Ben babayım. Sessiz mi kalacağız
Gazze'nin "açık hava hapishanesine döndüğünü" belirten Erdoğan'dan yeni çıkış: "Tv'de ölü çocuklar gördük. Emzikli çocuklar, yaşlı insanlar, kadınlar, erkekler."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, bölgesindeki risk ve tehditlere rağmen demokratik, laik, sosyal bir ülke olma ayrıcalığını yaşadığını söyledi.
Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile Beyaz Saray'da gerçekleştirdiği görüşme ve basın toplantısının ardından, Johns Hopkins Üniversitesi'nde bir konuşma yaptı.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını yaptığı 7 aralık tarihinin, ABD'ye karşı düzenlenen Pearl Harbor baskınının 68'inci yıldönümüne denk geldiğine işaret etti ve bu baskında hayatını kaybedenleri saygıyla andığını söyledi.
Erdoğan, ABD'nin yaşadığı 11 Eylül ve Pearl Harbor saldırılarına işaret ederek, Türkiye'nin 30 yıldır fazlasıyla enerji ve kaynaklarını Kuzey Irak'tan gelen terörist saldırılara harcadığını hatırlattı ve "Amerikan halkının bu konudaki hislerini çok iyi anlıyor ve paylaşıyoruz" dedi.
Erdoğan, "Türkiye, risklerin, tehditlerin olduğu bir coğrafyada bulunuyor. Bu risk ve tehditlere rağmen Türkiye bölgede, demokratik, laik, sosyal bir ülke olma ayrıcalığını yaşıyor" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Orta Doğu'nun klasik bir bakışla anlaşılamayacağını, ittifaklar, düşmanlar, tehditler ve sınırların değişebileceğini belirterek, bu bakımdan Türkiye'nin aktif ve esnek bir politika yürütmek zorunda olduğuna işaret etti.
Türkiye'nin bu politikalarıyla hem kendisi hem de çevresi için başarılı sonuçlar elde ettiğini belirten Erdoğan, "Türkiye, hiçbir art niyete, zarar verici bir projeye sahip değildir. Tek arzu, barış, istikrar ve huzurun tesisidir" dedi.
AB ile katılım müzakerelerini sürdüren, demokratik, laik yapısı yla Türkiye'nin yönünün, doğuya olduğu kadar batıya da dönük olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin, bazılarının iddia ettiği gibi "eksen kayması" yaşamadığını söyledi. Erdoğan, "Türkiye, doğuya bakarken batıyı kaybedemez. Batıya bakarken doğuyu kaybedemez. Kuzeye bakarken güneyi, güneye bakarken kuzeyi kaybedemez. Türkiye, 360 derece ile tüm dünyaya bakabilecek güçtedir" diye konuştu.
Türkiye'nin "gündem belirleyen ülke" konumuna geçtiğini belirten Erdoğan, doğuyla çok kolay iletişim kurabilme özelliğinin Türkiye'yi aracı ülke yaptığını da söyledi. Erdoğan, Türkiye'nin bu özelliğinin medeniyetler arası saplantı ve önyargıların aşılmasında önemli olduğunu belirtti ve Tü rkiye'nin AB üyeliğinin de bu bakımdan önemli olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin, İslam dünyasıyla batı arasında köprü olacak vasıflara sahip olduğunu belirten Erdoğan, "Türkiye'nin, AB'ye üyeliğiyle AB fırsat elde edecek, doğuyla uçurumları kapatma imkanı edinecek. Türkiye, AB'ye yük olmaya değil, AB'nin yükünü almaya geliyor" dedi.
Türkiye'nin, AB yolunda katettiği mesafenin İslam dünyasında da yakından izlendiğini belirten Erdoğan, "Türkiye, etkisi sadece kendisiyle sınırlı bir ülke değil" diye konuştu. AB üyeliğinin, Türkiye'nin stratejik bir hedefi olduğunu belirten Erdoğan, "Hedefimize aynı kararlılıkla devam ediyoruz. Üzerimize düşeni eksiksiz yapacağız. Ancak karşı taraf da üzerine düşeni yapmal ı. Farklı modeller koymaya çalışanlar var. Bakıyorsunuz, imtiyazlı ortaklık diyorlar. Nereden çıktı bu? Oyun esnasında yeni bir kural" şeklinde konuştu.
Nasreddin Hoca hesabıyla, "ya tutarsa" mantığıyla bu yaklaşımların ortaya konulduğunu söyleyen Erdoğan, "Türkiye'nin, AB'ye üyeliğini kabul etmeyecekseniz açıklayın. Gizlemeye gerek yok. Ne siz zaman kaybedin, ne de bize kaybettirin. Türkiye için tam üyelik dışında seçenek seslendirmek abesle iştigaldir" dedi.
Erdoğan, iki yakın müttefik ve ortak olarak Türk-Amerikan ilişkilerinin derinleşerek, sürdürüldüğünü belirtti. Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama'nın ocak 2009'da göreve gelmesiyle ilişkilerin ivme kazandığını, iki ay sonra ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın, Türkiye'yi ziyaret ettiğini ve Obama'nın ilk denizaşırı ikili resmi ziyaretini Türkiye'ye yapmasının son derece anlamlı olduğunu söyledi.
Obama'nın, stratejik ortaklık sürecini model ortaklığa taşıdığı nı hatırlatan Erdoğan, iki ülkenin çok geniş yelpazeye yayılan konularda işbirliğ i yaptığını, şimdi model ortaklığın içini doldurmanın zamanının geldi ğini kaydetti. Bu çerçevede ABD'nin iki üst düzey yetkilisiyle Türkiye'nin iki yetkilisinin ekonomik, teknik, bilim, sanat, askeri, siyasi alanda ilişkileri zenginleştireceğini kaydetti.
Erdoğan, "Biz ulusal, bölgesel ve küresel barış dışında hiç bir amaca hizmet etmiyoruz. 21'inci asra girerken hedef buydu ama küresel barışı bombaladılar. Şimdi bunu toparlamamız lazım. Son dönemde kasıtlı olarak dile getirilen eksen kayması haksız bir iddiadır. Dış politikada kimi gelenekleri, kimi alışkanlıkları yıktığımız bir gerçektir. Tüm komşularıyla barışık bir Türkiye vardır. Ticaret hacmi artan bir Türkiye vardır" dedi.
Örneğin Yunanistan ile sıkıntıların artık asgariye indirildi ğini söyleyen Erdoğan, Yunanistan'ın eski Başbakanı Kostas Karamanlis'i kendi çocuğunun nikahına şahit olarak davet ettiğini hatırlattı.
Suriye ile ilişkilerin çok daha olumlu bir sürece oturduğunu belirten Erdoğan, kuzeyde Rusya ile ilişkilerin geliştirildiğine işaret etti. Erdoğan, "Biz çözümsüzlüğü çözüm olarak kabul etmiyoruz" dedi.
Herkesle iletişim ve işbirliği içinde olmanın doğal olduğunu belirten Erdoğan, "Batı ittifakının bir üyesi olarak bölgede herkesle konuşmamız bir imkandır, fırsattır. Kıskananlar yanlış yapıyor. Türkiye'nin görüşmelerini fırsat kapısı olarak düşünün" dedi.
Türkiye'nin ayrılıkları birlikteliğe dönüştürebileceğini belirten Erdoğan, "Doğu, batıyı anlasın, önyargılar kalksın, önyargılardan kaynaklanan eylemler son bulsun istiyoruz" diye konuştu.
Türkiye-Suriye ilişkilerinin bölge sorunlarına olumlu yansımalarını n olduğunu belirten Erdoğan, Suriye-ABD arasında da yumuşamanın görüldüğün ü söyledi.
Erdoğan, İran'ın nükleer problemi, Suriye-İsrail süreci, Filistin-İsrail sorunu gibi konularda Türkiye'nin aktif rol oynadığına da işaret etti. Erdoğan, "Biz gizli gündemi olan, takiyye yapan, içerde başka, dışarda başka konuşan yaklaşımı doğru bulmuyoruz" dedi.
