Dolar
39,8795
0,13%
Euro
46,9605
0,28%
Sterlin
54,5498
0,21%
Bitcoin
4.309.460
-1,27%
BİST-100
10.275,75
0,46%
Gram Altın
4.278,8
0,47%
Gümüş
36,93
0,24%
Faiz
44,68
0,00%

Sislerin ardına gizlenmiş, hem ortaçağın taş kokusunu hem de kuzeyin serin vakarını hâlâ üzerinde taşıyan bir şehir: Edinburgh

Orada bir şehir var uzakta… Sislerin ardına gizlenmiş, hem ortaçağın taş kokusunu hem de kuzeyin serin vakarını hâlâ üzerinde taşıyan bir şehir. İskoçya’nın başkenti Edinburgh, ne tamamen kuzeylidir ne de tümüyle batılı. Kimi zaman bir kelt ezgisi gibi hüzünlü, kimi zaman bir viski ateşi gibi sıcacık ve yakıcı. İngiltere’nin hizasında durur ama kalbi hep bağımsız atar. Çünkü bu şehir, her şeyden önce ruhunu saklayan bir yer.

06.07.2025 10:03Güncelleme: 06.07.2025 10:18
Sislerin ardına gizlenmiş, hem ortaçağın taş kokusunu hem de kuzeyin serin vakarını hâlâ üzerinde taşıyan bir şehir: Edinburgh
16px
32px

Kaan İNCİLİ


Edinburgh, tıpkı bir tiyatro dekoru gibi kat kat yükselir. Alt sokaklar başka bir yüzyıldan kalma gibi, üst caddeler başka bir çağın eşiğinde… Şehre vardığınızda sizi ilk karşılayan, tepede heybetle duran Edinburgh Kalesi olur. Bir kaya kütlesinin üzerine kurulmuş bu yapı, İskoç tarihinin sessiz ama güçlü bir tanığıdır. Kalenin surlarından aşağıya baktığınızda, şehrin kalbine uzanan Royal Mile başlar. Ve her adımda geçmişin yankılarını duymaya başlarsınız.


 
Royal Mile boyunca yürürken taş duvarların arasından yükselen gayda sesi, kafanızı çevirince karşınıza çıkan gotik bir kilise, köhne pubların arasından çıkıveren bir şair büstü… Edinburgh, sadece gözle değil kalple de okunması gereken bir kitap gibidir. Kimi zaman sayfaları sararmış bir tarih kitabı, kimi zaman duvarlarına şiir yazılmış bir günlük gibi.


 
Yolun sonunda, Parlamento Binası’nın hemen karşısında sizi karşılayan Holyrood Sarayı, İskoçya’nın kraliçesi Mary Stuart’ın ayak izlerini taşır. Kraliyet ihtişamı ile siyasi dramın birbirine karıştığı odalarında, tarih hâlâ nefes alır. Ve eğer rüzgâr fazla kuvvetli değilse, biraz daha yukarıya tırmanarak Arthur’s Seat tepesine çıkabilirsiniz. Oradan bakınca Edinburgh sadece bir şehir değil, bir hikâyeye dönüşür.
 

EDINBURGH'UN SESSİZ ANLATICILARI: MÜZELER
 
Edinburgh’un sokakları tarih fısıldarken, müzeleri bu fısıltıyı sese dönüştürür. Her biri başka bir dönemi, başka bir ruh halini anlatır. Taş duvarların arasında bazen bir Roma kalkanına rastlarsınız, bazen İskoç Aydınlanması’nın keskin zekâsına. İskoçya’nın geçmişini yalnızca kitaplardan değil, duvarların arasındaki sergilerden de öğrenirsiniz.

 
National Museum of Scotland : Eskiyle yeniyi en zarif şekilde buluşturan bu müze, Edinburgh’un kalbindeki Chambers Street üzerinde yer alır. Tarihten doğaya, uzaydan İskoç kültürüne kadar geniş bir koleksiyona sahiptir. Üstelik giriş ücretsizdir, tıpkı bilginin herkese açık olması gerektiğini savunan İskoç filozofları gibi.

Guide to Visiting the National Museum of Scotland
 
Burada Dolly the Sheep, yani klonlanan ilk memeliyle göz göze gelebilir, Pikten taşları, Kelt mücevherleri ve İskoçya’nın efsanevi savaşçılarına ait kılıçlarla zamanda bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Müzenin modern galerisinde yer alan interaktif bölümler, çocuklu gezginler için de oldukça keyifli.
 
Scottish National Gallery : Princess Street’in hemen üstünde, yemyeşil bir vadiye nazır bu zarif yapı, İskoçya’nın en önemli sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapar. İçeride Turner, Monet, Van Gogh, Velázquez ve Botticelli gibi ustaların eserleri; zarif odalarda serin, dingin bir ışıkla sergilenir. Ama galeri yalnızca tabloları değil, sessizliğin de sanat olduğunu hatırlatır. Oturup bir manzara tablosunun önünde birkaç dakika kalmak, dışarıdaki dünyanın temposunu unutmak için birebirdir.


 
Scottish National Portrait Gallery : Kırmızı kum taşından gotik dış cephesiyle kendisi bile başlı başına bir sanat eseri olan bu bina, İskoç kimliğinin görsel hafızasını sunar. Kraliyet ailesinden bilim insanlarına, şairlerden devrimcilere kadar İskoç tarihine yön veren portrelerle dolu. Galeri, aynı zamanda kadın portreciliği ve çağdaş sanat alanında da dikkat çekici sergilere ev sahipliği yapar.

Scottish National Portrait Gallery Great Hall - Prettiest Museum In  Edinburgh?
 
Surgeons’ Hall Museums : Edinburgh’un “kanlı ama gerçek” yüzünü görmek isteyenler için…

18. ve 19. yüzyılda Avrupa tıbbının merkezlerinden biri olan bu şehirde, cerrahi tarihine adanmış bu müze; anatomi, patoloji ve tıp tarihiyle ilgilenen gezginler için benzersizdir.

Ciddi bir uyarı: Duygusal olarak etkileyici, hatta rahatsız edici olabilir. Ama Edinburgh’un karanlık aydınlanmasına da ışık tutar.

Surgeons' Hall Museums (2025) - All You Need to Know BEFORE You Go (with  Reviews)
 
Museum of Edinburgh & The People’s Story : Royal Mile boyunca yürürken denk geleceğiniz bu müzeler, halkın ve sıradan insanların hayatını anlatan küçük ama anlamlı yapılardır. Birinde şehrin geçmişini – ev eşyaları, günlük kıyafetler, düğün gelenekleriyle görürken; diğerinde işçilerin, kadınların ve marjinal grupların hikâyelerine tanık olursunuz. Edinburgh’un sadece kaleleri değil, küçük mutfakları ve dikiş kutuları da tarih anlatır burada.

The People's Story Museum | Museums and Galleries Edinburgh
 
Dynamic Earth : Eğer çocuklarla geziyorsanız ya da evrenin başlangıcından bu yana olan süreci eğlenceli bir şekilde deneyimlemek istiyorsanız, bu interaktif bilim merkezi tam yeridir.
Bir jeoloji laboratuvarı, uzay simülasyonu ve volkan patlaması deneyimiyle hem eğlenceli hem öğretici bir yolculuk sunar.

Dynamic Earth - Edinburgh - 2025 - Tripadvisor
 
SOFRANIN DA RUHU VAR: EDINBURGH'DA YEME İÇME

Bu şehirde yemekler de taş binalar gibi karakterli, kuzey rüzgarları gibi derin izler bırakır.

İskoç mutfağının geleneksel ve tok yapısı, modern dünya mutfağı ile zarif bir şekilde harmanlanmıştır.

Top 10 Scottish foods to try | Good Food
 
Sabahın erken saatlerinde bir kafede oturup geleneksel Full Scottish Breakfast sipariş ettiğinizde, masanıza gelen tabak neredeyse bir şiir gibidir: kan sosisi, tattie scone, yumurta, sosis ve kızarmış ekmek… Sert, ama sıcacık.
 
