Dolar
40,6895
0,00%
Euro
47,0397
-0,08%
Sterlin
54,0706
0,12%
Bitcoin
4.654.294
-0,39%
BİST-100
10.853,49
0,99%
Gram Altın
4.411,432
-0,05%
Gümüş
37,46
0,09%
Faiz
43,75
0,00%

Tarabya’da ‘gizli’ inşaat

Boğaziçi Yasası'ndaki 'yeni yapı' yasağı 'perde arkasında yeni bina' yapılarak deliniyor

13.12.2009 21:50
Haberi paylaşın
Tarabya’da ‘gizli’ inşaat
16px
32px

Boğaziçi'nde 3 yıldır süren “Tarabya Oteli” inşaatı, Boğaziçi Yasası'ndaki “yeni yapı yasağı”na aykırı olarak, “perde arkasında yeni bina yapımı”na dönüştü. Yasaya göre, kesin imar yasağı bulunan kıyı şeridinde “eski eserler dışındaki” yapılar sadece “onarılabilir”. Tarabya Oteli ise onarım iznine karşın “tümüyle” yıkılarak “yeni” otel inşa ediliyor.

Bunun ancak “yıpranmış tarihi binaların yenilenmesi”nde geçerli olduğunu belirten uzmanlar, eski haliyle de yasayla çelişen 13 katlı otelin artık “onarılmadığını” çünkü “kalmadığını” sadece eski “ayrıcalıklı kütle”sinin yasadışı şekilde “imar durumu” sayıldığını, bunun da kanuna karşı “hile”ye dönüştüğünü belirtiyorlar.

'Tokatlıyan' yapılabilirdi

Tarabya Oteli'nin yerinde, İstanbul'un ilk turistik yapılarından “Tokatlıyan Oteli” vardı. 1900'lerin başında yapılan “barok” otel, Beyoğlu'ndaki Tokatlıyan'ın “yazlık” tesisiydi.

Ahşap yapı 1954'te yandıktan sonra arsası Emekli Sandığı'nca satın alındı. Asıl yapılması gereken “Osmanlı mirası”nı korumak için “restitüsyonu” (yeniden yapım) iken, dönemin “imarcı liberal” siyasetiyle “tarihten ve anılardan vazgeçilerek” 2 bin kişilik yemek salonlarıyla “Hilton”a öykünen devasa otel inşa edildi.

Devletin bu özensiz “imar ayrıcalığı”, 1983'te yürürlüğe giren Boğaziçi Yasası'ndaki yeni yapı yasağıyla “kazanılmış hak”ka dönüştü. Ne var ki bu hakkın koşulu da yıkmak değil onarmaktı.

Ayrıcalıklı imar durumu

Tarabya Oteli de “kıyı”da olduğundan, yıkıldığı takdirde aynı yerde sadece eski Tokatlıyan Oteli canlandırılabilirdi. Ancak 40 yıl sonraki siyasi irade de “kültür yoksunluğu”nu sürdürünce, 2005'teki “özelleştirme”de Tokatlıyan'ın İstanbul'a kazandırılması yerine, “ayrıcalıklı imar durumunun pazarlanması” tercih edildi.

Bu imar durumu ise ancak “bina ayaktayken” geçerli olduğundan, Boğaziçi kıyısındaki “rakipsiz” konumunu sürdürebilmesi için, 1996 depreminden sonraki Türkiye'nin en pahalıya mal olan “güçlendirme” uygulamasına da Tarabya Oteli'nde başlandı...

İstanbul'daki çok sayıda anıtsal binanın ve kamu yapısının güçlendirilmesine para bulunamazken, Tarabya'daki tam “4 milyon dolar”lık güçlendirmenin “gerekçesi”-ni, Emekli Sandığı İnşaat Emlak Dairesi Genel Müdür Yardımcısı Coşkun Kılıç şöyle özetliyordu: “Yıkıldığı takdirde, öngörünüm bölgesi olduğu için yasa gereği bize yeni otel yaptırmazlar...” (9 Ağustos 2005-basın arşivi)

'Ruhsat tabelası geçersiz'

İşte böylesi “gayret”lerle ayakta tutularak satılan otelde yaklaşık 3 yıldır süren sözde onarım uygulamasının sonucunda ise artık sadece “bina yüksekliğindeki inşaat perdesi” var.

Bu nedenle inşaatın “ruhsat” tabelasındaki “tadilat” ve “güçlendirme” tanımlarının da geçersiz olduğunu belirten bir kamu görevlisi mimar şunları söylüyor: “Tadilat ruhsatı mevcut yapıda değişiklik için verilir; oysa yapı kalmadı; yeni bina için verilmiş bir ruhsat ise yok.. Güçlendirme ruhsatı da mevcut yapının güçlendirilmesi için verilir; bu durum da artık söz konusu değil çünkü yeni bir yapı yapıyorlar. Boğaziçi Yasası'yla birlikte İmar ve Koruma Kanunları, ayrıca SİT hükümleri de ihlal ediliyor.”

Yetkililerin bu açık yasadışılığa neden müdahale etmediklerini bakalım kim açıklayacak?..

Ancak Boğaziçi'ndeki o “ayrıcalıklı devlet çirkinliği” yıkıldığına göre, rant uğruna aynısında inat etmeyip, anılarımıza değer vererek tarihi Tokatlıyan Oteli'ne yeniden kavuşamaz mıyız?.. Boğaziçi'nde 13 katlı “yakışıksız” bir ucube yerine “tarihin sağladığı 5 kat”la yetinemez miyiz?

Oktay Ekinci/Cumhuriyet

benzer haberler
İş dünyası, bankalara ticari kredilerde ‘faizleri indirin’ çağrısı yaptı
İş dünyası, bankalara ticari kredilerde ‘faizleri indirin’ çağrısı yaptı