Yapay zeka her yerde olduğu gibi gazetecilikte de yeni bir dönem başlattı; artık sahadan gelen orijinal haber hiç olmadığı kadar değerli
Yapay zekâ çağında veri çoğaldı, bilgi ucuzladı… Sahadan gelen orijinal haberin değeri ise hiç olmadığı kadar arttı. Algoritmaların duyamadığı o fısıltıyı yalnızca muhabir yakalayabilir. Bu yeni dönemin gerçek kazananı ise muhabirlik ve gazeteciliğin altın çağını başlatan Patronlar Dünyası olacak.

Toygun ATİLLA
Dünyayı sarsan bir dönüşümün tam ortasındayız. Yapay zekâ, insanlığın bugüne kadar gördüğü en büyük bilgi motoru olarak hayatımıza girdi.
Arşiv tarıyor, rapor yazıyor, verileri saniyeler içinde analiz ediyor. Kitaplardan, akademik makalelerden, milyonlarca sayfadan anlam çıkarıyor.
Ama bir eksik var…
Gözle görülmeyen, algoritmaların çözümleyemediği, ekranlara düşmeyen bir eksik ise gerçek haber…
Sahadan, insandan, kulisten, kapalı kapıların ardındaki cümleden gelen o canlı, o sıcak, o dokunarak alınan bilgi…
İşte yapay zekâ çağında muhabirliği yeniden altın değerine yükselten de tam olarak bu.
Yapay zekâ geçmişi mükemmel yorumlayabilir. Bilgiyi derler, düzenler, özetler, sana saniyeler içinde sunar.
Ancak, yapay zekâ haber alamaz.
Bir iş insanını dinleyip nefesinin titrediğini fark edemez. Bir koridordaki sessizliğin neden bu kadar gergin olduğunu hissedemez. Toplantı çıkışındaki yüz ifadesinin “haberin ta kendisi” olduğunu göremez.
Çünkü gazetecilik, dijital topraklarda değil gerçek hayatın içinde yapılır. O nedenle bu çağ, gazeteciliği öldürmedi; tam tersine kaliteli muhabirliğin değerini üçe, beşe, ona katladı.
Hayatımın 30 yılını aktif muhabir olarak geçirdim. Haberin peşinde koşmaktan, sokaklardan hiç yorulmadım.
Son 5 yıldır Genel Yayın Yönetmenliği ve ‘patronluk’ şapkama rağmen muhabirlikten vazgeçmedim.
Her dönem “muhabirlik” denince aklıma, kulağı sokakta olan, kaynağı güçlü olan, dokunduğu bilgiyi gerçeğe dönüştüren, masaya geçmeden önce sahada ter döken…
Bugün bu profil, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar kıymetli. Çünkü artık dijital bilgi fazlalığı içinde orijinal bilgi altın değerinde.
Bir şirketin koridorundaki fısıltı, bir patronun masasına bırakılan gizli rapor, bir yönetim kurulu toplantısındaki yüz ifadesi, bir iş insanının dudak arasından kaçan üç kelime…
Bunlar yapay zekânın asla elde edemeyeceği, ancak muhabirin koklayarak bulabileceği gerçekler…
İşte tam da bu noktada size Patronlar Dünyası’ndan söz etmek istiyorum. Çoğu insan 2,5-3 yıl içinde iş dünyasındaki habercilik başarımızın sırrını merak ediyor.
Anlatayım,
Çünkü Patronlar Dünyası bir “derleme” mecrası değil. Bir haber fabrikası, bir sahadan beslenen ekosistem. Patronların, CEO’ların, iş insanlarının, masanın iki tarafının nabzını tutan bir alan. Bugün Patronlar Dünyası’nın değeri artıyorsa sebepleri çok net, Yapay zekânın işleyemeyeceği haberler bizden çıkıyor. Gerçek bilgi, gerçek insanlardan geliyor. iş dünyasının politikası, psikolojisi ve stratejisi” anlatılıyor.
Rekabet Kurumu’nun reklam ajanslarına yaptığı baskını da, Almanya’nın bir iş insanın kanser hastası eşine vermediği vizeyi de Türkiye Patronlar Dünyası’nın haberinden öğreniyor.

Limak’ın Barcelona Spotify Nou Camp’ına ilk giren Patronlar Dünyası ekibinden Halil Kasapoğlu oluyor.

Hülya Beren, Monte Carlo’daki saraydaki etkinliği tüm dünyada herkesten önce Türkiye’de duyuruyor.

Necla Dalan sahada her an Patronların, iş dünyasının nabzını tutuyor, ilk günkü meslek heyecanı ile özel haberlerle gündem belirliyor.

Geçen bir dostum dedi ki, “Yanlış zamanda medya patronu oldun” Neden diye sordum ?
“Habercilik çünkü hiç bu kadar ucuz değildi” diye yanıtladı ve devam etti : “Haberciliğin bu kadar ucuzladığı, yapay zeka sayesinde bilgiye bu kadar çabuk ulaşıldığı dönemde büyük risk aldın “ dedi.
Oysa ki yanılıyordu. Habercilik şu anda hem de yapay zeka döneminde tarihinde hiç olmadığı kadar kıymetli.
Maalesef Türk basını halen bunun farkında değil ve insan kaynağına yatırım yapmıyor. Kimsenin yeni gazeteciler yetiştirmek gibi bir çabası yok. Çoğunluk teknolojiye ve yapay zekaya şimdiden teslim olmuş durumda.
Oysa ki, teknoloji onunla insanı uyumlu hale getirenlerin kazanacağı bir dönemin içinde.
Yapay zekâ gazetecinin rakibi değil. Onu tamamlayan, güçlendiren bir araç. Arşivi saniyede tarar, veriyi analiz eder, rapordan anlam çıkarır, bin sayfalık dosyayı üç dakikada özetler, haber yazımında hız sağlar ancak haberi getirip muhabirin kulağına fısıldayamaz.
O yüzden bu çağda yapay zekâ, gazeteciyi zayıflatmaz; tam tersine, haber bulmak zorlaştıkça, haberi bulabilen gazetecinin değeri artacak.
Ertuğrul Özkök, 20 yıl Hürriyet’te Genel Yayın Yönetmenliği’mi yaptı. Bir çok konuda eleştirebilirsiniz. Ancak şunu söylemek isterim ki, her zaman müthiş bir gazeteci, muazzam bir hikayeciydi.
Bugün 78 yaşında hergün hiç durmadan yazıyor. Ama size başla bir şey diyeceğim. Yapay zeka çağında muhabirlik yapıyor. Bir gün bir davette, bir gün bir iş insanı ile söyleyişi de, bir gün konserde… Bize yapay zekanın veremeyeceği, göremeyeceği şeyleri söylüyor.

Onun için ki Ertuğrul Özkök, Patronlar Dünyası’nda yazıyor,
Bugün konuştuğumuz şey çok basit bir gerçek:
Veri çağında bilgi ucuzladı, orijinal bilgi ise altın oldu.
Gazetecilik ölmedi. Ölmeyecek.Tam tersine yeni bir başlangıç yaptı. Bu başlangıcın merkezinde sahadan haberi toplayan muhabir var. Onun elindeki haberin değeri, her geçen gün katlanıyor.
Patronlar Dünyası da tam bu yüzden yükseliyor. Çünkü bu mecra yapay zekânın değil, haberin gerçek sahiplerinin yeri.
patronlardunyasi.com















