Sevil Sabancı'nın fikir babası kim?
Sevil Sabancı, Sabancı Holding'te görev almak istemeyince, hobisini işe dönüştürdü

Elif Ergu'nun röportajı
Sabancı Holding'te görev almak istemeyince, hobisini işe dönüştürmüş ve İstinye Yokuşu'nda Avrupa'nın en iyi üç binicilik eğitim merkezinden biri olan S-Binicilik'i kurmuş. Fikir babası ise rahmetli Sakıp Sabancı... Antrenmanı öncesinde bize zaman ayırdı, S-Binicilik'te buluştuk. “Sabah kalktım, 40 dakika koşu bandında koştum, burada her gün at biniyorum” diye anlatmaya başladı. Hedefi Olimpiyatlar'da Türkiye'yi temsil edecek biniciler yetiştirmek.
Kaç yaşında binicilik sporuyla tanıştınız?
Atlara ilgim 6 yaşında, Atlıköşk'e taşındığımızda başladı. Bahçemizdeki birbirinden güzel at heykelleri, özellikle büyük İngiliz atı heykeli bu sporu sevmemdeki en önemli etkenler.
Çevrenizde binicilikle uğraşan var mıydı? Biri sizin bu spora başlamanıza neden oldu mu?
11 yaşındaydım. Bir aile gezisinde Polonezköy yolundaki esnaf atlarına binmemle, binicilik sporuna olan bağlılığımın ilk kıvılcımı ateşlendi. Binicilik size duygusal ve fiziksel anlamda ne kazandırdı?
At binmek ve binicilik aslında bir yaşam felsefesi. Bir canlıyla maksimumda uyum sağlayarak bir hedefe ulaşmaya çalışmak, gündelik hayatımızdaki mücadelenin en somut ve güzel örneği... Hepimizin hayatta beklentileri, hedefleri, istekleri, hataları ve başarıları var. Tüm bunları yaşarken bizleri etkileyen insanlar, öğretiler, şartlar ve imkanlar, sonucu etkileyen faktörler olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla kendi dışınızdakilerin de şartlarını dikkate alarak, mevcut koşulları objektif değerlendirerek, üzerinize düşen sorumlulukları eksiksiz yerine getirerek bir hedefe ve başarıya ulaşmanın keyfini yaşıyorsunuz. Sağduyunuz ve olaylara bakış açınız inanılmaz zenginleşiyor, kararlarınızda kuralların keskinliğinin yanında, hoşgörünün ve değişen şartlara uyumun pozitif etkilerini hissediyorsunuz. Sporun bir yaşam biçimi olarak hayatımı şekillendirdiğini ve bundan mutluluk duyduğumu söyleyebilirim.
Atlarla nasıl iletişim kurulur? Her gün atınızla zaman mı geçirmeniz mi lazım, atlarla konuşulur mu?
Dokunmak, sevdiğinizi hissettirmek bunun en güzel ve en pratik yolu. Zaten doğaları gereği her türlü enerjiyi maksimum seviyede hissediyorlar. Üzerine çıktığınızda geriliminizi, rahatlığınızı çok net anlıyorlar. Sporu en iyi şekilde yapmak istiyorsanız, onunlayken başka hiçbir şey düşünmemeniz gerekiyor. Onunla en iyi uyumu yakalamak, onun diliyle hareket etmek, sonuçta bir bütün olmak bu işteki başarının ve atlarla iletişimin en büyük sırrı bence.
Atlar da köpekler gibi sahiplerine sadık mıdır?
Sadıklardır ama onlar köpekler gibi göstermezler.
Sizin kaç atınız var?
Şu anda mevcut 7 atım var. Bunlar yarışlarda ve antrenmanlarda kullandığım atlar.
Haftada yada günde kaç saat at binersiniz?
Haftanın her günü düzenli olarak at biniyorum. Türkiye'de isem, saat 11.00'den itibaren tüm gün içinde hocalarımla belirli saat aralıkları ile gün boyu at binebiliyorum. Yurtdışındaysam zaten büyük ihtimal yarışmalarda oluyorum. Doğal olarak antrenman ve yarışmalarda günde 3-4 saat at biniyorum.
Dünyanın sayılı binicilik merkezlerinden biri
Tüm bu işleri gerçekleştirirken, rehberliğinizi yapan bir isim var mıydı?
Tabii ki. Gerek tecrübesi gerek başarılarıyla dünyaca bu sporun en önemli isimlerden biri olarak kabul edilen Gerry Mullins ile çalışıyoruz. Kendisi İrlanda Askeri Binicilik Okul Komutanlığı'nın ardından, 2003 yılından itibaren Uluslararası Binicilik Federasyonu'nun çeşitli yönetim kademelerinde görev yapan ve pek çok şampiyonluğa imza atmış bir hoca. Merkezimizde yürüttüğümüz faaliyetlerimizin danışmanlığından, organizasyon bazındaki etkinliklerimize kadar her konuda yön gösterici olarak bizlere hizmet veriyor.
Tesisinizde neler yapılabiliyor?
30 bin m2'lik bir alanda iki kısımda faaliyet gösteriyoruz. Taşıdığı teknik özellik ve olanakları ile dünyanın sayılı modern binicilik merkezlerinden biri. Ulusal ve uluslararası sportif şampiyonalar, özel aktiviteler ve sosyal sorumluluk projeleri yapıyoruz. Amacımız yeni nesil sporcuları yetiştirerek, olimpiyatlara kadar uzanan yolda Türkiye bayrağını dalgalandırabilmek. Aynı zamanda verdiğimiz eğitimlerle organizasyonda görev yapan yetişmiş insan kaynağına destek sağlamak ve mevcut sporcularımızı Avrupa ve Dünya Şampiyonaları'nda yarıştırabilmek öncelikli hedeflerimiz.
Kızımı büyüttüğüm dönemde atlarımdan uzak kaldım
Hobisini profesyonel işe dönüştüren biri olarak kendinizi şanslı görüyor musunuz?
Kesinlikle şanslı olduğumu kabul ediyorum. Bu kadar sevdiğiniz bir hobinin işiniz olması, kaç kişiye nasip olabilir ki... Çocukluğumdan beri atlara karşı hep zaafım ve sevgim oldu. Bu sevgi, rahmetli babamın desteği ile S Uluslararası Binicilik Merkezi'ni kurmamla profesyonel bir zemine taşındı. Ben sporu fiilen amatör olarak gerçekleştiriyorum ama tesisimizde sporun gelişimi, devamlılığı ve çok daha büyük projelere imza atılabilecek standartlar mevcut. Bu anlamda Avrupa'nın en iyi üç eğitim merkezinden biri olarak kabul ediliyoruz.
Bir dönem binicilikten uzaklaşmışsınız, o dönem nasıl geçti?
O dönem okulumu bitirdiğim, ardından evlendiğim ve kızımı kucağıma alarak büyüttüğüm devrelerdi. Dolayısıyla binicilikten otomatik olarak uzaklaşmak zorunda kalmıştım.
Sizce binicilik Türkiye'nin tanıtımında kullanılabilir mi?
Kesinlikle evet. Çünkü her şeyden önce olimpik bir spor dalı. Türkiye'nin olimpiyatlarda temsil edebileceği, üstelik ata sporumuz olarak benimsediğimiz ve sahip çıktığımız bir dal. Ancak geçmişteki ilgiyi biraz kaybetmiş durumda. Farklı ve ekstrem sporların fazlalaşması, futbolun baskın durumda olması gibi etkenler, biniciliğin önceki dönemlere nazaran ivmesinin azalmasına neden oldu. Biz SIEC olarak 2008 sezonunda yeniden bir yapılanma süreci içersinde sporumuzu geliştirmek ve yaymak yönünde yeni hedef ve projelerimizi oluşturarak uygulamaya başladık. Ulusal ve uluslararası organizasyonlara ev sahipliğinin yanı sıra, binicilerimizin yurtdışında deneyimlerini arttırmak, olimpiyatlarda bizi temsil edecek sporcularımıza destek vermek de bu projelerden birkaçı. Bunların duyurulması ve başarıların kazanılması ülkemizin tanıtımına da katkıda bulunur.
Vakit ve nakit sıkıntısı genlerimizi zorluyor
Hep genlerimizde bu sporun olduğu söylenir ama ne yazık ki bir türlü geliştiremedik, sizce bunun nedenleri neler?
