Reel sektörün kur riski 176 milyar dolarla son 7 yılın zirvesinde
Küresel ve ulusal ekonomide taşların yerinden oynadığı, belirsizlik ve risklerin zirve yaptığı yılın ilk beş ayında Türk reel sektörünün döviz pozisyon açıkları ve dolayısıyla kur riski de hızla büyüdü. Reel sektör firmalarının yüksek hacimlere ulaşan yabancı para net pozisyon açıkları hem kendileri hem de genel ülke ekonomisi için ciddi bir risk tablosuna işaret ediyor.

Merkez Bankası’nın son açıkladığı veriler, finans kesimi dışındaki firmaların (reel sektör) döviz yükümlülüklerinin varlıklarına göre çok daha hızlı arttığı yılın ocak-mayıs döneminde buna bağlı olarak net pozisyon açıkları ve dolayısıyla kur riskinin önemli oranda büyüdüğünü ortaya koydu. Buna göre ilk beş ayda reel sektör firmalarının toplam döviz varlıkları yüzde 3,5 oranında 5 milyar 572,3 milyon dolar artışla 166 milyar 844,4 milyon dolar olurken, toplam döviz yükümlülükleri ise yüzde 12,4 oranında 37 milyar 931 milyon dolarlık bir artışla 343 milyar 77,1 milyon dolara yükseldi. Böylece firmaların net döviz pozisyonu açığı beş ayda yüzde 22,5 oranında 37 milyar 358,7 milyon dolar büyüyerek 176 milyar 233 milyon dolarlık bir büyüklüğe ulaştı.
REKOR DÖVİZ KREDİSİ BORCU
Reel sektörün döviz yükümlülüklerinin en büyük bölümünü mayıs sonu itibarıyla 282 milyar 459 milyon dolara ulaşan nakdi krediler oluşturuyor. Söz konusu yükümlülüklerin ilk beş ayda net 31 milyar 646,2 milyon dolar arttığı dikkati çekiyor. Mayıs sonu itibariyle nakdi kredi borçlarının 161 milyar 927,1 milyon dolarını yurt içi bankalar ile faktöring, leasing ve finansal kiralama şirketi gibi diğer finans kuruluşlarından, 113 milyar 544,1 milyon dolarını ise yurt dışından sağladıkları döviz kredileri oluşturuyor. İlk beş ayda firmalar yurt içi bankalardan net 18 milyar 17,4 milyon dolar ve yurt dışından net 13 milyar 628,8 milyon dolar kredi kullandılar.
Reel sektör firmalarının ithalat borçları da beş ayda 2 milyar 304,3 milyon dolar artarak 49 milyar 340,4 milyon dolara yükseldi. Firmaların döviz riskini azaltmak, arbitraj ya da spekülatif amaçlarla kullandığı dövize dayalı türev ürünlerden doğan yükümlülükleri ise ilk beş ayda yüzde 54,5 oranı ile en hızlı artan kalem oldu. Söz konusu yükümlülükler anılan dönemde 3 milyar 980,5 milyon dolar büyüyerek 11 milyar 277,7 milyon dolara ulaştı.
VARLIKLARIN BÜYÜK BÖLÜMÜ DÖVİZ MEVDUATI
Reel sektörün döviz varlıklarındaki artışın 4 milyar 177,4 milyon dolarlık bölümü, yurt içi ve yurt dışı bankalardaki döviz mevduatlarından kaynaklandı. Bu artışla firmaların toplam döviz mevduatı mayıs sonunda 73 milyar 679,8 milyon dolara ulaştı.
Dünya'dan Naki Bakır'ın haberine göre, aynı dönemde firmaların ihracat alacakları ise 607,6 milyon dolar azalarak 52 milyar 739,9 milyon dolara geriledi. Reel sektör firmalarının yurt dışına doğrudan sermaye yatırımları beş ayda net 3 milyar 367 milyon dolarlık artışla 29 milyar 231 milyon dolara, portföylerindeki yabancı para cinsi menkul kıymetlerin hacmi de 155,2 milyon dolarlık artışla 1 milyar 941 milyon dolara çıkarken, türev varlıkları 1 milyar 519,6 milyon dolar azalarak 9 milyar 252,6 milyon dolar geriledi.
AÇIK 70 MİLYAR DOLARA KADAR İNMİŞTİ
Reel sektörün döviz varlıkları yıllar itibariyle istikrarlı biçimde büyürken, döviz yükümlülüklerinin ise 2017’de ulaştığı 327,2 milyar dolarlık tepe noktadan sonra küçülme sürecine girerek 2022 sonunda 251,2 milyar dolara kadar inmişti. 2017’de 200 milyar doların üzerine çıkmış bulunan reel sektörün kadar döviz pozisyon açığı da bu süreçte hızla küçülerek 2023 sonu itibarıyla 70,5 milyar dolara kadar düşmüştü.
