Dolar
39,8795
0,13%
Euro
46,9605
0,28%
Sterlin
54,5498
0,21%
Bitcoin
4.304.563
-1,38%
BİST-100
10.275,75
0,46%
Gram Altın
4.278,8
0,47%
Gümüş
36,93
0,24%
Faiz
44,68
0,00%

Karavancılara daral geldi: Çözüm istiyorlar

Pandemi ve 6 Şubat depreminin ardından yaşanan karavan çılgınlığı, doğa tutkunlarının hayalini çileye dönüştürdü. Karavan kültürü ve kamp hayatı ile ilgisi olmayan bazı insanların oluşturduğu çirkin görüntü, belediyelerin ve jandarmanın sert önlemler almasına neden oldu. Gittikleri her şehirden kovulan ve kamp yeri bulamamanın sıkıntısını yaşayan gerçek karavancılar ise şimdi bir çıkış yolu arıyor.

06.07.2025 07:24Güncelleme: 06.07.2025 07:31
Karavancılara daral geldi: Çözüm istiyorlar
16px
32px

Sabah'tan İsa Tatlıcan'ın bugünkü köşe yazısına göre, karavanda seyahat etmek modern bir buluş gibi görünse de kökeni göçebe toplumlara kadar uzanır. Orta Asya Türkleri, çadırlarını yani evlerini atlı arabalarla taşıyarak mevsimsel göçler yaparlardı. Ortaçağ boyunca Asya'dan Avrupa'ya giden kervanlar, yük arabalarıyla ticaret yaparken aynı zamanda yaşam alanlarını da yanlarında taşıyordu. Bu yolculuklar, bir nevi ilkel karavan sistemiydi.

İşte İsa Tatlıcan'ın bugünkü köşe yazısı:

Modern karavanlar ise 19. yüzyılın sonlarında İngiltere'de ortaya çıktı. Zengin insanlar atlı karavanlarla tatillere çıkmaya başladı. 1910'da ABD'de ilk motorkaravan üretilmesi adeta kamp tutkunları için bir devrim niteliğindeydi. 1950'lerden sonra ABD ve Avrupa'da karavan tatili, bir orta sınıf kültürü haline geldi.

KARAVAN KÜLTÜRÜ İLE GEÇ TANIŞTIK

İlk çekme karavanlar 1980'li yıllarda Türkiye yollarında görülmeye başlandı. Peki biz neden karavan kültürü ile bu kadar geç tanıştık? Bunun birkaç sebebi olabilir.
Bunun birinci sebebi yüksek maliyetler. 1980'li ve 90'lı yıllarda orta sınıfının tatil kültürü pansiyonlar ve yazlıklarla sınırlıydı. Özellikle motorkaravanlar ekonomik açıdan alternatif bir yaşam biçimi olarak erişilebilir değildi.

1950'li yıllarda hızlanan köyden kente göç, insanların doğa ile bağını kopardı. Kamp yapmak "bohem" bir davranış olarak algılandı. Ayrıca toplum da karavan kültürüne hazır değildi. Karavan ile yolculuk edenlere ahlaki açıdan şüpheyle bakılırdı. Güvenlik de çok ciddi bir sorundu. Altyapılar yetersizdi. Karavan kampları ise yok denecek kadar azdı.

İnternet icat edilmemiş, sosyal medya keşfedilmemiş, youtuberlar henüz ortaya çıkmamıştı. Karavancılığın cazibesini anlatacak bir mecra henüz yoktu.

TÜRKİYE'DE KARAVANCILIK PANDEMİ İLE DOĞMADI

1990'lı yıllardan itibaren Türkiye'de karavancılık sessiz ve derinden ilerledi. Yazın Almanya'dan gelen gurbetçiler gösterişli karavanlarıyla trafikte boy göstermeye başladı. Basit bir çekme karavana bile ulaşamayan doğa tutkunları, bu araçları hayranlıkla izliyordu. Karavan üretimi ise yok denecek kadar azdı. Yurtdışında getirilen karavanlar ise bütçeleri zorluyordu.

Sosyal medyanın ortaya çıkışıyla sadece Türkiye'de değil dünyada bu işin nasıl yapıldığını öğrenmeye başladık. Yeni imalatçılar oluştu. Sadece çekme karavan değil motorkaravan yapan Avrupa düzeyinde bir imalat sektörü ortaya çıktı. İnsanlar sosyal medyada gruplar oluşturdu ve doğa ile iç içe bir yaşamın tadını çıkarmaya başladı.

PANDEMİDEN SONRA KARAVAN ÇILGINLIĞI YAŞANDI

2020'de patlayan pandemi ve 6 Şubat depremi ülkemiz için iki büyük toplumsal kırılma oldu. Hem tatil alışkanlığımız hem de barınma algımız değişti. İnsanlarda "bir gün ben de evsiz kalabilirim" korkusu başladı. Oteller ve kalabalık alanlar artık riskli hale geldi. İnsanlar izole bir tatil arayışı içerisine girdi. Karavanlar da bireysel izolasyonun çözümü oldu. Karavan kültürü artık bir hobi olmaktan çıkmış, kitlesel bir eğilime dönüşmüştü.

Sokaklar, sahiller, ormanlar, kamp alanları hızla karavanların işgaline uğradı. Karavan kültürünün ruhunda olan sessizlik, mahremiyet ve sade yaşam artık ortadan kaybolmuştu. Yüksek sesle müzik dinleyen, çevresini kirleten, sahillerde çirkin görüntüler oluşturan, aylarca bulunduğu yeri işgal eden bazı insanlar, hem yerel halkı hem de gerçek karavancıları rahatsız etti. Rahatsız olanlar arasında elbette potansiyel müşterilerini kaybeden otelciler de vardı.

Sonuç olarak herkesin ortak bir görüşü vardı: Karavan kültürü artık yozlaşmaya başlamıştı. Şikayetler artınca belediye zabıtası ve jandarma devreye girdi. Sonuç olarak, karavancılar için tatil keyfinin yerini bir kovalamaca almıştı.

KARAVANCILAR NEDEN KOVULUYOR?

Korkulan oldu ve pandemiden sonra başlayan önlemler 2024 yılında zirveye ulaştı. Karavancılar gittikleri her yerden jandarma ve belediye görevlileri tarafından kovuldu. Gitmemekte ısrar edenlere ağır ceza kesildi.

Aslında yasal bir düzenleme de yoktu. Tüm araçların rahatlıkla parkettiği yerlere karavanların 1 saat bile park etmesine izin verilmedi. Gerekçe soranlara "belediyelerin meclis kararları" gösterildi. Yargıya başvuruldu ancak bir sonuç alınamadı.

Oysa Türkiye'de, karavanla konaklama konusunda net ve güncel bir mevzuat yok. Karavanların nerede ve ne kadar durabileceği açık olarak tanımlanmadığı için zabıta ve jandarma bu konudaki yasal boşluğu kendi yaptırımlarıyla doldurabiliyor. Özellikle sahil şeridi, ormanlar, mesire alanları, milli parklar ve imar dışı tarım arazilerinde. Karavanlar özellikle uzun süre sabit kaldığında kamu otoriteleri bunu işgal suçu olarak değerlendiriyor.

PEKİ ÇÖZÜM NEDİR?

Bu sorunun tek bir cevabı yok. Ben sordum soruşturdum 6 maddede özetledim.

