Dolar
42,905
0,20%
Euro
50,6471
-0,23%
Sterlin
58,0023
-0,03%
Bitcoin
3.755.553
-0,27%
BİST-100
11.294,37
-0,37%
Gram Altın
6.252,504
1,39%
Gümüş
79,28
10,18%
Faiz
37,51
0,00%

Birleşik Arap Emirlikleri’nin ekonomik modeli ve Türk iş dünyası için anlamı

2006’da yaklaşık iki bin olan Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Türk nüfusu bugün 60 bini geçti. Yaklaşık yirmi yılda yaşanan bu artışın ardındaki itici güçler ise iki ülkenin ekonomik entegrasyonu ve siyasi normalleşme. Dün sadece bir pazar olan, bugünse bölgesel bir güç merkezine dönüşen BAE’de kazanmak için fiziksel olarak bulunmak olmazsa olmaz. Türk iş dünyasının BAE ve Körfez’deki nüfuzunun gelişimine katkı sunan Dubai ve Kuzey Emirlikleri Türk İş Konseyi’nin Başkanı Kanat Kutluk, Körfez Serisi’nin son yazısında Patronlar Dünyası okurları için BAE’nin dönüşümünü analiz etti.

27.12.2025 04:49Güncelleme: 27.12.2025 05:03
Birleşik Arap Emirlikleri’nin ekonomik modeli ve Türk iş dünyası için anlamı
16px
32px

Dubai ve Kuzey Emirlikleri Türk İş Konseyi Başkanı Kanat KUTLUK

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), yaklaşık yirmi yıldır yaşadığım, çalıştığım ve her yönüyle tanıklık ettiğim bir ülke. 2006 yılında Dubai’ye ilk geldiğimizde, hem Türkiye–BAE ilişkileri hem de bölge ekonomisinin ölçeği bugünkü noktadan oldukça uzaktı. Son yirmi yılda yaşanan dönüşüm ise yalnızca ekonomik göstergelerle açıklanamayacak kadar derin; şehirleşmeden hukuki altyapıya, iş yapma kültüründen sosyal uyuma kadar uzanan bütüncül bir model ortaya çıktı.

Bugün yeni gelenler mevcut tabloyu görüyor. Oysa bu tablo, uzun bir yolun, ardı ardına alınmış stratejik kararların ve zaman zaman oldukça zorlayıcı dönemlerin bir sonucu. BAE’nin başarısı; vizyonun sürekliliğine, karar alma süreçlerindeki hız ve netliğe ve ülkenin kendisini “herkese açık ama kimseye kişisel olarak ait olmayan” bir ekonomik platform olarak konumlandırmasına dayanıyor. Kurallar net, işleyiş öngörülebilir. İyi niyet, çalışkanlık ve uyum ise neredeyse sistemin doğal seçilim mekanizması hâline gelmiş durumda.

DEMOGRAFİ VE TÜRK TOPLULUĞUNUN DÖNÜŞÜMÜ

2006 yılında yaklaşık iki bin olan Türk topluluğu, 2020’lerde on bin seviyesine ulaştı. 2025 itibarıyla ise bu sayı altmış bini aşmış durumda. Bu artış, basit bir nüfus hareketliliğinden ziyade Türkiye–BAE ekonomik entegrasyonunun ve son yıllarda hızlanan siyasi normalleşmenin somut bir yansıması.

Eskiden ülkede ağırlıklı olarak KOBİ ölçeğinde işletmeler ve sınırlı sayıda büyük firma varken, bugün tablo belirgin şekilde değişmiş durumda:

  • Orta ve büyük ölçekli Türk şirketleri bölgede kalıcı operasyonlar kuruyor.
  • “Uzaktan ürün veya hizmet satma” dönemi büyük ölçüde geride kaldı; BAE’de fiziksel varlık göstermeyen şirketler için rekabet alanı giderek daralıyor.
  • Perakende, teknoloji, lojistik, inşaat, savunma, üretim ve hızlı tüketim gibi birçok sektörde Türkiye çıkışlı markalar artık BAE’de gerçek pazar payı oluşturuyor.

Bu dönüşümde, BAE’nin yabancı yatırımcıya sunduğu güçlü hukuki koruma, şeffaf regülasyonlar ve hızla işleyen serbest bölgelerin payı büyük.

CEPA DÖNEMİ: TÜRKİYE–BAE EKONOMİK AKSININ HIZLANMASI

2023 yılında yürürlüğe giren Türkiye–BAE Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması (CEPA), iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin çerçevesini yeniden tanımladı. Gümrük vergilerinin düşmesi, teknik engellerin kaldırılması, hizmetler ve yatırımların serbestleştirilmesi kısa sürede etkisini gösterdi:

  • 2024–2025 döneminde BAE, Türkiye’nin en hızlı büyüyen ihracat pazarlarından biri hâline geldi.
  • Mücevherat, makina, gıda, kimya, elektrik-elektronik ve savunma sanayiinde ciddi artışlar kaydedildi.
  • DMCC, JAFZA, DIFC ve ADGM gibi merkezlerde faaliyet gösteren Türk şirketlerinin sayısı hızla yükseldi.

