Bir fahişenin günlüğü...

Bir fahişenin günlüğü...

İnsan, bu işi yapanların hep ‘düşmüş’ kadınlar olduğunu düşünür ya, işte Jeannette Angell bu düşünceyi baştan sona değiştiriyor. Din eğitimi almış, Yale’de mastır, Boston Üniversitesi’nde doktora yapmış bir fahişe.

Bir fahişenin günlüğü...
16px
24px
27.04.2006 10:40
ABONE OLgoogle

Yale Üniversitesi’nde ilahiyat mastırını tamamlayan Jeannette Angell, kilise tarihi üzerine doktora yapmak için Boston Üniversitesi’ne girdiyse de sonradan branş değiştirerek antropolojiyi seçti.

Öğretim görevlisi olarak Harvard, M.I.T ve London School of Economics gibi Amerika’nın ve İngiltere’nin önde gelen üniversitelerinde sosyoloji, tarih, din ve antropoloji dersleri vermeye başladı. 34 yaşındayken, birlikte yaşadığı erkek arkadaşı, Angell’in birikmiş bütün parasını alıp onu terk edince, Jeannette mali sıkıntıya düştü. Gazetede ‘eskort’ kızlar arayan bir ilan yaşamını tamamen değiştirdi; para sorunlarından kurtulmak için çift işte çalışmaya başladı: Gündüzleri üniversite öğretim görevlisiydi, geceleri ise telekız. Angell’in, Can Yayınları’ndan çıkan kitabı ‘Telekız’, fahişelik yaptığı üç yılı anlatıyor. Biz de kitabın yazarıyla e-postayla konuştuk.

- Fahişeliği ‘düşmüş kadınlar’ın yaptığı sanılır...
Gerçekte, fahişelerin birçoğu (benim beraber çalıştıklarımın çoğu) zeki, eğitimli ve esprililer. Bu şekilde çalışarak üniversite ya da mastır eğitimlerinin masraflarını karşılayan yüzlerce kadın var. Bu kadınların birçoğu, ileride kendi seçtikleri alanda eğitimlerini tamamlamış profesyoneller olarak çalışacaklar. Elbette genel kanıya uyan, sizin de bahsettiğiniz tarzda bazı kadınlar var.
- Telekızlık yapmaya bir anda mı karar verdiniz, yoksa kendinizle bir iç hesaplaşmaya gittiniz mi?
İhtiyaçlarımı karşılamak için çok acil paraya ihtiyacım olduğu kesindi. Londra’da gördüğüm bir ilanı, beraberimde ABD’ye getirdim; arada çıkarıp bakıyordum. Bu konuda düşündükçe, kararım konusunda daha rahat hissettim.
“Müşterilerim farklı sınıflardandı'
- Bu tür servisleri ne tip insanlar kullanıyor?
Öğrendiğim bir şey, tipik bir müşteri profilinin olmamasıydı. Bazı müşteriler yalnızdı, bazıları ‘kur yapma ritüellerine’ zaman ayıramayacak kadar meşguldü. Bazı erkekler sadece uzun süreli ilişkiler istemiyorlardı. Bazı müşteriler, ev hayatlarında mutlu olmayan evli erkeklerdi. Ancak bu arada, geri kalan diğerleri -etkileyici biçimde- daha önce hiç seks yapmamış olan ve ilk deneyimlerini bir profesyonelle yaşamak isteyenlerdi. Müşterilerim genç, yaşlı; akıllı, çok da akıllı olmayan; çekici, o kadar da çekici değil; eğitimli, eğitimsiz farklı sınıflardan insanlardı.
- Telekızlığın kendine göre etik kuralları var mı?
Hayır. Böyle bir şey yok ***
“Hiç utanç hissetmedim'
- Ciddi bir teoloji eğitiminiz var. Bu iş dini inanışlarınızla çakışmıyor muydu?
Hayır, çakışmıyordu ve yaptığım işten dolayı hiç utanç hissetmedim. Benim dinim bana aşkın en yüce duygu olduğunu, şefkat ve iyiliğin, cömertliğin önemli olduğunu, başkalarını yargılamaktan sakınmanın esas olduğunu söyler. Telekız olarak çalıştığım bu dönemde, çok ihtiyaç duyulan bir hizmet sunuyordum. İş seks üzerine kurulu da olsa, aynı zamanda dokunma, iletişim üzerineydi de. Bana hiç dokunmayan, başka bir insanla iletişime aç olan, sadece onu dinlemesi için birini kiralamaya ihtiyaç duyan müşterilerim de oldu. Bunlar benim inancımla tutarlı şeyler.
- Ne zaman bıraktınız ikinci işinizi?
Üç yıl sonra, parayı çok fazla sevmeye başladığımı an
E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde