Dolar
41,9051
0,02%
Euro
48,8182
-0,38%
Sterlin
56,426
0,12%
Bitcoin
4.528.190
-0,21%
BİST-100
10.208,76
-1,56%
Gram Altın
5.725,795
-1,74%
Gümüş
52,1
-3,99%
Faiz
40,62
0,00%

Ertuğrul Özkök, Fransa tarihini şekillendiren idam aleti giyotini ve onu tarihe gömerek Paris Pantheon'daki yerini alan Robert Badinter'i yazdı

Ertuğrul Özkök, tarihin, felsefenin, ahlakın ve insanlığın en sert sınavlarından biri olan “idam cezası” kavramını bir “Fransa panoraması” içinde öyle bir anlatıyor ki, neredeyse giyotin bıçağının düşüş hızını bile hissediyorsunuz. En azından biz bu yazıyı okurken bunu hissettik. Devletlerin, şirketlerin, patronların en büyük sınavı güç değil, vicdandır. Giyotin nasıl bir çağın sembolüyse, onu tarihe gömen Badinter de hukuk ve vicdanın patronudur. Özkök kalemindeki bu yazıyı okurken Patronlar Dünyası kendi aramızda, “güç sahibi patronlar toplumsal sorumluluklarını nasıl yerine getiriyor?” diye tartıştık. Bu belki de bizim iş ve ekonomi dünyası üzerinden hayata bakışımızdan kaynaklanan tartışma konusuydu. Belki sizler bu yazıya farklı açılardan bakacaksınız. Lafı uzatmadan sizi Ertuğrul Özkök’ün yazısı ile baş başa bırakalım.

18.10.2025 20:19Güncelleme: 18.10.2025 20:29
Ertuğrul Özkök, Fransa tarihini şekillendiren idam aleti giyotini ve onu tarihe gömerek Paris Pantheon'daki yerini alan Robert Badinter'i yazdı
16px
32px

Ertuğrul ÖZKÖK

10 GÜN ÖNCE 'TÜM TANRILAR TAPINAĞINA' GİREN KEMİKLERİN İBRET DOLU HİKÂYESİ

9 Ekim günü, Paris’in Quartier Latin bölgesindeki Roma tapınaklarını andıran binada insanlık tarihinin en ibret verici olaylarından biri yaşandı.
O binanın adı “Pantheon"du…
Yunanca anlamı şuydu:

“Tüm Tanrılara Adanmış Tapınak…”

O gün, “Ölümsüz Tanrılara adanmış” o binaya “Ölümlü bir insanın” bedeninden kalan kemikler taşındı.
Onun hikâyesini anlatacağım ama önce Paris’ten Marsilya’ya gideceğiz ve orada aynı gün meydana gelen bir başka olayı izleyeceğiz.

HALK SANATI VE GELENEKLERİ MÜZESİ’NDE TUHAF BİR “ESER”

9 Ekim 2025 günü, Marsilya’nın “Halk Sanatı ve Gelenekleri Müzesi"nin, “Sürekli Sergilenen Eserler Salonu"na yeni bir “Eser” eklendi.
Eser demek pek doğru değil… Bir “Objeydi” demek daha uygun…
O gün açılan “Halk Hareketleri” sergisinde sergilenen 1200 parçadan biriydi bu “Obje"…
Bu objenin adı “Giyotin"di…
Bildiğimiz kafa kesen idam makinesi…
Fransa’nın son giyotini, Marsilya müzesinde işte bu salonda o sabah sergilenmeye başlamıştı.

16’NCI LOUIS BAŞ CELLADINI ÇAĞIRIP TALİMAT VERİYOR

Müzeden gelen fotoğrafa bakarken, tuhaf düşüncelere daldım.
İnsanın kafasını kesen bir makine yapma fikri nasıl doğmuştur?
İlk fikir hiç tahmin etmediğimiz bir yerden gelmiş.
1780’li yıllarda dönemin en ünlü celladı Charles-Henri Sanson’un anlattığına göre ilk fikir Fransa Kralı 16’ncı Louis’den gelmişti.
Kral bir gün baş celladını çağırıp, “İdamda kafanın balta ile değil, keskin bir bıçakla ve mekanik bir aletle kesilmesinin daha iyi olacağını” söylemiş.

KAFA KESME MAKİNESİNİ BİR PİYANO YAPIMCISI TASARLIYOR

Aynı günlerde Fransa Parlamentosu'nda insanlara acı çektirmeden idam edilmesinin yöntemlerinin araştırılması fikri konuşulmaya başlamış.
Bunu ortaya atan Dr. Joseph-Ignace Guillotin adlı doktor bir milletvekiliymiş.
Ancak işin mühendisliği bir Alman tarafından gerçekleştirildi.
Dr. Antoine Louis (1723–1792) aslında bir piyano tasarımcısıydı. Bugün bildiğimiz giyotini o tasarladı ama alet adını, bu fikri parlamentoya getiren Dr. Giyotin’den aldı.

799 KİLO 58 GRAM AĞIRLIĞINDA BİR ALET, 80 KİLOLUK BIÇAK

Piyano yapımcısının mühendisliği ile ortaya çıkan aletin boyutları şöyleydi:
Tam ağırlığı 799 kilo 58 gramdı.  
Bıçak uzunluğu 40-45 santimerdeydi.
En tepesinde 40 kilo ağırlığında keskin bir bıçak bulunuyordu. Ancak ağırlık sistemiyle birlikte düşme ağırlığı 80 kiloyu buluyordu.
2.7 metre yükseklikten, saatte 180-220 kilometre hızla düşen bir bıçaktı bu.
Kalın çelikten yapılmıştı.

GİYOTİN İLK KAFAYI İŞÇİ GREVLERİNE ADINI VEREN MEYDANDA KESTİ

İlk prototipi 1792 baharında Paris’te üretti.
İlk defa da, bugün “Grev” dediğimiz işçi eylemlerine adını veren Paris’teki Greve Meydanı'nda kullanıldı.
Nicolas Jacques Pelletier adında bir soyguncu o meydanda kafası giyotinle kesilerek idam edildi.
Geçen hafta Marsilya Müzesi’nde sergilenen giyotinin ise çok özel bir hikâyesi var. 
Çok iyi bildiğim bir hikâye bu.
Çünkü o hikâyede ben de varım.

1971 YILINDA PARİS’TE ÖĞRENDİĞİM ŞAŞIRTICI ŞEY

1971 yılında Paris’te öğrenciydim.
O yıl Paris yakınında bir cezaevinde 2 mahkûm kaçma teşebbüsünde bulundu ve biri hemşire, öteki gardiyan iki görevliyi rehin aldılar.
Güvenlik kuvvetlerinin müdahelesi sonunda iki mahkûm yakalandı ama rehin aldıkları iki kişi boğazları kesilerek öldürülmüştü.
Bu olayı radyo ve gazetelerden izliyordum.
Bu iki kişi yargılandı ve idama mahkûm edildi.
O sabahı hiç unutmuyorum. 
O güne kadar Fransa’da idam cezası yok diye biliyordum.
Çok şaşırmıştım.
Çünkü Türkiye’de idam cezası vardı ama o güne kadar uygulanmıyordu. Deniz Gezmiş ve arkadaşları henüz asılmamıştı…
Ama asıl şoku 28 Kasım 1972 sabahı yaşadım.

28 KASIM 1972 SABAHI PARİS’TE YAŞADIĞIM BÜYÜK ŞOK

28 Mayıs sabahı radyoyu açtığımda, o iki mahkûmun, isyan çıkardıkları cezaevinin bahçesinde idam edildiğini öğrendim.
Yani yaşadığım şehrin neredeyse banliyösünde…
Ama en büyük şok şuydu.
İkisinin de kafası giyotinle kesilmişti…
Yıl 1972… 20’inci yüzyıl… Burası Paris…
Giyotin Fransız İhtilali'nin sembolü bir makineydi.
Fransa’da hâlâ kullanılıyor olması beni dehşete düşürmüştü. 

