Geçmişiyle bugünü eş zamanlı yaşatan, kendine has bir şehir: Tallinn
Baltık Denizi’ne bakan, Orta Çağ’dan kalma surlarıyla dimdik ayakta duran Tallinn, Estonya’nın başkenti olduğu kadar ruhu da. Dar taş sokaklarında yürürken bir an Venedik tacirleriyle karşılaşacak gibi oluyorsunuz; diğer an ise modern bir kafede kahvenizi yudumlarken yan masada kod yazan bir yazılımcıyla göz göze geliyorsunuz. Tallinn tam da bu; geçmişiyle bugünü eş zamanlı yaşatan, kendine has bir şehir.

Kaan İNCİLİ
ESKİ ŞEHİR; ZAMANIN DURDUĞU YER
Şehir ikiye ayrılıyor: Toompea (üst şehir) ve All-linn (alt şehir). UNESCO tarafından koruma altına alınmış Eski Şehir, Avrupa’nın en iyi korunmuş Orta Çağ şehirlerinden biri. Renkli cepheli evleri, sivri çatılı kuleleri ve arnavut kaldırımlarıyla adeta bir film seti.
Toompea Tepesi’ne çıkınca tüm Tallinn ayaklarınızın altında. Patika yollar sizi Alexander Nevsky Katedrali’ne, ardından Toompea Kalesi’ne götürüyor. Panoramik manzaraya karşı bir fotoğraf molası vermek şart. Özellikle Kohtuotsa ve Patkuli seyir terasları, kartpostal gibi bir Tallinn sunuyor.
Alt şehir ise tam anlamıyla bir masal diyarı. Raekoja Plats (Belediye Meydanı) şehrin kalbi. Yazın açık hava konserleri, kışın ise Avrupa’nın en romantik Noel pazarlarından biriyle süsleniyor. Bu meydanda 1422’den beri hizmet veren Olde Hansa gibi restoranlarda, Orta Çağ kıyafetli garsonlar eşliğinde geyik eti veya ballı bira içebilirsiniz.
KAFELER, YEMEKLER, MİNİK DURAKLAR
Tallinn’de kafe kültürü oldukça gelişmiş. Eski şehirdeki Maiasmokk Café, Baltıkların en eski pastanesi. 1864’ten beri hizmet veriyor ve içerideki porselen koleksiyonu, yaşanmışlık duygusunu perçinliyor. Burada bir “kohv” (kahve) ve bademli tart eşliğinde uzun bir mola verin.
Akşam yemeği için şehir biraz daha kozmopolitleşiyor. F-Hoone, Telliskivi bölgesinde bir eski fabrika binasında kurulmuş modern bir restoran. Yerel tatlar modern sunumla birleşiyor. Tütsülenmiş somon ya da karabuğday salatası gibi özgün lezzetleri denemelisiniz.
Kalamaja ve Telliskivi; Şehrin yeni yüzü Kalamaja ve hemen yanındaki Telliskivi Yaratıcı Şehir bölgesi. Burası grafitilerle süslü duvarlar, konsept dükkanlar, bağımsız sanat galerileri ve sokak müzisyenleriyle dolu. Tallinn’in genç ruhu burada atıyor. Özellikle hafta sonları kurulan bit pazarları ve sokak lezzetleriyle tam bir keşif alanı.
Bu bölgedeki Fotografiska hem bir çağdaş fotoğraf müzesi, hem de üst katındaki restoranıyla şehri tepeden izleyebileceğiniz bir durak.
Parklar, Ormanlar ve Huzur; Tallinn küçük bir şehir ama doğaya açılan kapıları kocaman. Kadriorg Parkı, çiçeklerle bezeli yürüyüş yolları, göletleri ve 18. yüzyıldan kalma barok tarzı sarayıyla huzurun diğer adı. Kadriorg Sanat Müzesi ve KUMU Çağdaş Sanat Müzesi de bu bölgede yer alıyor.
Biraz daha doğaya karışmak isteyenler için Pirita sahili birebir. Kiralık bisikletlerle orman içinden geçerek sahile ulaşmak mümkün. Yazın burada denize giren Estonyalıları görebilirsiniz.
Tallinn’de Akşam Olunca; gün batımıyla birlikte şehir sanki başka bir renge bürünüyor. Eski şehrin kuleleri sarı ışıklarla aydınlatılırken sokak aralarında cızırtılı caz melodileri duyuluyor. Bir akşamınızı Valli Baar’da geçirin; duvarlarında Sovyet döneminden kalma posterler olan bu bar, Tallinn’in en özgün içkisi “Millimallikas”la tanınıyor. Tadarken dikkatli olun, sürprizi büyük.
Daha sakin bir akşam için ise Kalamaja’daki Põhjala Tap Room gibi yerel bira üreticilerinin barları güzel bir seçenek. Tallinn’in zanaat biraları, Avrupa’da son yıllarda oldukça konuşuluyor
BİR GÜNLÜK KAÇAMAK: VİKİNG KÖYÜ
Tallinn’e sadece 30 dakika uzaklıkta, Estonya’nın doğasına gizlenmiş, zamanda geriye bir yolculuk: Viking Köyü (Viikingite Küla). Eğer taş sokakların ardından orman içinde Viking miğferleriyle dolaşan insanları görmek isterseniz, burası tam size göre.
Viking Köyü, hem bir açık hava müzesi hem de yaşayan bir deneyim alanı. Geniş bir ormanlık alana kurulu, eski İskandinav yaşam tarzını canlandıran bu köyde; geleneksel Viking evleri, el yapımı kayıklar, okçuluk ve balta atma alanları bulunuyor. Dilerseniz Viking kıyafetleri giyip, geleneksel oyunlara katılabiliyorsunuz.
Köyün restoranı da bu atmosfere uygun; odun fırınında pişen ekmekler, tütsülenmiş etler, metal kupalarda servis edilen baharatlı içkiler… Her detay dönemin ruhuna sadık kalınarak hazırlanmış.
Burası özellikle çocuklu aileler, tarih meraklıları ya da sıradanın dışına çıkmak isteyen gezginler için birebir. Yaz aylarında düzenlenen tematik festivallerde gerçek Viking savaş canlandırmaları, danslar ve konserler de izlenebiliyor.
Tallinn’in taş surları arasında dolaşırken tarih size fısıldıyor ama Viking Köyü’nde tarih neredeyse bağırıyor. İkisinin de tadı ayrı, ama birlikte düşününce Tallinn seyahati, Baltıklar’daki geçmişin en iyi iki yüzünü gösteriyor size: Biri Orta Çağ’ın incelikli mimarisi, diğeri baltalı, güçlü Vikinglerin köklü mirası.
Hazırsanız, kalın bir kaban alın, yürüyüş ayakkabılarınızı giyin ve Tallinn’in hem dingin hem gizemli sokaklarına doğru bir yolculuğa çıkın. Çünkü burası sadece bir şehir değil, sessiz bir masal anlatıcısı.
Görmeden Dönmeyin: Toompea Tepesi ve Kohtuotsa Seyir Terası, Raekoja Plats ve çevresindeki Orta Çağ sokakları, Alexander Nevsky Katedrali, Kadriorg Parkı ve Kadriorg Sarayı, Telliskivi Yaratıcı Şehir, Fotografiska Fotoğraf Müzesi, Pirita Plajı ve Manastırı, Kalamaja Mahallesi ve Balık Pazarı, KUMU Modern Sanat Müzesi
Tatmadan Dönmeyin: Karabuğday lapası (tatar) ve tütsülenmiş baltık somonu, Verivorst (kan sosisi) ve hapukapsas (ekşi lahana) gibi geleneksel kış yemekleri, Vana Tallinn likörü (tatlı ve baharatlı yerel içki), Olde Hansa’da geyik eti veya ballı bira, Maiasmokk’ta marzipan ve geleneksel Estonya pastaları, Põhjala Tap Room gibi yerel zanaat birası barlarında farklı biralar, Kalamaja’daki sokak yemeği kamyonlarından çıkan Asya-Estonya füzyon lezzetler
Ertelemeyeceğiniz tek hayaliniz, sizi farklı ufuklara götürecek yeni seyahatler olsun.
Sevgiyle kalın.
patronlardunyasi.com