Öğlen saatlerinde geleneksel bir Haggis tabağıyla tanışırsınız. Cesur, doğrudan, köklerine sadık… Yanında “neeps and tatties” ile birlikte sunulur ve bir İskoç mirasına tanıklık edersiniz.

Haggis & Neeps - Award Winning Scottish Butcher | UK Delivery
 
Deniz ürünleri tutkunları içinse, kuzeyin serin sularından gelen somon, istiridye ve midyeler taptaze olarak masalara ulaşır. Michelin yıldızlı zarafet arayanlar için de farklı alternatifler adeta İskoç mutfağının dünya sahnesindeki yansıması gibi tabakları size servis eder. İtalya özlemi çekenler içinse şehirde yer alan bir kaç farklı restaurant size sıcak bir Güney dokunuşu sunacaktır.
 
Ama Edinburgh’un sokak lezzetleri de küçümsenemez. Festival zamanlarında sokak köşelerinde rastlayacağınız kısa menülü, sıcak kalpli tezgâhlarda ise kısa sürede çok uzun hikâyeler yazılır.

VE TABİİ Kİ: VİSKİ - BİR DAMLA İSKOÇYA 

 Top 10 Whisky Distilleries in Scotland
İskoç viskisi bir içki değildir sadece. İskoçya’nın taşına, toprağına, rüzgârına işlemiş; sabırla beklenmiş, ustalıkla damıtılmış, zamanla yoğrulmuş sıvı bir tarihtir. Edinburgh, viskiyle derin bir bağa sahip. Her sokakta bir pub, her rafta bir malt… Ama viskiyi sadece içmek değil, onu anlamak da bu şehirde mümkün.
 
Royal Mile’ın sonunda yer alan The Scotch Whisky Experience, interaktif bir müze olmanın çok ötesinde. Fıçıların arasında gezinirken meşe ağacının kokusunu duyar, damıtım aşamalarını izler, dünyanın en büyük viski koleksiyonlarından biriyle tanışırsınız. Ve elbette sonunda, isli bir Islay, meyvemsi bir Speyside ya da derinlikli bir Highland tadımıyla damağınızda unutulmaz bir not bırakılır.

The Scotch Whisky Experience - Distillery Tours
 
Daha butik ve yerel bir deneyim isteyenler için Johnnie Walker Princes Street’teki modern viski merkezi, markanın tarihini anlatırken, rooftop barından Edinburgh’un siluetini izleyerek bir dram yudumlamak adeta bir törendir.
 
Şehrin dört bir yanında, karakterli pub’lar arasında kendinizi bir viski yolculuğuna bırakmaksa belki de en otantik olanıdır. Çünkü İskoçlar, viskiyi içerken değil, paylaşırken sever.


 
Edinburgh, hem bir şairin kalemi hem bir viski ustasının sabrı kadar rafine ve yavaş yaşanması gereken bir şehir. Sokakları tarih, sofraları hikâye, kadehleri şiir dolu. Yola çıkmadan önce yanınıza bir şemsiye, bir defter ve boş bir kadeh alın. Çünkü bu şehir size hepsini dolduracak kadar çok şey sunacak.
 
 
Tatmadan Dönmeyin: Haggis, Neeps & Tatties, Scottish Salmon, Cranachan (frambuazlı, yulaflı geleneksel tatlı), Sticky Toffee Pudding, Shortbread Kurabiyesi, Single Malt Scotch Whisky (özellikle Islay ve Highland bölgelerinden)
 
Görmeden Dönmeyin: Edinburgh Kalesi, Arthur’s Seat, Dean Village, Holyroodhouse Sarayı, Royal Mile, The Scotch Whisky Experience, Johnnie Walker Princes Street
 
Ertelemeyeceğiniz tek hayaliniz, sizi farklı ufuklara götürecek yeni seyahatler olsun.
Sevgiyle kalın.
 
patronlardunyasi.com

editörün seçtikleri
Rekabet Kurulu, dijital müzik platformu Spotify hakkında inceleme başlattı
Rekabet Kurulu, dijital müzik platformu Spotify hakkında inceleme başlattı#Spotify