2024 yılında ise bu eğilim tersine döndü, önceki yıla göre varlıklar 23,2 milyar dolar azalarak 161,3 milyar dolara, yükümlülükler ise net 50,2 milyar dolar artarak 305,1 milyon dolara ve böylece net pozisyon açığı 73,4 milyar dolar büyüyerek 143,9 milyar dolara yükseldi. Bu eğilim bu yılın ilk beş ayında da devam etti; varlıklarda sınırlı artışa karşılık yükümlülüklerdeki hızlı büyüme sonucu 176,2 milyar dolara ulaşan net döviz pozisyon açığında son yedi yılın en yüksek düzeyi oluştu.
KUR RİSKİ NEDİR?
Döviz kuru riski, kurda meydana gelen değişmelere bağlı olarak bankalar, diğer finans kurumları ya da finans dışı kuruluşların yabancı para varlık ve yükümlülüklerinin değerinde ani değişimler nedeniyle uğrayabileceği olası zararları ifade ediyor. Yükümlülükleri varlıklarından fazla olan kuruluşlar, döviz pozisyonu açığı veriyor.
Normal dönemlerde taşınabilir nitelikteki döviz pozisyon açıkları, özellikle ekonomide belirsizliklerin, risklerin çoğaldığı, döviz kurunda dalgalanma yaşanma olasılığı arttığı dönemlerde adeta tehdit haline geliyor, açığı olan kuruluşların kur riski büyüyor. Borç dolarizasyonuna giden firmalar negatif bilanço etkilerine maruz kalabiliyor; kredi bulmaları zorlaşıyor, daha yüksek kredi kısıtı altında kalıyorlar, yatırımlarında daralma yaşanıyor.
Dövizdeki yükselişi yüklü satışlarla baskılayan Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine yeniden başlayıp devam etmesi beklenen bir sürece girilirken, iş dünyası için ihtiyatlı döviz pozisyon yönetimi hayati önem kazanıyor. Fazlasıyla risk yaratan döviz pozisyonu açıklarını kapama ya da küçültme, firmalar için öncelikli hale geliyor. Döviz açığı olmasa bile olumsuz ekonomik trendin etkisiyle mali yapısı bozulan firmalardan döviz alacağı bulunanlar (örneğin, bankalar, ihracatçılar) da tahsil sıkıntısı olasılığı nedeniyle riske ortak konumda bulunuyor.
KUR RİSKİNİ ARTIRAN GELİŞMELER
2025’te artan iç siyasi gerilim, büyüyen jeopolitik riskler, kızışan küresel ticaret savaşları ve yaşanan sıcak savaşlar gibi gelişmeler küresel finansal piyasalarda oynaklığa yol açtı ve kredi risk primlerinde artışa neden oldu. Bu gelişmeler, döviz borcu yüksek olan reel sektör firmalarının finansman maliyetlerini ve kur riskini artırdı.
Özellikle 19 Mart 2025’te bazı siyasetçi ve belediye görevlilerine yönelik başlatılan yargı operasyonları ile başlayan, piyasalarda belirsizliğe, Borsa’da düşüşe yol açan iç politik gerilim devam ediyor. CDS primlerinin yükselmesine yol açan bu gelişme, Türkiye’nin risk algısını artırarak döviz kurlarında oynaklığa yol açtı. Bu durum, reel sektör firmalarının döviz borçlarının maliyetini yükseltti. Nisan başında ABD tarafından açıklanan ve 180’den fazla ülkeyi kapsayan yüksek gümrük tarifeleri içeren geniş kapsamlı gümrük vergisi paketi, küresel ticaret politikalarına dair belirsizliği artırdı, özellikle ABD-Çin arasındaki küresel ticaret savaşını büyüttü.
Bu durum, Türkiye’nin reel sektör firmalarının ihracat gelirlerini olumsuz etkileyerek döviz likiditesini sınırlayabilecek bir süreci başlattı. Suriye’de iç karışıklık devam ederken, İsrail ile İran arasında yaşanan sıcak savaş üzerine enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar, özellikle ham petrol fiyatlarının bu jeopolitik gelişmelerle yükselmesi, Türkiye’nin ithalat faturasını artırarak cari açığı ve reel sektörün döviz talebini büyütecek bir etki doğurdu.
patronlardunyasi.com