Dolar
39,2248
-0,15%
Euro
44,688
-0,59%
Sterlin
53,1077
-0,46%
Bitcoin
4.163.128
4,60%
BİST-100
9.486,56
0,12%
Gram Altın
4.174,231
-1,42%
Gümüş
36,04
1,01%
Faiz
47,9
0,00%

Kan donduran ifade: Fatma ablayı katlayıp bavula koydum

İstanbul ve Ankara'daki 3 cinayetin zanlısı olarak aranırken İzmir'de yakalanan Atalay Filiz, Emniyet Müdürlüğündeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.

13.06.2016 13:57
Kan donduran ifade: Fatma ablayı katlayıp bavula koydum
16px
32px
Tuzla Yalıboyu Caddesi Postane Mahallesinde oturan tarih öğretmeni 2 çocuk annesi Fatma Kayıkçı'yı ve Ankara'da 16 Eylül 2013'te o dönem tümgeneral olan Hasan Hüseyin Demirarslan'ın TÜBİTAK'ta çalışan oğlu Göktuğ Demirarslan ve onu ziyarete gelen kız arkadaşı Elena Radchikova'yı öldürdüğü iddia edilen Filiz'in Asayiş Şube Müdürlüğündeki işlemleri tamamlandı.

Emniyetten zırhlı araçla çıkarılan Filiz, Kartal'daki Anadolu Adliyesine götürüldü.

Fransa'daki okuduğu üniversiteyi bitirememiş

Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerince  sorgulanan Atalay Filiz'in Fransa'daki okuduğu üniversiteyi bitiremediği, bu nedenle 2011 yılında İstanbul'a geldiği öğrenildi.

Ailesine okulu bitirdiğini söyleyen Filiz'in, doktora bahanesiyle Ankara'ya yerleştiği ve 2013 yılında Demirarslan ve Radchikova'yı öldürdüğü belirtildi. İfadesinde, Göktuğ Demirarslan ve kız arkadaşı Radchikova'yı öldürdüğünü kabul ettiği iddia edilen Filiz'in, " Göktuğ ve Elena, Olga'nın kaybolmasından sürekli beni sorumlu tuttular. 'Kızı öldürdün mü yoksa' diyerek üstüme çok yüklendiler. Ben de daha fazla dayanamayarak bu cinayetleri işledim." dediği kaydedildi.

İŞTE KAN DONDURAN İFADESİ

Filiz ifadesinde şunları anlattı: "Türkiye'de liseyi bitirdikten sonra eğitimin için Fransa'ya gittim. Biyoloji dalında okudum fakat üniversiteyi bitiremedim. Lise mezunuyum. Ailemden durumu sakladım ve onlara "Okulumu bitirdim" dedim. İs bulamadim. Babam 'Sana iş bulalım' dedi. Fakat üniversiteyi bitirmedigim icin 'Yok baba' deyip Ankara'ya gittim

Fransa'daki son senemde aynı evi paylaştığım kız arkadaşım Olga Seregina'nın yakın arkadaşı Elena'yı çocukluk arkadaşım olan ve eğitimi için Fransa'ya gelen Göktuğ Demirarslan ile ben tanıştırdım. Bir süre sonra onların araları bozuldu. Bizi sorumlu tuttular. Biraz aramız açıldı. Fakat görüşmeye devam ettik. Sonra İstanbul'a eve döndüm. Bir süre kaldıktan sonra İstanbul'dan ayrıldım ve Ankara Eryaman'da ev tuttum. 43 plakası olan tüplü bir araba satın aldım. O dönem Göktuğ ile kız arkadaşı da Ankara'daydı. Arada buluşuyorduk. Olga ise Fransa'da kaybolmuştu. Sürekli olarak "Olga'ya ne yaptın? Öldürün mü bu kızı?" gibi sorularla beni daralttılar. Çok sıkıştırdılar. Üzerime çok geldiler. Bunlara karşı bir şey yapmam gerektiğini düşündüm. İki adet akıllı cep telefonu aldım. Birini takip etmek için Göktuğ'un arabasına mıknatısla tutturdum. Amacım onlara karşı kullanmak için bir açıklarını yakalamaktı. Hatta Antalya'ya tatile bir otele gideceklerdi. Otelde onları görüntülemek istedim. "Otel odalarının yan odasını tutarım. Görevliye biraz para vererek odaya girer ve gizli kamera yerleştiririm" diye düşündüm. Meğer aracı park ederek otele minibüs ile gitmişler. Planım tutumadı.

