Erdoğan: Zaman zaman "Buraya kadarmış" noktasına geldik
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Müzakere Çerçeve Belgesi’nin onaylanması pazarlıkları sırasında İngiltere Başbakanı Blair, İtalya Başbakanı Berlusconi, Almanya Başbakanı Schöreder ve AB Komisyonu Başkanı Barosso ile görüştüğü bildirildi.
04.10.2005 18:12 •

16px
32px
Edinilen bilgilere göre, Müzakere Çerçeve Belgesi’nin onaylanmasıyla ilgili Türkiye ile AB arasında oldukça çetin pazarlıklar yaşandı.
Lüksembourg’daki AB Dışişleri Bakanları Toplantısı’nı Başbakan Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde bakanlar, parti yöneticileri ve Dışişleri Bakanlığı bürokratları ile takip etti.
Belgenin onaylanması konusunda yürütülen görüşmelerde teknik değerlendirmelerin Dışişleri bürokrasisi tarafından yapıldığı, siyasi kararın ise Başbakan Erdoğan tarafından verildiği öğrenildi.
Alınan bilgiye göre, Erdoğan’ı ilk olarak ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice aradı. Rice’ın, Başbakan Erdoğan’a 3 Ekim müzakerelerinin başlaması konusunda ABD’nin desteğini güçlü bir şekilde ilettiği bildirildi. Başbakan Erdoğan’ın da Rice’a AB ile yürütülen görüşmelerde yaşanan gelişmeleri ve tıkanma noktalarını anlattığı ve 17 Aralık’taki zirvede verilen sözlerin yerine getirilmesini konusunda Türkiye’nin kararlı olduğunu ve yeni bir adım atmayacaklarını söylediği ifade edildi. Erdoğan, daha sonra Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ve İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ile telefonda görüştü. Özellikle, "Müzakerelerin nihai hedefinin tam üyelik" olduğu vurgusunun Berlusconi’nin gayreti sonucunda metinde yer aldığı ve bu vurgunun saat 18.00’de kesinlik kazandığı öğrenildi.
Müzakere Çerçeve Belgesi’nin onaylanmasında ayrıca BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın da yaptığı görüşmelerle desteği olduğu ifade edildi.
Saat 18.00’den sonraki görüşmelerde ise eski metindeki beşinci, yeni metinde ise yedinci maddenin, hukuki güvencenin ve metinin başlığının ele alındığı bildirildi. Uluslararası örgütlerle ilgili maddede Türkiye’nin uluslararası örgütlerdeki kazanımlarıyla ilgili taleplerinin karşılanması istendi. Edinilen bilgilere göre bu madde Türkiye’nin istediği gibi düzenlenmeseydi Müzakere Çerçeve Belgesi onaylanmayacaktı.
Başbakan Erdoğan’ın uzlaşmanın ardından yazılı bir güvence istediği ve AB’nin bunu kabul ettiği ancak metnin ismi konusundaki uzlaşmanın giderilmesi için saatlerce görüşüldüğü ifade edildi.
AB’nin "Başkanlık Deklarasyonu" olarak yayınlamak istediği metine Türkiye’nin karşı çıktığı ve daha güçlü bir başlık istediği kaydedilirken, "Konsey Adına Başkanlık Deklarasyonu" başlığının ise Başbakan Erdoğan’ın karşı çıktığı ve "Bunu bu şekilde kabul etmeyeceğiz" dediği öğrenildi.
Görüşmelerin tıkanması üzerine devreye İngiltere Başbakanı Tony Blair’in Başbakan Erdoğan ile telefon görüşmesi yaptığı bildirildi.
Erdoğan’ın görüşmede Blair’e, "Biz daha güçlü bir deklarasyon bekliyorduk. Beklentilerimiz karşılanmazsa bu iş burada biter" dediği öğrenildi.
Başbakan Erdoğan’ın AB Konseyi’nin muvafakatını isteyen talebi bu görüşmenin ardından kabul edildi. Ancak Başbakan Erdoğan yazılı bir güvence istedi.
Bu arada AB Komisyonu Başkanı Hose Manuel Barosso, Başbakan Erdoğan’ı arayarak, "Dışişleri Bakanı Gül ne zaman yola çıkacak?" diye sordu. Başbakan Erdoğan ise güvence metni gelmeden Bakan Gül’ün yola çıkmayacağını söyledi.
Daha sonra yazılı metin geldi ve AK Parti Genel Merkezi’nde bir sevinç havası yaşandı. Yazılı metnin gelmesinin ardından Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül de CHP Genel Başkanı Abdullah Gül’ü arayarak gelişmelerle ilgili bilgi verdiler ve AB ile uzlaşmaya varıldığını bildirdiler.
Bakan Gül, orada bulunanlarla tek tek tokalaşarak Lüksembourg’a gitmek üzere AK Parti Genel Merkezi’nden ayrıldı.
Öte yandan yürütülen pazarlıklarda zaman zaman "buraya kadarmış" noktasına gelindiği de ifade edildi.
Lüksembourg’daki AB Dışişleri Bakanları Toplantısı’nı Başbakan Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde bakanlar, parti yöneticileri ve Dışişleri Bakanlığı bürokratları ile takip etti.
Belgenin onaylanması konusunda yürütülen görüşmelerde teknik değerlendirmelerin Dışişleri bürokrasisi tarafından yapıldığı, siyasi kararın ise Başbakan Erdoğan tarafından verildiği öğrenildi.