CEPA, yalnızca ticareti değil; ortak yatırım, teknoloji paylaşımı ve uzun vadeli iş birliklerini de hızlandıran güçlü bir çarpan etkisi yaratıyor.

Türk Yatırımları: Savunmadan Ulaştırmaya

Son yıllarda Türk şirketlerinin BAE’de üstlendiği roller artık klasik taahhüt projelerinin ötesine geçmiş durumda.

Savunma sanayii: BAE, teknolojik dönüşümünü hızlandırırken Türk savunma sanayii şirketleri bu ekosistemde daha görünür hâle geliyor. Ortak üretim, teknoloji transferi ve Ar-Ge projeleri giderek daha fazla gündeme geliyor.

Ulaştırma ve hızlı tren: Türkiye’nin hızlı tren alanındaki tecrübesi, Körfez’in mobilite vizyonu ile birleşiyor. Suudi Arabistan–BAE–Umman hattını kapsayan yeni demiryolu ağında Türk şirketlerinin rolü giderek güçleniyor.

İnşaat ve altyapı: Türk müteahhitler uzun süredir ülkede faaliyet gösteriyor. Son beş yılda ise limanlar, havaalanları, otoyollar ve enerji altyapısı projelerinde daha görünür bir konuma geldiler.

Perakende ve e-ticaret: Değeri 10 milyar doları geçen Türkiye’nin ilk şirketi Trendyol başta olmak üzere Türk markalarının pazara girişi, hem Türk ürünleri için güçlü bir vitrin oluşturdu hem de lojistik altyapının derinleşmesine katkı sağladı.

Teknoloji ve hizmet: Finansal teknoloji, yazılım, veri çözümleri ve danışmanlık alanında faaliyet gösteren Türk şirketleri, Dubai’nin bölgesel merkez rolü sayesinde BAE üzerinden Afrika ve Güney Asya pazarlarına açılıyor.

BAE Ekonomik Modeli: Tanımlayıcı Unsurlar

BAE’nin başarısı birkaç temel başlıkta özetlenebilir:

  • Hukukun Üstünlüğü: Regülasyonlar net ve hızlı uygulanıyor. Haklıysanız davanızı kazanırsınız; bunu bizzat defalarca tecrübe ettim.
  • Öngörülebilirlik: 20 yıllık yatırım planları şeffaf biçimde açıklanıyor. İşinizde gerçekten iyiyseniz o işi alma ihtimaliniz yüksek.
  • İşgücü Çeşitliliği: 200’den fazla ülkenin vatandaşının birlikte çalıştığı benzersiz bir yapı. Dünyada tam bir karşılığı yok; Singapur en yakın örnek olabilir.
  • Yabancı Yatırımcıya Alan Açılması: %100 yabancı mülkiyet, hızlı şirket kuruluşları ve ölçekli serbest bölgeler.
  • Verimlilik ve Hız: İzin süreçlerinden altyapıya kadar birçok alanda minimum bürokrasi. Çünkü hedefler büyük.

Dışarıdan bakıldığında sade görünen bu modelin arkasında ciddi bir planlama, disiplin ve stratejik esneklik yatıyor.

Sonuç: Türk İş Dünyası İçin BAE Ne İfade Ediyor?

Bugün gelinen noktada BAE;

  • Sadece bir pazar değil,
  • Güçlü bir bölgesel merkez,
  • Bir büyüme laboratuvarı,
  • Türkiye ile siyasi, ekonomik ve lojistik açıdan giderek daha entegre bir ortak.

Türk yatırımcılar için fırsatlar geniş, ancak bir gerçek çok net: BAE’de fiziksel olarak olmayan kazanamıyor. Yerel adaptasyon, regülasyona hâkimiyet ve sürdürülebilir bir iş modeli artık vazgeçilmez.

Bu nedenle BAE benim için yalnızca yaşadığım yer değil; aynı zamanda profesyonel hayatımda en büyük dönüşümlere tanıklık ettiğim, Türk iş dünyasının kendi geleceğini sahada test ettiği bir alan.

Körfez Serisi yazı dizisinin son bölümünü BAE’ye ayırmamın nedeni de tam olarak bu: BAE, pek çoğumuz için hem yeni bir ev hem bir laboratuvar hem de giderek güçlenen bir ortak geleceğin adı.

patronlardunyasi.com