Dolar
41,943
-0,28%
Euro
48,7604
-0,19%
Sterlin
55,8772
-0,29%
Bitcoin
4.693.921
1,85%
BİST-100
10.941,79
3,14%
Gram Altın
5.547,153
-0,39%
Gümüş
48,59
-0,67%
Faiz
40,21
0,00%

Maç sahada oynanıyor, süper ligdeki dört büyüklerin esas rekabeti ise bilançolarında yaşanıyor

68 milyar TL borç, 180 milyon dolara düşen yayın geliri, 350 milyon avroluk transfer… Artık futbolun şampiyonu değil, bilançosu güçlü olanı kazanıyor. Spor Hukukçusu Halil Kasapoğlu, futbolun baş döndüren ekonomisini Patronlar Dünyası için kaleme aldı.

26.10.2025 05:45Güncelleme: 26.10.2025 07:08
Maç sahada oynanıyor, süper ligdeki dört büyüklerin esas rekabeti ise bilançolarında yaşanıyor
16px
32px

Halil KASAPOĞLU

Türkiye’de futbol artık sadece bir oyun değil; bir ekonomi laboratuvarı. Tribünlerde duygular, masalarda finans tabloları konuşuluyor. Skor tabelası kadar bilanço tabloları da maçın kaderini belirliyor.

31 Ağustos 2025 itibarıyla, dört büyük kulübün toplam net borcu 68,1 milyar TL’ye ulaştı.

Galatasaray 23,9 milyar, Beşiktaş 17,6 milyar, Fenerbahçe 16,6 milyar, Trabzonspor ise 10 milyar TL borçla sahada.

Bu tablo, Türk futbolunun artık sadece sportif değil, finansal bir deplasmanda olduğunu da gösteriyor. 

GELİRLER DÜŞÜYOR GİDERLER KOŞUYOR 

Bir zamanlar Süper Lig’in yıllık yayın geliri 500 milyon dolar civarındaydı. 

Bugün?

Yalnızca 180 milyon dolar.

Aradaki fark, bir takımın değil, tüm ligin oyundan düşmesi anlamına geliyor.

Dört büyükler bu kaybı sponsorluk ve maç günü gelirleriyle telafi etmeye çalışıyor.

Anadolu kulüpleri için ise tablo çok daha karanlık. Doluluk oranı düşük, gelir kanalları sınırlı. Kimi kulüpler sezonu tamamlayabilmek için borçla nefes alıyor.

Gelir azalırken, giderler özellikle transfer bütçesi hayli artıyor.

Yalnızca 2025 yaz transfer döneminde Süper Lig kulüpleri yaklaşık 350 milyon avro harcadı.

Kısacası, her sezon “şampiyonluk yarışı” değil, mali risk yarışı yaşanıyor.

Bu kadar borca rağmen bu kadar transfer nasıl yapılıyor ? sorusu ise dillerden dilllere dolaşıyor. 

BANKALAR BİRLİĞİ ANLAŞMASI KURTULUŞ MU? 

2021’de dört büyük kulüp Bankalar Birliği ile “Finansal Yeniden Yapılandırma” anlaşması imzaladı.

Borçlar 9 yıla yayıldı, ilk 2 yıl ana para ödemesizdi.

Başlangıçta “kurtuluş” gibi görünen bu sistem kısa sürede yorgun düştü.

Bugün tabloda, 

Galatasaray ve Trabzonspor borçlarını kapatıp anlaşmadan çıktı.

Fenerbahçe ve Beşiktaş da aynı yolu izlemeye hazırlanıyor. Ancak borç bitmedi, sadece alacaklı değişti.

BORSA ÇARE DEĞİL 

Dört büyük kulübün tamamı Borsa İstanbul’da işlem görüyor.

Ancak burada yapılan halka arzlar, dernekleri değil futbol operasyonlarını yürüten bağlı şirketleri kapsıyor.

Yani borsa, kulüplerin nakit ihtiyacını doğrudan karşılamıyor.

Yine de son iki yılda sermaye artırımı ve iştirak halka arzları yeniden hız kazandı.

Bu gelirler genellikle transfer bütçesine gitmiyor,

ama bilançolardaki açığı kapatıyor, kısa vadeli likidite sağlıyor.

Sorun şu: bu gelirler tek seferlik. Yani kalıcı değil; sadece kısa bir “nefes molası.”

GAYRİMENKUL YENİ KAZANÇ KAPISI 

Azalan döviz gelirleri kulüpleri yeni kazanç yolları aramaya itti.

Artık “gelir kapısı” sadece saha değil, arsa.

Galatasaray Florya arazisini geliştiriyor, Fenerbahçe stadyum çevresine ticari alan planlıyor,

Beşiktaş Akatlar’da yeni bir proje peşinde. Taşınmazlar, Türk futbolunun en stratejik yatırımı haline geldi.

ESAS REKABET BİLANÇODA 

Bugün kulüplerin en büyük rakibi birbirleri değil, bilanço açıkları. Gelir-gider dengesi kurulmadıkça başarı da borç gibi “ödünç” kalıyor.

Artık her transferin ardında bir faiz yükü, her galibiyetin arkasında bir borç takvimi var.

Yarınki şampiyonluklar, belki de kupalarla değil bilançolarla ölçülecek.

patronlardunyasi.com