Derin 'Ankara' kulisi
BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN AB'YE SERT ÇIKIŞI İÇİN ERKEN SEÇİM SENARYOLARI ÇİZİLİYOR.

Murat Yetkin'in yazısı
Meclis, son yıllardaki en kritik tatillerinden birine başlamak üzere. Eğer bir erken seçim olmaz ise, tatil ardından yeniden toplanacak Meclis, Türkiye'nin 11'inci cumhurbaşkanını seçecek. Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçiminin gündemde olmadığını söylese de, konu aylardır gündemde. Ekonomideki ve AB ile ilişkilerdeki dalgalanma, cumhurbaşkanlığı tartışması ve AK Parti'nin tam Meclis kapanışı öncesinde Antalya'da yapacağı toplantısıyla birleşince derin Ankara kulisi yeniden dalgalanmaya başladı.
Derin Ankara kulisine son birkaç gündür düşen söylenti, böyle durumlarda hep ortaya çıkan erken seçim söylentisi oldu. Bu senaryoyu savunanlar, Meclis'in temmuz başında erken seçim kararı alması halinde ekimde seçime gidilebileceğine dikkat çekerek, bunun yıl sonuna dek durulmayacağı anlaşılan küresel ekonomik dalgalanma ve ekim-kasım aylarında AB ile, ağırlıkla da Kıbrıs nedeniyle çıkması muhtemel gerilimle bağlantısını kuruyorlar.
Duruma açıklık kazandırmak, belki bellibaşlı aktörlerin derin kulise yansıyan son tutumlarını tek tek incelemekle daha kolaylaşır.
Hükümet
Erdoğan, Meclis'in 30 Haziran'da tatile gireceğini söylese de AK Parti milletvekillerine en az 7 Temmuz'a dek Ankara'dan ayrılmamaları telkini geliyor. Erdoğan'ın erken seçime gidebileceği yönünde eldeki tek işaret, önceki gün AB ile görüşmelerin durması ihtimali sorulduğunda, 'Durursa, durur' demiş olması. AB başkentlerinde geniş yankı bulan bu tutum, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün '17 Aralık'ta imza atmadan dönsek kahraman olurduk' yaklaşımıyla birleştirildiğinde, AK Parti'nin Kıbrıs nedeniyle AB ile girilecek bir kavgadan oy umduğu şeklinde yorumlanabilir.
Erdoğan'ın erken seçim kararıyla gelebilecek ekonomik krizde uğrayacağı oy kaybını Kıbrıs-AB ile telafi edip, Cumhurbaşkanlığı seçimi için kan tazeleme amacıyla erken seçimi tarcih edebileceğini savunanlar da var.Bunun dışında, AB Başmüzakerecisi Ali Babacan'ın faiz dışı fazla hedefi tutturmak için IMF'ye gelirleri harcamaya ayırmayacağı sözü vermesinden, Erdoğan'ın 'Cumhurbaşkanını bu Meclis seçecek' söylemine dek bütün işaretler erken seçime gidilmeyeceği yönünde.
İş dünyası
TÜSİAD Başkanı Sabancı'nın 'erken seçim istemiyoruz, cumhurbaşkanının uzlaşmayla belirlenmesini istiyoruz' mesajı yeterince açık. TÜSİAD gibi TOBB da küresel ekonomik dalgalanmaların Türkiye'ye etkisinin, hükümetten kaynaklanan güvensizlik nedeniyle arttığı görüşünde. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nun hükümete 'En çok oyu biz aldık, en iyi biz biliriz anlayışından uzaklaşın' uyarısı yanlış anlamaya meydan vermeyecek kadar açık.
İş dünyası, AK Parti'ye açtığı geniş krediyi son dönemlerdeki iki gelişmeyle sorgulamaya başladı. Bunlardan birincisi ve siyasi olanı, TBMM Başkanı Arınç'ın 23 Nisan konuşması ve Erdoğan'ın ona sahip çıkışı oldu. İkincisi ve idari olanı, Merkez Bankası'na yeni başkan atanması kriziydi. Sorgulanan, doğrudan AK Parti'nin 'Değiştik, merkez partisi olduk' söylemi, samimiyeti ve cumhurbaşkanı seçimi konusunda niyetleri oldu.
Asker
Askerin, türbanlı eş ile simgeleşen 'laikliğe sahip çıkmayacak cumhurbaşkanı' ihtimalinden duyduğu rahatsızlık daha önce ifade edildi. Bu konuda Cumhurbaşkanı Sezer'in 12 Nisan'da Harp Akademileri'ndeki konuşması ve CHP lideri Baykal'ın Sezer'e verdiği destek tamamlayıcı oldu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök'ün görev süresinin 30 Ağustos'ta dolacak olması ve yerini Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Büyükanıt'ın alması beklentisi,