Deklarasyonda yine uzlaşı yok
Türkiye'nin Kıbrıs deklarasyonuna karşı deklarasyonla yanıt vermeyi planlayan AB, deklarasyonun içeriği konusunda yine uzlaşamadı.
16.09.2005 17:54 •

16px
32px
Avrupa Birliği Daimi Temsilcileri'nin (COREPER) Kıbrıs karşı deklarasyonunu görüştüğü olağanüstü toplantıdan bir sonuç çıkmadı. Üye ülkelerin büyükelçileri kararı 26 eylül yapılacak dışişleri bakanları toplantısına bıraktı.
Bir saat süren toplantı sırasında Kıbrıslı Rumlar kendi tezlerini sonuna kadar savundular ve geri adım atmayacaklarını söylediler.
Rumların, söz konusu tanıma koşulunun daha kısa vadeli bir formüle bağlanmasında ve bu tanımanın 'tam üyelikten önce' değil, 'müzakere süreci sırasında' gerçekleşmesi konusunda ısrar ettikleri belirtiliyor.
Türkiye ile AB arasında üyelik müzakerelerinin başlaması öngörülen 3 ekime kısa süre kala Ankara, Brüksel'deki gelişmeleri yakından izliyor.
Diplomatik kaynaklar, Ankara'nın beklentisinin Müzakere Çerçeve Belgesi ve karşı deklarasyona 3 ekimden önce kesinlik kazandırılması olduğunu belirtirken, Türk heyetinin 3 ekimde Lüksemburg'da olabilmesinin, söz konusu belgelerin netleştirilmesine bağlı olduğunu ifade ettiler.
AB üyesi ülkelerin Brüksel'deki daimi temsilcilerinin oluşturduğu Konsey'de (COREPER) ele alınan belgelere henüz son şekli verilemezken, Ankara eline ulaşan taslak metinleri inceliyor.
Kaynaklar, AB dönem başkanı İngiltere'nin çabaları da göz önünde bulundurulduğunda, Brüksel'de yapılacak toplantıların Ankara'nın beklentisi doğrultusunda 3 ekime kadar sonuçlanacağını ve müzakerelerin öngörüldüğü tarihte başlamasının yüksek bir olasılık olarak görüldüğünü kaydettiler.
Türkiye başta Almanya seçimlerinin sonuçları olmak üzere, farklı nedenlerden ötürü 3 ekimin ileri bir tarihe atılmasına sıcak bakmazken, böyle bir durumun Müzakere Çerçeve Belgesi'ne bazı yeni unsurlar eklenmesi taleplerine neden olacağını düşünüyor.
AB'de deklarasyon çalışmaları
Karşı deklarasyonun taslak metninde Güney Kıbrıs'ın tanınmasıyla ilgili İngiltere ve Fransa'nın uzlaştığı formül eklenmişti. Metindeki tartışmalar Türkiye'nin Güney Kıbrıs'ı tanıması ve Kıbrıs sorununun çözümü konusunda BM'ye atıfta bulunulması üzerinde yoğunlaşmıştı.
Taslak metinde ne var?
Üçüncü taslak metinde, Rum yönetiminin tanınması konusunun Türkiye tam üye olur olmaz değil, müzakereler esnasında gündeme gelmesine dair bir ifade olduğu belirtiliyor.
Metinde ayrıca, Kıbrıs Rum yönetiminin tanınması ile Kıbrıs sorununun çözümü birbirinden bağımsız iki ayrı unsur olarak nitelendiriliyor.
Buna göre, Kıbrıs sorununda çözüm süreci Birleşmiş Milletler’de işleyecek. Ancak Kıbrıs Rum yönetiminin tanınması, AB üyelik müzakerelerine paralel olarak değerlendirilecek.
Limanların açılması konusunun ise müzakereler esnasında hayata geçirilmesi gerekecek.
Taslağın ana hatları şöyle:
AB üyeleri, Avrupa Komisyonu'nun aralık 2004 tarihinde vardığı sonuçlar uyarınca Türkiye'nin birlik üyeleri ile arasındaki ortaklık antlaşmasının Ek Protokolüne attığı imzayı kabul eder.
Üyeler imza sırasında Türkiye'nin 'Kıbrıs Cumhuriyet'i ile ilgili açıklama yapma ihtiyacını üzüntü ile karşılar.
AB, bu açıklamanın tek taraflı olduğunu ve Türkiye'nin yükümlülüklerini etkilemediğini açıkça belirtir.
AB üyesi ülkeler Ek Protokolün ayrımcılık yapılmadan tamamen uygulanması ve malların serbest dolaşımı için bütün engellerin kaldırılmasını bekler. AB, Türkiye'nin imza koyduğu yükümlülükler yerine getirilene kadar ilgili bölümler için görüşmelere başlamayacaktır.
AB üyeleri 'Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 1 mayıs 2004 tarihinde birliğe üye olduğunu ve 'Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımanın uluslararası h
Bir saat süren toplantı sırasında Kıbrıslı Rumlar kendi tezlerini sonuna kadar savundular ve geri adım atmayacaklarını söylediler.
Rumların, söz konusu tanıma koşulunun daha kısa vadeli bir formüle bağlanmasında ve bu tanımanın 'tam üyelikten önce' değil, 'müzakere süreci sırasında' gerçekleşmesi konusunda ısrar ettikleri belirtiliyor.
Türkiye ile AB arasında üyelik müzakerelerinin başlaması öngörülen 3 ekime kısa süre kala Ankara, Brüksel'deki gelişmeleri yakından izliyor.
Diplomatik kaynaklar, Ankara'nın beklentisinin Müzakere Çerçeve Belgesi ve karşı deklarasyona 3 ekimden önce kesinlik kazandırılması olduğunu belirtirken, Türk heyetinin 3 ekimde Lüksemburg'da olabilmesinin, söz konusu belgelerin netleştirilmesine bağlı olduğunu ifade ettiler.
AB üyesi ülkelerin Brüksel'deki daimi temsilcilerinin oluşturduğu Konsey'de (COREPER) ele alınan belgelere henüz son şekli verilemezken, Ankara eline ulaşan taslak metinleri inceliyor.
Kaynaklar, AB dönem başkanı İngiltere'nin çabaları da göz önünde bulundurulduğunda, Brüksel'de yapılacak toplantıların Ankara'nın beklentisi doğrultusunda 3 ekime kadar sonuçlanacağını ve müzakerelerin öngörüldüğü tarihte başlamasının yüksek bir olasılık olarak görüldüğünü kaydettiler.
Türkiye başta Almanya seçimlerinin sonuçları olmak üzere, farklı nedenlerden ötürü 3 ekimin ileri bir tarihe atılmasına sıcak bakmazken, böyle bir durumun Müzakere Çerçeve Belgesi'ne bazı yeni unsurlar eklenmesi taleplerine neden olacağını düşünüyor.
AB'de deklarasyon çalışmaları
Karşı deklarasyonun taslak metninde Güney Kıbrıs'ın tanınmasıyla ilgili İngiltere ve Fransa'nın uzlaştığı formül eklenmişti. Metindeki tartışmalar Türkiye'nin Güney Kıbrıs'ı tanıması ve Kıbrıs sorununun çözümü konusunda BM'ye atıfta bulunulması üzerinde yoğunlaşmıştı.
Taslak metinde ne var?
Üçüncü taslak metinde, Rum yönetiminin tanınması konusunun Türkiye tam üye olur olmaz değil, müzakereler esnasında gündeme gelmesine dair bir ifade olduğu belirtiliyor.
Metinde ayrıca, Kıbrıs Rum yönetiminin tanınması ile Kıbrıs sorununun çözümü birbirinden bağımsız iki ayrı unsur olarak nitelendiriliyor.
Buna göre, Kıbrıs sorununda çözüm süreci Birleşmiş Milletler’de işleyecek. Ancak Kıbrıs Rum yönetiminin tanınması, AB üyelik müzakerelerine paralel olarak değerlendirilecek.
Limanların açılması konusunun ise müzakereler esnasında hayata geçirilmesi gerekecek.
Taslağın ana hatları şöyle: