Dolar
39,639
0,12%
Euro
46,1105
0,18%
Sterlin
54,0751
0,10%
Bitcoin
4.211.280
0,30%
BİST-100
9.448,9
3,36%
Gram Altın
4.245,588
0,39%
Gümüş
36,01
0,25%
Faiz
45,56
0,00%

TUROB; Konaklama Vergisi, sektöre darbe vuracaktır

TUROB, “Konaklama Vergisi”nin uygulanmaya başlamasıyla sektörün yaşayacağı sorunları raporla hükümete sundu.

04.10.2006 12:14
Haberi paylaşın
TUROB; Konaklama Vergisi, sektöre darbe vuracaktır
16px
32px

Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır"ın imzası, Hükümetimizce Belediyelere kaynak oluşturmak amacıyla “İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanunu” taslağına “Konaklama Vergisi”nin yeniden eklenmesi konusunda sektörün yaşayacağı sıkıntıların aktarılarak bu vergiden vazgeçilmesi istemi ile Cumhurbaşkanı, Başbakan, TBMM Başkanı, Kültür ve Turizm Bakanı, Maliye Bakanı, İçişleri Bakanı, Siyasi Parti Başkanları, Milletvekilleri ile TOBB Başkanına  gönderilen yazı ve rapor aşağıda sunulmuştur.

İŞTE O RAPOR
Irak-Lübnan Savaşı, Kuş gribi, karikatür krizi, terör saldırıları başta olmak üzere, dünyada ve Ülkemizde son dönemlerde yaşanan global olumsuzluklar, sektörümüzü son derece kötü yönde etkilemiştir. Bütün bu olumsuzluklara rağmen gerek Bakanlığımız gerekse Sektörümüz durumun düzeltilmesi yönünde yoğun çabalar harcamıştır. Özellikle büyük tur operatörleri ile yapılan görüşmelerde rekabet koşullarının tamamı sağlanmaya çalışılarak müşterilerini, Ülkemiz dışındaki rakip destinasyonlara yönlendirmelerinin önüne geçilmeye çalışılmıştır. Bütün bu özverili çalışmalara rağmen ortaya çıkan neticeler ne yazık ki, rakip destinasyonlarla sağlayamadığımız aynı rekabet şartları nedeniyle 2007 yılının da iyi geçmeyeceğini göstermektedir.

Sektörümüz bir yandan bu halde var olma savaşı verirken, bir yandan da senelerdir dile getirdiği KDV oranında indirimi beklerken, sürpriz bir şekilde basından, Hükümetimizce Belediyelere  kaynak  oluşturmak  amacıyla  “İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanunu” Taslağına,  yüzde 3  oranında  “Konaklama  Vergisi”nin yeniden  konulduğu haberini almıştır.

Birliğimizin ilgili kurullarınca incelenen Kanun Taslağında, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir verginin, “Konaklama Vergisi” adı ile yer aldığı saptanmıştır. Gerçekten de böyle bir vergi bırakınız rakip ülkelerde, dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. Özellikle Akdeniz Çanağında rakip olduğumuz Yunanistan, İspanya, İtalya, Mısır gibi ülkelerde böyle bir vergi olmadığı gibi, Dünyanın diğer ucundaki A.B.D., Kanada  gibi ülkelerde ise sadece gerçekleşen geceleme-yatak ücreti üzerinden alınan bir vergi söz konusudur. Oysa ki, Kanun Taslağında, rakip ülkelerde olmayan bir vergi öngörüldüğü gibi, çok az sayıdaki bir kısım uzak ülkedeki örneklerini dahi aşar bir şekilde, Verginin matrahı yeme, içme ve yatak ücreti olarak öngörülmektedir.

Dünyada örneği olmayan böyle bir verginin kabulünün Sektöre getireceği yük yanında, Turizm gelirlerindeki düşüşü ne denli arttıracağı yönündeki değerlendirmenin en doğru şekilde Bakanlığımızla yapılacağından eminiz.

Bırakınız kısa süre önce, Bakanlığınızca yoğun ve çok değerli çalışmalarla hazırlanan “Türkiye Turizm Stratejisi 2023” hedeflerine ulaşılması, bu Tasarının yasalaşması halinde Sektörün nerede ise  ayakta kalması mümkün olmayacaktır, zira Türkiye bir tatil destinasyonu olmaktan kesinlikle çıkacaktır.

Rekabet ettiğimiz pazarlar ile KDV oranlarında yaşadığımız sıkıntıya ilave olarak, üstelik cirodan, yüzde 3 oranında ilave bir verginin alınmasındaki mantık kanımızca olsa olsa, ülkemizin turizm gelirlerinden vazgeçilmesi ve turizm sektörünün yok sayılması olabilir. Ancak yine de; Hükümetimizin,  şu anda ekonomimizin  en  sağlam  temel  taşı olan  Sektörümüze ve Ülkemizin turizm gelirlerine böyle  bir  darbe  vurmak arzusunda olabileceğine inanmamaktayız.

