Rolls-Royce ve Bugatti, uzay ve havacılık sektöründeki projeleri ile öne çıkıyor
Avrupa'nın Rolls-Royce ve Bugatti gibi ikonlaşmış markaları, uzay ve havacılık endüstrisinde yeni projeleri ile adından söz ettiriyor.

Halide TONGA
Rolls-Royce ve Bugatti, havacılık sektöründeki yeni projeleri ile dikkatleri üzerine çekiyor. Rolls-Royce, mühendislik mirasını uzay enerjisine dönüştürüyor, Bugatti ise, tasarım alanındaki başarısını aerodinamikle harmanlayarak yüzyıllık bir mirası yeniden tanımlıyor.
ROLLS-ROYCE’TAN AY’A ENERJİ TAŞIYACAK NÜKLEER REAKTÖR
İngiliz mühendislik devi Rolls-Royce, İngiltere Uzay Ajansı'nın finansal desteğiyle uzay görevleri için kompakt bir nükleer mikro-reaktör sistemi geliştiriyor. Geçtiğimiz yıl başlayan proje, özellikle gelecekteki Ay görevlerinde kullanılmak üzere tasarlanıyor. Rolls-Royce’un hedefi, bu sistemle Ay’ın karanlık bölgelerinde kesintisiz enerji üretimi sağlamak.
PROJE EĞİTİMİNİN 2026 KASIM’DA TAMAMLANMASI BEKLENİYOR
Rolls-Royce, Oxford Üniversitesi ve Bangor Üniversitesi'nden akademik ortaklarla iş birliği içinde projesini yürütüyor. Kasım 2026’da tamamlanması planlanan eğitim projesinde, mikroreaktör sisteminin tüm tasarımını, temel yeteneklerini ve temel teknolojilerini geliştirecek.
2030’DA İLK UZAY TESTLERİ BAŞLAYACAK
Yüksek sıcaklığa dayanıklı gaz soğutmalı sistemle çalışacak reaktör, 1 ila 10 megawatt arası güç üretebilecek. Sistem, uzay görevleri dışında veri merkezleri, uzak askeri üsler ve madencilik sahaları gibi Dünya üzerindeki kritik bölgelerde de kullanılabilecek. Şirket, ilk uzay testlerini 2030’ların başında gerçekleştirmeyi planlıyor.
DÜNYA’DAKİ SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ ÇÖZÜMLERİ İÇİN BÜYÜK BİR ADIM
Rolls-Royce Uzay Başkanı Abi Clayton, projeye ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:
“Bu teknoloji sadece Ay’daki uzun süreli insan varlığı için değil, Dünya’daki sürdürülebilir enerji çözümleri için de büyük bir adım olabilir.”
BUGATTI, 1930'LARDAKİ SAVAŞ UÇAĞI TASARIMINI YENİDEN TANIMLIYOR
Bugatti ise, köklerinde yatan havacılık mirasını yeniden gündeme taşıyor. Şirketin kurucusu Ettore Bugatti, 1930’larda savaş uçağı tasarımı yapmış ve havacılık motorları geliştirmişti. Bu tarihsel miras, günümüze de ilham vermeye devam ediyor.
Bugatti tarafından üretilen bu tek uçak, son teknoloji tasarımıyla 1930'ların en gelişmiş uçağıydı ve saatte 800 kilometrelik azami hızı vardı. Ancak Bugatti, 1940 yılında Naziler Fransa'yı işgal ettikten sonra Almanların eline geçmesini önlemek için onu bir ahıra sakladı. 2014 yılında ise Eski RAF mühendisi John Lawson'ın çalışmaları sayesinde yeniden uçuşa hazır hale getirildi.
Bugatti’nin geçtiğimiz aylarda tanıttığı Tourbillon isimli yeni modeli, aerodinamik tasarımı ve havacılık endüstrisine özgü karbon malzeme kullanımıyla dikkat çekiyor.
Otomobilin geliştirme sürecinde İtalya’daki rüzgâr tünellerinde havacılık standartlarında testler yapıldı. Şirket, aracın aerodinamiği sürecinde CFD (Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği) analizlerinden yararlandı.
Bugatti Design ekibinin havacılıkla olan bağı bununla da sınırlı değil. Son yıllarda konsept aşamasındaki bazı projelerde havacılık endüstrisinde tasarım disiplinleri kapsamında da öne çıkmaya devam ediyor.
patronlardunyasi.com