"Gerçek katili Celalettin Cerrah biliyor"
Hrant Dink'in Şişli'de öldürülmesine ilişkin 5'i tutuklu 20 sanık hakkında açılan davanın 9. duruşmasında ilginç iddia..

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklardan Ogün Samast, Ahmet İskender ve Ersin Yolcu ile tutuksuz sanık Mustafa Öztürk katıldı. Diğer tutuklu sanıklar Erhan Tuncel ve Yasin Hayal, önceki duruşmada kavga ettikleri için haklarında verilen ''duruşmaya katılmama'' kararı gereği, duruşmaya getirilmedi.
Duruşmayı izlemek üzere Hrant Dink'in eşi Rakel Dink ve ailesinin yanı sıra ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Paris Barosu'ndan Fransız Avukatlar Birliği (AFAJA) üyesi 5 avukat da Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne geldi.
Duruşma nedeniyle Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi ve çevresinde çevik kuvvet ekipleri ile diğer polis birimlerinin yoğun güvenlik önlemleri aldığı görüldü.
DİNK'İ SAMAST ÖLDÜRMEDİ İDDİASI
Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin görülen davada, başka suçlardan Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde tutuklu 5 kişi ''tanık'' sıfatıyla ifade verdi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tanıklık yapan Volkan Eryol, ''cezaevinde aynı koğuşta kaldıkları Ertuğrul Balcı'dan Ogün Samast'ın aslında Hrant Dink'i öldüren kişi olmadığını, cinayeti başka birinin işlediğini bildiğini anlattığını'' öne sürdü.
Tanık Şinasi Şentürk de ''Ertuğrul Balcı''dan cinayeti Ogün Samast'ın işlemediğini duyunca tanıklık yapmak üzere dilekçe verdiklerini bildirdi.
Şentürk, ''Balcı, Dink olayında ismi geçen şahısların cinayetle ilgisi olmadığını, aslında tetikçinin başka bir insan olduğunu söyledi. Aslında bu sözlere itibar edilmez ama üst düzey insanlarla da mektuplaşmaları vardı. Kendisi cinayeti asıl işleyeni bildiğini söyledi'' diye konuştu.
Tanık Veli Halis Çelik de tanık olarak daha önce dinlenen arkadaşlarının ifadelerinin tümüne katıldığını söyledi.
TANIKLARA NEREDEN BİLİYORSUN FIRÇASI
Mahkeme Heyeti Başkanı Erhan Canak, tanıkların salona tek tek alınarak dinlenmeleri nedeniyle Çelik'e, ''Ya sen nereden biliyorsun ne ifade verdiklerini?'' diye tepki gösterdi.
DEDİKODUNUN KAYNAĞI ŞÜKRÜ BALCI'NIN OĞLU ÇIKTI
Çelik de diğer tanıklarla birlikte dilekçe verdiklerini ifade ederek, ''kendilerine cinayete ilişkin bilgi veren koğuş arkadaşlarının eski İstanbul Emniyet Müdürlerinden Şükrü Balcı'nın oğlu olduğunu belirttiğini ve cinayeti asıl işleyenin Samast olmadığını anlattığını'' ifade etti.
Tanıkların tümünün, söz konusu dilekçeyi verdikten sonra koğuşlarının değiştirildiğini belirtmeleri üzerine Dink ailesi avukatlarından Arzu Becerik, tanık Çelik'e ''Ne sebeple koğuşlarınız değiştirildi?'' diye sordu.
Avukat Becerik, ''Dilekçeyi verdikten sonra değiştirildi'' diyen Çelik'e, ''Bu normal bir uygulama mıdır?'' sorusunu yöneltti. Çelik de ''Hayır'' yanıtını verdi.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Orçun Cürek de ''Ertuğrul Balcı''nın, cinayeti Ogün Samast'ın değil, ikinci bir kişinin işlediğini ve Samast'ın ''piyon olarak kullanıldığını'' aktardığını ileri sürdü.
Tanık Adil Orhan da diğer 4 tanığın ifadelerini tekrarladı.
SAMAST'A SORULAR
Bunun üzerine ''Ertuğrul Balcı''nın duruşmada dinlenmesi talebinde bulunan Dink ailesinin avukatları, Ogün Samast'ın bir süredir duruşmalara katılmadığını, ancak Samast'a soru yöneltmek istediklerini belirtti.
''Başbakanlık Teftiş Kurulu'nda Dink cinayetiyle ilgili ifade verip vermediği'' sorusuna cevap vermek istemediğini belirten Ogün Samast, ilk defa geldiği İstanbul'da Agos gazetesinin yerini nasıl bulduğu, kendisine bunun için yardım eden bir kişi olup olmadığı sorusu üzerine de gazeteyi sora sora bulduğunu söyledi.
Samast, daha önceki ifadesinde Yasin Hayal'den korktuğunu belirttiği hatırlatılarak, ailesine Hayal ya da onunla bağlantılı kişilerden tehdit gelip gelmediğinin sorulması üzerine de ''Tehdit olmasına gerek yok. Avukatı Fuat Turgut ailemin evine gelmiş 5-6 ay önce. Ancak ne konuştuklarını bilmiyorum. Ailem moralim bozulmasın diye söylemiyor'' dedi.
Ogün Samast, avukatların sorularına sık sık tepki göstererek, cevap vermek istemediğini belirtti.
ERSİN YOLCU VE AHMET İSKENDER'İN TAHLİYESİ İSTENDİ
Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin görülen davada, Cumhuriyet Savcısı, tutuklu sanıklardan Ersin Yolcu ve Ahmet İskender'in tahliye edilmesini istedi. Duruşmaya, ara karar yazılması için ara verildi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada söz alan müdahil avukatı Ergin Cinmen, davada Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili sanıkların mensup oldukları yasa dışı yapılanmanın tam açıklanmadığının ortaya çıktığını söyledi.
Dosyada yer alan Başbakanlık Teftiş Kurulu raporu ekindeki kronolojide, dava sanıklarının 2004 yılından Dink'in öldürüldüğü 19 Ocak 2007'ye kadar takip edildikleri bilgisinin yer aldığını anlatan Cinmen, sanıklardan Erhan Tuncel'in, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek'in bilgisinde Hrant Dink'in öldürüleceğine dair istihbarat verdiğini, Akyürek'in bu bilgiyi İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na gönderdiğini, dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ahmet İlhan Güler'in de bu bilgiden haberinin olduğunu ifade etti.
''EMNİYET MÜDÜRLERİ VE ALBAY ÖZ TANIK OLARAK DİNLENSİN''
Avukat Cinmen, Hrant Dink'in, Yasin Hayal tarafından öldürüleceği ihbarının Coşkun İğci tarafından Trabzon Jandarma Komutanlığı'na bildirildiğini, dönemin komutanı Albay Ali Öz'ün de bu bilgiden haberi olduğunu savunarak, ''Görevli en az 7 kişi, Hrant Dink'in öldürüleceği bilgisine sahip. Geçen celse bazı polis memurları tanık olarak dinlenildi. Ramazan Akyürek'ten sonra Trabzon Emniyet Müdürü olan Reşat Altay'ın da bu bilgiden haberi var. Sanıklardan Ogün Samast, otobüse binene kadar takip edilmiş. Devletin bütün teşkilatı bunu biliyormuş yani'' diye konuştu.
Davanın kamu vicdanında aklanması için, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ahmet İlhan Güler, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek, eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz'ün tanık sıfatıyla aynı celsede dinlenmesini talep eden Ergin Cinmen, bu kişilerin, olayla ilgili ''Diğerlerinin sorumluluğu olduğunu'' söylediklerini, Reşat Altay'ın hiç ifadesinin alınmadığını ve bu ifadelerin açığa çıkarılması gerektiğini söyledi.
Şahısların ifadelerinin talimat yoluyla alınmamasını isteyen Cinmen, mahkeme salonunda tanık olarak ifadesi alınacak söz konusu görevlilere yüzleştirme faaliyetinin de yaptırılabileceğini kaydetti.
TANIK TALEPLERİ
Müdahil avukatlardan Deniz Ünal da Veysel Şahin'in ''Yasin Hayal'i daha önce gördüğü'' yönünde ifadesinin olduğunu, Yavuz Çetinoğlu'nun anlatımına göre de ''Ergenekon'' davası sanıklarından Ercüment Ovalı ile Erhan Tuncel'in birbirlerini tanıdıklarını'' belirterek, Şahin ve Çetinoğlu'nun mahkemede tanık olarak dinlenilmesi gerektiğini söyledi.
Avukat Ünal, Hrant Dink'in öldürüldüğü gün, çevredeki güvenlik kameralarına yansıyan bir görüntüde ''bir şahsın telefonla görüştüğünün görüldüğünü'' ifade ederek, baz istasyonları tespiti yapılarak telefon görüşmelerinin dosyaya gönderilmesini istedi.
Avukat Hakan Karadağ ise Türk Telekom İletişim Dairesi Başkanlığından, Erhan Tuncel ile istihbarat birimlerinin yaptığı telefon görüşmelerinin dökümünü istemelerine rağmen, sağlıklı bilgi alamadıklarını belirterek, bu bilgilerin en kısa sürede, talimat ve yönetmelik bilgileri yazılmadan basit bir şekilde gönderilmesi yönünde müzekkere yazılmasını talep etti.
Dink ailesinin avukatlarından Bahri Belen de davada dinlenilmesi gereken önemli bir gizli tanık olduğunu belirterek, bu tanığın davanın tüm sanıklarının salonda bulunduğu bir celsede dinlenmesini istedi.
SANIK AVUKATLARININ TALEPLERİ
Tutuklu sanık Ogün Samast'ın avukatı Levent Yıldırım, müvekkili Samast'ın ''Yattığı süre, yaş küçüklüğü ve hukuka uygunluk'' nedenleri göz önüne alınarak, tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'in avukatı Hasan Özçelik ise olaylarda muhbir olarak yer alan ve bilgilerini görevlilerle paylaşan müvekkili Tuncel'in, yattığı sürenin de dikkate alınarak tahliye edilmelerini talep etti.
Tutuklu sanıklardan Ahmet İskender ve Ersin Yolcu'nun avukatı Feyzullah Şama, önceki celsede 3 sanığın ''Suç vasfının değişmesi'' gerekçesiyle tahliye edildiğini ve müvekkillerinin de bu nedenle tahliye edilmesi gerektiğini savunarak, Pelitli'de ''Psikopat'' olarak tanınan Yasin Hayal'in, çevresine olduğu gibi müvekkillerine saldığı korkunun da gönül bağından ziyade arkadaşlıklarında bir unsur olduğunu görmek gerektiğini dile getirdi.
Örgütsel bir yapının olmadığını ve varsa bile bunun güçlü delillerle kanıtlanması gerektiğini anlatan Şama'nın, ''Olayda haksız tahrik unsuru da var'' sözleri ise Dink ailesi ile müdahil avukatlarının tepkisini çekti.
FRANSIZ AVUKAT TARTIŞMASI
Tutuksuz yargılanan sanık Mustafa Öztürk'ün avukatı Havva Sezen, duruşmaya cübbeleriyle katılan 5 Fransız avukatın, duruşmayı izlemek üzere İstanbul Barosu'ndan talepte bulunduklarını ve baronun da izin vermediğini duyduğunu ifade ederek, baronun talebi yanıtladığı yazıda, bu kişilerin Paris Barosu'na bağlı Ermeni asıllı Fransız Avukatlar Derneği'nin (AFAJA) üyeleri olduğunun ortaya çıktığını aktardı.
Avukat Sezen, baronun talebi ''Katılımcı avukatların Hrant Dink ile aynı etnik kökene sahip olmasının ırk ayrımcılığı yasağına aykırı olduğu, davayı bu temelde izlemenin hukuki gözlem olmaktan ziyade siyasi bir nitelik taşıdığı ve iç işlerine müdahale anlamına gelebileceği'' ifadelerini kullanarak geri çevirdiğini söyledi.
Baronun, Fransız avukatların davayı ''Fransız vatandaşı olarak izleyebileceklerini'' söylemesine rağmen, avukatların duruşma solonunda cübbeleriyle oturduklarını kaydeden Sezen, sanık avukatları olarak Fransızların cübbelerini çıkarmalarını, aksi halde mahkeme salonundan atılmalarını talep etti.
Bu talebe müdahil avukatları ile Dink'in ailesi tepki gösterdi.
Bunun üzerine söz alan müdahil avukat Bahri Belen ise, Fransız meslektaşlarının davaya herhangi bir müdahalede bulunmak için gelmediklerini ve kendi avukatlık hukuklarına uygun olarak davaya gözlemci sıfatıyla katıldıklarını belirterek, söz konusu avukatların İstanbul Barosu tarafından bilgilendirildiklerini, bütün avukatların siyasi cinayet davalarında dünyanın her yerinde duruşmalara girebileceklerini ve avukatların ırkçılığa karşı bütün avukatların işbirliği içinde olmasını amaçlayan konvansiyona dayanarak geldiklerini söyledi.
