleşik Devletleri Başkanı ile gerçekleşen yapıcı ve olumlu görüşmesi, barışçıl arayışları kamçılamasının yanında 10 Mart mutabakatının uygulanması için net mekanizmalar üzerinde uzlaşılması memnuniyet vericidir.

Terörsüz Türkiye, terörsüz bölge hedeflerinin neresi kötüdür? Mâzisi 41 yılı bulan, esasen ideolojik feyzi bir buçuk asra yaklaşan ağır ve silahlı bir musibeti ülke gündeminden tamamıyla çekip çıkarmanın yanlış olan yeri nedir? İşkembeden sallayanlar, takılmış plak gibi aynı ezberleri seslendirip duranlar, terörün bitişi niye rahatsız etmektedir, biçim biçim deliğe çevirmektedir?

Ruhları vücutlarından başıboş gezen, sipariş ve tasarlanmış “milletsiz milliyetçiler”! Sorarım sizlere: Terörün sona ermesiyle vasat bulacak, şahlanmış Türkiye’ye tomurcuk tomurcuk açmış barış ve huzur neden uykularınızı bu kadar kaçırıyor?

Müzakere yokken, mütareke yokken, taviz yokken, teslimiyet yokken, gizli pazarlık yokken; hepsine birden “var” demek, sürekli çürük tahtaya çivi çakmaya kalkışmak, mânen, ahlaken ve vicdanen utanç duyulacak bir yüzsüzlük değil midir?

Huzurlarımızda terörsüz Türkiye hamlesine karşı atılan elim ve şeni iftiraları hem reddediyor hem de mefluş ve mühlis muhataplarına misliyle iade ediyorum. Terörsüz Türkiye’nin mahzun olduğunu ileri sürenlere, “Sizin alternatifiniz, sizin politik vizyonunuz, sizi çağ ve yüzyıl okuyacak birlik tasavvur ve teklifiniz nedir?” diye sormak en tabiî hakkımızdır.

Boşa sallayıp dolu tutmanın kurnazlığında olan marjinalleşmiş siyasilerle ilgimiz ve işimiz olmaz, olamaz, olmayacak.

Elleri öpülesi ecdadımız Oğuz Kağan’ın asırlar öncesinden söylediği şu sözü de hiç aklımızdan çıkarmıyoruz. Hiç kimsenin de çıkarmasını arzulamıyoruz: “Siz birbirinizden ayrılırsanız hepinizi ok gibi birer birer kırıp parçalarlar. Oysa birlik olursanız hiçbir güç sizi yıkamaz, kıramaz.” Birliğimizi koruyacağız. Dirliğimizi koruyacağız. Beraberliğimizi koruyacağız. Ant olsun, şart olsun; Türkiye’nin ve Türk milletinin âli ve asli çıkarlarından milim de olsa ödün vermeyeceğiz. Hep birlikte Türkiye olduğumuzu sonuna kadar haykıracağız.

Melez ve kopya edilmiş, açıkçası ana akım ve kaynaktan tamamıyla kopmuş sözde milliyetçi, sözde demokrat, sözde insansever, sözde aydınların hiçbir telkinine aldırmayacağız; kale almayacağız, ciddiye bile almayacağız. Doğru bildiğimiz istikamette, sağlam irademizle, aydınlık yarınların izinde kararlılıkla ilerleyeceğiz. Durmayacağız, sinmeyeceğiz. Mevzu vatan ve millet olduğu sürece gözümüzü daldan budaktan asla uzak tutmayacağız.

Şimdi; şu ülkemizin önemli fertleri olan milletvekili arkadaşlarıma, dava arkadaşlarıma, buraya şereflendiren dava insanlarımıza sesleniyorum: İmralı’ya gitmeme izin veriyor musunuz?"

patronlardunyasi.com