1-Öncelikle ulusal düzeyde Türkiye'de karavancılığı düzenleyen, belediyeler ve kolluk kuvvetleri açısından bağlayıcı olan, çok açık bir mevzuat hazırlanmalı.
2-Belediyeler, karavan turizmini bir tehdit değil fırsat olarak görmeli. Yerel halkı rahatsız etmeyecek şekilde karavan kampları oluşturulmalı.
3-Karavan kamplarına, Avrupa'daki benzerleri ile yarışacak, hem yerli hemde yabancı turiste hitap edebilecek düzeyde bir standart getirilmeli.
4-Karavan kamp alanı kurmak isteyen özel sektör, ekonomik teşviklerle desteklenmeli. Özel sektörün otellerle yarışan fahiş fiyat politikasına mutlaka denetim getirilmeli.
5-Karavan kültürü ile uzaktan yakından ilgisi olmayan insanlar, kamp ve çevre etiği konusunda bilgilendirilmeli.
6-Karavancılar temsil sorununa bir çözüm bulmalı. Karavan kullanıcılarının hakları dernek ve federasyon gibi STK'larla desteklenmeli

KARAVAN İMALATÇILARI VE TEDARİKÇİLERİ DERNEĞİ BAŞKANI AHMET FAZLIOĞLU: ALMANYA'DA 6700 KARAVAN KAMP VAR

Türkiye'de karavan kültürünün 45 yıllık bir geçmişi var. Pandemiden sonra karavan yaşamında bir patlama oldu. Bu durum merdiven altı üretim tesislerini de patlattı. Karavan sayısının artması da bazı rahatsızlıklara neden oldu. Gelişigüzel olarak aylarca sokaklara, sahillere, yollara parkedilen karavanlar toplumda rahatsızlık oluşturdu. Belediyeler de bu duruma bir önlem almak zorunda kaldı.

Almanya'da 6700 karavan kampı bulunuyor. Türkiye'de bu sayı sadece 300. Almanya, karavan turizminden yılda 28 milyar Euro gelir elde ediyor. Türkiye, iyi bir altyapı ve tanıtımla dünyadaki karavan turizminin merkezi olabilir. Turizm bakanımızla bu konuyu konuştuk. Kendisi çok ilgilendi. Bu konuda Bakanlık bünyesinde önemli hazırlıklar var. Yerel yönetimler de elini taşın altına koyarsa Türkiye'de karavan turizminde büyük gelirler elde etmemesi için hiçbir neden yok.

CANER SEVİNÇLİ/KARAVANCI: GECEKONDU GİBİ ÇÖKEN KARAVANLAR TÜREDİ

Ben mühendisim ve yıllardır Türkiye'de ve yurtdışında karavanla seyahat ediyorum. Karavan sahibi olan herkes ne yazık ki bu kültürü taşıyamıyor. Karavancı çevresine saygı duyan insandır. Ayrıldığı yerde ayak izi bile bırakmaz. Son dönemde gecekondu gibi bulunduğu yere çöken karavanlar çoğaldı. Yılda bir ay ucuza tatil yapmak için karavan kullanılıyor. 11 ay ise görüntü kirliliği oluşuyor. Karavanının önüne parke taşı döşeyen, domates, biber yetiştiren emekli karavancılar var. Bir tatil sitesinin önüne çekiyorlar ve aylarca hiç hareket etmiyorlar. Elbette orada yaşayan emlak sahipleri belediyelere şikayet ediyor.

Bu konuda belediyelere büyük görev düşüyor. Avrupa'daki gibi kamp alanları açılmalı. Özel işletmeler son yıllarda bu konuya el attı ama fiyatlar çok pahalı. Çoluk çocuk bir karavan kampına gittiğinizde günlük 10 bin TL'ye kadar çıkabiliyor. Ben bu yüzden genellikle yurtdışını tercih ediyorum. Avrupa'da karavan kültürü çok gelişmiş. İnsanlar da bu bilinçte. Umarım Türkiye bu konuda hızlı bir şekilde mesafe alır.

patronlardunyasi.com

editörün seçtikleri
Rekabet Kurulu, dijital müzik platformu Spotify hakkında inceleme başlattı
Rekabet Kurulu, dijital müzik platformu Spotify hakkında inceleme başlattı#Spotify
benzer haberler
Ölümü ile Türkiye'yi yasa boğan edebiyatçı, yazar, gazeteci Nihat Genç'i tanır mısınız?
Ölümü ile Türkiye'yi yasa boğan edebiyatçı, yazar, gazeteci Nihat Genç'i tanır mısınız?