Oranı ne olursa olsun Konaklama Vergisine karşıyız. Şöyle ki;

1- Anayasamıza  göre  vergi,  adaletli  ve  dengeli  düzenlenmeli  ve  mükellefin  mali  gücüne  göre  yaratılmaktadır.

Konaklama vergisi adil değildir. Turizm sektörünün böyle  bir zoraki  vergiyi  kaldıracak  gücü yoktur.

2-Bu  verginin  konmasını  haklı  kılacak  bir  neden  yoktur.

Belediyelerin kaynağa ihtiyacı olduğu şüphesizdir. Ancak böyle bir ihtiyaç var diye konaklama sektörüne konaklama  vergisi  koyalım  düşüncesi kabul edilemez.. Belediyelerin  sırf  konaklama  sektörüne  verdiği  herhangi  bir  özel  hizmet  yoktur. Konaklama  sektörü  belediye  sınırları  içindeki  diğer  tüm  sakinlere (Konut- İşyeri)  nazaran  ne  daha  fazla  hizmet  almakta, ne  de  belediyeye  daha  fazla   yük   getirmektedir. Kaynak yaratımında adil ve eşit davranılıp ya  her   Türk  vatandaşına  makul ölçülerde yeni  bir vergi  konulmalıdır,  ya da   sadece  konaklama sektörüne özel herhangi bir vergi/konaklama vergisi getirilmemelidir.

3-Aynı  matrah  üzerinden  birden  çok  vergi  alınamaz.

Konaklama   karşılığı  alınan   ücret,  işletmenin   gelir  veya   Kurumlar  Vergisi  Matrahına  dahil  bir  gelirdir.

Turizm /Konaklama  Sektöründe  Halen Uygulanan Vergi  ve  Harçlar ;

1-Gelir  Vergisi  (Muhtasar )
2-Kurumlar  Vergisi
3-Katma  Değer  Vergisi
4-Özel  Tüketim Vergisi
5-Motorlu  Taşıtlar  Vergisi
6-Belediye  Gelirleri  Kanununa  Göre  Ödenen  Vergiler
7-Emlak  Vergisi
8-Damga  Vergisi
9-Harçlar
10-Gider  Vergileri (B.S.M.V.)
11-Eğlence  Vergisi  ,2464 R.G. Yasa  12,16m)
12-İlan  ve Reklam  Vergisi
13-Çevre  Temizlik  Vergisi
 
Ayrıca Sektörümüz; irtifak  hakkı  bedeli, müzik  eserleri  telif  ücreti   ve  yüksek  oranda  sosyal  sigorta  primi  ödemektedir.
Bu  kadar  çok  vergi  ödeyen  bir  sektöre,  vergi  matrahına  dahil bir  gelir  için  ikinci  bir  vergi  koymak, Anayasa ve Temel  Hukuk  kurallarına  aykırıdır. Bu nedenle  aynı  matrah  için  mevcut  vergiye  ilave  olarak   yeni  vergi  konulmamalıdır.

4-Turizm  de  uygulanan  Katma  Değer  Vergisi, oran olarak en yüksek oranla bizim Ülkemizde uygulanmaktadır. Çok ağır  bir  KDV  yükü  altında olduğumuz şüphesizdir.Bu  konudaki  sıkıntılarımızı  muhtelif  vesilelerle  bütün  yetkililerimize  anlatmamıza ve günümüze kadar verilmiş olan tüm sözlere rağmen  ne yazık ki bir ilerleme sağlanamamıştır.

Sayın Başbakanımız konunun önem ve hassasiyetini  görerek, 2006 yılında  KDV  oranlarının   rakip  ülkeler  seviyesine  indireceğine dair  sektörümüze  söz  vermiştir. 2006  yılında  KDV  oranının  rakip ülkeler seviyesine inmesini  beklerken yüzde 18  KDV  oranına  ilaveten yüzde 3" lük  bir  konaklama  vergisi  getirilmesi,  Turizm  Sektörünün  rekabet  şansını  tamamen  yok edecektir. Zira Turizm  sektörünün  diğer  sektörlerden farklı  yanı  vardır. Tur  Operatörleriyle  veya Acentelerle  (yerli/  yabancı ) “ KDV  hariç veya  konaklama  vergisi  hariç”  fiyat  konuşulması ve bir fiyat mutabakatını takiben KDV/Konaklama Vergisi gibi vergilerin fiyata eklenmesi söz konusu değildir. Turizm  sektöründe,  KDV, konaklama   vergisi  vs.  hepsi  fiyatın  kendisini  oluşturmakta  ve  bu  fiyat  müşterilere  en erken bir  yıl  öncesinden  verilmektedir. Bir yıldan daha uzun süreyi kapsayan anlaşmaların da yapıldığı bilinmektedir. Sizlerin de yakınen bildiği bu yerleşik uygulamada tüm vergiler, KDV ve benzeri vergiler müşteriye yansıtılamayıp işletmeci sırtında kalmaktadır.