Evet, ata sporumuz olarak tanıdık ve benimsedik. Ancak, teknolojinin ilerlemesi insanların doğadan uzaklaşmasına sebep oluyor. Otomobilin hayatımıza girmesi doğal olarak atın günlük hayattan çıkmasına neden oldu. Bu çıkışla birlikte işin sportif olarak yapılması, doğal olarak at olmasını gerektirir bir durum yarattı. Tabii ki at, herkesin her an temin edip, rutin olarak devam ettirebileceği bir spor değil. Ayrıca Türkiye'de at endüstrisinin kurulamaması, üreticiliğin sınırlı şekilde yapılması, spor kültürümüzün aileden gelmemesi, hobilere ayıracak vakit ve nakit sıkıntıları gibi nedenler genlerimizi zorluyor sanırım.
Gelişmesi için neler yapılabilir?
Özellikle Avrupa'da binicilik sporu çok gelişmiş durumda. Bir endüstrisi var. Malzemesi çok bol bir spor dalı olduğundan haliyle bunları üreten kişi, firma ve fabrikalar mevcut. Ayrıca yetiştiricilik, bu sistemin gelişmesi için gerekli en önemli unsur. Öte yandan ülkemizde daha yeni yeni bu işin okulları açıldı ve öğrenci yetişmeye başladı. Böylece gelecekte bu işin potansiyeli yetişmiş personel ihtiyacının da karşılanması yönünde, alt yapı oluşmaya başladı.
Gençleri Avrupa yolunda Olimpiyat'a hazırlıyoruz
Türkiye'den binicilik alanında uluslararası isimlerin çıkması neye bağlı?
Uluslararası arenada mücadele edecek yetenekte çocukların yetişmesine bağlı. Uluslararası standartlarda rekabet edebilecek sporcuları yetiştirebilmek için sporun desteklenmesi, bu anlamda yeni projeler üretilmesi gerekiyor. Bu amaçla SIEC olarak SIEC Junior Cup projesini hayata geçirdik. Amacımız, genç binicilerimizi Avrupa yolunda olimpiyatlara hazırlamak. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün desteği, Türkiye Binicilik Federasyonumuzun misyonunda, SIEC koordinasyonunda 2008 sezonunda hayata geçirdiğimiz projede, yeni jenerasyon gençlerin binicilik sporunda uluslararası arenada mücadele edecek düzeye gelmesini hedefliyoruz.
Ne yaptınız?
Türkiye'nin başarılı 24 gencinin takım prensibine dayalı olarak yetiştirdik. Uluslararası Binicilik Federasyonu Milletler Kupası (FEI Nations Cup) model alındı. Toplam üç ayak ve bir finalden oluşan “Takım Yarışması”nda final yarışında 24 binici arasından (14-18 yaş arası) 12 binici seçilerek üç takım seçildi ve seçilen takımlar Eylül ayında uluslararası final ayağında mücadele ettiler. Fikir mimarlığını benim üstlendiğim bu proje, Uluslararası Binicilik Federasyonu (FEI) tarafından da Türkiye imzası ile kabul gördü ve diğer ülkelerde de uygulanması yönünde hazırlıklara başlandı. FEI Başkanı Prenses Haya da projeye büyük bir hassasiyet gösterdi ve sahip çıktı.
Bildiğim kadarıyla sıfırdan biniciliğe başlamak için değil, ustalara açık bir merkezsiniz. Bunu neden tercih ettiniz?
Dünya standartlarında bir tesis ve hedefleriniz olduğunda çalışmalarınıza bir çerçeve çizmek zorundasınız. Sıfırdan biniciliğe başlamak için öngördüğümüz sistem ise SIEC Pony Club. Yani 4-14 yaş aralığındaki çocuklar. Yani geleceğe hazırlık. Ancak üzerindeki yaşlarda bu işi bilen lisans sahibi sporcularımıza hizmet veriyoruz. Çünkü tüm eğitmen kadromuz, bu işin dünyaca ünlü otoritelerinden oluşuyor. Dolayısıyla buraya gelen sporcu uluslararası standartta bir eğitim tablosuyla karşı karşıya. Yani sıfırdan başlayanlara ağır gelebilecek bir eğitim hizmeti veriyoruz. Türkiye'yi de bu sporda hakettiği noktaya çıkarmak için bu tercihi yaptık.
Tesisinizden kimler nasıl faydalanıyor?
Merkezimizde üyelik sistemimiz yok. Bizim müşterilerimiz var. Sporcularımız atlarına ilişkin hizmeti rahatça alabilecekleri bir sistem hakim. Ayrıca SIEC Club House'mız günboyu herkese açık bir şekilde hizmet veriyoruz.