Adaleti gözardı ederek, milletlerin vicdanını yaralayarak güvenliğin sağlanamayacağını söyleyen Erdoğan, "Gazze'ye saldırı terörle mücadeleyle açıklanamaz. Tv'de ölü çocuklar gördük. Ben de babayım. Emzikli çocuklar, yaşlı insanlar, kadınlar, erkekler. Sayı 1500'ü aşkın. Trajedi yaşandı. Gazze'de insanlık yara almıştır. Bana hep (Niye sürekli Gazze'yi konuşuyorsun) diyorlar. Ben, Gürcistan'ı da konuşuyorum. Bunları, bir Müslüman olduğum için değil insan olduğum için söylüyorum" diye konuştu.
Gazze'nin bir "açık hava hapishanesine döndüğünü" belirten Erdoğan, burada altyapı hizmetlerinin, okul, hastanenin olmadığını kaydetti. Erdoğan, "Bu dil bu bedende varsa konuşmak zorundayım. Haksızlığı nerede görüyorsam söylemem lazım. Şu dinden, bu dinden olması gerekmiyor, insan olması yeterli" dedi.
İslam'da da asla kitle katliamına yer olmadığını belirten Erdoğan, kitle imha silahlarıyla İslam inancını kimsenin yan yana getiremeyeceğini söyledi.
Erdoğan, "Ne bölgemizde, ne de farklı bir yerde nükleer silahlar istiyoruz. Nükleer silahları ülkelerimizden atalım, temizleyelim. Bir başkasına nükleer silah yapma derken, sende varsa, söylediğinin tesiri olur mu? Bal, demekle ağız tatlanmaz. Önce kendi ülkenizde uygulayacaksınız. Biz, İran'ın da nükleer silah elde etmesine karşıyız ama çevre ülkelerde de karşıyız. Adalet anlayışı çerçevesinde bunu ifade ediyoruz. Öbür tarafta İsrail'de nükleer silah var. Fosfor bombası atıldı. O çocuklar gelip benim ülkemde tedavi oldu. Gittim, gördüm. Ben babayım, yüreğim dağlandı. Sessiz mi kalacağız?" diye konuştu.
Nükleer enerjiden faydalanma hakkını herkesin kabul ettiğini belirten Erdoğan, batının, doğuya bakarken çifte standart uygulamaması gerektiğine işaret etti.
İsviçre'de minarelerin yasaklanması konusuna değinen Erdoğan, inanç özgürlüğü konusunun referanduma götürülmesini eleştirdi. Erdoğan, "Yaradılıştan kazanılan bazı haklar var. Bunlara asla referandum getiremezsiniz. Yoksa otoriter veya totaliter yapı var demektir. Yaptıktan sonra özür diliyorum demenin de anlamı yok. O inancı yaşayan çok etkileniyor. Önyargıların arttığı yerde de hiç kimse güvende olmuyor" dedi.
Erdoğan, bu çerçevede eksen kayması tartışmasının da "yapay" olduğunu sö yledi. Mevlana'nın, "Her ne olursan ol yine gel. Dergahım umutsuzluk dergahı değildir" sözünü ve "Pergel gibi bir ayağın sabit kalacak, diğeriyle alemi gezeceksin" sözünü hatırlatan Erdoğan, "Türkiye işte bu konumdadır. Kapılarımızı sonuna kadar açıyoruz" diye konuştu.
Erdoğan, daha sonra dış politika konularında yöneltilen soruları yanıtladı.
Obama'nın, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına dair görüşlerinin değişmediği yönündeki açıklamasını nasıl değerlendirdiğ i sorulan Erdoğan, Ermeni muhatabına mektup yazıp ortak tarih komisyonu kurmayı, arşivleri açmayı teklif ettiğini hatırlattı.
Erdoğan, "Lobi çalışmalarıyla (Ben, böyle düşünüyorum) demekle olmaz. Benim ecdadım soykırım yapmamıştır, yapmaz" dedi.
Tehcir konusunda açık ve net belgeler olduğunu belirten Erdoğan, o zamanki yönetimin verdiği kararlar çerçevesinde tehcir sırasında güvenlik önlemleri alındığını ve söz konusu belgeleri bizzat gördüğünü s öyledi. Erdoğan, iddiaların hangi delile dayandırıldığını anlamanın mümkün olmadığını vurguladı.
Türkiye'de 301'inci maddenin varlığının, ortak tarih komisyonu kurmaya engel teşkil ettiği yönündeki bir soruya karşılık Başbakan Erdoğan, "Bence bunu soran 301'in ne olduğunu bilmiyor. Adalet Bakanlığının tasarrufundadır, 301 kapsamına giren suç. Adalet Bakanlığı izniyle yargıya gider. Şu ana kadar sekiz kişi için oldu" yanıtını verdi.
Minsk üçlüsünün, Yukarı Karabağ sorununun çözüm ü sürecinde işi daha sıkı tutmasını beklediğini belirten Erdoğan, bu takdirde Azeri-Ermeni sorunu çözüleceği gibi, Türkiye-Ermeni sorununun da çözüme kavuşacağını belirtti. Erdoğan, "Biz, bu işi bitirmenin samimi gayreti içindeyiz" dedi.
Türkiye'de 170 bin Ermeni'nin yaşadığını ve bunların hepsinin vatandaş olmadığını belirten Erdoğan, "Biz, bunları geri göndermiyoruz. Ermenistan'da yaşam koşulları iyi değil ki, bizim ülkemizde yaşamak istiyorlar diyoruz. 70 bine yakın vatandaş var. Bunların arasında benim partime mensup kişiler de var" şeklinde konuştu.
Akdamar adasında Ermeni Ortodoks Kilisesi restorasyonunun yapıldığını da hatırlatan Erdoğan, meselenin diasporada farklı olduğunu söyledi ve "Temennim, buradaki yanlış yaklaşımın da giderilmesi" diye konuştu.
İran ile yapılan gaz anlaşması ve bunun Obama ile görüşmede gündeme gelip gelmediğine yönelik bir başka soruyu yanıtlayan Erdoğan, İran'la ilişkilerin 1639 Kasr-ı Şirin Anlaşması'na dayandığını hatırlattı. Erdoğan, 350 kilometrelik bir sınır bulunduğunu, Rusya'dan sonra doğalgaz tedariğinde İran'ın ikinci sırada geldiğini ve 10 milyar dolarlık bir ticaret hacminin olduğunu söyledi. Erdoğan, bölgede nükleer silahlara karşı olduklarını, sadece barışçıl amaçla, enerji ihtiyacı için nükleer kapasitenin kullanılabileceğini belirtti ve Obama'nın da nükleer enerjinin barışçıl kullanımına karşı olumsuz yaklaşımı olmadığını söyledi.
Erdoğan, Obama'nın, İran'ın nükleer meselesiyle ilgili, geleceğe ili şkin endişeleri bulunduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan, bu meselenin aşılması için Türkiye'nin elinden gelen gayreti göstereceğini de kaydetti.
Kıbrıs konusundaki bir soru üzerine Erdoğan, "Kıbrıs'ta adil bir durum yok şimdi. Annan Planı çerçevesinde BM zemininde adım attık, referandumda Rum tarafından 'hayır' çıktı. Kuzey Kıbrıs cezalandırıldı. Bu adalet mi? Güney Kıbrıs şimdi AB üyesi. AB'de işi gücü, Türkiye'nin AB'ye girişini engellemek" dedi.
Erdoğan, Güney Kıbrıs samimi olmadığı için Kıbrı s meselesinde sonuç almakta zorlanıldığını kaydetti. Nisan ayında Güney Kıbrıs'ta seçim olduğunu belirten Erdoğan, mart ayına kadar Kıbrıs meselesinde sonuç alınmasını umduğunu söyledi.
Afganistan'a Türkiye'nin ne tür destek vereceği yönündeki soruya karşılık Erdoğan, komutanın üçüncü defa Türkiye'de olduğuna işaret etti ve 750 olan asker sayısının 1750'ye çıkarıldığını anlattı.
Erdoğan, Afganistan'da da bir eğitim merkezi kurulmasını önerdiklerini anlattı ve bu sayede yılda 12 taburun eğitileceğini, Afgan ordusuna katkıda bulunulacağını ifade etti. Erdoğan, 150 milyon dolara kadar altyapı desteği ve yatırımın yapıldığını belirtti ve 50 milyon dolar daha desteğin geleceğ ini kaydetti.
Amerikan Kongresi'nde geçen hafta Türkiye'de basın özgürlüğü konusunun konuşulduğunu hatırlatan ve bu konuda görüşü sorulan Erdoğan, "Ülkemde basın özgürlüğü o kadar ileri ki, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bizi, ailelerimizi yerden yere vurmaya kadar her türlü hürriyetleri var" dedi.
Erdoğan, "O denli hakaretler yapılıyor. Hakaretlere basın özgürlüğü diyorsak bir şey diyemem. Ben, eleştirilere karşı değilim. Burada kulisler olduğu anlaşılıyor. Bu konu, Maliye Bakanlığının bir vergi noktasındaki sıkıntı yla alakalı. ABD'de vergi konusu hassastır. Vergi kaçakçılığı çok hassastır. Maliyenin çalışmasına benim müdahale yetkim yok. Yakalarsa Maliye gereğini yapar" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, ABD'nin veya Amerikan Kongresi'nin basın özgürlüğü konusunda bir tavsiyesi varsa bunu bilmek istediğini ve gerekirse masaya yatırılabileceğini belirtti ve "Ama bu tür lobilerle Türkiye'de basın özgürlüğü sorgulanamaz. Basın Türkiye'de, ABD'den çok daha özgürdür" dedi.
Irak'ta uzlaşmaya ilişkin bir soruyu yanıtlayan Erdoğan, Türkiye'nin her kesimle görüştüğünü kaydetti. Irak'taki huzursuzluğun Türkiye'yi de huzursuz ettiğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin üzerine düşeni yapacağını kaydetti. Erdoğan, Kuzey Irak'ın, terör örgütünün konuşlandığı yer oldu ğunu belirtti ve Irak'ın merkez yönetiminin bu konuda adımlar atması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin dış politikada "Neo Osmanlıcılık" veya "Yeni Osmanlıcılık" politikası izleyip, izlemediğine yönelik bir soruya Erdoğan, "Böyle bir yakıştırmayı kabul etmiyoruz" diye yanıt verdi.
Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti içinde Yeni Osmanlıcılık akım ı yok. Yakıştırmadır. Eksen kayması gibi yakıştırmalar yapanlar, şu andaki iktidarı gölgeleme çabasındadır" dedi.
Türkiye'nin 2023'te, Cumhuriyetin 100'üncü yılında çok farklı bir konumda olacağını belirten Erdoğan, dünyanın ilk on ekonomisi arasında yer alarak, Türkiye'nin kendini ispatlayacağını kaydetti.
İsrail-Suriye sürecinde Türkiye'nin arabuluculuk rolüne ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, İsrail'de Başbakan ve Başbakan Yardımcısının farkl ı bakış sergilediği bir ortam olduğunu belirtti ve bu ortamda sağlıklı adım atmanın mümkün olmadığını söyledi. Erdoğan, Türkiye'nin, taraflar talep ettiği takdirde üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu kaydetti.
İran'da seçimlerin ardından protesto göstericilerinin sokaklara döküldüğünü hatırlatan ve Türkiye'nin, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ı tebrik etmekte çabuk davrandığını savunan bir soru üzerine ise Erdoğan, "Seçimlerde kazananlar tebrik edilir. Daha önce de birlikte çalıştığımız bir meslektaşımızı tebrik etmekten daha doğal ne olabilir? Kaybedene geçmiş olsun diye arayacak değildik" dedi.
Dünyada İslami nitelikli partilerle Ak Parti'nin ilişkilerinin nasıl olduğu, Fas'taki bir partinin Ak Parti gibi "Adalet ve Kalkınma Partisi" adını taşıdığı sorusu üzerine Erdoğan, "Dünyada hangi parti görüşmeyi arzu ederse kapımız açıktır. Bizim parti, asla İslamcı bir parti değildir. Parti, dinci olamaz. Mensubu olduğunuz dini lekelersiniz. Biz, dinimize böyle saygısızlık yapmayız" dedi.
Erdoğan sözlerini, "Biz, kimliği muhafazakar, demokrat bir partiyiz. Böyle de sürdürmeye kararlıyız" diye tamamladı.