ALETİN KESTİĞİ KAFALARDAN BİRİ CELLADA O EMRİ VEREN KRALDI

İnsanlık tarihinde hiçbir idam aracının hikâyesi giyotininki kadar ibret dolu değildir.
O aletin canını aldığı en ünlü iki kişiden biri idamlarda kafanın mekanik bir aletle kesilmesi fikrini ilk ortaya atan Kral 16’ncı Louis oldu. 
Ama o bıçağın altında düşen en ünlü kafa Marie Antoinette’inkiydi.
O kafasını giyotine uzatırken “Tricoteuse” denilen ihtilal yanlısı kadınlar ellerindeki iğnelerle örgü örerek bu sahneyi seyrediyor ve zafer çığlıkları atıyordu. 

28 KASIM 1972’DE KAFASI KESİLENLERDEN BİRİNİN 44 YAŞINDAKİ AVUKATI

28 Kasım 1972’ye dönüyorum… 
O gün Paris cezaevinde kafası giyotinle kesilerek idam edilen iki mahkûmdan birinin adı Roger Bontems’di…
Mahkeme kayıtlarına göre iki rehineyi o değil, öteki mahkûm Claude Buffet öldürmüştü.
Buna rağmen mahkeme Bontemps’e de ölüm cezası vermişti.
İşte o Bontems’in avukatı Robert Badinter adında 44 yaşında bir avukattı.
Müvekkili 28 Kasım 1972 sabahı giyotine giderken o da oradaydı ve rehineleri öldürmediği halde idam edilen Bontems’in durumu içine çok oturmuştu.
İşte bu noktadan itibaren, hikâyemizin asıl bölümü başlıyor.

1981’DE SOSYALİSTLER İKTİDARA GELİNCE ATANAN ADALET BAKANI

Fransa 1981 yılında siyasi bir devrim yaşadı.
DeGaulle’cu iktidar sona erdi ve seçimleri Sosyalist Parti kazandı.
Cumhurbaşkanlığına ise François Mitterrand seçildi.
Fransa’da devrim yılları başlıyordu.
Mitterrand’ın ilk işi radyoda devlet tekelini yıkarak özel radyoların yolunu açması oldu.
Adalet Bakanlığı'na ise çok iddialı bir ismi getirdi.
Robert Badinter…
Yani 28 Kasım 1972’de kafası giyotinle kesilen Bontemps’in avukatı.

9 EKİM 1981... GİYOTİN FRANSA HAFIZASINDAN ÇIKIYOR

Badinter’in ilk işi Fransa’da idam cezasını kaldırmak iç in harekete geçmek oldu.
Ama işi çok zordu.
Fransa halkının yüzde 60’tan fazlası idam cezasından yanaydı.
Mitterrand ve devrimci hükümeti yılmadı.
Ve 9 Ekim 1981 günü Fransa Parlamentosu idam cezasını bir daha geri gelmemek üzere kaldırdı.
Bu ölüm makinesi giyotinin idam kararıydı.

1959’DA İZMİR’DE MONTREUX MEYDANI'NDA SEYRETTİĞİM İDAM

Benim hayatımda 1959 yılının çok trajik bir yeri vardır.
12 yaşındaydım…
O gün İzmir’de kamuya açık bir meydanda son idam cezası gerçekleşti.
İzmir Fuar’ın Montreux Kapısı'nda bir ağacın altına kurulan darağacına asılı cesedi seyredenlerden biri de bendim.
Mahalleden iki arkadaşımla idamı seyretmeye gitmiştik.
Tıpkı Camus’nun Cezayir’de idam seyreden babası gibi ben de eve kusarak döndüm.
Bu benim için “İdam cezasına karşı mücadelenin sıfır günü" oldu.
Hayatım boyunca idam cezasının kaldırılması için mücadele ettim.