İşletmeci  turiste  yansıtamadığı yüzde 18"lik KDV  + yüzde 5"lik  kredi  kartı  komisyonuna ek olarak, oranı ne olursa olsun konulması düşünülen  konaklama  vergisini de yine kendisi  üstlenmek   suretiyle  cirosunun  Kurumlar  Vergisi  dahi  düşünülmeden   yüzde 26"sını  peşinen  yitirmiş  olacaktır.

İşletmecinin bu yükü taşımasının imkansızlığı yanında, bu verginin Taslakta mükellefi görünen müşteriye yüklenmeye kalkılması halinde ise, Turizm  Sektörünün  tüm olumlu rekabet şartları  ortadan kalkacak, 2006 yılından itibaren büyük zorluklarla Türkiye"ye yönlenmiş olan tur operatörleri bu fiyat farkından dolayı  rakibimiz  ülkelere  kolayca  yönlenmiş  olacaktır.

Diğer bir  önemli  husus da, bir  yandan  dünyanın Turizmde  uygulanan  en  yüksek  KDV  oranının, diğer  yandan   yeni  konaklama  vergisinin,  kayıt  dışı  ekonomiyi  teşvik  eden  bir  durum  yaratacak olmasıdır. Böyle bir durumda Türk ekonomisinin uğrayacağı kaybın düşünmek   istenmeyeceği kuşkusuzdur.

5- Yaptığımız araştırmalara göre  dünya  turizminde  böyle  bir  vergi  yoktur. Önceki  yıllarda yüzde 1 oranında  benzeri bir  vergi  düşünülmüş,  yapılan yanlışlığın farkına varılarak bu  vergi  Taslaktan çıkartılmıştır.

6- Konaklama Ücreti tanımı açık değildir. Önceki Taslaklarda Matrah « yatak ücreti » iken bu Taslakta günlük yeme, içme ve yatak ücretleri dahil olmak üzere, mükelleflerce ödenen toplam konaklama bedeli olarak tanımlanmıştır. “Konaklama” sırf geceleme, yani yatmayı tanımlayıp dolayısı ile “Konaklama ücreti” olsa olsa “yatak ücreti” olarak öngörülebilir.

Nitekim önceki Taslak"ta verginin matrahı “yatak ücreti” olarak gösterilmiştir.
 
7- Böyle bir Verginin nispetinde yüksektir. Önceki Taslakta oranı yüzde 1 iken karşı çıktığımız bu verginin nispetini yüzde 3 olarak kabul etmek, vergi salma ilkelerine tümüyle aykırılığı bir yana, genelde destek ve teşvik verilmesi gereken sektöre çok büyük bir yük getirecek, rakip ülkelerde rekabet edebilmek için bu vergi ürün fiyatına yansıtılmaksızın işletmecinin (seyahat acentaları, konaklama işletmecileri) sırtında kalarak zararı arttıran bir netice doğuracaktır.

8- Genel olarak Sektörden alınacak bir vergi varsa, verginin sektöre dönmesi esas olmalıdır.
Öngörülen Konaklama Vergisinin Tüm hukuka ve hakkaniyete aykırılığı bir yana, turizm sektörünün “Konaklama” kesiminden tahsil edilecek meblağın MÜNHASIRAN TURİZM İÇİN HARCANMASI ESAS OLMALIDIR”.

Ne var ki önceki Taslakta yer alan “Konaklama Vergisi tahsilatından elde edilecek gelir, Belediyeler ve İl Özel İdarelerince münhasıran turizmin geliştirilmesine ve çevrenin korunmasına yönelik hizmetler için harcanır” ifadesi son Taslakta yer almamaktadır. 

9- Verginin ödenebilmesi için « Ücret »in nakden tahsili şart olmalıdır. Her ne kadar Taslakta  “tahsil edilen” ifadeleri varsa da, “tahsil etme” tanımı netleştirilmeli, fatura tanzim edilmesi, ücret karşılığında bir belge verilmesi, borcun taksite ve/veya kıymetli evraka bağlanması “tahsil etme” ve bu işlemlerin yapıldığı tarih “tahsilat tarihi” sayılmamalıdır.

Yukarıda arz ettiğimiz nedenleri  çoğaltmak  mümkündür. Sektörümüz  bu   konuda  son  derece  hassas bir konumda bulunmaktadır. Bilindiği üzere Turizm  Sektörü  yatırımları  yapısı   gereği  dış  dinamiklerden  en fazla  etkilenen  sektördür. Turizm  sektörü   yatırımlarının   artışa  geçtiği, yabancı sermayenin beklendiği bir   dönemde  ek  vergilerin getirilmesi  yatırımcıların  yatırım  yapma  isteğini azaltacaktır.

Ülke ekonomisine olan ve  devam  eden  katkılarımız  dikkate  alınarak, Tasarıda yer alan bu Vergiden vazgeçilmesi hususunda desteğinizi arz ederiz”