TÜSİAD: Atatürk'ün vasiyetinin siyasi hedefine yaklaşılmıştır
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile müzakere sürecinin başlaması ile Atatürk'ün çağdaş uygarlık vasiyetinin siyasi hedefine yaklaşıldığını bildirdi.

TÜSİAD'ın kuruluş vizyonunu oluşturan refah düzeyi yüksek, siyasi ve demokratik standartların en üst düzeyde uygulandığı, ekonomisi sağlam, dünyanın gelişmiş ülkeleri ile aynı kulvarda bir Türkiye hedefinin 3 Ekim 2005 kararı ile çok daha somut bir kurumsal zemine kavuştuğu belirtilen açıklamada, TÜSİAD'ın, 35 yıl önce derneğin kuruluşuna öncülük eden, rahmet ve şükranla andıkları Vehbi Koç, Nejat Eczacıbaşı ve Sakıp Sabancı'nın büyük bir kararlılık ve ileri görüşlülükle destekledikleri bu toplumsal dönüşüm projesinin hayata geçirilmesi için katkıda bulunmayı sürdüreceği bildirildi.
Uyum sağlanacak AB mevzuat ve politikalarının sürekli yeni eğilimler ve değişim içinde olduğuna işaret edilen açıklamada, Avrupa Birliği karar alma sisteminde çok önemli bir role sahip bulunan Avrupa özel sektörünün temsil kuruluşu UNICE'nin üyesi bulunan TÜSİAD'ın bu konumuyla, değişim sürecinin içinde yer alarak Türk özel sektörünün AB sürecindeki görüşlerinin, Türkiye'nin müzakere politikasına katkısını sağlama sorumluluğunu üstlenmeye devam edeceği kaydedildi.
'TOPYEKÜN BİR DÖNÜŞÜM SÜRECİNE GİRDİK'
TÜSİAD açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
'Hiç kuşkusuz bu dönemin Türkiye açısından en büyük önemi, içeride ve dışarıda Türkiye'nin mevzuat uyumu sürecindeki başarısını ve saygınlığını yükseltmek olacaktır. Türkiye'nin müzakere sürecinde hızlı ilerlemesi, siyasal ve ekonomik reform sürecinin devamına ve derinleştirilmesine bağlı olacaktır. Kapsamlı bir kamu reformu, kayıtdışı ekonomi ile kararlılıkla mücadele, demokratik reformların uygulanması, tarım, eğitim, sosyal güvenlik gibi alanlarda artık gecikmiş olan reformların hayata geçirilmesi, Türkiye'nin küresel bilgi toplumunda önde gelen bir ülke olma yolunda ilerlemesi ve belki de hepsinden önemlisi toplumsal diyalog ve uzlaşma kanallarının açık tutulması, Türkiye'nin müzakere pozisyonunu da güçlendirecektir.
Unutmamalıyız ki tüm toplum olarak, topyekün bir dönüşüm sürecine girdik. Ulusal uzlaşma ve dayanışma içinde bu tarihsel aşamayı başaracağımıza inanıyoruz.
AB'ye tam üyelik başvurusunun yapıldığı 1987 yılından bu yana, süreçte emeği geçmiş bulunan tüm Cumhuriyet hükümetlerinin yanı sıra, Müzakere Çerçeve Belgesi ile süreci nihayete erdiren mevcut 59. Hükümeti, sergiledikleri siyasi irade, hayata geçirdikleri başarılı reformlar ve yürüttükleri etkin diplomasi nedeniyle takdir etmek gerekir.'