Fildişi Sahili vizyoner Türk girişimciler için yeni bir başlangıç fırsatı sunuyor
Dubai ve Kuzey Emirlikleri Türk İş Konseyi Başkanı olan PD yazarı Kanat Kutluk, kendi deneyimlerinden yola çıkarak Fildişi Sahili’ndeki iş fırsatlarını anlattı.

Kanat KUTLUK
Son 20 yıldır Dubai’de yaşıyor ve buradan geniş bir coğrafyaya uzanan iş seyahatleri gerçekleştiriyorum. 2020–2023 yılları arasında ise pandemi döneminde defalarca Fildişi Sahili’ne gittim. O dönemde çalıştığım çok uluslu Amerikan merkezli firma için küresel kapanmalarda dahi erişilebilir olan pazarları tarıyordum. Hatırlarsınız, o dönemde Türkiye, Körfez Bölgesi ve Hindistan kapandı. Ben de gözümü Afrika’ya çevirdim. Sahra Altı Afrika haritasına baktığımda üç ülkenin açık olduğunu gördüm: Fildişi Sahili, Gine ve Senegal.
O ana kadar şirketin radarında dahi olmayan bu ülkeler, benim kişisel inisiyatifimle adım attığımız yeni sahalar oldu. İlk gezimi Fildişi Sahili’ne yaptım. Giden uçaklar boş, sokaklar tenha ama fırsatlar göz kamaştırıcıydı. Pandeminin en sert günlerinde dahi Abidjan Limanı aralıksız çalışıyor, kakao ihracatı sürüyor, lojistik akslar kesintiye uğramıyordu. Fildişi Sahili’nin dünya kakao üretimininyüzde 40’ını tek başına üstlendiğini bu seyahatlerde öğrendim ve bu toprakların potansiyeline o zaman inandım.
PERDE ARKASINDA KİM VAR
Fildişi Sahili’nin siyasi ve ekonomik yönetimi resmî olarak bağımsız görünse de perde arkasında Fransız etkisi hâlâ çok güçlü. Ekonomi politikaları, altyapı yatırımları, bankacılık ve enerji gibi stratejik alanlarda karar vericilerin Fransız etkisinden bağımsız hareket ettiğini söylemek zor. Hatta yerel elitin Paris bağlantılı ilişkiler ağı, birçok iş fırsatının yönünü belirliyor.
İlginçtir ki, Fransızlardan sonra ülkede hızla yükselmiş ikinci güç Fas olmuş. Fas sermayesi sadece özel sektörde değil, kamu projelerinde de oldukça aktif. Faslı bankalar, mühendislik firmaları, medya kuruluşları ve danışmanlık şirketleri ülkede derin bir etki alanına sahip. Fas kralının ülkeye düzenli ziyaretleri de söz konusu.
Üçüncü önemli grup ise Lübnanlılar. 1970’lerdeki iç savaşla Afrika’nın dört bir yanına dağılmış Lübnan diasporası, burada nesiller boyu ticaret yaparak güçlü bir ekonomik ağ oluşturmuş. Gıda, inşaat, perakende ve lojistikte neredeyse her sektörde etkileri var. Fransızca konuşmaları, yerel kültüre uyumları ve güçlü topluluk bağları sayesinde istikrarlı bir varlıkları var.
Çin’in mevcudiyeti ise sahada görünür ama derin değil. Devlet destekli projelerde yer alsa da Çin, Nijerya gibi ülkelerde kurduğu hâkim yapının bir benzerini henüz Fildişi Sahili’nde kurabilmiş değil.
FRANSIZ ESİNTİLİ BAŞKENT
Fildişi Sahili’nin başkenti Abidjan, Fransız sömürge geçmişinin izlerini taşımaya devam eden bir şehir. Şehir planlamasından dil kullanımına, eğitimden kamu yönetimine kadar Fransa’nın mirası neredeyse her köşede hissediliyor. Fransızca resmî dil; ama gündelik yaşamda “Françafrik” denilen, Afrika ile Avrupa arasında sıkışmış melez bir kültür hâkim.
Ülkenin de içinde yer aldığı Batı Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği (UEMOA) üyesi 8 ülkenin tamamı CFA Frangı (XOF) kullanıyor. Bu para birimi Fransa Merkez Bankası’nın gözetiminde ve euroya sabitlenmiş durumda. Bölge ülkelerinde uygulanan para politikaları, Paris’in onayı olmadan değiştirilemiyor. Fildişi Sahili’nin merkez bankası olan BCEAO’nun (Banque Centrale des États de l’Afrique de l’Ouest) genel merkezi Dakar’da olsa da karar mekanizmaları hâlâ büyük ölçüde Fransa ekseninde işliyor.
Bu durum, Abidjan’daki ekonomik faaliyetin görünürde Afrika’ya ait, ama arka planda Avrupa merkezli olduğunu düşündürüyor. Her büyük bankanın arkasında bir Fransız veya Faslı ortak, her büyük yatırım kararında uluslararası aktörlerin izleri var.
TÜRK ŞİRKETLERİ SAHADA
Bu güçlü rekabet ortamına rağmen Türk şirketleri de Fildişi Sahili’nde varlık göstermeye başladı. Limak, Abidjan’daki çimento öğütme tesisiyle bölgede üretime geçen ilk Türk yatırımcı oldu. MFB International, 168 milyon dolarlık un ve kakao işleme tesisi kuruyor. Pegasus Industrie yapı kimyasalları üretimine hazırlanıyor. Otokar ve Yonca Shipyard savunma sanayii alanında yerel ortaklarla ilerliyor. EMERK gibi firmalar ise bildiğim kadarıyla Abidjan Limanı’nın genişleme projelerinde yer almak üzere fizibilite çalışmalarını sürdürüyor.
VİZYONER TÜRK GİRİŞİMCİLERE AÇIK KAPI
Fildişi Sahili sadece büyük gruplara değil, vizyoner Türk girişimcilere de açık. Nüfusun yüzde 60’ı 25 yaşın altında ve teknolojiye yüksek uyum gösteriyor. Nüfusun bu kadar genç olmasında geçirilen ağır iç savaşın etkileri de var. Tarım teknolojileri, dijital çözümler, sağlık, yapı malzemeleri, turizm ve yenilenebilir enerji henüz yeterince doymamış sektörler arasında.
Sahada bulunmak, yerel ortaklarla çalışmak ve uzun vadeli düşünmek şart. Ancak sabırla, doğru stratejiyle bu pazarda tutunmak mümkün.
TÜRKİYE’NİN DİPLOMASİSİ GÜÇLÜ
Türkiye’nin Abidjan’daki diplomatik varlığı etkili. İlk ziyaretlerimde ülkedeki büyükelçimiz Yonca Gündüz Özçeri’ydi; saha hâkimiyeti, yerel ilişkileri ve Türk iş dünyasına yaklaşımıyla hâlâ takdirle anılır. Bugün aynı vizyonu Deniz Erdoğan Barım sürdürüyor. İki kadın diplomatımızın art arda görev yapması hem sahadaki temsiliyetimizi hem de diplomatik devamlılığı gösteriyor. Bu güçlü varlık, Türk iş insanları için bir güvence sunuyor.
AFRİKA’DA BAŞARI İÇİN GEÇ DEĞİL
Fildişi Sahili benim için sadece bir görev yeri olmadı; aynı zamanda yeni pazarlara açılmanın, krizi fırsata çevirmenin ve sahada öğrenmenin sembolü oldu. Fransız etkisinin güçlü olduğu, Fas ve Lübnanlı aktörlerin hâkimiyet kurduğu bu pazarda Türk girişimcilerin yeri henüz oluşuyor. Rekabet sert ama fırsatlar hâlen çok fazla.
Doğru ortaklıklarla, sahaya saygılı bir stratejiyle ve sabırla Afrika’da yeni bir başarı hikayesi yazmak mümkün. Belki sizin hikayeniz de Abidjan’dan başlar.
patronlardunyasi.com