IBM'i yeniden ayağa kaldırmasıyla tanınan Louis Gerstner, 83 yaşında hayatını kaybetti

Gerstner, IBM’in Microsoft ve Sun Microsystems gibi güçlü rakipler karşısında pazar payı kaybettiği ve geleceğinin ciddi biçimde sorgulandığı bir dönemde, 1993–2002 yılları arasında başkan ve CEO olarak görev yaptı. IBM’i yöneten ilk dışarıdan CEO olan Gerstner, şirketin dağılmasını öngören ve IBM’i bir dizi özerk “Baby Blue” şirkete bölmeyi hedefleyen planları rafa kaldırdı.

IBM’in mevcut başkanı ve CEO’su Arvind Krishna, çalışanlara gönderdiği e-postada bu kararın şirketin hayatta kalması açısından kritik olduğunu belirterek, “Lou, müşterilerin parçalı teknolojiler değil, entegre çözümler istediğini anlamıştı” ifadelerini kullandı.

Krishna mesajında, “Lou, IBM’e şirketin geleceğinin gerçekten belirsiz olduğu bir dönemde geldi. Sektör hızla değişiyor, işimiz baskı altındaydı ve IBM’in varlığını sürdürüp sürdüremeyeceği ciddi biçimde tartışılıyordu. O dönemdeki liderliği şirketi yeniden şekillendirdi” dedi.

IBM, 1960’lar ve 1970’lerde ana bilgisayarlarıyla teknoloji sektörüne damga vurmuştu. Ancak 1980’li yıllarda, Intel işlemcileri ve Microsoft’un MS-DOS ile Windows işletim sistemlerini kullanan “IBM uyumlu” bilgisayarların çoğalmasıyla hızla büyüyen PC pazarında avantajını kaybetti.

Gerstner, zarar eden IBM’in başına geçtiğinde, “IBM’in şu anda en son ihtiyacı olan şey bir vizyondur” sözleriyle dikkat çekmiş, önceliğinin şirketi yeniden kârlı hale getirmek ve müşterilere daha iyi hizmet sunmak olduğunu vurgulamıştı. Bu kapsamda, Microsoft’un PC işletim sistemlerindeki hâkimiyetine rakip olma hedefiyle geliştirilen OS/2 işletim sistemini sonlandırma kararı da dahil olmak üzere bir dizi radikal adım attı.

IBM’e katılmadan önce American Express’in başkanlığını ve RJR Nabisco’nun CEO’luğunu yapan Gerstner, şirketten ayrıldıktan sonra ise Carlyle Group’un başkanlığını üstlendi. Krishna, Gerstner’ı “hazırlıksız yakalanmayan, varsayımlara meydan okuyan ve son derece doğrudan” bir lider olarak tanımladı.

Krishna, çalışanlara gönderdiği mesajda, “Lou’yu 1990’ların ortalarında, birkaç yüz kişinin katıldığı küçük bir toplantıda hatırlıyorum. En dikkat çekici yönü yoğunluğu ve odağıydı. Kısa ve uzun vadeli hedefleri aynı anda zihninde tutabilme yeteneğine sahipti. Teslimat konusunda son derece titizdi, ancak aynı zamanda yeniliğe de büyük önem veriyordu” ifadelerini kullandı.

patronlardunyasi.com