Belen, Yunanistan'da siyasi nedenlerle yargılanan bir Türk sanığın davasına İstanbul Barosu avukatlarının katıldığını hatırlatarak, ''Hrant Dink biraz insan olduğu için, ama biraz da Ermeni olduğu için, Ermeni meselesi için, Ermeni meselesi konusunda düşünce ürettiği için öldürülmüştür'' diye konuştu.
Duruşmaya dünyanın her yerinden avukatların gelebileceğini savunan Belen, avukatların Paris Barosu tarafından görevlendirildiklerini, kendi taleplerinin olmadığını ve bunu saygıyla karşılamak gerektiğini aktardı.
Müdahil avukatlarından Kemal Aytaç da duruşma salonunda her kıyafetten insan olduğunu ve Fransız avukatların burada bulunmalarından şeref duyduklarını ifade ederek, ''İstanbul Barosu'na bağlı bir avukatın buna karşı gelmesinden, bunu söylemesinden hicap duyuyorum'' dedi.
Söz alan Dink ailesi avukatlarından Fethiye Çetin de avukatlar olarak evrensel hukuk ilkelerini savunmak zorunda olduklarını ve dünyanın her yerinde davalara gözlemci olarak katılabileceklerini savunarak, ''Onlar Havva hanımın dediği gibi kişiler değil, bizim meslektaşlarımızdır'' görüşünü dile getirdi.
BAŞKAN UYARDI
Sanık Mustafa Öztürk'ün avukatı Havva Sezen'in ''Onlar Ermeni'' sözüne tepki gösteren avukatlara mahkeme başkanı Erkan Canak da katıldı. Canak, sanık avukatlarının olduğu yöne dönerek, ''Etnik, sosyolojik konulara girmeyin. Fuat bey yok, maşallah yani... Burası Türkiye Cumhuriyeti isteyen istediği yerden gelir'' diye konuştu.
Duruşmada görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Ali Haydar, tutuklu sanıklardan Ersin Yolcu ve Ahmet İskender'in, tutuklu kaldıkları süre göz önüne alınarak, suçun vasfının değişmesi ihtimaline göre tahliye edilmesine, emniyet müdürleri ile dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz'ün tanık olarak dinlenilme taleplerinin ise reddine karar verilmesini istedi.
TUTUKLU SANIKLARIN TAHLİYE TALEPLERİ REDDEDİLDİ
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada ara kararı açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Ogün Samast, Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender'in, ''kaçma şüphesi ve kuvvetli suç şüphesini gösteren olgu kriterinin mevcut dosyada devam etmesi'', ''koruma tedbirlerinin uygulanmasının yeterli olmaması'' ve ''tutuklama sebeplerinin kalkmaması'' gerekçesiyle tutukluluk hallerinin devamını kararlaştırdı.
Önceki duruşmada kavga eden ve duruşma düzenini bozdukları gerekçesiyle ''duruşmaya getirilmeme'' cezası verilen tutuklu sanıklar Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in, bir sonraki duruşmada hazır bulundurulmaları için yazı yazılmasına karar veren heyet, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Reşat Altay, dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ahmet İlhan Güler ve dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz'ün tanık olarak dinlenilmeleri talebini, ''dosyaya yenilik getirmeyeceği'' gerekçesiyle reddetti.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde başka suçtan tutuklu olup tanık sıfatıyla duruşmada dinlenilen 5 kişinin beyanlarında adı geçen ve söz konusu ceza infaz kurumunda başka bir suçtan tutuklu olan Ertuğrul Balcı ile Murat Güneş'in tanık olarak dinlenilmesine karar veren mahkeme heyeti, sanık Erhan Tuncel'in kullandığı mail adresi üzerinden, 1 Ocak 2006'dan 20 Ocak 2007'ye kadar yaptığı MSN görüşmeleri içeriğinin Microsoft Corporation'dan temin edilmesi için İstanbul Emniyet Müdürlüğüne ve bu şirkete yazı yazılmasını kararlaştırdı.
