Dolar
38,7507
0,09%
Euro
43,6669
0,47%
Sterlin
51,546
0,47%
Bitcoin
3.970.542
0,88%
BİST-100
9.389,76
1,19%
Gram Altın
4.154,325
0,94%
Gümüş
32,58
0,33%
Faiz
51,5
0,84%

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in sözleri yeni bir 'gazetecilik' tartışması açtı

Özgür Özel'in dün Sözcü TV ekranlarında, medya mensuplarına yönelik olarak söylediği, "Kurumun mücadele etme zorunluluğu yok. Kurumun yayın yapma mesuliyeti var. Bunu da belli ilkeler dahilinde yapma zorunluluğu var" sözlerinin değerli olduğunu ve tartışılması gerektiğini düşünüyorum.

09.05.2025 10:32Güncelleme: 09.05.2025 10:44
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in sözleri yeni bir 'gazetecilik' tartışması açtı
16px
32px

Toygun ATİLLA

Her şey milyonlarca izleyicinin önünde cereyan etti. 

İpek Özbey'in moderatörlüğünü yaptığı programda, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kendisi için "Geri vites yapıyor" diyen "Armut gibi geziyor" diye hitap eden Yılmaz Özdil'e öfkeliydi. 

SİZ NE KADAR MÜCADELE EDİYORSANIZ BU KURUMDA O KADAR MÜCADELE EDİYOR


Özgür Özel eleştirilerini ardı ardına sıraladı, bu dönemde parti olarak yaptıkları mücadeleye vurgu yaptı. 

Tam da sözün bittiği yerde gazeteci İpek Özbey, "Siz ne kadar mücadele ediyorsanız bu kurumda o kadar mücadele ediyor " dedi. 

Özgür Özel'in bu söze yanıtı şu oldu: "Kurumun mücadele etme zorunluluğu yok. Kurumun yayın yapma mesuliyeti var. Bunu da belli ilkeler dahilinde yapma zorunluluğu var"   

GÖREV TANIMI VE ETİK

Eminim bu sözler, çok kişinin hoşuna gitmemiştir. Ama bence gazetecilik etiği açısından önemli eleştirilerin yanında daha da kıymetlisi bir "görev tanımı" da barındırıyordu içinde... 

Mustafa Kemal Atatürk'ün "Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır" sözünü çok beğenirim, önemserim. 

Öyle ya, herkes kendi görevini doğru bir şekilde yaptığında oluşacak katma değerden daha kıymetli ne var ki... 

İLKELER DAHİLİNDE YAYIN YAPMAK 

Biliyorum herkes benim gibi düşünmek zorunda değil... 

Kimileri için "gazetecilik" pek tabi mücadele olarak da görülebilir. 

Ben ise bu konuda Özgür Özel ile aynı yerdeyim. 

Gazetecilerin ve bağlı bulundukları kurumları yayın yapma mesuliyeti var. Bunu da ilkeler dahilinde yapma zorunluluğu var. 

KALEMŞÖRLERİN SAVURDUĞU BATAKLIK

Mamafih,

Özellikle iktidar medyasının tahrip gücü yüksek kalemşörlerinin açtığı yoldan yürüyen ve muhalif medya olarak adlandırılan gazetecilerin de içine düştüğü bir bataklık var. 

Bu bataklıkta herkes bir diğeri için "düşman" herkes bir diğeri için yok edilmesi gereken biri gibi...

Akşam TV kanalları sabah ise gazetelerin her biri parti gazetesi gibi. 

Bir taraf için "her şey yanlış" diğer taraf için "her şey doğru" 

Acılar da da ayrışan, sevinçler de de sarılamayan bir bakış açısı... 

YANLIŞA YANLIŞ DOĞRUYA DOĞRU DEMEK LÜKS OLDU

Oysa ki, 

Özgürlükleri savunan insanlar (aydınlardan, yazar çizerlerden, gazetecilerden bahsediyorum) neden kendilerini sadece bir görüşe prangalar. 

Yanlışa yanlış doğruya doğru demekten daha kıymetli bir özgürlük var mı? 

FİKRİ, VİCDANI, İRFANI HÜR NESİLLER

Yanlış yapan diğerine benzemek, sürüye dönüşmek ne zamandan beri gazetecilik oldu? 

Özgür Özel'e tamamen katılıyorum: "Kurumun mücadele etme zorunluluğu yok. Kurumun yayın yapma mesuliyeti var. Bunu da belli ilkeler dahilinde yapma zorunluluğu var." 

Yazımın başında Atatürk'ün  "Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır" sözünü çok sevdiğimi söylemiştim. 

Yazımı yine Atatürk'ün şu veciz sözü ile bitireyim: "Cumhuriyet; sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister"

patronlardunyasi.com

benzer haberler