ALBERT CAMUS’NUN GİYOTİN KİTABI İLE BAŞLAYAN YÜRÜYÜŞ

Beni hayatımda en çok etkileyen kitap olan “Yabancı"nın yazarı Albert Camus 1957 yılında, bir başka yazar, Arthur Koestler ile idam cezasına karşı, manifesto gibi bir kitap yayınlamıştı.
Adı “İdam Üzerine Düşünceler"di…
Ben Camus’nun, o kitaptaki yazısının ayrı basımını okumuştum.
Onun adı şuydu:

“Giyotin Üzerine Düşünceler…”

Meğer Fransa’da idamı kaldıran bakan Badinter de aynı yıllarda o kitabı okuyormuş. 
Bu kitabın kendisini çok etkilediğini söylüyordu hep.
İşte bu noktada hikayenin en başına geliyorum.

BUNDAN 10 GÜN ÖNCE PARİS’TE OMUZLARDA TAŞINAN BİR TABUT

9 Ekim 2025…
O gün Marsilya Müzesi’nin en büyük salonunda bir giyotin sergilenmeye başlanırken, aynı saatlerde Paris’te görkemli bir tören yapılıyordu.
57 yıl önce, Latin Mahallesinin hemen dibinde, 1968’de öğrencilerin taşlarını söktüğü sokaklardan birinin üzerine bu defa mavi bir halı serilmişti.
Tüm Tanrıların Tapınağı"na kadar uzanan yolun başında resmi üniformalı 6 görevli, üzerinde Fransa bayrağı olan tabutu omuzlarında Pantheon’a doğru taşıyordu.
Yolun iki tarafında insanlar, önlerinden geçen tabuttaki insanı saygıyla selamlıyordu.
Tabutun içinde Robert Badinter’in kemikleri vardı.
Fransa tarihine, giyotini mezara gönderen adalet bakanı olarak geçen insandı.

İDAM CEZASINI KALDIRAN BAKANIN ÖLÜMÜNDEN 5 GÜN SONRA ALINAN KARAR

Robert Badinter 9 Şubat 2024 günü öldü.
Paris dışında Bagneux mezarlığına gömüldü.
Ancak ölümünden 5 gün sonra Fransa Devlet Başkanı Macron, naaşının Pantheon’a taşınacağını açıkladı.

ÖLÜMSÜZ TANRILAR TAPINAĞINDA KİMLERLE BİRLİKTE YATIYOR

İşte, 9 Ekim 2025 sabahı bütün Fransa , “Fransa’yı Fransa yapan insanların yattığı Pantheon"a bu taşınma törenini izliyordu.
Fransa, giyotini müzeye gönderen Adalet Bakanı'nı, “Tüm Tanrıların Tapınağına”, yani “Ölümsüzler Mabedine” taşıyarak ödüllendiriyordu.
İdam cezasını kaldırtan Badinter  artık Voltaire, Jean-Jacques Rousseau, Victor Hugo, Emile Zola, Alexander Dumas, Marie Curie, Simone Veil, Josephine Baker’in yattığı Pantehon’da sonsuza kadar yaşayacaktı.
Aynı saatlerde Marsilya’da ise insanlar, Badinter’in müzeye gönderdiği son ölüm makinesini seyretmek için müzeye gidiyorlardı.

GİYOTİN 180 YIL BOYUNCA 25 BİN İNSANIN KAFASINI KESTİ

Giyotin, 180 yıl boyunca idam cezalarının infazında kullanıldı.
Bu süre içinde 25 bine yakın insanın kafası bu aletle kesildi.
Fransız İhtilali sırasında sadece 1792/93 yıllarında 17 bin insan kafası giyotinle kesilerek öldürüldü.
O makineyle kafası kesilenlerden biri de, Fransız İhtilali sırasında binlerce insanı “Karşı devrimci ve kral yanlısı” diye giyotine gönderen Robespierre’di…
Müzedeki giyotin, 180 yıl boyunca adres sormayan bir mermi gibiydi…

patronlardunyasi.com