Mahkeme heyeti, ''Ergenekon'' davası sanıklarından Sevgi Erenerol'un, ''Türkiye'deki misyonerlik faaliyetleri'' konulu konferansının çözümü ve dökümünün yapılması için Emniyet Genel Müdürlüğüne yazı yazılmasına da hükmederek, başka bir suçtan Malatya E Tipi Cezaevi'nde tutuklu olan Veysel Şahin'in tanık olarak dinlenilmesi için Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'ne yazı, Karadeniz Teknik Üniversitesinde öğretim üyesi olan Doç. Dr. Yavuz Tekelioğlu ve Başbakanlık Teftiş Kuruluna ifade veren Engin Yılmaz'ın da savunma tanığı olarak dinlenilmesi için davetiye yazılmasına karar verdi.
Soruşturmada yer alan ''gizli'' tanığın, ''gizli'' tanık sıfatıyla dinlenebilmesi için gerekli teknik donanım ve hazırlığın yapılıp yapılmadığının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından sorulması için yazı yazılmasını isteyen heyet, sanıklardan Erhan Tuncel ile Dilek Bedir'e ait iki telefon arasında geçen görüşmelerin suç tarihinden 15 gün öncesine ait iletişim tespit bilgileri ile sanık Yasin Hayal'in ev telefonundaki görüşme bilgilerinin mahkemeye gönderilmesi için Ankara Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına yazı yazılmasına hükmetti.
Heyet, daha önce Trabzon Emniyet Müdürlüğüne yazılan, ''sanık Yasin Hayal'in Van, Elazığ, Erzurum başta olmak üzere, gittiği diğer illerdeki faaliyetlerine ilişkin fiziki takip tutanaklarının gönderilmesi'' talebinin yenilenmesine ve yazıya cevap verilmediği takdirde görevliler hakkında yasal işlem yapılacağı hususunun yazıya eklenmesini, bir önceki celsede karar verilen ve henüz yanıtlanmayan çeşitli müzekkerelerin yenilenmesini kararlaştırdı.
Bazı müdahil avukatlarının tanık olarak dinlenilmesini taleplerini kabul eden mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
''HRANT'IN ARKADAŞLARI'', CİNAYETİN AYDINLATILMASINI İSTEDİ
Kendilerini ''Hrant'ın Arkadaşları'' olarak tanımlayan bir grup, Hrant Dink cinayetin aydınlatılmasını istedi.
Beşiktaş Barbaros Meydanı'nda toplanan grup, ''Hrant için adalet için'' ve ''Hala nasıl sessiz olabiliyoruz?'' yazılı pankartlar açarak, çeşitli sloganlar attı.
Grup adına sanatçı Derya Alabora ile birlikte bir açıklama yapan sanatçı Mahir Günşiray, Hrant Dink'in öldürülmesinin üzerinden 2 yıl 3 ay geçtiğini ve sanıkların kısa sürede yakalandığını belirterek, ''Bunların baştan gözden çıkarılmış emir kulları olduğundan şüphe duyan var mı aranızda? Peki cinayete karar verenler nerede? Suçlulara destek ve sempatilerini ilan etme yarışına giren görevliler nerede? Neredeyse hiç biri yargılanmıyor'' diye konuştu.
Cinayetin işleneceğini bildikleri ortaya çıkan resmi görevlilerin her türlü soruşturmadan korunduğunu ve bu kişilerle ilgili cinayet davasıyla ilgileri yokmuş gibi davranıldığını öne süren Günşiray, kapsamlı bir soruşturmanın yürütülmesi halinde her şeyin açığa çıkacağının görülebildiğini ve böylece Hrant Dink'i kimlerin öldürttüğünün de saptanacağını savundu.
''Hrant Dink cinayetinin gerçekten aydınlatılmasını istemeyen birileri var ve bunların gücü adaletin yolunu tıkamaya bugüne kadar yetti'' ifadesini kullanan Günşiray, hafızalarının güçlü olması nedeniyle kaygılı olduklarını ve yargılananları örgütleyenlerin, onlara ''öldür'' emri verenlerin yakasını bırakmayacaklarını söyledi.
Günşiray, ''Şu içerideki katillere 'Hrant'ı öldür' diyenler cezalandırılmadan bu ülkede alnı açık yaşayamayız. Kimse kendini kandırmasın'' dedi.
Grup, açıklamanın ardından dağıldı.