Dolar
38,8286
-0,12%
Euro
44,1902
0,05%
Sterlin
52,4013
0,31%
Bitcoin
4.314.508
0,00%
BİST-100
9.398,93
-1,21%
Gram Altın
4.164,469
0,52%
Gümüş
33,69
0,86%
Faiz
47,69
0,00%

Koç Grubu neden yapmıyor?

Doğan'ın vergi kaçırarak POAŞ'a verdiği parayı çıkardığını ramaklarla ortaya koyan Ergun Babahan, şirketi savunan bazı meslektaşlarına ve KOÇ Grubu'na da birer soru sordu.

08.01.2007 14:39
Haberi paylaşın
Koç Grubu neden yapmıyor?
16px
32px

Ergun Babahan'ın yazısı

POAŞ'lama

Bir toplumda kamunun eğitim, sağlık, yol, su, elektrik gibi herkese gerekli hizmetleri vermesi için geliri olması gerekir.
Kamunun en önemli gelir kaynağı vergidir.
Verginin bir de toplumda gelir dağılımı adaletini sağlama gibi bir işlevi vardır. Çok kazanandan çok vergi alınarak servetin az sayıdaki insanın elinde aşırı birikiminin önüne geçilir.

Özetle vergi, toplumların varlığını sağlıklı ve adaletli biçimde sürdürebilmesinin en önemli enstrümanlarından biridir.
Kazancının vergisini ödemeyen kişi veya kurumlar, kamunun hizmet kabiliyetini kısıtlar, gelir dağılımının alt ve orta basamağında yer alanların gelişme ümitlerini azaltır.

Bu girişi POAŞ'a ilişkin vergi kaybı iddialarıyla ilgili yaptım.
Önce POAŞ olayını bir hatırlayalım.
Petrol Ofisi'ni İş BankasıDoğan Holding ortaklığı Temmuz 2000'de Özelleştirme İdaresi'nden satın aldı. Rekabet Kurulu bu satışı Mart 2001'de onayladı.

Ardından altın hisse devri, İş-Doğan'ın POAŞ'la birleştirilmesi gibi olaylar yaşandı.

Doğan medyası dışındaki kimi gruplar, özellikle de Sabah bu olayları zamanında ayrıntılarıyla yazdı.

Ardından Doğan Holding, İş Bankası hisselerini satın alarak kurumun tek başına sahibi oldu. Bu devirden kısa süre sonra, Doğan Grubu hisselerin yarısını Avusturyalı OMV'ye sattı.
Şimdi, POAŞ diye bildiğimiz şirketin 2001'deki birleşmenin ardından kurdaki artışı gerekçe göstererek Kurumlar Vergisi ödemediği ortaya çıktı.

Önce şirketin 1999'dan bu yana gerçekleşen esas faaliyet kârına bakalım:
1999'da 93 trilyon
2000'de 85 trilyon
2001'de 199 trilyon
2002'de 182 trilyon
2003'de 181 trilyon
2004'te 388 trilyon
2005'te 306 trilyon

Şimdi de bu gelir esas alınarak tahakkuk eden Kurumlar Vergisi'ne bakalım:

1999'da 39 trilyon
2000'de 23 trilyon
2001'de 62 trilyon
2002'de 00 lira
2003'de 00 lira
2004'te 00 lira
2005'te 00 lira

Yani Doğan Holding, yıllar içinde kazancını yüzde 100 artırırken, vergisini sıfırlamış. Tesadüf eseri, Doğan'ın ödemesi gerektiği halde ödemediği vergi de Özelleştirme İdaresi'ne ödediği meblağa yakın çıkmış.
Özetle, Doğan Holding, Özelleştirme'ye ödemelerini kamu parasıyla finanse etmiş.

2006'da da vergi yükümlülüğünden kurtulduğunu düşünürsek, derenin taşıyla derenin kuşunu vurmuş.
Bunu o ihaleye katılan hiçbir firma düşünmediği, daha doğrusu arkalarında böyle bir medya gücü olmadığı için cesaret edemediğinden Doğan en yüksek fiyatı verip şirketi satın almış.

Bu medya gücünün kamu otoritesine karşı pervasızca kullanılmasının zirvesidir.
Bu medya gücüyle kamu kaynaklarına el koyma olayıdır.
Türkiye'nin bu olayı çıkaran Gelirler Kontrolörleri'ne teşekkür borcu vardır.

Şimdi görev kamu yönetiminindir. POAŞ'ın borçlarını kamuya mı ödetecekler, yoksa satın alanlara mı, göreceğiz.

İrtica karşıtı benzin

Sabah'ın POAŞ'taki 1.2 milyar YTL'lik vergi kaybı iddiasını ortaya çıkarması Doğan Grubu'nda ciddi bir rahatsızlık yarattı.
POAŞ yönetimi Doğan Grubu yönetici ve yazarlarını toplayıp kendi görüş açısını anlattı ve şirketi koruma talimatı verdi.
Bunun sonucunda da Hürriyet ve Milliyet'te art arda POAŞ'ı savunan makaleler çıktı.
Gelirler Kontrolörleri'nin raporu ortaya çıkınca şimdi POAŞ'ı savunmak zorunda kalan arkadaşların çok mahcup olacağını göreceğiz.
Doğan Grubu'nun dikkat çeken iki savunması var.

Biri olayın, hükümete muhalefetten kaynaklandığını ileri sürmeleri. Özellikle de laiklik tezini öne sürmeleri. Sıkılmasalar, "Bizim benzin ve benzinciler laik, onun için üzerimize geliyorlar" diyecekler.

İkincisi de "Bir Gelirler Kontrolörü'nün raporu" eleştirisi. Zamanında bir banka denetçisinin, bir müfettişin raporunu günlerce manşet yaptıklarını unutmuş görünüyorlar.

Ayrıca burada cevap vermeleri gereken soru şudur: Bu denetçilerin bu raporu yazıp usulsüzlüğü belirleme yetkisi var mıdır, yok mudur? Unutmasınlar, her şey bir kişiyle başlar. Bir banka denetçisi, bir müfettiş, bir savcı.

Yoksa yolsuzluk ve usulsüzlükler nasıl ortaya çıkar?

Koç niye yapmıyor?

Kurdaki artış, kamuya ödenecek borçtan kurtulma bahanesi olacaksa, "POAŞ'tan daha büyük olan Tüpraş'ı satın alan Koç Grubu yöneticileri niye böyle bir birleşme operasyonu yapmıyor" diye sormak gerekir.
Eğer bu yasal ve adil bir yolsa, halka açık ve küçük yatırımcıya karşı sorumluluğu olan Koç'un da benzer bir yönteme başvurması en mantıklı yol değil midir? Doğan ve yöneticileri çok zeki olduğu için değil elbet. Dediğim gibi, medya gücüyle her şeyi halledeceklerini sandıkları için.

Sabah