Pek çok spor dalına göre riskleri daha az
Ailelere çocuklarına at sevgisi verme ve çocuklarını binicilik sporuyla tanıştırmaları için ne önerirsiniz?
Bu yaz hayata geçirdiğimiz SIEC Pony Club projemiz bu tanışma için ideal nokta. 4 ve 14 yaş arası çocuklarımıza binicilik sporunu sevdirmek, güvenli ortamda binişlerini sağlamak ve yeni nesil sporcuları yetiştirmeye dönük bu çalışmamızın sloganı da zaten amaçlarımızı kısaca özetliyor; “Küçük Atlarla, Büyük Hedefler.” Engel atlama, dresaj ve yaz okulu gibi alternatif programlarla desteklenen eğitim çalışmalarımız, Dublin'de 13 yıldır pony öğretmenliği yapan profesyonel bir isim koordinasyonunda yürütülüyor.
Ailelere aynı zamanda tehlikeli gelen bir spor binicilik, siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Her sporun kendine has riskleri var. Ancak binicilikteki riskler pek çok spor dalına göre daha az diyebilirim.
Kızınız da binici, onu nasıl alıştırdınız? Kızınızın ileride bu alanda uluslararası başarı kazanan bir binici olmasını hayal eder misiniz?
Kızımın eğitim hayatının yanında bir spor yapması tabii ki mutlu ediyor. Ülkemizin bu alanda genç binicilere ihtiyacı var. Ve onu çok güzel başarılarla bu alanda isim yapmış bir sporcu olarak görmek beni mutlu eder. Ancak kendi tercihi, seçimi ona bırakacağım.
Atın üzerinde kendimi daha rahat ve fit hissediyorum
Kadınlar form tutmaya çok özen gösteriyor günümüzde, at binmenin bu açıdan faydalı olduğunu biliyoruz. Sizce bu spor form tutmak için de yapılabilir mi?
Bu sporu yapabilmek için form tutulmalı. Bu her spor dalında da böyledir. Dolayısıyla ben bu anlamda gym ile kendimi formda tutup, kondisyonumu güçlendiriyorum ve böylece atın üzerinde kendimi daha rahat ve fit hissediyorum.
Merkezinizde aynı zamanda hipoterapi de yapılıyor mu?
SIEC olarak 2009'dan itibaren, engellilerimizin rehabilitasyonu, uzun vadede özel olimpiyatlar ve paralimpik olimpiyatları için sporcu yetiştirilmesi adına alt yapı çalışmalarımıza hız veriyoruz. Tamamen bir sosyal sorumluluk projesi olarak hedeflediğimiz bu projede, yurt dışından getireceğimiz danışmanımızın öngörüsünde profesyonel bir ekip oluşturarak, Sağlık ve Spor Bakanlıklarımızın desteklerini alarak vizyonumuzdaki yeni hedefimize ulaşmak için çalışmaya başladık.
SIEC Takımı
'2005 sezonunda merkezimizi hizmete açtığımızda adımızı taşıyan, hedeflerimize hizmet edecek bir takım oluşturmaya da karar verdik. Takımda yer alan isimlerimiz Hasan Şentürk, Çağrı Başel, Mert Emiroğlu, Burak Azak, Gerry Flynn ve Cameron Hanley. Cameron Hanley Dünya sıralamasında 40'ıncılığa yükselen, yurtdışındaki yarışmalarda Türk sporunun adını duyurmak adına önemli bir referans olarak kadromuzda. Aynı şekilde Hasan Şentürk 325 sırada, 2012 Olimpiyatlarında ülkemizi temsil edebilmek için çalışıyor. Gerry Flynn ulusal ve uluslararası yarışlarda start alıyor. Çağrı Başel ise bu sene Ustalar Kategorisi'nde 1.45mt'de şampiyonluğunu ilan etmiş sporcumuz. Mert Emiroğlu ise 2008 Genç Yetişkinler Şampiyonu oldu. Burak Azak ise deneyimlerini geliştirmeye devam ediyor.
Babanızdan öğrendiğiniz en önemli üç değer nedir?
Dürüst, doğru ve girişimci olmak...
Genç bir anne olarak siz kızınıza öncelikle olarak hangi değerleri öğretiyorsunuz?
Dürüst, samimi ve disiplinli olmayı öğretiyorum. Geleneksel değerlerimizi kaybetmeden, günümüze esneterek aile ve arkadaş ilişkilerinde içten ve doğru olması benim için öncelikli değerlerdir.
Vatan