Sonra av tezkeresi ve tüfek satın aldım. Bir gün yine buluştuk. Yine çok fazla üzerime geldiler. Sürekli olarak beni sıkıştırdılar. Bagajdan silahı aldım ve ateş ettim. Aracıma bindim. "Belli olmam ve fark edilmem" diye düşünerek 43 plaka aracımda Kütahya'ya gittim. İki gün ormanlık alanlarda arabamın içerisinde kaldım. Otobüsle İstanbul'a döndüm ve günü birlik bir evde kaldım. Sonra tekrar aracımı bıraktığım Kütahya'ya gittim. Arabam bıraktığım yerde yoktu. Çalındığını düşündüm. İstanbul'a geri döndüm. İş ilanlarına bakarken Tuzla'daki çay bahçesini gördüm. Oraya gittim. Fatma Kayıkçı'nın kardeşi Bekir Kayıkçı ve Fatma Kayıkçı'nın eşi Gani ağabey (Kayıkçı) ile görüştüm.

Çay bahçelerinde işe başladım. Orada kendimi sevdirdim. Ev arkadaşım ile iki seneye yakın oaraya gittik geldik. Çay bahçesi kapanınca boşta kaldık. Bana sürekli "Ailen ile neden görüşmüyorsun?" gibi sorular soruyorlardı. Rahatsız olmaya başlamıştım. Sonra Kayıkçı çiftinin oturduğu apartmanın girişindeki eve yerleştim. Ev dört odaydı ve bir odasını apartman sakinleri ardiye olarak kullanıyordu. Mülk sahibi oldukları için Fatma Kayıkçı'da da evin yedek anahtarı vardı. Zaman zaman eve girer ve bazı eşyalarını alırdı. Son zamanlarda sık sık ve sürekli eve girip çıkmasından huylandım. Evde bazı tuzaklamalar yaptım. Masaya dosyalar, kağıtlar ve bazı özel eşyalarımı koyuyordum.



Santimetre ile eşyaları koyduğum yerleri ölçüyordum. Eve geldiğimde yerleştirdiğim eşyaların yerleri değişiyordu. Kurcaladığını fark ettim. Olay günü de apartman girişindeki dairemden çıkıyordum. Ayakkabılarımı bağlarken Fatma Kayıkçı merdivenlerden iniyordu. Bana "Günaydın naber Atalay? Nasılsın?" dedi. Saldırdım ve darp ettim. Hemen daireme soktum. Bıçakladım. Yere yığıldı. Cesedini içeriye koydum. Evi ve kan lekelerini sildim. Sonra katlayıp bavula koydum Fatma ablayı. Bir süre bekledim ve evin arka kapısından çıktım. Ormanlık alana doğru giderken alkol alan kişiler vardı. Yanlarından geçtim ve cesedi bulunduğu yere attım."

Kredi kartlarını çalmış

Sahte kimlikleri ve kredi kartlarını kafeye gelen müşterilerden aldı iddiası
Filiz'in yakalandığı sırada üzerinden çıkan sahte kimlikleri ve kredi kartlarını çalıştığı kafeye gelen müşterilerin dalgınlığından yararlanarak aldığı öne sürüldü. Polis ekipleri yaptığı incelemede kimliklerin ve kredi kartlarının 5 farklı kişiye ait olduğunu tespit etti.

Asayiş Şube Müdürlüğü'nde ifadeye çağrılan 5 kişinin kimlikler ve kredi kartlarıyla ilgili kayıp başvurusu yaptığı öğrenildi.

Cinayetten sonraki kaçış rotası belli oldu

Filiz'in cinayetten sonra Kaynarca'ya, daha sonra Gebze otogardan Adapazarı'na gittiği burada bir gün sahte kimlikle otelde kaldığı, ertesi gün otobüsle Buca'ya geçtiği belirtildi.

Filiz'in emniyetteki ifadesinde, "Buca'daki internet kafeden ev araştırıp 50 liraya öğrenci evi buldum. Salı günü öğrenciler diğer odadayken, tüm televizyonlarda kendimi gördüm. Bunun üzerine oradan çıkıp Gümüldere'ye geçtim. Oradaki göletin orada yaklaşık 1 hafta kaldım, böceklerin ısırmasından sonra rahatsız oldum ve Menderes'e gitmeye karar verdim. Bindiğim minibüste bir kişi bana bakarak telefonla konuşunca başka bir minibüse bindim ve polisler beni yakaladı." dediği belirtildi. 

Şüphelinin üzerinden çıkan paraları çalışarak kazandığını söylediği, Kayıkçı'yı öldürdüğü bıçağın kendisinde olmadığını sadece kılıfının kendisinde kaldığını belirttiği öğrenildi.

Ayrıca şüphelinin televizyonlarda kendisini 3 valizle gördüğü için, valiz sayısını bire indirdiği, diğer valizleri ve kullanmadığı eşyaları Buca'da attığı belirtildi.

Filiz'in emniyetteki sorgusunun ardından ailesiyle görüşmek istemediğini söylediği bildirildi.