Alınan bilgiye göre, Erdoğan’ı ilk olarak ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice aradı. Rice’ın, Başbakan Erdoğan’a 3 Ekim müzakerelerinin başlaması konusunda ABD’nin desteğini güçlü bir şekilde ilettiği bildirildi. Başbakan Erdoğan’ın da Rice’a AB ile yürütülen görüşmelerde yaşanan gelişmeleri ve tıkanma noktalarını anlattığı ve 17 Aralık’taki zirvede verilen sözlerin yerine getirilmesini konusunda Türkiye’nin kararlı olduğunu ve yeni bir adım atmayacaklarını söylediği ifade edildi. Erdoğan, daha sonra Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ve İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ile telefonda görüştü. Özellikle, "Müzakerelerin nihai hedefinin tam üyelik" olduğu vurgusunun Berlusconi’nin gayreti sonucunda metinde yer aldığı ve bu vurgunun saat 18.00’de kesinlik kazandığı öğrenildi.
Müzakere Çerçeve Belgesi’nin onaylanmasında ayrıca BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın da yaptığı görüşmelerle desteği olduğu ifade edildi.
Saat 18.00’den sonraki görüşmelerde ise eski metindeki beşinci, yeni metinde ise yedinci maddenin, hukuki güvencenin ve metinin başlığının ele alındığı bildirildi. Uluslararası örgütlerle ilgili maddede Türkiye’nin uluslararası örgütlerdeki kazanımlarıyla ilgili taleplerinin karşılanması istendi. Edinilen bilgilere göre bu madde Türkiye’nin istediği gibi düzenlenmeseydi Müzakere Çerçeve Belgesi onaylanmayacaktı.
Başbakan Erdoğan’ın uzlaşmanın ardından yazılı bir güvence istediği ve AB’nin bunu kabul ettiği ancak metnin ismi konusundaki uzlaşmanın giderilmesi için saatlerce görüşüldüğü ifade edildi.
AB’nin "Başkanlık Deklarasyonu" olarak yayınlamak istediği metine Türkiye’nin karşı çıktığı ve daha güçlü bir başlık istediği kaydedilirken, "Konsey Adına Başkanlık Deklarasyonu" başlığının ise Başbakan Erdoğan’ın karşı çıktığı ve "Bunu bu şekilde kabul etmeyeceğiz" dediği öğrenildi.
Görüşmelerin tıkanması üzerine devreye İngiltere Başbakanı Tony Blair’in Başbakan Erdoğan ile telefon görüşmesi yaptığı bildirildi.
Erdoğan’ın görüşmede Blair’e, "Biz daha güçlü bir deklarasyon bekliyorduk. Beklentilerimiz karşılanmazsa bu iş burada biter" dediği öğrenildi.
Başbakan Erdoğan’ın AB Konseyi’nin muvafakatını isteyen talebi bu görüşmenin ardından kabul edildi. Ancak Başbakan Erdoğan yazılı bir güvence istedi.
Bu arada AB Komisyonu Başkanı Hose Manuel Barosso, Başbakan Erdoğan’ı arayarak, "Dışişleri Bakanı Gül ne zaman yola çıkacak?" diye sordu. Başbakan Erdoğan ise güvence metni gelmeden Bakan Gül’ün yola çıkmayacağını söyledi.
Daha sonra yazılı metin geldi ve AK Parti Genel Merkezi’nde bir sevinç havası yaşandı. Yazılı metnin gelmesinin ardından Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül de CHP Genel Başkanı Abdullah Gül’ü arayarak gelişmelerle ilgili bilgi verdiler ve AB ile uzlaşmaya varıldığını bildirdiler.
Bakan Gül, orada bulunanlarla tek tek tokalaşarak Lüksembourg’a gitmek üzere AK Parti Genel Merkezi’nden ayrıldı.
Öte yandan yürütülen pazarlıklarda zaman zaman "buraya kadarmış" noktasına gelindiği de ifade edildi.
editörün seçtikleri
Brad Pitt’in başrolünde oynadığı 'F1: The Movie' filmi beklentileri aştı ve ön gösterimlerde 10 milyon dolar hasılat elde etti
Apple’ın Brad Pitt’in başrolünde oynadığı “F1: The Movie” filmi beklentileri aştı ve ön gösterimlerde 10 milyon dolar hasılat elde etti. Film, küresel açılışta 115 milyon dolarlık bir hasılata ulaşmaya hazırlanıyor.
#Formula 1Türkiye 2024 yılında da Avrupa'nın hidroelektrik kurulu gücünü en çok artıran ülkesi oldu#Uluslararası Hidroelektrik Derneği
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten 'Kamuda tasarrufa yapay zekalı takip' mesajı#Hazine ve Maliye Bakanlığı
benzer haberler
Murat Ülker, Nicola Kobie'nin kitabı üzerinden teknolojik vaatlerin peşinden giderken neden hâlâ “geleceğe” ulaşamadığımızı sorguluyor
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve pladis Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, bu haftaki blog yazısında Nicole Kobie’nin “The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi) kitabından yola çıkarak teknoloji dünyasının vadettiği “gelecek”le hâlâ neden yüzleşemediğimizi sorguladı. Ülker, teknolojik gelişmelerin toplumsal kabul, etik değerler ve insan psikolojisiyle iç içe geçtiğini belirterek, “Geleceğin görüntüsü sürekli bulanıklaşıyor, vaatler daha karmaşık hale geliyor, kaygılanıyoruz” ifadeleriyle yazısına başladı.
E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde